21 Nisan 2012 Cumartesi

Dinsizim Elhamdüllah Çizgisine Hayır!

Akado-sammaru ve Hitit kayıtlarından beri biliyoruz ki, ‘kutsal yiyecek’ (Yaşam Yiyeceği) ’ ve ‘kutsal içecek’ (Yaşam İçeceği), bütün eski toplumun insan kurban rituellerinin en temel iki konusu, aracıdır.

Bu, açık biçimleriyle, Musevilik ve Hiristiyanlıkta da sürmekte; onların dini edimlerinin en temel iki aracı olmaya devam etmektedir. Murat Belge türünde ‘ateistlerin’ din tanımazlığı, bir dine karşı ötekini öne çıkardığı her noktada, aslında ‘sağlam’ bir ateizm olmadığını da açığa vuruyor.

Rakel Dink’in Hıristiyan dini kitabı İncil'lerden alınmış sözlerini ‘insanlık’, ‘kardeşlik’ adına, propaganda edenler, bu bakımdan, nihilistçe, İslam'a karşı İsacılığı vurgulayan, sadece görünürde, sözde ateistdirler, daha fazlası değil...

Turan Dursun ve İlhan Arsel gibi yazarlarımızın İslami baskıya karşı cesur çıkışları övgüye değer olmakla birlikte, onların tarihsellik ve insanbilimden uzak; kendilerini “anti-islam” söylemle prangalayan kitapları, günümüzün bilimsel ateizm platformuna kaynak oluşturamaz. Onların daha geri bir versiyonu olan Erdoğan Aydın’ın “İslamiyet ve Bilim” adlı kitaplarında “cehalet, masal, hurafe” kelimelerinin ve “İslam’ın çelişmeleri” dökümü dışında “bilimsel ateizm” namına herhangi bir özellik bulamayız.

Sağlam bir ateist çerçeve, 'Rönesans Aydınlanma'cılığın Batı propagandası temellerinden kurtulmakla ve toplum yasalarını yeniden tanımlamakla başlayabilir.

"...İslam karşısında olsun da, ne olursa olsun, kabulümüzdür...." türü bir yaklaşım, Türkiye'de nihilizmin temel düsturu ola gelmiştir. Murat Belge de, bu akımın dışında değil, hatta tam göbeğinde... Din tanımazların yapacağı iş ise, dinler arası bir karşılaştırmayı, şartlı da olsa, bir tercihle sonuçlandırmak olamaz, olmamalı.

Din, eski farklı toplum birimlerin birbirleriyle ve kendi içlerinde kurdukları eski ilişki tarzlarının giderek kutsallaşmış kurallar toplamlıydı.

Bu dinleri ve kurallarını o halleriyle şekillendiren erken dönem toplulukların bu davranışlarında fazla özgür olmadıklarını biliyoruz. Marul'u yeme veya yememe konusunda; fasulye veya mercimeği yeme veya yememe konusunda onlar için bir "özgür seçim" alanı değildi. Tıpkı 'balık' yeme veya yememede; tavşan, domuz, deve, midye vb. yeme veya yememede olduğu gibi...

Yezidiler için geçerli olan ‘marul’ veya ‘fasulye’ yeme yasağı, onların ‘aptallıklarını’; bir öteki Hıristiyan topluluğun ise Yortularda mutlaka ‘marul yeme’ , mutlaka ‘yeşil mercimek pişirme’ kuralı da onların ‘akıl’lılıklarını, ‘insan sevgisi’ni vb. göstermez; tükürmeyi yasaklamış olması Yezidiliğin “temizliğini” ve durmadan tövbe-istiğfar öngördüğü için de İslam’ın “pis” olduğunu göstermez; çünkü düşünülüp tercih edilmiş davranışlar değildir bunlar, geçmiş ata toplumlarından sorgulamaksızın devir alınmışlardır.

Toplumları ‘iyi toplum’, ‘kötü toplum’ diye ayırmaya kalkışan Murat Belge’lerin entelektüel alanlarının sınırını, toplum bilim yasaları değil, Batı hayranlığı ve kendine ait olana nihilist yaklaşım belirler.

Uydurma Salman Rüştü kitabını yayınlamak için Aziz Nesin tarafından sarf edilen o derin çabaların gerisinde aynı nihilizm yatıyor...

Ateist değil, sadece anti-islam olan kitaplarında Muhammed’in sakalına tapan imanlıları aşağılayan Salman Rüştü’nün yaşadığı İngiltere’de soyluların, mahkeme heyetinin başlarına geçirdikleri perukların da özünde saç-sakal tapımcılığı olduğunu bile bilmeden yürütülen ve düzeyi bu olan bir ‘din düşmanlığı’, bizim aydınlarda, özel olarak ‘İslam düşmanlığı’ alanı ile sınırlı kalır ve ötesinde Batı hayranlığının erimiş şekerleri akmaya başlar.

Sağlam bir ateist tutumun, ‘aydınlanma’cılığın Batı propagandası temellerinden kurtulmakla; toplum yasalarını yeniden tanımakla başlayabileceğini görmek zorundayız.

- Oğlunun sünnetini en görkemli şekilde yapmaya özen gösterenlerin,

- Bir ateist ölünce onun cenazesini en büyük camiden (şu anda Şişli Camiinden) dini törenle kaldırmaya çabalayanların

- “ Abdestsiz Cenaze namazına katılma” fırsatını kaçırmayanların,

vb. temsil ettiği 'Dinsizim Elhamdüllah' çizgisinin artık açıkça tartışılması ve bilimsel ateist alanlardan dışlanıp temizlenmesi gereklidir.

“Dinsizim Elhamdüllah” çizgisinden “bilimsel ateizm” alanına geçme dönemi artık gelmiştir.


http://toplumvetarih.blogcu.com/dinsizim-elhamdullah-cizgisine-hayir/11249461


Hiç yorum yok:

Yorum Gönder