30 Ağustos 2013 Cuma

'Tanrılar' Ve 'İnsanlar' Ayrımı Tarihte Farklı Bir İçeriği İfade Eder!

23 Temmuz 2013, 


Eski Mezopotamya Toplumları 'Tanrılar' Ve 'İnsanlar' Ayrımı Üzerine de  Biçimlenmişlerdi...

"Adem'den bu yana Dünyaya 124.000 nebi-peygamber gelmiştir..." türü "bol sayılı peygamberler" anlayışının varlığı;

İsa'nın dışında, geniş Hristiyan topluluklara da "Tanrı-Allah oğulları" denmesi eski jargonunu vb. dikkate alarak, "Tanrılar topluluğu ile Hizmetkar İnsanlar topluluğu" gibi ayrımların Mezopotamya tarihindeki anlamlarını yeniden değerlendirmemiz gerekiyor.

                                                     ***

İsa'nın “kutsal kitabı”nı okuduğumuzda, onun dilinde garip duran bir 'Dünya' kavramı olduğunu görürüz.

"Göklere çekileceği" gün ve saati çok önceden bilen ve buna göre de hazırlanan İsa, havarilerine şöyle der örneğin:

"Dünyadan olsaydınız, dünya kendisine ait olanı severdi.
Ne var ki, dünyanın değilsiniz; ben sizi dünya’dan seçtim.
Bunun için dünya sizden nefret ediyor."
(Yuhanna 15:18/19)


İsa burada, doğrudan doğruya 'Gökler' adına konuşurken, 'Dünya’yı da, tam olarak 'Gök’ün karşısında, “Gök”ün alternatifi, hatta “Gökün düşmanı” olarak yansıtırken, eski toplumun yapısı bakımından hiç de olağanüstü bir şey söylemiş olmuyordu aslında. Çünkü onun sözleri, dayandığı eski dini ön kaynaklar bakımından, bizim şimdi anladığımız anlamdaki bir 'Dünya’ya ve genel bir ‘Gökyüzü’ne ilişkin değildi. İsa’ya bu tür sözleri söyleten ve sonra da “Kitap”a geçiren dini kastların gerisinde, bu konuşma kültürüyle yetişmiş toplumlar vardı. Onlar, eski döneme ait   'Gök' ve 'Yer-Dünya' biçimindeki karşıt kavramların, iki farklı topluluğu ve onların ayrıştırılmasını tanımlıyor olarak; Akado-Sammaru iki temel topluluğunun anlatım tarzı olarak kullanıldığını bilmiyorlardı.

Erken dönemde, 'Yer' topluluğu 'Kara-başlılar' topluluğunu ve 'Gök-ateş' topluluğu ise, muhtemelen “Kızıl- Başlılar” topluluğu olarak biçimlenmiş olmalıydı.

Enuma Eliş türü 'Yaratılış' ilahilerini inceledikçe, 'Yer'e ve 'Gök’e “ad verilmesi” ritüellerini görmeye başlarız.  "Yer" ve "Gök"ün var edilmesi, birbirinden ayrıştırılması, bildiğimiz anlamıyla "Dünya" ve "Gökyüzü"nü değil; Mezopotamya'nın iki temel topluluğunu anlattığını; bu kavramsal anlatımların "Yukarı Mezopotamya" (Gök) ve "Aşağı Mezopotamya" (Toprak) ayrımlarını ifade ettiğini fark etmeye başlarız.

"Yer" ve "Gök" kavramlarının Mezopotamya'da iki farklı toplum birimi anlattığını kavradıkça, ilahilerde yer alan  'Gök’ün 'Yer'den, Yer’in ise Gök’ten ayrıştırılmasının  anlamları derinleşerek farklılaşır. Şu anda Irak'ta hepsi "müslüman" sayıldıkları halde birbirine düşman olan Sünni-Şii ayrımının gerisinde de, 6000 yıl kadar önce Mezopotamya'da atılmış "Yer'i Gök'ten, Gök'ü de Yer'den ayırma" edimleri vardır.

Eski tarih anlatım biçimleri olarak tablet yazımlarında, eski toplumun başlangıçtaki bu çekirdek ayrışımından yola çıkıldığı için, işte sadece bu basit nedenle, 'Gök' ve 'Maddi dünya' ; “Gök ve Yer-Dünya” ; “Hava ve Toprak” gibi ayrımlar yapılır; taraflar da kendi konuşma, tanıtım kavram ve üsluplarını bu temel ayrımlara göre düzenlerler.

Bu nedenle de İsa, daima, “Göklerdeki baba”sı namına konuşur; “İnsanoğlu”nu ateşle vaftiz etmek üzere görevlendirilir; “Göklerdeki baba”sının Yeryüzü’nde egemenliğinin geleceği tarihi anımsatır ; işte bu nedenle, varlığını 'Yeryüzünde' bırakmak yerine, Göklere “yükselir” ve 'Göklerdeki baba’sının yanına taşınır…

Bütün "Semavi-Göksel dinler"in yapısında var olmaya devam eden  “Göksel varlıklar” ve “Yersel varlıklar”; “Gökten yaratılmış İnsan” ve “Yerden yaratılmış İnsan”; “Göklerdeki Cin, Şeytan, Melek topluluğu” ve “ Yerdeki Adem-İnsan topluluğu” gibi kavramsal ayırımlar, Eski-Yeni Ahit’in olduğu kadar Avesta ve Kuran’ın da temel ayrıştıcı ve üzerine kurallar yükseltilmiş olan  kavramlarıdır.

Artık görmüş bulunuyoruz ki, bu ayrım, tam olarak, erken dönemlerde, 'karabaşlı toplum' olarak tanınan 'Sümer’liler ile 'Semavi' Sami (ve Farsi) toplulukların ayrımından başka bir şeyi ifade etmiyordu.

Bu ayrım, ittifak sürecine bağlı olarak kimi özelliklerini yitirse de, 'iki âlem' tanım biçimi ; 'insan topluluğu ve melek topluluğu' ; 'ins topluluğu ve cin topluluğu' ; “cennet ve cehennem”; 'Şeytan ve Adem' ikiliği halinde ve fakat sadece 'sözcük' düzeyinde değil, tapınma tarzları, kutsal gün farklılığı, kutsal ve kutsal olmayan davranışlar vb. olarak bütün yaşamın en küçük ayrıntısına değin, yön düzeyinde 'sağ' ve 'sol' olarak bile, sürüp gider.

Anlaşılacağı gibi, Cennet ve Cehennem de, bu ikiliğin bir başka yansımasıdır. Gökyüzü’nün 'Cennet'i de, tıpkı 'Yeraltı’nın 'Cehennemi' gibi, gerçek dünyamızın topraklarında, Mezopotamya alanı içinde olmalıydı.

Eski toplum, tarihini bize bir “tek” ağızdan anlatma olanağına hiç kavuşamamıştı. Bu nedenle de, orada sözü, hepsi birbirinden farklı olan bir Şeytan tarafı alarak anlatır, bir de, yine hepsi birbirinden farklı olan toplumların temsilcisi olarak Âdem, Kişi, İnsan tarafı…

Bu yansıtış biçimlerinde, anlatıcılarımız değiştikçe "İyi-Kötü" yer değiştirir.  Âdem, Kişi, İnsan için, karşısındaki ne kadar Şeytan ise, Şeytan topluluğu denilen için ise,  Âdem, Kişi, Lullu, Awelu da, o kadar Zebani , Şeytan ve Canavardı. İki tarafa ait toplum birimler arası ittifak geliştikçe, bu süreçte zorunlu olarak, Şeytan İnsanlaşır; Adem, Kişi, Lulu anlamlarındaki İnsan ise  Şeytanlaşır… Ve bu, örneğin kavramlarda, hem olumlu anlamda
(Génie) ve hem de olumsuz anlamda [Gé(a)nant] kullanım değerleri kazanır.


Eski toplumun 'Yer ve Gök' ayrımı, eski Yunan anlatımında, ki bu anlatım ana çizgileri bakımından Sümer/Sami kaynaklara dayanır, 'İnsanlar' ve 'Tanrılar' ayrımı biçimini almıştı. Onlarda da bu “iki dünya”nın birbirine geçişmesi mümkün, hatta zorunlu idi. Tanrıların olmadığı bir insan toplumu olmayacağı gibi, insanların olmadığı bir tanrılar topluluğu da yoktu. En azından bu, Eski Ahit'in “Tanrısal varlıklar İnsanoğlu kızlarıyla evlendiler” diye anlatıldığı andan itibaren, böyledir.

Bu yüzden de Tanrıların, “İnsan”lardan oğul ve kızları olacak; Hititlerde insan insan kıral öldüğünde tanrılaşacaktı. Uruk kıralı Gılgamış da, soy kütük düzenine göre, bu nedenle, rahatlıkla,3/2'i tanrı olan insan olabilirdi. Baba tarafından Tanrısal olabileceği gibi, bir Tanrıça anaya sahip olması da mümkündü. Tapınak eğer bir “Baba tanrı”ya ait ise, o tapınağa bağlı olarak hamile kalan ve doğum yapan kadını, Baba tanrının hamile bırakması kadar doğal ne olabilir? İştar tapınağında kutsal fahişelik yapan ve bu nedenle adı İştartu olan bir kutsal fahişeden doğan İnsanoğlu'nun anasının tanrıça İştar olması kadar doğal ne olabilir?

Böylece, “Baba tanrı”, Kutsal Meryem'i de hamile bırakabilir ve onun doğurduğu oğul, kanlı canlı bir Nasıralı olduğu halde, Tanrılaşabilirdi. Eski toplumda, doğrudan doğruya tanrı ve tanrıçadan doğmuş olanlar olabileceği gibi, iç evliliğin yasaklanmasından sonra, Tanrıçalar 'İnsanoğlu' erkekleriyle, İnsanoğlu kızları tanrılarla koyun koyuna yatabilirdi. Bu evliliklerden de, son derece 'normal', 'insan' çocukları olabileceği gibi, biraz 'insan', biraz 'canavar' ve hatta doğrudan doğruya insanoğlu kızından doğmuş 'canavar' veya 'tanrı/sal' varlık da olabilirlerdi…

Eski toplum, “öteki”nden ayrı olarak ve ayrı kalmaya devam ederek birlik oluşturabilme kuralını uygularken, zorunlu olarak bu ayrılıkların muhafazası için elinden geleni de yapmaya çalışmıştı. Çünkü eski atalarımız, bu birliğin sonraki nesiller bakımından devam edebilmesini, ayrılık-aykırılık çizgisinin devam edebilmesi sistemi üzerine oturtmuşlardı.


Bu sistemde, biri ak ise, öteki kara; bir şey burada günahsa, karşıda sevap; bir şey burada zorunlu ise, karşıda serbest olmak üzere biçimlendirilmişti.


***
Din üzerine gayet bilgiç laflar eden bay Murat Belge, İsa’nın “tanrı oğlu” olarak değerlendirilmesine de 3. sınıf bir kesiş kafasıyla yaklaşır: tek farkla, keşişimiz 'İsa, elbette  tanrı oğludur' der; bay Belge ise, 'İsa'ya Tanrı oğlu denmesi mantığı zorlar' diyor… Çünkü, Murat Belge, kafasında tipik dindarlar gibi bir "tanrı algısı" yaratmıştır ve bu tanrının Meryem'le cinsel ilişki kurup da İsa'yı hamile bırakmasını bir türlü "mantığı"na yediremez!
Oysa bu "Tanrı", "Tanrı oğlu", "İlahisel-kutsal  varlıklar" gibi tanımlar eski toplumda, bir topluluğun tamamının sıfatı idi.  Yukarı Mezopotamya'nın "Gök Topluluğu", bütün halinde, Tanrısal, İlahisel,Kutsal varlıkları ifade ediyordu ve tıpkı, bizler gibi varlıklar yani, bir bölüm insan tolumu idi.

Dini kitaplarda  yer alan 'dünya-toprak-yer-aşağı' ve 'gök-yukarı-cennet' ayrımı  aslında Mezopotamya topluluklarını anlatır.

“Gök topluluğu”nun tamamı “Tanrısal topluluk”, “Tanrı oğulları” , "İlahisel varlıklar" olarak (İslam’da bu, 'Cinler, melekler, şeytanlar topluluğu'dur ); 'Yerdekiler' (Yer, Toprak, ise 'Adem topluluğu’ halinde tanımlanıyordu.

Eski-Yeni Ahit'te, 'Gök topluluğu', çok açık biçimde 'İlahisel-Kutsal-Tanrısal varlıklar' olarak ve 'Dünya-Toprak-Yer-Aşağı' topluluğu ise  'İnsanoğlu varlıkları' diye ikiye ayrılır. İşte bu 'Tanrısal varlıklar', 'Yer'deki 'İnsanoğlu kızları’yla evlenirler. Bu, elbette, Mezopotamya toplulukları arasında gerçekleşen, gerçek bir evlilik yoluyla sağlanan ittifak ediminin dinselleşmiş ifadesinden başka bir şey değildi. Bu nedenlerle, bu toplulukları, Asur, Akad, Samiriler, Sammaralılar arasında aramalıyız; şimdiki anlamıyla 'Gök’lerde değil!

Akado sammaru topluluklarından beri de bu ayrım var olduğu için, Yuhanna İncili'nde, sadece İsa değil,  hıristiyan topluluğunun bütünü 'tanrı oğulları' olarak, üstelik defalarca ve gerekçelendirerek, fade edilir.

Fakat, okuduğu metinden   içeriğe ulaşma yolunu değil de; "görmek, duymak istediği şeyi  okuma" yolunu seçenler, Eski Ahit'te, Yeni Ahit'te, Enoşun Kitabı'nda, Enuma Elişte, Akado-Sammaru ilahilerinde ve hatta Kuran'da da  yer alan "İns topluluğu"  ile  "Cin topluluğu" veya "Göklerdeki Kutsal-İlahisel varlıklar" ile  "Yerdeki İnsan Topluluğu" ayrımlarının asıl anlamlarını keşfedememişler;  adeta canlı insansı varlık gibi hareket eden "Yer ile  Gök" kavramlarının üzerine boş, kuru,ve anlamsız yorumlar geliştirip durmuşlardır.

***

Bay Murat Belge'nin , Hıristiyanlık dininde içine pek sinmeyen noktalardan biri olarak gösterdiği, bu dinin “İsa’ya 'tanrı oğlu' …”  demesi üzerinde biraz daha duralım.

 'Tanrı oğlu' kavramının sadece İsa’yı değil, bütün Hıristiyanları kapsayan “sınıflayıcı” bir tanımlama olarak kullanıldığını görmüştük. .

Eski Mezopotamya toplulukları, karşılıklı iki ana topluluk olarak ‘Göksel varlıklar’ ile ‘Yersel varlıklar’; ‘Gök topluluğu’ ile  ‘Yer topluluğu’ olarak ele alınıyorlardı. Bu bakımdan ateş kült kaynağına dayanan Hıristiyanlık jargonunda, onların bütününün “göksel”, “tanrısal” oğullar oldukları (‘semavi varlıklar’, ‘göksel yaratıklar’, ‘Tanrısal oğullar’ anlamında.) bir değerlendirme bulunuyordu.
İslam’da “İnsanoğlu topluluğu ” ve “Cin-melek topluluğu” biçimindeki bu ayrımı Suryaniler’de ise “Gabriel oğulları” ve “Yusuf oğulları” vb. haliyle görüyoruz.

Dolayısıyla  İncil kitaplarında, ‘Tanrı oğlu’ olan sadece İsa değildi; tam tersine oralarda bütün Hıristiyanlar ‘Tanrının oğulları’ydılar :

“Tanrı`nın Ruhu`yla yönetilenlerin hepsi Tanrı`nın oğullarıdır.” (Romalılar 8:14)

“Çünkü Mesih İsa`ya iman ettiğiniz için hepiniz Tanrı`nın oğullarısınız.” (Galatyalılar 3:26)

Müslümanlara pek ters gelmesin diye ‘tanrı’ yerine ‘Allah’ geçirilerek, Matta’dan yapılan alıntıda da şunu okuyoruz:

[Tanrı'nın sözü İsa, der ki; "Ne mutlu barışı sağlayanlara, çünkü onlara Allah'ın oğulları denecek. (Matta 5)

Bugünkü Hıristiyan dünya, kendi topluluklarının bir  tüm olarak "tanrılar",  "tanrısal", "tanrı oğulları" oldukları değerlendirmesini  geri çekilmiş olsa bile, "kitapta yazılanlar" yerinde durmaya devam ediyor.

Benzer biçimde, Hıristiyan kiliselerinin 'meleklerin cinsiyeti' üzerine tartışmaları da, eğer olmuş ise, bütün Hıristiyan topluluğu için “Tanrı oğulları” tanımı yapılmış olduğu için, hiç de nedensiz sayılmazdı. 

 ***

Bir topluluğun, sadece soykütük bakımından kutsal sayılması geleneğinin kalıntılarını "Rayberlik-Taliplik" ikileminin yaşandığı Alevilikte de bulmak olanaklı olduğu gibi;  Hallacı Mansur ve "Ene'l-Hakk" geleneğinde "Allah"ın 99 adetlik "güzel isim listesinde" yer alan"  Allah=Hak üzerinden "Tanrılaşmak, Haklaşmak, Allahlaşmak"  çizgisi de, İslamlaşmak zorunda kalmış "Tanrısal Topluluk" kalıntılarının , eski yaklaşımı İslam içinde yaşatma direnişinden başka bir şey  olmasa gerektir.




Musa, genel olarak "Peygamber" diye  tanıtılıyor ama bu,  "Semavi Dinler"in "Tek Tanrı var"  diyebilmek için, "resmi kitaplar"ın tahrifi pahasına yaptığı bir işlemdir.

Musevilerin  Eski Ahit'inde Musa için Türkçe tercümede  "Tanrı Gibi" diye ifade ediliyor. Bunun kendi içinde anlamsız bir çarpıtma olduğu bellidir.Çünkü "Musa Tanrı-Harun Peygamber" ilişkisinde "Musa'nın Peygamberliği"ne yer bulmak olanaksızdır.

Eski Ahit'in diğer dillerdeki tercümeleri de, "Musa'nın Tanrı" olarak nitelendiğini gösteriyor:

Çarpıtılmış Tercüme:
Mısırdan Çıkış 7:1

RAB, "Bak, seni firavuna karşı Tanrı GİBİ yaptım" dedi, "Ağabeyin Harun senin peygamberin olacak.

Doğru Tercüme
Mısırdan Çıkış 7:1

RAB, "Bak, firavuna karşı SENİ TANRI YAPTIM" dedi, "Ağabeyin Harun senin peygamberin olacak.

7.1 L'Éternel dit à Moïse: Vois, je te fais Dieu pour Pharaon: et Aaron, ton frère, sera ton prophète.

7 So the Lord said to Moses: “See, I have made you as God to Pharaoh, and Aaron your brother shall be your prophet.

Biblia Sacra Vulgata (VULGATE)
7 dixitque Dominus ad Mosen ecce constitui te Deum Pharaonis Aaron frater tuus erit propheta tuus 

                                                                                                    

                                                                                    ***



Dogmaları Yıkalım!
'Tanrılar' Ve 'İnsanlar' Ayrımı Eski Tarihte Farklı Bir İçeriği İfade Eder!

İslam’da “İnsanoğlu topluluğu ” ve “Cin-melek topluluğu” biçimindeki bu ayrımı Suryaniler’de ise “Gabriel oğulları” ve “Yusuf oğulları” vb. haliyle görüyoruz.

Dolayısıyla İncil kitaplarında, ‘Tanrı oğlu’ olan sadece İsa değildi; tam tersine oralarda bütün Hıristiyanlar ‘Tanrının oğulları’ydılar :

“Tanrı`nın Ruhu`yla yönetilenlerin hepsi Tanrı`nın oğullarıdır.” (Romalılar 8:14)

“Çünkü Mesih İsa`ya iman ettiğiniz için hepiniz Tanrı`nın oğullarısınız.” (Galatyalılar 3:26)

Müslümanlara pek ters gelmesin diye ‘tanrı’ yerine ‘Allah’ geçirilerek, Matta’dan yapılan alıntıda da şunu okuyoruz:

[Tanrı'nın sözü İsa, der ki; "Ne mutlu barışı sağlayanlara, çünkü onlara Allah'ın oğulları denecek. (Matta 5)

                                              ***




















https://www.facebook.com/notes/t%C3%BCrkiye-bilimsel-ateistler-birli%C4%9Fi-tbab/tanr%C4%B1lar-ve-insanlar-ayr%C4%B1m%C4%B1-tarihte-farkl%C4%B1-bir-i%C3%A7eri%C4%9Fi-ifade-eder/549374631764511

Kaba-vülger Ateizme ve Dar Pozitivizme Karşı Teorik Mücadeleyi Derinleştirelim!

     Dinsel Metinleri Bilimsel Ateizm Işığında    Değerlendirelim...

 

Örneğin "Lut'un karşılaştığı Melekler" ile ilgili metinde yer alan "Melek" sözcüğü, bugün kazandığı anlamla hiçbir şekilde uyumlu değildir. Günümüzde "melek" denince, "öteki dünya" varlıkları anlaşılır. Ne var ki, Lut'un karşılaştığı söylenen Melek'ler basbayağı insan, ruhani görevli, kutsal kişilikler ve aynı zamanda, "kutsal erkek fahişe" olarak görünüyorlar.

Kaba ateizm ve eski bujuva pozitivizmi, bu anlatımların "zayıf" alanıyla dalga geçmekle yetinir: "Hem Melek diyorlar! Hem de insan gibi yiyor,içiyor,cinsel ilişki kuruluyor! İşte size hayali, uydurma masallar!"

Elbette biz ateistler, dini metinleri imanlı müslimler veya hristiyanlar vb. gibi ele almayız; onların şu anki anlamlarına "doğrudur" diye inanmayız.

Fakat, bu anlatımlarda bulunan tarihsel gerçeklikleri derinlemesine araştırarak, dinsel metinlerin toplumsal arka planını açığa çıkarmaya çalışırız.

Basit-vülger atezm ve burjuva pozitivizminin bir diğer hatası, anlatımları, tıpkı bir imanlının yaklaşımı temelinde ele almaktır.

Örneğin, Tanrı-Allah'a Şeytan akıl verdiğinde, "Böyle Allah olur mu!?" diye ünlemli bir dalga geçme cümlesiyle yanıt verilmesinden anlarız ki, bu ateistin Allah kavrayışı, tıpkı bir imanlının "Herşeye kadir, herşeyi bilen Allah" kavrayışı gibidir. Olmayan bir Tanrı için düşünülen bu özellikler, kaba ateisti bir imanlı ile buluşturan hatalı bir yaklaşımdır.

Oysa çalışmalarımızda defalarca gösterdik ki,eski toplumun "Allah"ları, "Tanrı"ları, şimdiki toplumların Allah-Tanrı algısından da temelde farklıdır.

Eski Yunan edebiyatında "Tanrılar Dünyası" aslında "insanlar dünyası"nın birebir yansımasıdır. Oradaki tanrılar da, tıpkı "İnsan"lar gibi ot biçer, hasat kaldırır; ziyafetlerde yer-içer, uyur, cinsel ilişki kurarlar!

Bu anlamda, biliyoruz ki, "İnsan Dünyası ve Tanrılar Dünyası", "İns ve Cin topluluğu", Mezopotamya'daaki bir dizi insan toplulukları içindeki iki önemli topluluktu.

"Tanrılar Dünyası" denilen topluluk, dinsel bakımdan kutsal kabul edilen, dinsel işleri yapan insan topluluğu idi. Günümüzde bile, bazı aşiret veya kavimlerin doğal bir şekilde "kutsal" ,"ocak" vb. kabul edilmelerinin arkasında, eski Mezopotamya'daki "İnsanoğlu ve Tanrı Oğlu/Gabriel oğlu/Cebrail oğlu" vb. ayrımı yatar.

Bu ayrım, bilinmez bir dünyaya ilişkin değildir. Mezopotamya'nın temeldeki  ikili yapısında, bir yanda tarımcı, çapacı, kazma gibi cahil İnsanoğlu varken, öte yanda gözü açık, bilge olan "Tanrı, cin,şeytan,melek vb." bir diğer insan topluluğu vardır.

Bizler, Musa'yı bir "peygamber" olarak biliriz. Ama Eski Ahit'e dikkatle bakılırsa, Musa'nın peygamber değil "tanrı" olarak değerlendirildiğini göreceğiz:
Mısırdan Çıkış 7:1 RAB, "Bak, firavuna karşı SENİ TANRI YAPTIM" dedi, "Ağabeyin Harun senin peygamberin olacak.

7.1 L'Éternel dit à Moïse: Vois, je te fais Dieu pour Pharaon: et Aaron, ton frère, sera ton prophète.

7 So the Lord said to Moses: “See, I have made you as God to Pharaoh, and Aaron your brother shall be your prophet.
Biblia Sacra Vulgata (VULGATE)
7 dixitque Dominus ad Mosen ecce constitui te Deum Pharaonis Aaron frater tuus erit propheta tuus


Bizler, İsa'yı "peygamber" olarak biliriz. Ama İncil'ler dikkatle incelenirse, hem İsa'nın Tanrı olarak değerlendirildiğini, hem de aslında tüm İsa inananlarının "Tanrı'nın oğulları", "Tanrı'nın varlıkları" olduğunu görürüz:


“Tanrı`nın Ruhu`yla yönetilenlerin hepsi Tanrı`nın oğullarıdır.” (Romalılar 8:14)

“Çünkü Mesih İsa`ya iman ettiğiniz için hepiniz Tanrı`nın oğullarısınız.” (Galatyalılar 3:26)

Müslümanlara pek ters gelmesin diye ‘tanrı’ yerine ‘Allah’ geçirilerek, Matta’dan yapılan alıntıda da şunu okuyoruz:
[Tanrı'nın sözü İsa, der ki; "Ne mutlu barışı sağlayanlara, çünkü onlara Allah'ın oğulları denecek. (Matta 5)



Vahdet-i Vücutculuk akımı, eski İsa'cılıktan İslam'a geçmek zorunda kalan toplulukların "ben tanrıyım" deme direniş biçimidir.


Tablonun tamamlanması için ekleyelim ki, dinsel metinlerde eski Mezopotamya'ya ilişkin olarak kullanılan "İnsanoğlu" ifadesi, bizim şimdi tanıdığımız, anladığımız "insan topluluğu"nun tamamı kapsayan bir ifade kesinlikle değildi.

"İnsanoğlu" topluluğu kavramı, bir dizi hayvan veya bitki totemle tanımlanan insan toplulukları içinde sadece bir insan topluluğu idi. "Adem oğlu" topluluğu gibi "eşşek topluluğu","inek-öküz topluluğu", farklı insan topluluklarını ifade ediyordu. Zaten bu nedenle eski dinsel kayıtlarda,Tanrı'lar, "yaratma" işine girer girmez, onlara "insan" görünen varlıktan hemen sonra bu kez "önce Öküz'ü", sonra başka bazı "hayvan"ları vb. "yaratmaya" yani yetki, hak ve görevlerini tanımlayıp karşılıklı birbirlerine kabul ettirmeye başlarlar.

Eski "Yaratma" işleminin böyle olduğunu, Tanrılar meclisinde Marduk'a, "yaratılanlara isim ver" denilmesinden; aynı ritüel sahnesinin Adem için de tekrarlanarak, "Tanrı, Adem'e varlıkların ismini sordu" vb. türünden konuşmalardan da anlarız.

Dolayısıyla "yaratılan" Adem topluluğu da, diğer "insan topluluğu" da, Mezopotamya'nın "tek insan" toplulukları değildi. Her topluluk sadece kendini "insan" görüyor; ötekileri "öküz","eşşek", "köpek", "balık", "koyun-kuzu", "Hurma", "zeytin" tanımlarıyla ifade ediyordu.

Eski toplumun bu jargonlarını tanıdığımız ölçüde, eski dinsel metinlerin farklı okuma ve değerlendirme yöntemini kullanmaya başlamış oluruz ki, bu da bilimsel ateizm için çok güçlü bir kılavuz rolü oynar.

https://www.facebook.com/notes/t%C3%BCrkiye-bilimsel-ateistler-birli%C4%9Fi-tbab/tanr%C4%B1lar-ve-insanlar-ayr%C4%B1m%C4%B1-tarihte-farkl%C4%B1-bir-i%C3%A7eri%C4%9Fi-ifade-eder/549374631764511

26 Ağustos 2013 Pazartesi

Uludağ'ın Nankörkedisi, Nankörlük Etme!

 

26 Ağustos 2013
 
TBAB'a Yönelik  Karalamalara Yanıt Yazdıklarımız, Yaptıklarımızdır!

[türkiye bilimsel ateistler birliği 

  1. Kısa adı Tbab olan , facebook sayfalarında ateizmi bilimsel açıdan doğrulayabilecek hiç bir şey paylaşmadan tamamen saçma sapan şeriat kötüdür gibi propagandalarla oyalanan birlik. Bilimsel demişler ama bilimle ilgili hiç bir haltlarını göremedim. Tamamen geri zekalı seviyesinde ki bir kaç salagi ilgilendiren aptalca provokatör haberlerle doldurmuşlar sayfalarını.(nankorkedi, 10.12.2011 18:06)
  2. bilimsellikle uzaktan yakından alakası olmayan tipik ateist toplaşması.
    facebook sayfalarında bilim adına zerre namına bir şey bulunabilmiş değildir.
    (bkz: takılın siz)(metalmilitan, 28.10.2012 21:24 ~ 21:25)
  3. (bkz: ateist evrimci olmak zorunda değildir)]

NANKÖRKEDİLERE YANITIMIZ:

Bizim teorik çalışmalarımızın üzerinde yükseldiği temel çerçeve, din olgusunun ortaya çıkışını "cehalet"e, "bilgisizliğe", korkuya", "hayallere" vb. bağlayarak açıklama yolunu seçen "pozitivist kaba ateizm"i reddederek oluşturulmuştur.

Din'in temellerini insan toplumunun tanınabilen en eski ilişki kurallarında arama çalışması, yazılı kayıtlar bakımından bizleri "Sümer-Akkad Edebiyatı"nı tanımaya zorunlu kılar.

Kuran'ı Tevrat'a, Tevrat'ı Enuma Eliş'e ve Akado-Sammaru yazınına bağlamayı becerdiğimiz ölçüde, "Üç Kutsal Din" denilen dinlerin, Mezopotamya toplumlarının "anayasal kuralları"nın bozulmuş ve anlamları yitmiş versiyonlarından başka bir şey olmadığımı kolaylıkla saptayabilir; bazı alanlarda bu değişim, bozulma ve soyutlanma sürecini adım adım izleyebiliriz.
Elbette ki, eski dönem toplumlarının yasaları anlam değiştirir ve içerik olarak farklı bir döneme taşınırken, konuya bir dizi "akla yakın" gerekçeler uydurulmuş; araya tanrılar, peygamberler sokulmuş; bayağı yalanlar, abartmalar, hayali tanımlamalar da eklenmiştir. Bununla birlikte, Din'leri temelleriyle eleştirmekle görevli bilimsel ateizm, kendini sadece bu "yalan"-"dolan", "saçmalık" konularının eleştirisi ile sınırlayamaz. Dinsel kural ve uygulamaların tarihi ve toplumsal arka planını açıklamayı ve dinlere karşı bilimsel mücadeleyi bu şekilde yürütmeyi esas alır.

Biz buna genel olarak "bilimsel ateizmin konulara yaklaşma metodu" diyoruz.

 Facebook Albümlerimiz:

Türkiye'de İhtiyaç Dışı Yeni Camii Yapılmasını İstemiyoruz!


Zulu Kabilesi İnancı da Bilimsel Ateizm Yoluyla Çözümlenir...

Zaman Tüneli Fotoğrafları

Farklı Dinlerde Değişik Dilek Araçlarının Ortak Temelleri...

İslami Mezhep Savaşında Allah İçin Öldürmek!

"İlah"-i Komedy

Ne Devlet  mermisi-Ne Din Havucu!

Dinler Arası Diyalog ?

Dinlerde Helal ve Haram Yiyecek-İçecek Mantığı...

İslam'da Recm Ve İdamlar...

Dinlerin Eleştirisinde Bilimsel Ateizme Başvuralım!

Kadının Meme Sütü İle Dinlerin İlişkisi!

Budist Rahipler Önderliğinde Ölülerin Yakılması Töreni...

Dinlerde Kıl Kültü...

Kabe'si Zamzam'lanan İslam!

Dinlerin kaderini Tanrılar, Allah'lar belirlemiyor!

İslam: "Hep daha fazla isteyecek!"...

Erkek Ve Kadın Türbanı

Yılan Sembolünün Dinlerdeki Yeri

Ramazan'ın Oruç'ları....

Sözde Ateizmi Mahkum Edelim!

Bütün Din Ve Mezheplere Karşı ...

Farklı Cenaze Anma Biçimleri...

Ateizmin Kendini Özgürce İfade Hakkını Savunalım!

Mezopotamya'daki Üç 'Kutsal Din'in Toplumsal Kökenleri

Hindistan'da Kuyruklu Tanrı!

İslam Dini Reforme Edilebilir mi?

45 Yılda Endonezya'da İslam!

'Çarşaf'a Girmek': Demokratik Bir Talep mi?

Bu Nasıl Ateizm?

Zemzem Sırrı ...İslam Sırrı.. Sırrının Sırrı...

Cennetten Arsa Tapusu...

Adem-Havva'dan .... Polonya'da Vampir Mezarlığına!

Çocuklara Dinsel Tacize Hayır!

İslam: Çocuk Gelinleri Meşrulaştıran Bir Din!

Dini Bir Kurum Olarak 'Dilencilik'...

Aktüel İslam: Evet... Ama 'hallal' olsun!

Türkiye'de İslamizasyon Süreci

İslam'ın Allah'ı Neden Tuzakçı?

Camii'ye maalesef kokmuş çoraplarıyla....

İsa şefkatli, süper-zeki bir gay ... mi?

Çocukları Camiye Sokmak Yasaklansın!

Mahlukat 'Allah... Allah'a Koşuyor!

İslami Orucun Kökenleri

Eşek'ten Koyun'a Eski İlah-Totemlerin Dinlerdeki Kalıntıları

Suriye'de İslamistlerin 'Demokratik Talep'leri....

Kanlı Pazar'dan Taksim Cuma'larına...

RTE, din-mezhep savaşı kışkırtıyor!

Hıristiyan dünyadan...

İlkokul öğrencilerine din anketi...

Ordularda Dindarlık Ve Ateizm....

Hindistan'da Bir Ritüel Faciası....

Kız ve Erkek Çocuk Sünneti Bir İnsanlık Suçudur!

Dinsel Gerekçeleri Doğru Tahlil Edelim....

Musevi Tıraşı, Kippası, Fötrü... Damga Ve Totem...

Muharrem Ritüeli....

İslamistler Sadece Geleceği Değil Geçmişi de Yok Etmek İstiyor

Tevrat'ın “Yaratılış”ı Ve Museviler...

'Nuh Tufan'ı Doğal Afet Değil, Bir Ritüeldir...

Cinsel İlişki Kurma Alanları Olarak Tapınaklar

Allah'ın 'İsim'le İlişkileri....

Mitoloji Bir Tarih Aktarım Biçimidir

Mezopotamya Dinlerinde Kuzey ve Güney Yön Tapınımı!

Hıristiyanlıkta Demokratik Seçim Uygulaması

"Tevrat, İncil ve Kuran'ın Mezopotamya Yazın Kaynakları"

Mardin'e 'Ahlak Çöküntüsü'nü Üniversite Getirmedi!

Dinlerde Büyü...

İslam Abdestinde Baş Meshinde Damga Yeri Sıvazlanır

İslam'da Diş Dolgusu Ve Protez Sorunu...

İslam'da "Tırnak Kesme" Kültü...

Cübbe-Sarık Sizden Olsun; Sarık Altı Beyin de Bizden!

"Namazın Vakti": Vakite Bağlı Ritüeller...

Kan Ve Şiddetsiz Din Yok...

'Dindar ve Kindar Nesil' İçin 'Büyük Adım'...

Bir Kültür Konusu Olarak Tuvalet...

İslami Tuvalet Ve Taharet Adabı
Muhammed'in Türbesi Ve Vahhabi Mezar Kültü...

Turan Dursun'u anmak, onun hatalarını aşmaya çalışmakla olur!

Vasiyete Bağlı Defin Hakkı !
Kutsal Toprak Kültü....

Tükürüğün Kutsiyeti Ve Dinler...
Diyanet'in Kurban Fetvaları...

Enuma Eliş: Mezopotamya'da 'Yaratılış' Anlatımlarından Biri...

"Tanrı Göğü ve Yeri Yarattı" mı?

Kan Ve Et İle ‘Tanrıyla Yakınlaşma’ Fikrine Karşıyım!

Takke, Baştaki Kölelik Ve-ya Aidiyet Damgasını Gizler...

Allah, Hacılara Neden Saç Tıraşı Önşartını Dayatıyor?

Üç Dinin ‘Tanrı’, ‘Yehwah’, Allah’ı Takkeyi Neden Çok Seviyor?

Cübbelinin Cübbeleri...

Eski Toplumdan Bu Yana Kurban Ritüeli

"Çamur Atmak"... "Çamura Yatmak..." Deyimlerinin Kökenleri...
Hıristiyanlığın Kurban İsa'sı...

Ermeni Kilisesinde 'Kutsal Sağ El' Tapınımı...

Sünni Veya Şii... İslam'ın Özü Kan, Gözyaşı Ve Korkudur!

Suudi Arabistan'da "En Ahlaklı" Yarışması...

Tayyip Muhammed'in Oğlu İmiş!

Türkiye'de Dindarlığa Gidişatın Fotoğrafı

İslami Kep Töreni!

İslam'ın Yuvasında Kadın

Müslüman Katiller...

Azerbaycan'da da İrani Kışkırtma : 'Hicap İsteyirem!

AKP Eğitimi: Dünya Ve Ahiret İçin!

Büyük Oğul-Küçük Oğul... Sağ Yön Ve Sol Yön....

Şu Yehvah-Allah Sol'u Neden Sevmiyor?!

İslam'ın Kuran'ı Ve Bilimsel Ateizm

Bütün Dinlerin Özü Aynıdır!

Paris Ve Brüksel'de 'Helal Fuar"lar...

İslam'da Recm

TDK Yönetimini Protesto!

"Müslümanların Masumiyeti"

Suudi Kadınlar Neden Böyle Örtünüyorlar?

Rıfai Tarikatında 4 Bin Yıllık Ritüeller...

Diyarbakır'da Kara-Yeşil Bayraklar...

İran 'da Alkol Ve İslami Şeriat Düzeni

Hıristiyanizm Farklı Ve Sayısız İsa'ların Toplamıdır!

'Kara Başlı'lar Ve Ermeni Kilisesi...

Üç Dinde (Çıplak) Ayak Kültü Ve Ayak Kutsaması...

Üzüm Kutsama Ve Meryem Ana'nın Göğe Yükselmesi!
Su (Nehir - Göl) Vaftizinin Kaynakları

Yezidilik: Ateş-Güneş Tapımcılığından Kalan Eski Din

Hiristiyanlıkta Ateş Kültü...

Hiristiyan Kilisesinde Taşlayarak Öldürme...

"Kurşun Dökme" Ritüeli...

Çocuklara Din Dersine Hayır!

Mezarcı'dan Mesih'e....

Laik Düzenden İslami Şeriata Geçerken Plajlar...

Musevilikte Yom Kippur'da Kapparot Ritüeli

Musevi Radikalleri

Türkiye'de "Medrese Eğitimi" Gelişiyor...

Sümela'da "Göğe Yükseliş" Ayini...

Musevilik, Hiristiyanlık ve İslam'da Kıl Kültü...

Allah Şu "Kadın"ı Neden Yaratmış?!

Takke ve Kippa'lar "Kel'i Değil, Damgaları Gizler"!

Promosyon-Hediye İle Namaz Teşviki İmiş!

Eski Toplumda Neden Oruç Tutuluyordu?

"BOP, Ortadoğu'yu İslam Mezhepleri Savaşına Taşıyor!

Adaklık Horozlar... Kutsal Horoz-Tavuk-Yumurta-Civciv...

Ateistim-Özgürüm!

Ezan-Laisizm- İmam RTE-Ezan'ın Desibel'i

Uzun Saçlı Adaklı Erkek Çocuklar...

Musevi Takviminde "Yaratılış Günü": Roş Aşana

Diyanet'ten Fetvalar: "Çekirge Helal, Kürtaj Haram"...

"Demokrasiye Hayır, İslami Şeriat İstiyoruz!"

"Doğru"su Olmayan Farklı Namaz'lar...

Dijital Çağda "İslam'ın Sorun"ları...

"İnşallah Sosyalizm Gelecek!"

Eski Toplumda Tanrılar Ve Şeytanlar

Su Vaftizcisi Sabiler...

EL, EL AYASI, YÜZÜK, PARMAK, DUDAK, ALIN, GÖZ , YÜZ, SAKAL, AYAK

"Nurcu Sosyalizm" mi?

İslam'da Tesettürlü Kız Çocukları...

Eğitimde Dindar ve Kindar Nesil Yetiştirme Süreci...

Ekmek(Yeme) Ve Şarap (İçki) Ritüeli

Hiristiyanlıktan Görüntüler...

Anavatanında İslam....

Dinsel Motifli Fotolar

Pesah-Paskalya...

Caferiler...

İslam'da Kadın

Endonozya ve Malezya'da İslam

Farklı Din Kültürlerinde Farklı Cenaze Defin Ritüelleri...

Farklı Din Kültürlerinde Çocuk Evlilikleri

Nurcu Aczmendiler....

"İslam Ve Allah İçin" Katliamlar...

Tüm Okullar İmam-Hatip'leşiyor....

Boy boy-Soy soy Şeytan Taşlama

Kurban-sever Toplumdan Örnekler

Dinsel Motiflerin "anlamı" veya "anlamsızlığı"

Kutsal Zeytin

Dinsel Argümanla ve Silahla Demokrasi Gelmez!

Profil Resimleri

İran İslami Molla Rejimi

Mısır'da Din Çatışması

4 Yüzlü Enlil - İkiyüzlü Marduk!

Kutsal Ekmekler Ve Damgaları

Ermeni Kilisesi: Ermeni Din Yapısı Ve Ritüelleri

Süryani Keldani Ortodoks Hiristiyanlığı

Dinlerde Ateş'te Yakarak Öldürme

"Herşeyi Yaratan Allah" Yok...

Hiristiyan Ayinlerinde İçki-Ekmek ve Hayvan-Bitki Totemler

Cennet'in Yılan'ı İnsan'ı Nasıl Cehennemlik Yaptı?

Totem Hayvan ve Bitki'den İlahlara, Kutsal ve Haram Yiyeceklere

Kabe: Tarihi Bir Rit Alanı

Farklı Tabut Ve Farklı Defin Biçimleri

Çocuklara Kuran Ve Din Kursları Yasaklanmalıdır

Yezidilik: Ateş-Güneş Tapımcılığından Kalan Eski Din

Dinsel Yalvarmalar

Dinsel Bileşenli Haritalar


Kilise-Hayvan ve Bitki Motifi


Mezopotamya Tarihi

***

http://bilimselateistler.blogspot.com/2013/08/zulu-kabilesi-inanc-da-bilimsel-ateizm.html