9 Ekim 2013 Çarşamba

Kurbanın 'Kusursuz' Olmasının Anlamı!



Kurbanın 'KUSURSUZ' olmasının anlamı, bu hayvanın herhangi bir organının veya kanının bir başka ilah veya tanrıya adanmamış olmasıdır.

Eski topluma "hijyenik" gerekçe üretmiş gibi yaklaşıp, tek gözü kör, kulağı kesik, boynuzu kırık bir hayvanın kurban edilemeyeceğini söylemek dincilerin tutarsızlığıdır.

Ateistler, "kusursuz"luk kavramının altında, eski toplumun göz, el, ayak, kulak, burun,dil, boynuz, kan vb. türdeki adak organları bulunduğunu bilmeli ve konuya böyle yaklaşmalıdır.

Aslında İslamcıların her abdest sırasında "arındırdıkları" organlar, eski toplumun "insan adak organları"ndan başka bir şey değildir!
---
(Mısır Firavunu Ramses ile Hitit Kıralı Hattuşili III
Arasındaki Antlaşma Hükmü ve İslamın Abdest Ediminin Kökenleri Hakkında )


İsa’dan önce yaklaşık 1285–80 sıralarında,Mısır ile Hitit, Kadeş savaşından sonra, aralarında yazılı bir antlaşma yapmışlardı [- 1278 (+- 50)].

Ramses II ile Hattuşili III arasında imzalanmış; Hititçe ve Akadca olarak yazılmış bu anlaşmanın bir bölümü (yaklaşık olarak) şöyleydi:

«Bir kimse Mısır’dan kaçar ve Hitit ülkesine gelirse, Hitit kıralı onu ülkesinde tutmayacak, Ramses'in ülkesine döndürecektir...

Bir ya da iki ya da üç ya da,(daha çok )…Adam Mısır’dan kaçarlarsa,(onlar da ) Ramses'in ülkesine iade edilecektir…

Bunlar öldürülmeyeceği gibi, gözlerine, ağızlarına ve ayaklarına da dokunulmayacaktır. »

Antlaşma belgesinde yer alan, kaçak kişilerin “gözlerine, ağızlarına ve ayaklarına da dokunulmayacaktır” hükmünü, onlara “bir kötülük yapılmaması” biçiminde yorumlamak ve tanıtmak çok yanlış, eksik bir sunum olur. “Göz, ağız ve ayaklara” yönelik gösterilen bu hassasiyetin şimdi anlaşılan anlamda ‘sağlıkla’ bir ilgisi olamazdı.

Eski tarihi, onun kayıtlarını, bu kayıtlarda yer alan kavramları günümüzün değer ölçüleri içinde ele alma yanılgılarını artık düzeltmemiz gereklidir.

Bu anlaşma metninde, özel olarak, “göz, ağız ve ayak”ların bilhassa ifade edilmesi, ilgili topluluğun, metne göre bu uzuvlara o dönemde, neredeyse kişinin “öldürülmesiyle” eşit değerde önem verdiklerini; bu tür organların önemsendiğini gösteriyor.

Bu nokta bizi, aynı zamanda İslam’ın veya Museviliğin tanrılarının sunulacak kurbanlarda aradığı “göz, ağız veya ayak” bakımından özel olarak, “sakat” olmaması özel itinasının gerekçelerine de taşımaktadır. Tek gözü kör, bir ayağı kırık bir kurban hayvan, bu tanrıların çok ‘iğrendiği’ sunular arasına girmekteydi. Şimdiki Diyanet de çok sık olarak, kurban hayvanın şimdi kulağına takılan damganın kurban hayvana bir “halel” getirip getirmediği üzerine “ dinsel bakımdan açıklamalar” yapmasına yol açmaktadır.

Eski toplumda kişinin uzuvları çok önemli idi, çünkü orada “parmak, el, kol, bacak, dil, dudak, kulak kesme, göz çıkarma, diş kırma”... kutsal adak edimlerinde ‘sunu organ’ları olarak kullanılmış görünüyor.

Daha sonra bu uzuvlar (en azından bir bölümü) , ceza işlemlerinin konusu olarak ele alınmaya başlanmıştı. Bunları çok açık kanun hükümleri haliyle Hammurabi ve Assur yasalarında veya dini kitaplar olarak Avesta’da, Eski Ahit’te,İncil’de, Kuran’da da buluruz.

“Eski kulağı kesiklerden..” ; “kızını dövmeyen dizini döver” ; “başım gözüm üstüne” ; “ iki gözüm çıksın ; önüme aksın...” ; “elim kolum kopsun ...” ; “dilin kopsun..” ; “gözünün yağını yediğim..” ; “gözünü sevdiğim” ; “iki gözünden öptüğüm..” ; “gözü çıksın” vb. , vb. denildiği zaman, eski tarihte, bireyin önce kutsal adak ve sonra da ‘kutsal ceza’sı için hedef alınan organlarının hangileri olduğu ve bu organların adanma türü hakkında bir fikir edinmiş olmalıyız. 

http://toplumvetarih.blogcu.com/islam-da-kurban-in-kusursuzlugu-ve-abdest-edimi/2693638
 

Eski toplumun "kan içerek" ayin yaptığını; kardeşleşmenin kan içerek gerçekleştirildiğini biliyoruz.

Nuh Tufanı'nın bir daha tekrar edilmemesi için Tanrı Nuh'a, "insan kanı içmeyin!" demişti.

Nuh'un "Üzümcü"lüğü, kan gibi kırmızı şarap üreticiliği, işte o noktada başlar!




Mısır Firavunu Ramses ile Hitit Kıralı Hattuşili III
Arasındaki Antlaşma Hükmü

 ve 

İslamın Abdest Ediminin Kökenleri Hakkında 

  



 Bir İnanna ilahisinde ,‘Kuli anna’, ‘Kuli Enlil’, ‘ama Uşumgal anna’ vurgularıyla da tanımlananan Dumuzi için,aktarıcı toplum birimimiz,İnanna'ya O'nun 'eli ayağı' hakkında şöyle dedirtmişti:
 
"O karşıma çıktı

Efendi, Kuli anna (Dumuzi) karşıma çıktı.

Efendi, eliyle elimi tuttu

Uşumgal anna bana sarıldı"

....

"Efendim, eli ayağı kusursuz ve düzgün,
 Ama-Uşumgal anna, Sin’in damadı"
 





Eski Ahit'te Musevilerin "Kusursuz"luk Kuralı...


Koyun ya da keçilerden seçeceğiniz hayvan KUSURSUZ, erkek ve bir yaşında olmalı.
......
Bana kâhinlik edebilmeleri için, Harun`la oğullarını kutsal kılmak üzere şunları yap: Bir boğa ile iki KUSURSUZ koç al.
......
`Eğer yakmalık sunu sığırsa, KUSURSUZ ve erkek olmalı.
......
`Eğer kişi yakmalık sunu olarak davar, yani koyun ya da keçi sunmak istiyorsa, sunusu KUSURSUZ ve erkek olmalı.
......
`Eğer biri esenlik kurbanı olarak sığır sunmak istiyorsa, RAB`be erkek ya da dişi, KUSURSUZ bir hayvan sunmalı.
......
`Eğer kişi esenlik kurbanı olarak RAB`be davar sunmak istiyorsa, erkek ya da dişi, sunusu KUSURSUZ olmalı.
......
Meshedilmiş kâhin günah işleyerek halkını da suçlu kılarsa, işlediği günahtan ötürü RAB`be günah sunusu olarak KUSURSUZ bir boğa sunmalı.
......
İşlediği günah kendisine açıklanırsa, sunu olarak KUSURSUZ bir teke getirmeli.
......
İşlediği günah kendisine açıklanırsa, günahından ötürü sunu olarak KUSURSUZ bir dişi keçi getirmeli.
......
`Eğer biri günah sunusu olarak bir kuzu getirirse, kuzu dişi ve KUSURSUZ olmalı.
......
Eğer biri RAB`be adanmış nesnelere el uzatır, bilmeden günah işlerse, suç sunusu* olarak RAB`be küçükbaş hayvanlardan KUSURSUZ bir koç getirmeli.
......
Kâhine suç sunusu olarak küçükbaş hayvanlardan belli değeri olan KUSURSUZ bir koç getirmeli. Kâhin kişinin bilmeden işlediği günahı bağışlatacak ve kişi bağışlanacak.
......
RAB`be suç sunusu olarak kâhine belli değeri olan KUSURSUZ bir koç getirmeli.
......
Harun`a, “Kendin için günah sunusu olarak KUSURSUZ bir erkek buzağı, yakmalık sunu* olarak da kusursuz bir koç al, RAB`be sun” dedi
......
Sonra İsrail halkına de ki, `Günah sunusu olarak bir teke, yakmalık sunu olarak da bir yaşında KUSURSUZ bir buzağı ile bir kuzu alın.
......
Sekizinci gün KUSURSUZ iki erkek kuzu, bir yaşında kusursuz bir dişi kuzu, tahıl sunusu olarak zeytinyağıyla yoğrulmuş onda üç efa ince un ve bir log zeytinyağı getirecek.
......
sunusunun kabul edilmesi için KUSURSUZ bir erkek sığır, koyun ya da keçi sunmalı.
......
Kim gönülden verilen bir sunuyu ya da dilek adağını yerine getirmek için RAB`be esenlik kurbanı olarak sığır veya davar sunmak isterse, kabul edilmesi için hayvan KUSURSUZ olmalı.
 




“Kurbanın lekesiz” veya “kusursuz” olması kuralı (iğfal edilmiş bir genç kıza, Türkiye’de günümüzde bile,‘lekelenmiş’ gözüyle bakılır ve ona ‘lekeli’ denilir ve öteki dillerde de galiba ), kurban edilecek hayvanın daha önce, bir başka tanrı/ilah’a adanmamış, ondan kan akıtılmamış, kanını içmek için, sağına soluna oklarla delik açmamış, farklı tanrı/ilahlara bir aidiyet simgesi olarak damga-boya sürülmemiş olma gibi özellikleri tanımlıyordu.



Bu tanrı heykelciğinin yaşayan benzerlerini Musevi din adamları arasında görüyoruz.

Kafadaki fötr biçimli boynuzlar, ilgili tanrının boğa-inek ile olan bağlantılarını açıkça ortaya koyuyor.
 

Altın Elli Tanrı Heykeli...

Süz'de bulunan ve MÖ. 2340-2200 yılları arasında Akkad dönemine ait...

"Sol Eli"nin altın kaplama olması, bir "el adağı" olasılığını akla getiriyor.


 

                     Ermeni Kilisesinde 'Kutsal Sağ El' Tapınımı...
                                                                         http://toplumvetarih.blogcu.com/.../12976742

                                                         Ermeni Kilisesinde 'Kutsal Sağ El' Tapınımı... - toplumvetarih


 


İslami şeriatçıların "çapraz doğraması"...
Cehennem'e, Hinnom Vadisine,'Sönmez Ateş'e atılmaktan kurtulmanın yolu...

Bir gözünü çıkar...
Bir ayağını veya bir elini kes at...

Gerekçe net:
Çünkü Musevi tanrısı kendisine sunulacak yetişkin insan veya çocuğun, sunu hayvanlarının "KUSURSUZ" yani, hiç bir organının daha önceden bir başka ilaha adanmamış olmasını ister.
Böylece, bir organını başka bir tanrıya adamış olan bir kişi, tümüyle ateşe atılmaktan kurtulmuş olur.



Buna ait söylemleri Yeni Ahit-İnciller'de açık ifadeler halinde buluyoruz: Markos 9: 43-47:“Eğer elin seni günaha sokuyorsa, onu kes at; çolak olarak hayata erişmen iki elli olarak Hinnom Vadisine, sönmez ateşe gitmenden iyidir. – Eğer ayağın seni günaha sokuyorsa, onu kes at; topal olarak hayata erişmen iki ayağınla Hinnom Vadisine atılmandan iyidir. 
Eğer gözün seni günaha sokuyorsa, onu çıkarıp at; tek gözlü olarak Tanrı'nın krallığına erişmen iki gözünle Hinnom Vadisine atılmandan iyidir. Orada onların kurdu ölmez ve ateşi sönmez.”
---
Matta 5:30
Eğer sağ gözün günah işlemene neden olursa, onu çıkar at. Çünkü vücudunun bir üyesinin yok olması, bütün vücudunun cehenneme atılmasından iyidir.
Eğer sağ elin günah işlemene neden olursa, onu kes at. Çünkü vücudunun bir üyesinin yok olması, bütün vücudunun cehenneme gitmesinden iyidir.
---
Matta 18:8
Eğer elin ya da ayağın günah işlemene neden olursa, onu kesip at. Tek el, tek ayakla yaşama kavuşman, iki elle, iki ayakla sönmez ateşe atılmandan iyidir.
Eğer gözün günah işlemene neden olursa, onu çıkar at. Tek gözle yaşama kavuşman, iki gözle cehennem ateşine atılmandan iyidir.
 
M.Ö 3000-1500 yılları arasına tekabül eden ilahilerde, hukuki kayıtlarda, kanun maddelerindeki ceza hükümlerinde, sadece "kusursuzluk" kavramına değil, "ağız", "burun", "dil",el","kulak" kesmeye ilişkin çok fazla nokta ile karşılaşıyoruz.

Bunun yanı sıra, özellikle Hammurabi Yasalarında, Berber'in kölelik damgalarını kapatması-gizlemesi vb. hakkındaki hükümleri de biliyoruz. O konuyu genişçe incelemiştik.

Berber ve saçlar arasındaki "gizlenebilir olan" kölelik damgaları, bize eski toplumun kafaya vurduğu, alına vurduğu damgaları hakkında fikir veriyor.

Süz (Suza)'nın hukuki olarak miras paylaşım tabletleri, M.Ö 2000 -1000 yılları arasında, "... eli ve dili kesilecektir" kalıbının ne kadar yaygın ve doğal kullanıldığının da bir kanıtıdır.

Anlaşılıyor ki, "el ve dil kesme"nin bu kadar yaygın oluşu, bu organların geçmişte "adak organları" olarak da yaygın bir şekilde tanrılara adandığının bir işareti gibi görünüyor.





                                                         
(Mémoires de la Mission Archélogique de Pérse. Tome XXIV. Actes Juridiques Susiens. Librairie Ernest Léroux. 1933. ) Bu tabletleri tercüme edelim:

* Tablet No: 328

Kubi Danu'nun (mirasçı) oğulları, İbdi Gişdar, Ludlul Şin, Nuratum, İkubi, malları paylaştılar.

Kubi Danu'nun oğullarının birbirine alacak-vereceği kalmadı.
Onlar tartışıp paylaştılar.

Kim ki bu (anlaşmadan) geri döner, 10 Min(= öl­çü) altın ödeyecek, eli ve dili kesilecektir.

Şirukduh ve Amme Haştuk'un adları (anıldı)(namına söz verildi).

Şuşinak , Şamaş, Tabarzi, Tabiya, İkunam, Zinin, Adad, Sin ri-ne-ni, Sil Adad, Nur Bau, Suşinak Mubalit, İnzuzu, Nuriri, İbdi Gişdar, Laim önünde ve 15 şahidin huzurunda Lugal Bi İn Pad-da’nın adını andılar.

* Tablet No:329

Sin Nazir, kendisinin miras hakkı konusunda Puzur Mazat' a karşı çıktı ('ayağa kalktı').
Mera, bahçe, koyun (sürü) ve evden -2. 5 Min gümüş eder- (miras) payını seçti ve aldı.
(Miras) payları dağılmış, sonuçlanmıştır.

Sin Nazir ve oğulları, Puzur Mazat'ın oğullarına karşı (artık) istek öne sürmeyecek.
Kim ki bu davaya geri döner, 1 ölçü gümüş ödeyecek, eli ve dili kesilecektir. (...)
Kuk Nahudi ve Kuk Nasir'in adları anıldı.

* Tablet No:330

İbi Nin Subur, Tan Uli'nin alacakları ve kendisinin (miras) hakkı konusunda Puzur Mazat'ın oğullarına karşı çıktı.

Puzur Mazat'tan kalanlar: Yüz küçükbaş hayvan, 1 gur'luk mera, 211 qa'lık buğday tarlası, ... içinde Uru-dag bölgesinde 211 qa'lık buğday tarlası, ... bir ev, bir (saray?), bir adet şahsa ait özel ev, bir (kemeraltı?) (küçük kapı?), 5 gur'luk arpa, (İbi Nun Subur'un) babası Tan Uli'den kalan (miras).
Puzur Mazat' ın oğulları, İbi Nin Subur 'un kalbini rahatlattılar.
(Miras) paylaşıldı ve ayarlandı.
İbi Nin Subur (veya) onun mirasçı (olacak) oğulları Puzur Mazat'ın oğullarına karşı bu miras konusunda ne olay yaratacak, ne de dava açacaklar. Bu konuyu ne Kıral'a ne de hakime götürecekler. (Bu sözden) vazgeçen, 1 ölçü gümüş ödeyecek, elleri ve dili kesilecek, (ve) ona (şimdi) verilenlerin hepsini kaybedecek (elinden geri alınacaktır).

Kuk Nahudi ve Kuk Nasir'in adları anıldı.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder