2 Ekim 2011 Pazar

Dinlerde Ateş'te Yakarak Öldürme

İnsanı Yakarak Cezalandırma Kültü, "Şeytanı Kavurucu Ateşten Yaratma" anlatımı kadar Eski Kökenlere Sahiptir...



Ağaç Kültü ve Yakmalık Odun'dan Pasta Odun'a...






























Dinlerde Ateş'te Yakarak Öldürme

İnsanı Yakarak Cezalandırma Kültü, "Şeytanı Kavurucu Ateşten Yaratma" anlatımı kadar Eski Kökenlere Sahiptir...



Ağaç Kültü ve Yakmalık Odun'dan Pasta Odun'a...


Ağaç kültü, eski toplumda çok önemli görünüyor ama bu, genellikle sanılanların tersine, çok somut bir şekilde bir topluluğun anlatımı, simgesi olarak ve dolayısıyla yakma kültü bağıntısında temsil yeteneğiyle önem taşıyor görünmektedir. “Meşe”, “Ardıç”, “Sakız”, “Söğüt”, “Huluppu (Alev?) ” ağaçları somut olarak özel tapınım ağaçlarıydı ki, Tahtacıların somut ağaç türleri dışında, Sakız ağacı tapınımı, Akdeniz yöresinde, Adana’da hala varlığını sürdürmektedir.

Bu bakımdan, İsa’nın haç’ının özel olarak 'tahta'dan veya 'metal'den yapılması konusunda bir gelenek var ise, bu nokta kilise içinde ayırım konusu olarak ele alınıyorsa; kutsal kapların bazılarının ‘tahta’, taş, toprak veya ‘maden’den yapılması bağıntısında özel ayrımlar söz konusu ise, bu ayrımların temellerine bu bakımdan önem atfetmek gereklidir. Türkiye’de İstanbul boğazında yapılan 'haçı denizden çıkarma' ayinlerindeki haç’ın özel olarak tahta'dan olmasına dikkat edilmesi de bu noktalarla ilgili olmalı. “Tahta”ya vurarak şeytan kovma da olduğu gibi…Tanrının Adem ve Havva’ya “Bilgelik ağacı”na yaklaşmama öğüdü; onun “ürünü, meyvesini yeme yasağı”; “ soy ağacı”, “nüfus kütüğü” , Mezopotamya’nın ünlü Gılgameş’in, Kişzidum’unun “Yaşam Ağacının oğlu”, “Bilgelik ağacı” anlamlarına gelmesiyle bağ içinde ele alındığında anlaşılır olacaktır.

Akkad Ayinleri-1


*-*-*-*


Abraham peygamber, oğlu İsak'ı 'tanrıya yakmalık kurban' olarak sunmak için Moriya'ya götürürken, bizzat kendisinin hazırladığı odunları (bu, oduna verilen kutsiyet göstergesidir) eşeğiyle taşımıştı. Bu odunlar, bıçakla kafası kesilerek tanrıya kurban edilecek 'ilk oğul’un, daha sonra da yakılması içindi. Burada, iki farklı kökenden ulaşan, kan akıtarak kesme ve yakma geleneği üst üste katlanmış olarak bulunur. (5)

İlyada da, Patroklos’un ölü bedenini yakma töreni için, tören katılımcıları, bütün bir gün, sabahtan akşama kadar, dağdan katırlarla odun taşımışlardı. Patraklos'un ölü bedenini yakmak için, böylesine çok odun taşımak, tören katılımcısının, cenaze törenine 'odunla katılması' geleneğinin var olması gerektiğine işaret ediyor.

Cenazenin gömüldüğü mezarın üzerine toprak atma gelenekli toplumlar için geçerli olabilen 'toprağı bol olsun' sözüne karşılık, cenazeyi yakan toplumlar, bu sözü, 'odunu bol olsun' seklinde uyguluyor olmalıydılar. İsa’nın sırtında taşıdığı iki parça tahtadan oluşan çarmıh, bir yanıyla 'dünyanın dört köşesinin birliği’ni sembolize ederken, öte yanıyla da, yakma aracı olarak tahta-odunu temsil ediyor gibidir. Günümüzde, Fıransa’da, sadece kutsal günlerde, odun görünümlü pasta yapılması, yakma geleneğinin bir kalıntısı olsa gerektir.

YER ALTI MEZAR SARAYLARI VE ESKİ MEZAR TÜRLERI

*-*-**-*

Fakat İsa’nın, ‘kendi çarmıhınızı kendiniz taşıyın’ gibi şeyler söylediği ileri sürüldüğüne göre, Abraham’ın oğlu İshak, kendisinin cesedinin yakılmasında kullanılacak odunu, ritüel alanına bizzat kendi sırtında özel olarak taşıdığına göre; ölüm törenlerinde İlyada’nın kahramanları dağlardan odun keserek katırlar yükü taşımayı, ölüm ayinine bir katılım biçimi olarak kavradığına göre, yakma veya ‘germe’ tarzıyla öldürme biçimleri, erken dönemlerin kutsal öldürme biçimlerinden bazıları olmalıydı.












































****

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder