5 Ekim 2013 Cumartesi

Ezan'ın Ve Şarkı Olarak Farklı Makamda Okunmasının Kökenleri...

Ünlü TV dizisi ve sinema filmi ''Charlie'nin Melekleri'' oryantal dans müziği ve ezan sesi eşliğinde göbek dansı yapınca, RTÜK'ten ceza geldi. 

RTÜK'ün gerekçesi şu imiş: ''Ezan; oryantal dans müziğinin bir parçası haline getirilerek müzikle bütünleştirilmiş, Müslümanlarca kutsal olan ezan bir dans çeşidi ile iç içe kullanılarak, insanların inandığı değerler incitilmiştir''...

RTÜK'ün bu gerekçesi, Ezan'ın bizzat "oryantal müziğin" bir parçası olduğunu gizleyen; Ezan'ın günde beş vakit farklı müzik makamlarında okunduğu gerçeğini bilmeyen bir "gerekçe"dir!

Bu tür gerekçelerin artması ile giderek, Mevlit, Kuran ve Ezan dışında şarkı-türkü-ilahi okunmasını yasaklamaya yol açacak olan Talibancı bir yaklaşımdır.

Oysa Ezan'ın kullandığı müzik makamları ile dileyen göbek atar; dileyen rakısını yudumlar ve dileyen de, gidip Allah'ına yalvarır.

Bilimsel ateizm, eski toplumun Namaz ritüelini ve onun "çağırıcı parçası" olan Ezan'ın kökenlerini ortaya koyarak kitleleri bilinçlendirmeye çalışır.

                                                               ***
“Makam” Farkının Nedenleri ?


Ezan veya Kuran okumada olduğu kadar, Eski Ahit’te yer alan ilahi/ağıt/türkülerin terennümlerinde de “farklı makam” kullanımı bulunmaktaydı.

Okurlarımız, aynı Ezan’ın aynı gün içinde birbirinden farklı 5 makamda okunmasının nedenlerini anlamaya, incelemeye çalıştığımızı fark etmiş olmalılar.

***
Kuran'ın "düzenlendiği"nden hiç kimsenin şüphesi yok, en koyu İslamcıların bile… Kuran’ın "harf"i değişmiş olmasa bile, yine de bir düzenleme vardı. 20 yıldan fazla süren bir birikime rağmen, Kuran'da hala namaz vakitleri, namaz şekli bile sarih değildir.

"Beş vakit namaz kılacaksınız" gibi, şimdi artık ilkokul öğrencilerine öğretilmiş böyle kesin bir kuralı Tanrı (Allah) Kuran'a aktarmamıştı… Konuyu muğlak laflarla geçiştirmişti… Türkiye’de şu anda Diyanetin sitesindeki “soru” hanesinde, Kuran’da en çok bakılan konunun “namaz” olması herhalde tesadüf değildir.

Bu alandaki bir tartışmayı, "Kurandan kaynak gösterin!" noktasına çekmek, eğer kaynak gösterilirse, 5 vakit namazı kılmaya hazır olmak gibi bir satıhta tartışma alanına girmeye yol açar. Bu tür argümanlarla, “çok imanlı bir aileden geldiğini” vicdan rahatlığı için yazı ve konuşma girişlerinin başlarına ekleyen Ruhat Mengi’ler; güya Kuran tercümelerinin doğrularını ortaya koyarak “dine karşı” mücadele ettiğini düşünen “tıssssss” çı Özdemir İnceler uğraşsın. Kuran’a dayanarak “Kuran’ı ehlileştirme” işlerini Lütfi Doğanlar, Yaşar Nuriler, Süleyman Ateşler becerebildi de, onlar mı eksik kaldı!

Böyle konular ancak “5 vakit"in ne anlama geldiği tarihsel birikime dayanarak açıklanabilir. 5 ayrı vakitte neden farklı makamlarla ezan okunduğunu tartışmayı becerebilmek için ise kişinin önce bu noktalarda sağlam bir fikrinin olması gereklidir. 

Turan Dursunların bu alanda yaptığı en ileri itiraz, İslam'ın Namazının da, Sabilerden geldiğini “ifşa” idi. Fakat Sabilere kimden gelmişti? Turan Dursun’u, İlhan Arsel’i, toplumsal tarihin derinlikleri pek ilgilendirmez.

Oysa şimdi biz, “Ezan” sözcüğünü, Hitit kayıtlarında "Bayram" anlamıyla buluyoruz. Akad ritüellerinde, her farklı "vakit"te, her farklı tanrıya, farklı türde sunular hazırlamak gerektiğinin yazılı olduğunu saptıyoruz. 

Şimdi Ezan makamına dönüşen, “makam”lar farklı toplulukların farklı ilahlarına yönelik ilahi söyleyiş biçimiydi ve bu bakımdan her ayrı makam, gerçekte her ayrı toplum birim için “bayram”, “ayin”, “yiyecek” çağrısı olmalıydı. Toplulukların “bütünleşmesi” süreci içinde, tanrıların tekleşmesi, dinsel sentezleşme gerçekleştiğinde, bu Muhammed dininde “3 makamlı”, “5 makamlı” Ezan haliyle kalmış olmalıydı, vb.

***
Bir dizi temel konuyu açıklarken olduğu gibi, bu noktada da Akado - Sammaru kaynaklarından öğrenmek zorundayız. Orada, her ayrı makam, savaş/barış, aşk-düşmanlık, dua, beddua vb. türlerine denk geldiği gibi, özellikle her tanrının üzerinde “oturduğu makamına” ayrı bir sesleniş tarzı vardı. 

Her topluluk, kendi tanrısını, kendine ait kavram ve tarz ile ‘yüceltir’di. Bunlara ‘övmek’, övgü’ haliyle rastlıyoruz. Onun dışında savaş çağrısı, zafer ilanı gibi tarzlar, belki birbirinden etkilenerek ortak yönlere kaymış olabilirdi ama topluluğun doğrudan kendi tanrısına sesleniş tarzı ayrı idi. Bu derin ayrım, zamanımıza kadar bir dizi şekillerde varlığını yansıtmıştır.

Dolayısıyla müziğin makamından bahsederken, söz konusu olan farklı “makamlar”ca, yani eski tanrıların egemenlik “kürsüsüne” göre şekillenmiş erken ilahi tarzlarından, bu anlamda yönetim makamlarından da bahsetmiş oluyoruz.

Bu alanda derinleştirilmiş bir çalışma, her toplulukta belirgin olarak öne çıkan makam’ın, eski dönemde onların tanrısına (makamına), o makamın özelliğine, savaşçı, barışçı, aşka düşkün, adalet veren, vb. olup olmadığına ilişkin de fikirler verebilir. Bugünkü ‘ulusal kültür’lerin bütün temel çekirdeklerini o topluluk ataları arasına eken, eski toplumun kendisidir.

Süryani kayıtlarında ve uygulamalarında gördüğümüz "8'li makam" ve "8'erli dönemsel takvim" gibi noktalar, yukarıdaki açıklamalarımızı doğrulayan bir örnek oluşturuyor.

http://toplumvetarih.blogcu.com/5-vakit-ezan-i-5-farkli-makam-da-okuma-nedenleri/10953413
 





 Ezan ve Kuran.. dini ilahi okumada Makam Farkının Nedenleri?

Kaba ateistler, "Namaz, Sabiilerden çalınmadır..." vb. diyerek, güya "namazın kökeni"ni, "ezan'ın kökeni"ni açıklamış olurlar ama...

"Peki Sabiiler bu Namaz ve Ezan'ı neden ve nasıl oluşturmuşlar?" sorusuna yanıt vermedikleri için, "hurafe,pagan kalıntısı,masal" gibi laflarla açmazlarını kurtarmaya kalkışırlar!

 

Değerli Fazıl Say'ın enternasyonal bir müzisyen olmasına rağmen, "Akşam Ezanı"nın "hızlı" okunmasını müezzinin bazı özel isteklerine bağlı olduğunu düşünerek yazdığı twitlerde ezan makamlarını dikkate almamış olduğunu görüyoruz.

Bu durum, ezan makamları ve bunun kökenlerinin, yıllardır dikkat çekmemize karşın, yeterince bilinmediğini gösteriyor.
 


Ezan'da Makamlar:-Sabah ezanı Dilkeşhâverân veya Sabâ,-Öğle ezanını Hicaz,-İkindi ezanını Hüseynî veya Uşşak, Beyatî,-Akşam ezanını mutlaka Segâh,

- Yatsı ezanı Rast ...


 
Uşşak makamında Ezan okumak ile Uşşak makamında şarkı okumanın arasındaki ilişkiler nedir?

"Makam" neden hem müziğin-ilahinin bir kavramı, neden hem de yönetsel-bürokratik bir kavramdır?


                          Türkiye'de İhtiyaç Dışı Yeni Cami Yapılmasını İstemiyoruz!
                                            https://www.facebook.com/media/set/...

                                                           Türkiye'de  İhtiyaç Dışı Yeni Camii Yapılmasını İstemiyoruz!




Ünlü TV dizisi ve sinema filmi ''Charlie'nin Melekleri'' oryantal dans müziği ve ezan sesi eşliğinde göbek dansı yapınca, RTÜK'ten ceza geldi. RTÜK filmdeki bu sahneler nedeniyle Star TV'ye uyarı cezası verdi.

Gazeteport'ta yer alan habere göre; RTÜK toplantısında 5 Temmuz 2013 günü yayınlanan Charlie'nin Melekleri adlı film ele alındı. Hazırlanan raporda ''Filmdeki bir sahnede, oryantal dans gösterisi sırasında ezan sesi duyulmaktadır. Charlie'nin melekleri dansöz kıyafetleriyle bir kişinin önünde oryantal dans gösterisi yapmakta, bu sırada onları izleyen kişi de içki içmektedir'' denildi.

RTÜK üyeleri de, ''Ezan; oryantal dans müziğinin bir parçası haline getirilerek müzikle bütünleştirilmiş,, Müslümanlarca kutsal olan ezan bir dans çeşidi ile iç içe kullanılarak, insanların inandığı değerler incitilmiştir'' görüşünde birleşti. Yasada yer alan ''Toplumun millî ve manevî değerlerine aykırılık'' gerekçesiyle, Star TV'ye uyarı cezası verdi. İhlalin tekrarı halinde para cezası uygulanacağı da bildirildi.
 


Namaz, Bir Mezopotamya Ritüelidir...

Namaz sadece İslam Müslimlerine ait bir ritüel değildir.


 
İslami müzikli ilahi dışındaki müziğin yasaklanmasının yolları döşeniyor...
A diyen B diyecektir...
İslam şeriat tehlikesine karşı uyanık ve dikkatli olmak; liboşluğa teslim olmamak çok önemlidir.
Güya "baş örtüsü özgürlüğü" talebi, erkek ve kadın islami giyim biçimleri haliyle; giderek "İslami yaşam özgürlüğü" adı altında İslami evlilik kurallarının yaşanması haliyle... devam edecektir.
Bu yol İslami şeriat yoludur.
Ilımlı Demirel'in açma şampiyonu olduğu İmam Hatip Okullarından bugünkü RTE ekibi çıkmıştı
RTE'nin bugün yarattığı ortam El Kaide'nin yolunu düzlüyor.
 








İslam'da "kıyamet"in de bir duyuru-müzik aracı ile ilan edilmesi anlayışının varlığı, eski toplumda ritüellerin de tıpkı diğer duyurularda olduğu gibi, ilan yoluyla başlatılması geleneğine dayanıyor olmalıdır...
Akado-Sammaru Tufan'ları da, bir "Kıyamet Duyurusu" ile başlatılıyor olmalıydı... 
Ramazan'da iftarı "Top atarak duyurma" etkinliğini de anımsamak gerekir.



İsrâfil (إسرافيل), İslam inançlarına göre dört büyük melekten birisi olan İsrâfilin görevi Sur'a üflemekten ibarettir. Yahudi Hrıstiyan mitolojisindeki Rafael'in islamdaki karşılığıdır.
 
İsrafil Kıyamet günü Allah'ın emri ile iki defa Sûr'a üfleyecektir. "Sûr'a üflenince, Allah'ın dilediği bir yana, göklerde olanlar, yerde olanlar hepsi düşüp ölür. Sonra Sûr'a bir defa daha üflenince hemen ayağa kalkıp bakışıp dururlar".[1]
Israfil al-Qazwînî (1270)

İsrâfil'in birinci üflemesi ile yer ve gökteki bütün canlılar ölecek ve dünya hayatı sona erecektir. İkinci defa üflemesiyle de bütün canlılar dirilecek ve ahiret hayatı başlayacaktır. İsrâfil'e Sûr'a üfüreceği için Sûr Meleği de denilmiştir. Peygamber'e Sûr'un mahiyeti sorulunca şöyle demiştir: "Üfürülen bir boynuzdur." [2] Peygamber şöyle demiştir; "İsrâfil Sûr'u tutmuş hazır bir şekilde kendisine ne zaman üfürmek için emredileceğini bekliyor.

İsrâfil'in sûr'a üfürmesini anlatan uzun bir hadis Tefsir kitaplarında konu ile ilgili ayetlerin açıklamasında kullanılmıştır. Hadisin bazı cümleleri sahih hadis kitaplarında konu ile ilgili bahislerde geçmekle beraber, bazı cümleleri ifade ve manâ bakımından münker kabul edilmiştir. Hadisin tek râvisi olan İsmail b. Râfi' Medine'nin kıssacılarındandır.]
 
İslamda İsrâfile ve diğer meleklere atfedilen yüceliklerden dolayı Muhammed'in bazen onların ismi ile dua ettiği rivayet edilir; "Ey Allah'ım, Cebrâil, Mikâîl ve İsrâfil'in Rabbi, göklerin ve yerin yaratıcısı, gaybı ve şehâdet âlemini bilen. Sen kullarının arasındaki ihtilaflar hakkında hüküm sahibisin. Beni izninle ihtilaf edilen şeylerde hakka kavuştur. Sen dilediğini sırat-ı müstakim'e kavuşturursun.[5

Şofar : Musevilik'de Roşaşana ve Yom Kipur bayramlarında çalınan koç veya keçi boynuzundan yapılmış bir boru.
 
Tokea adı verilen ve bu iş için özel eğitim almış kişiler tarafından şofara özel bir nota ile çalınır.
 
Sesleri ve notasyonu
 Tekia: Tanrısal çağrı ve korumayı betimleyen uzun ve kesintisiz bir "Tuuuuuuuu" sesi.

Şevarim: Tanrısal gücün karşısındaki çaresizliği betimleyen ağlamayı andıran üç kesik "Vuah vuah vuah" sesi.
Terua: Tanrısal birlikteliği betimleyen dokuz kısa ses. "tu tu tu tu tu tu tu tu tu"
 Bu sesler Şofar'ın ana notaları olup T,Ş\R harfleriyle gösterilirler.
Standart bir şofar çalımında sırayla,

Tekia-Şevarim-Terua-Tekia - TAŞRAT
Tekia-Şevarim-Tekia -TAŞAT
Tekia-Terua-Tekia -TARAT
 düzeninde çalınır.

Biçimi
 
Kesinlikle koç, keçi ve antilop boynuzundan yapılmalıdır. Büyükbaş hayvan boynuzu kullanılmaz.
 
Roşaşana'nın ikinci gününde çalınacak olan Şofar, Şabat'a gelirse çalınmaz.
 
Hiçbir zaman boyanmaz, ancak ağıza alınacak yeri haricindeki kısım kakmacılık şeklinde süslenebilir.
 
Üzerinde hiçbir delik olmaması gerekir.
 
Önemi
Her Musevi senede en az bir kere Yom Kipur bayramında Şofar'ın sesini dinlemeli ve orucunu bu sesi duyduktan sonra açmalıdır.

r.wikipedia.org


 Süryanilerde miladi takviminden ayrı olarak bir de Kilise Takvimi kullanılır. Kilise Takvimine göre bir yıllık süre sekizer haftalık devrelere ayrılmıştır ve her bir devrede Kilisedeki ilahilerin müzikleri bu makamlardan birisi kullanılarak yapılır.
Örneğin birinci sekiz haftalık bölümün ilk pazarında Kadmoyo, ikinci pazarında Trayono, diğer pazarlarda öteki makamlar kullanılır. Oysaki Bizans kilisesinde makamlar çiftli olarak kullanılmaktaydı. Bu bakımdan Süryani ve Bizans kilisesinde her ne kadar etkileşim olsa da bazı farklılar da mevcuttur..
                                                                           ***

SÜRYANİLERDE KİLİSE MÜZİĞİ

Günümüzde Süryanilere ait kiliselerde kullanılan ilahi ve ayinlerin müziğinin geçmişi 4. yüzyıla dayanmaktadır. Özellikle dördüncü yüzyılda yaşayan Süryani bilgini ve din adamı Mor Afrem'in bu konuda inanılmaz çabaları vardır. Bu çabaları nedeniyle yabancılar bu Süryani bilginine "Kutsal Ruhun Gitarı" adını vermişlerdir. Süryani kilisesi müziğinin başlangıç noktası olarak ise Süryaniceye çevrilen Yunan Ortodoks ilahileri ve bundan yüzyıllar boyu etkilenen Bizans geleneğidir. Süryanilerin dinsel tartışmalarla bölünmelerinden sonra, Doğu Süryanilere ait kilise müziği gelişmeye başlamıştır (7. yüzyıl).

Süryani kiliselerinde kullanılan müzikler genellikle sese dayalıdır ve yaklaşık olarak 700 adet ilahi mevcuttur. Yabancılar bu ilahileri "İlahi Hazineleri" olarak adlandırırlar.

Bu ilahilere Süryanice Beth Gazo adı verilmektedir. Süryani kilisesindeki ilahilerin müziklerinde 8 değişik makam kullanılmaktadır. Bu 8 makam Bizans ve Gregoryan makam sistemleri ile bazı benzerlikler gösterirler. Süryani kilisesine ait ilahiler, her makamda söylenebilmektedir. Her makamın Süryanice bir karşılığı vardır. Örneğin birinci makama Kadmoyo, ikinci makama Trayono, üçüncü makama Tminoyo, dördüncü makama Rbihoyo vb gibi adlar verilmektedir.

Süryanilerde miladi takviminden ayrı olarak bir de Kilise Takvimi kullanılır. Kilise Takvimine göre bir yıllık süre sekizer haftalık devrelere ayrılmıştır ve her bir devrede Kilisedeki ilahilerin müzikleri bu makamlardan birisi kullanılarak yapılır.

Örneğin birinci sekiz haftalık bölümün ilk pazarında Kadmoyo, ikinci pazarında Trayono, diğer pazarlarda öteki makamlar kullanılır. Oysaki Bizans kilisesinde makamlar çiftli olarak kullanılmaktaydı. Bu bakımdan Süryani ve Bizans kilisesinde her ne kadar etkileşim olsa da bazı farklılar da mevcuttur..

Süryani kilisesinde makamların tonal sınırının arttırılması sonucu bugünkü Arap ve Türk sanat müziğinin makam sistemleri oluşmuştur. Örneğin Kadmoyo makamı ile Türk müziğindeki Bayati ve Uşşak makamları, Tminoyo makamı ile Hicaz makamı, Rbihoyo makamı ile Rast makamı birbirlerine çok benzerlikler göstermektedir.

Ortadoğu ve Anadolu çok sayıda etnik ve dini grubun binlerce yıl yan yana yaşadığı bir kavşak noktası olmuştur. Bu gruplar doğal olarak müzik, folklor ve çeşitli sanatlarda birbirlerini olumlu şekillerde etkilemişlerdir. Yukarıda değinilen olaya da bu gözle bakmak gerekmektedir.

Süryani kiliselerinde, ilahilerin yerel tarzlarda söylenmeleri sonucu yedi farklı Süryani Kilisesi müzik geleneği ya da okulu oluşmuştur. Her okulda ilahilerin söylenişlerinde ufak farklılıklar vardır. Bu okullar ya da gelenekler; Hindistan'ın Doğusundan, Irak'taki Musul Manastırı'nda bulunan Tarkit okuluna ve Mardin ile Tur-Abdin (Allahın Kölelerinin Dağı) Batı Süryani müzik geleneği ve okuluna kadar uzanmaktadır. Bütün bu okullar ve gelenekler arasındaki ilişkiler müzik araştırmacılarının ilgisini beklemektedir.

http://www.suryaniler.com/kultur-sanat.asp?id=359


1 yorum:

  1. Anlamıyorum...makam nedir yahu...ben bunu anlamıyorum...Bilal-i Habeşi nin okuduğu ezan nasıl makamları ...Saçma makam sonradan eklenmiştir...normal bir sesleniş var ezan da .oda öyle yapmış...makam ı sevmiyorum...Düz ezan daha iyi yani normal okunuş. ..ağlayarak ağlatarak yapılan işleri sevmiyorum...

    YanıtlaSil