25 Şubat 2016 Perşembe

Zerdüşt Avesta'larda Neyi-Nasıl Buyurdu? -1



 
-alttaki yeryüzünü
-yukarıdaki gök kubbenin
- sular ve bitkiler
- Rüzgârlar ve bulutlar ...

Bu jargon, Avesta'nın bir Enuma Eliş tekrarı olmadığını, fakat "alttaki dünya", "yukarıdaki gökyüzü"
gibi kalıpları da ortak kullandığını gösteriyor.
 
***
AVESTA’DAN SEÇMELER

Övgülerimi; iyi düşüncelerle, iyi sözlerle, iyi işlerle, iyi düşüncelerimle, iyi konuşmalarımla ve (benim) iyi eylemlerimle ilan ediyorum. Şarkı söyleyerek yaptığım övgülerle, bütün iyi düşünceleri, iyi sözleri, iyi işleri sunarım
ve bütün kötü düşünceleri, sözleri ve işleri reddederim. (Yasna11/17)Bunu Sana soruyorum, ey Ahura, bana doğruyu söyle, alttaki yeryüzünü, yukarıdaki gök kubbenin düşmesini kim engelliyor? Kim suları ve bitkileri tutuyor? Rüzgârlara ve bulutlara bu hızlılığı kimveriyor? Ey Mazda, İyi Düşüncenin yaratıcısı kimdir? (Yasna 44/4)

Bunu Sana soruyorum, ey Ahura, bana doğruyu söyle, hangi sanatkâr bu ışığı ve karanlığı yarattı? Hangi sanatkâr uyumayı ve uyanmayı yarattı? Kim anlayışlı adamı görevini yapmaya çağıran sabahı, öğleyi ve geceyi yarattı? (Yasna 44/5)

Ahura Mazda Spitama Zerdüşt’e (şöyle) dedi: İçindekinin bir cazibesi olmasa da, ben her ülkeyi (insanları için) değerli kıldım: Eğer, içindekinin bir cazibesi olmamasına rağmen her ülkeyi (halkı için) değerli kılmasaydım o zaman bütün dünya Airyana Vaeja’ya akın edecekti. (Vendidad, Fragard 1/1)

Biz Aryen milletlerine mutlu bir yerleşim alanıveren ve iyi bir yerleşim alanı veren geniş otlaklara sahip Mithra’ya içki adağı sunarız. (Khorda Avesta 10/4)

Salgın hastalıklar Aryen milletlerinin başına yağacak; düşman ordular Aryen milletlerinin başına üşüşecek; Aryen milletleri ellilerce, yüzlerce, yüzbinlerce, onbinlerce, sürülerce, cezalandırılacaklardır. (KhordaAvesta 14/53)

Bölgemiz korunsun; bölgemizden hiçbir zaman sürgüne gönderilmeyelim, evimizden, kasabamızdan, kentimizden, ülkemizden sürgüne gönderilmeyelim. (Khorda Avesta 10/75)

O, Yılan dölünün en yılanını cezalandıracak, O, Yılan dölünün en yılanının başına bela olacak; O Kurt dölünün en kurdunu cezalandıracak, O Kurt dölünün en kurdunun başına bela olacak; O Gururu cezalandıracak, O Gururun başına bela olacak; O Hor görmeyi cezalandıracak, O Hor görmenin başına bela olacak; O iftiraların en iftirasını cezalandıracak, O iftiraların en iftirasının başına bela olacak; O ihtilafların en ihtilafını cezalandıracak, O ihtilafların en ihtilafının başına bela olacak; O Kem Gözün en kötüsünü cezalandıracak, O Kem Gözün en kötüsünün başına bela olacak. (Khorda Avesta3/15)

 


1.Fargard (Siraç Bilgin Çevirisinden...)

Ahura Mazda (1), Spitama (2) Zarathuştra’ya konuştu ve (şöyle) söyledi:

"Ben her ülkeyi, o ülkede hayran kalınacak bir şey olmazsa bile, onun sakinleri için şirin kılacak şekilde (3) yarattım. Eğer (ben) her ülkeyi onun sakinlerine şirin gelecek şekilde yaratmasaydım, içinde hayran kalınacak bir şey olmazsa da bütün yaşayan dünya Airyana Vaeco’ya (4) akın...
edecekti."

"Ben, (yani) Ahura Mazda’nın yaratmış olduğu iyi toprakların ve ülkelerin ilki; Daitya Nehri’nin kıyısındaki Airyana Vaeco idi.

"Bunun üzerine tümüyle ölüm olan Angra Mainyu (1) geldi ve büyücülük gücünü kullanarak karşı-yaratıklar olarak nehirde yılanı (5), (karada) kışları yarattı, Daevalar’ın (6) işi (olan kışları)."
----------------------------
1) Ahura Mazda'nın farklı okunuşları:
Hürmüz, Ohrmazd, Hormızd, Hormosta, Zarathustra, Zarathushtra Spitama, Zōroastrēs, Zardosht, Zoroastre

(2) Metinde geçen Spitama, Gathalar’da da söz konusu edilir. Avesta’nın bu orijinal bölümlerinde Spitama, Zarathuştra ismi veya onun ailesinden herhangi birinin adı söz konusu olduğunda geçer. Bir nevi soyadı gibi. Zerdüştiler’in kutsal kitaplarından Dinkard, Bundahişn ve Zat-Sparam kolleksiyonu’nda bu isim veya "soyadı"; "Spitam" veya "Spitaman" olarak yer alır.

(3). "Her ülkeyi orada hayran kalınacak bir şey olmazsa bile onun yerlileri için şirin kılmak" deyimi bugün bile tüm dünya dillerinde şöyle veya böyle yer alır.

(4). Pehlevi versiyonunda Airân-vêj olarak geçen Airyana Vaeco’nun neresi olduğu veya böyle bir ülkenin bulunup bulunmadığı hususunda Araştırmacılar arasında hararetli bir tartışma süregidiyor. Zarathuştra’nın Gathalar’ında adı geçmeyen bu "ülke", bazı yazarlar tarafından Peygamber’in vatanı olarak gösterilir. Ben bu konudaki uzun tartışmaları ilk çalışmamda (Zarathuştra-1995) özetlemiş ve Zerdüştiler’in kutsal kitaplarını esas alarak bu tartışmalara katılmıştım. Sonuçta; "eğer Airyana Vaeco hayali bir ülke değilse buranın modern çağların Azerbaycan’ı olması gerek"tiğini söylemiştim. Buna bağlı olarak Daitya Nehri’nin ise, Aras Nehri olduğunu kaydetmiştim, ki bu görüşlerimi değiştirecek hiç bir yeni delile rastlamadım.

(5). Metinde yılanın yerine aji (azhim) kelimesi geçer. "Aji= modern Kürtçe’deki ejderha", kocaman yılanlara verilen addır. Bu yılanların en aşağısından 19. yüzyıla kadar Aras’ta bolca bulunduğunu Morier’den öğreniyoruz. Bundahişn da bu yılanlardan bahseder ve bunlara tıpkı Vendidad’ın kaydettiği gibi; bu yılanlara "xrafstra" adını verir.

(6). Daevalar, Mitoloji’de bahsi geçen kötü tanrılardır. Zarathuştra bunları şidetle red eder ve onları "Kötü"nün yani "Angra Mainyu’nun soyundan gelme" varlıklar olarak niteler.
http://www.kurannesli.info/bilgibankasi/yazi.asp?id=917


 

 

1.Fargard (Siraç Bilgin Çevirisinden...)

Ahura Mazda (1), Spitama (2) Zarathuştra’ya konuştu ve (şöyle) söyledi:

"Ben her ülkeyi, o ülkede hayran kalınacak bir şey olmazsa bile, onun sakinleri için şirin kılacak şekilde (3) yarattım. Eğer (ben) her ülkeyi onun sakinlerine şirin gelecek şekilde yaratmasaydım, içinde hayran kalınacak bir şey olmazsa da bütün yaşayan dünya Airyana Vaeco’ya (4) akın...
edecekti."

"Ben, (yani) Ahura Mazda’nın yaratmış olduğu iyi toprakların ve ülkelerin ilki; Daitya Nehri’nin kıyısındaki Airyana Vaeco idi.

"Bunun üzerine tümüyle ölüm olan Angra Mainyu (1) geldi ve büyücülük gücünü kullanarak karşı-yaratıklar olarak nehirde yılanı (5), (karada) kışları yarattı, Daevalar’ın (6) işi (olan kışları)."
----------------------------
1) Ahura Mazda'nın farklı okunuşları:
Hürmüz, Ohrmazd, Hormızd, Hormosta, Zarathustra, Zarathushtra Spitama, Zōroastrēs, Zardosht, Zoroastre

(2) Metinde geçen Spitama, Gathalar’da da söz konusu edilir. Avesta’nın bu orijinal bölümlerinde Spitama, Zarathuştra ismi veya onun ailesinden herhangi birinin adı söz konusu olduğunda geçer. Bir nevi soyadı gibi. Zerdüştiler’in kutsal kitaplarından Dinkard, Bundahişn ve Zat-Sparam kolleksiyonu’nda bu isim veya "soyadı"; "Spitam" veya "Spitaman" olarak yer alır.

(3). "Her ülkeyi orada hayran kalınacak bir şey olmazsa bile onun yerlileri için şirin kılmak" deyimi bugün bile tüm dünya dillerinde şöyle veya böyle yer alır.

(4). Pehlevi versiyonunda Airân-vêj olarak geçen Airyana Vaeco’nun neresi olduğu veya böyle bir ülkenin bulunup bulunmadığı hususunda Araştırmacılar arasında hararetli bir tartışma süregidiyor. Zarathuştra’nın Gathalar’ında adı geçmeyen bu "ülke", bazı yazarlar tarafından Peygamber’in vatanı olarak gösterilir. Ben bu konudaki uzun tartışmaları ilk çalışmamda (Zarathuştra-1995) özetlemiş ve Zerdüştiler’in kutsal kitaplarını esas alarak bu tartışmalara katılmıştım. Sonuçta; "eğer Airyana Vaeco hayali bir ülke değilse buranın modern çağların Azerbaycan’ı olması gerek"tiğini söylemiştim. Buna bağlı olarak Daitya Nehri’nin ise, Aras Nehri olduğunu kaydetmiştim, ki bu görüşlerimi değiştirecek hiç bir yeni delile rastlamadım.

(5). Metinde yılanın yerine aji (azhim) kelimesi geçer. "Aji= modern Kürtçe’deki ejderha", kocaman yılanlara verilen addır. Bu yılanların en aşağısından 19. yüzyıla kadar Aras’ta bolca bulunduğunu Morier’den öğreniyoruz. Bundahişn da bu yılanlardan bahseder ve bunlara tıpkı Vendidad’ın kaydettiği gibi; bu yılanlara "xrafstra" adını verir.

(6). Daevalar, Mitoloji’de bahsi geçen kötü tanrılardır. Zarathuştra bunları şidetle red eder ve onları "Kötü"nün yani "Angra Mainyu’nun soyundan gelme" varlıklar olarak niteler.
http://www.kurannesli.info/bilgibankasi/yazi.asp?id=917
 
Ahura Mazda'cılığın "tek tanrılı bir din" olduğu iddiası, Museviliğin "tek tanrıcı" din olduğu iddiası kadar temelsizdir.

Eski Mezopotamya dinleri, yapıları gereği "tek tanrıcı" olamazlardı.


Orada her toplum birimin farklı dini, farklı tanrısı olmak zorunda idi ve diğer topluluklarla olan ilişki düzeni "her toplum birimin farklı tanrısı" olursa işleyebilir olan bir ilişki biçimini öngörüyordu.

Eski Ahit, dayandığı Sümer-Akkad çok tanrılı ilahilerini, geçen zaman içinde "tek tanrı"nın "yaratış"ı olarak aktarırken bile, "tanrı" değil, "tanrılar çoğulu" konuşmaya devam eder.

Burada da, Ahura Mazda "tek yaratıcı" değildir; karşısında "zıt" kutubu bulunur ve o da en az Ahura Mazda kadar "yaratıcı"dır.

Ahura Mazda ve Angra Mainyu'nun "yarattıkları"na bakılınca, onların "Gök ve Yer-Dünya"nın "yaratılışı"ndan sonra devreye girmiş olduklarını görüyoruz.

Anımsayacağımız gibi, erken Sümer-Akkad "yaratılış"ı Mezopotamya'nın "Yukarı" (=Gök) ile "Aşağı (=Yer) olarak ayrıştırılması, "Gök'e ad verilmesi", "Yer'e ad verilmesi" yoluyla sağlanmıştı.

Ahura Mazda, burada zaten "yaratılmış" olduğu farzedilen "Dünya"yı, İran'dan Hindistan'a doğru "ülke ekleme" yoluyla "genişletme" konusunda bir "yaratıcı"lık yapmaktadır.

Ahura Mazda'nın yarattığı "ülke"lerden Horosan ile "Angra Mainyu"nun "yarattıkları" olarak sıralanan "kör sinekler", yılanlar",gözyaşı- sesli ağlama",homoseksüel ilişkiler konusu, mutlaka dikkatimizi çekmiş olmalıdır.

Buradaki, "homoseksüel cinsel ilişkiler", "sesli ağıtlar", "gözyaşları" nasıl ki, bildiğimiz insanları ilgilendiren konular ise, "yılan"lar, "kör sinekler", "arılar", "çekirge"ler de aynı biçimde farklı insan gruplarının, farklı görevli kategorilerinin tanım biçimleri idi.

Tıpkı "Balıklar"ın, "sığırların", "develerin" ve en ayrıntılı halini alacak olan "köpeklerin" de, İnsanları tanımlıyor olması gibi.
 

Ahura Mazda'nın yarattığı "ülke"lerden Horosan ile "Angra Mainyu"nun "yarattıkları" olarak sıralanan "kör sinekler", yılanlar",gözyaşı- sesli ağlama",homoseksüel ilişkiler konusu, mutlaka dikkatimizi çekmiş olmalıdır.

 
Sirac KEKUYON'ın "Ahura Mazda, Zarathuştra’nın tebliğ ettiği dinin tek tanrısıdır" iddiası, sorunu sunuş ve sonuçlandırış tarzı bakımlarından hatalıdır.

"Tek tanrıcı" din veya tanrı denilince,günümüzde sorgulanan konu, o din veya tanrının "bütün insan
lara" hitap edip etmediğidir.

"..Tebliğ edilen dinin tanrısı" tanımı konuyu daraltan bir ifade ile "tek tanrıcılığı" o somut dinin tanrısına indirgemek demek olur.

Öte yandan,okur-yazar her kişinin görebileceği gibi, Ahura Mazda'nın yarattığı her olumlu şeye karşı, ona karşılık olmak üzere "olumsuz bir kural" yaratan Ahura Mazda eşdeğeri Angra Mainyu vardır. Ona tanrı denilip denilmemesi bir şey ifade etmez; sonuçta Angra Mainyu, Ahura Mazda'nın tam bir eşdeğeri,tam bir karşıtıdır.

Biz bu "çift yapılı", "düşman kardeşlik" sistemini Gılgamış-Enkidum, Dumuzi- Dumuzi,İnanna-Dumuzi, Habil-Kabil vb. "çifte"liğinden bu yana tanıyoruz.

Burada anlatıcımız kendi tanrısını, tanrı olarak "göklere çıkarırken", karşıdaki toplum birimin tanrısını "cin","canavar", "dev","monstre", vb. olarak anlatır.

Elimizde, konuyu "cin", "canavar", "monstre" yönünden aktaran bir kayıt geçince görürüz ki, bu kez bu yandaki "cin" tanrı olarak erdemleri sayılan bi,r varlık halini alırken, az önce "tanrı olarak tapılan" varlık, birden kötü bir canavara, "cin" ve-ya "şeytan"sı konuma dönüşür.

Bütün eski dinsel anlatımlarda anlatıcının kim olduğu önemlidir.

Avestaların yapısı ve anlatımı, onda tek tanrıcılık olmadığının ve neden olamayacağının açıklamasını vermektedir.

 
***
Buradaki, "homoseksüel cinsel il
işkiler", "sesli ağıtlar", "gözyaşları" nasıl ki, bildiğimiz insanları ilgilendiren konular ise, "yılan"lar, "kör sinekler", "arılar", "çekirge"ler de aynı biçimde farklı insan gruplarının, farklı görevli kategorilerinin tanım biçimleri idi.

Tıpkı "Balıklar"ın, "sığırların", "develerin" ve en ayrıntılı halini alacak olan "köpeklerin" de, İnsanları tanımlıyor olması gibi.





 





 
Avesta'dan Eski Ahit ve Kuran'a 'kör sinek' ,'arı', 'çekirge' kavramları....
-----------------------------------------


“Bunun üzerine tümüyle ölüm olan Angra Mainyu geldi ve büyücülük gücünü kullanarak sığırlara ölüm getiren Uçan Skaityalar’ı ("kûra-magalar=kör sinekler"i ) yarattı.

Ahura Mazda (şöyle) cevapladı:

”Ey Spitama Zarathuştra, ruh bedeni terk ettiği anda Drug Nasu direkt olarak kuzey bölgesinden, çok öfkeli bir sinek biçiminde, dizleri ve kuyruğunun şekli çıkıntılı, her tarafı kire bulanmış ve en kötü xrafstralara benzer bir şekilde gelir ve (ölünün,cesedin) üstüne çullanır.

O, şu günahkar biriler(inden)dir, şu Nasu’ya yönelenlerden, şu sivrisinekleri ve çekirgeleri en fazla arttıranlardan; O, şu günahkar biriler(inden)dir, şu Nasu’ya yönelenlerden, şu çayırları harap eden kuraklığı en fazla getirenlerden. ”

***
Eski Ahit
(Tanri) Musa`ya, “Elini Mısır`ın üzerine uzat” dedi, “Çekirge yağsın; ülkenin bütün bitkilerini, doludan kurtulan her şeyi yesinler.”

Evlerine, bütün görevlilerinin, bütün Mısırlılar`ın evlerine çekirge dolacak. Ne babaların, ne ataların ömürlerince böylesini görmediler.`” Sonra Musa dönüp firavunun yanından ayrıldı.

Halkımı salıvermeyi reddedersen, yarın ülkene çekirgeler göndereceğim.

RAB, Musa`nın isteğini yerine getirdi; firavunun, görevlilerinin, halkının üzerinden atsineklerini uzaklaştırdı. Tek sinek kalmadı. Mısır'dan Çıkış

Çekirgelerin kralı yoktur, Ama bölük bölük ilerlerler.S. Özdeyişleri

Zifiri karanlık bir gün olacak, Bulutlu, koyu karanlık bir gün. Dağların üzerine çöken karanlık gibi Kalabalık ve güçlü bir çekirge ordusu geliyor. Böylesi hiçbir zaman görülmedi, Kuşaklar boyu da görülmeyecek. geçiyor.Yoel

Kuzeyden gelen çekirge ordusunu sizden uzaklaştıracağım, Kurak ve ıssız bir ülkeye süreceğim. Önden gidenleri Lut Gölü`ne, Arkadan gelenleri Akdeniz`e süreceğim. Leşleri kokacak, Kokuları göklere yükselecek. Çünkü korkunç şeyler yaptılar.Yoel
http://toplumvetarih.blogcu.com/avesta-da-kor.../874658
 

 
”Bunu Sana soruyorum Efendim, bana gerçekten söyle:

Benim evimde, Senin Öğretin’e uygun bir şekilde yaşayan saf birilerini korumak için, kim Yalan’a sapmış olanın (koyduğu) engeli kıracaktır?


Bana vahiy yoluyla (bildir) ey Mazda, Dünya’yı rehabilite edecek olan bilirkişinin (yargıç) bu işi nasıl yapacağını göster ve bırak O (yani dünyayı iyileştirici kişi) İyi Düşünce ile birlikte gelen Sraoşa (yani; İtaat) Senin istediğin her bir insana (gelsin).”

21. ”Bizi nefretimizden alıkoy Ey Mazda ve Ey Armaiti Spenta !

Yok ol Ey Daeva (İblis) Drug!
Yok ol Ey Daevalar’ın (İblis’in) dölü!
Yok ol uzağa Ey Drug!

Uzağa kaç Ey Drug!

Yok ol uzağa Ey Drug!

Kuzey bölgelerine defol, (defol ki) bir daha Spenta Mainyu’nun yaşayan dünyasını ölüme maruz bırakmayasın!”
























 
YENGHE HATAM (Yasna 27.15)
Taparız bu erkeklere ve kadınlara,
Her ibadetleri
Aşa, yaşamın sonsuz yasası ile dolu olan;
Onlar Mazda Ahura'nın gözünde
En iyi ve en ölümlülerdir;
Bunlar en gerçek liderleridir insan oğlunun.

 
***
Zerdüşt Dini ilahileri

AHUNA-VAIRYA (Yasna 27.13)


Ölümlü efendiler gerçekleştirirken iradelerini Dünya üzerinde,
Böyle onların Aşa Hocalarının bilgeliğiyle;
Vohu Menah'ın armağanları gelir ödül olarak
Yaşamın efendisi sevgiyle yapılmış eylemlere;
Tabii ki Ahura'nın Kşatriya'sı aşağıya gelir
Hizmet edenlere gayretle alçak gönüllü kardeşlerine.
AŞEM VOHU (Yasna 27.14)
İyi olanların en iyisidir doğruluk,
Işıltılı amacıdır Dünya üzerindeki yaşamın;
Bu Işık'a ulaşır biri doğrulukla yaşarken
Yalnızca en yüce doğruluk adına.

 
 
 

Avesta-Eski Ahit Paralelliği..
[Musa RAB'bin huzurunda, "Ben iyi konuşan biri değilim" diye karşılık verdi]
------------------------------------

1. Zarathuştra Ahura Mazda’ya sordu: Ey Ahura Mazda, son derecede hayırlı ruh, Maddi Dünyanın Yaratıcısı, Sen, Kutsal Biri!
Benden, (yani) Zarathuştra’dan önce kiminle konuştun, kime Ahura’nın, (ve dolayısıyla) Zarathuştra’nın kanununu öğrettin, kimdir b...
u ölümlü ey Ahura Mazda?
2. Ahura Mazda (şöyle) cevapladı: Büyük koruyucu (çoban) dürüst Yima (idi), ey Kutsal Zarathuştra! O, kendisiyle ben, (yani) Ahura Mazda’nın görüştüğü (ve) Ahura’nın, (dolayısıyla) senin, (yani) Zarathuştra’nın düzenini öğrettiği ilk ölümlüdür.
3. Ey Zarathuştra, Ben, Ahura Mazda onunla konuştum (ve) şunları söyledim: "(Sen) Vivanğat’ın oğlu dürüst Yima, benim düzenimi (insanlara) taşıyan ve anlatan ol!"
"Ben vaiz olarak doğmadım, ben senin düzeninin (bilgilerini) taşıyıcısı olarak eğitilmedim."
4. Ey Zarathuştra, o zaman Ben, Ahura Mazda kendisine şunları söyledim:
"Madem sen benim düzenimin (bilgilerinin) nakledicisi, vaızı olmak istemiyorsun, o zaman benim dünyamın gelişmesini sağla, benim dünyamın çoğalmasını (büyümesini) sağla; üstlen (benim) dünyamın beslenmesini, yönetimini ve gözetimini."

 
***
Musa Tanrı (gibi?)... Harun Peygamber...
---------------------------------------------

[Mısırdan Çıkış
RAB Musa'yla Harun'a Buyruk Veriyor

RAB Mısır'da Musa'yla konuştuğunda, ona, "Ben RAB'bim" dedi, "Sana söylediğim her şeyi Mısır Firavunu'na ilet."

Musa RAB'bin huzurunda, "Ben iyi konuşan biri değilim" diye karşılık verdi, "Firavun beni nasıl dinler?"

RAB, "Bak, seni Firavun'a karşı Tanrı gibi yaptım" dedi, "Ağabeyin Harun senin peygamberin olacak.

2 Sana buyurduğum her şeyi ağabeyine anlat. O da Firavun'a İsrailliler'i ülkesinden salıvermesini söylesin.

Ben Firavun'u inatçı yapacağım ki, belirtilerimi ve şaşılası işlerimi Mısır'da arttırabileyim.

Ama Firavun sizi dinlemeyecek. O zaman elimi Mısır'ın üzerine koyacağım ve onları ağır biçimde cezalandırarak halkım İsrail'i ordular halinde Mısır'dan çıkaracağım.

Mısır'a karşı elimi kaldırdığım ve İsrailliler'i aralarından çıkardığım zaman Mısırlılar benim RAB olduğumu anlayacak."]


http://toplumvetarih.blogcu.com/avesta-da-kara-kis-olarak-tufan/3148455

21. Yaradan, (yani) Airyana Vaeco’da (1) yüksek bir üne sahip (olan) Ahura Mazda, İyi Nehir Daitya’nın (2) kıyısında göksel meleklerle [Yazatalar’la (3)] birlikte bir toplantı çağrısında bulundu.

Airyana Vaeco’da yüksek bir üne sahip (olan) iyi koruyu
cu, dürüst Yima (oradaki) İyi Nehir Daitya’nın kıyısına üstün (değerdeki) ölümlüleri (4) toplantıya çağırdı.

Airyana Vaeco’da yüksek bir üne sahip (olan) Ahura Mazda, (buradaki) İyi Nehir Daitya’nın kıyısındaki bu toplantıya göksel meleklerle (yazatalarla) birlikte geldi.

Airyana Vaeco’da yüksek bir üne sahip (olan) iyi koruyucu, dürüst insan Yima İyi Nehir Daitya’nın kıyısındaki bu toplantıya üstün (değerdeki) ölümlülerle birlikte geldi.

22. Ve Ahura Mazda Yima’ya hitap ederek şöyle dedi:
"Ey Vivanğat’ın oğlu dürüst Yima! Maddi dünyaya öldürücü kışlar çökecek, (söz konusu kışlar) beraberinde son derecede kötü, bozuk soğuklar getirecek. Maddi dünyaya öldürücü kışlar çökecek, o (gelecek olan kışlarla birlikte) dağların en yüksek tepelerinde bir aredvi (1) derinliğinde kar tabakaları (oluşacak).

23. Ve hayvanların her üç türü de ölecek, (yani) şu kırda yaşayanlar, şu dağların tepelerinde yaşayanlar ve şu vadilerin içlerindeki ahırlarda barınanların tümü (ölecek).

24. O kıştan önce şu tarlalar sığırlar için otla dolacak. Şimdi (yani söz konusu kıştan önce) dereler taşıyor, karlar eriyor, bu ülke dünyada mutlu bir ülke gibi görünüyor olacak, ki burada koyunların dahi ayak izleri (1) görünecek.

25. Bundan dolayı Sen, her kenarı bir koşu alanı uzunluğunda (1) olacak (kare) şeklindeki bir Vara (2) inşa et. Buraya koyunların ve öküzlerin, erkeklerin, köpeklerin, kuşların ve kızıl alevli ateşin tohumlarını (3) yerleştir.

Bundan dolayı Sen, her kenarı bir koşu alanı uzunluğunda olacak (kare) şeklinde bir Vara inşa et. (Bu) insanlar için oturulacak bir yer olsun, bir Vara, her kenarı bir koşu alanı uzunluğunda, sürüler için bir ağıl.

26. Sen oraya; bir hâthra uzunluğundaki yatağında akacak olan suları yerleştireceksin, sen; (bu suların) her zaman yeşil kalacak ve tükenmez gıdalarla dolu olan kıyılarına kuşları (1) yerleştireceksin. Sen orada; balkonlu bir ev, bir avlu ve bir dehlizden oluşan barınaklar inşa edeceksin.

27. Sen oraya; yeryüzündekilerin en irisinden, en iyisinden ve en üstününden erkek ve kadınların tohumlarını yerleştireceksin. Sen oraya; yeryüzündekilerin en irisinden, en iyisinden ve en üstününden her çeşit sığırın tohumunu yerleştireceksin.

28. Sen oraya; yeryüzündekilerin en irisinden, en iyisinden ve en üstününden her çeşit ağacın tohumunu yerleştireceksin, Sen oraya her türlü yiyeceğin (1) tohumlarından yerleştireceksin, (ki bunlar) gıda (bakımından) en dolu, koku (bakımından) en tatlı (olacaklar). Oraya tüm bu tohumların her birinden ikişer tane olmak üzere, insanlar Vara’da oturdukları müddetçe tükenmeyecek kadar koyacaksın.

29. Orada hiç bir kamburlu (insan) bulunmayacak, hiçbir güvercin göğüslü (insan) da (bulunmayacak), (cinsel) iktidarsızlık ve delilik olamayacak, yokluk, yalan, adilik, hasetlik (olmayacak), çürük dişli ve cüzzamlı (kişi) doğmayacak., ya da Angra Mainyu’nun ölümlülerin vücuduna vurduğu damgalar [(1) olmayacak].

30. Bu (inşa ettiğin) yerin merkezi kısmına dokuz, orta yerde altı sokak, kenar bölgelerde üç tane sokak düzenleyeceksin. En geniş kısımlardaki sokaklara bin, orta bölgedeki sokaklara altı yüz, kenardaki sokaklara ise üçyüz erkek ve kadının tohumunu yerleştireceksin. Sen o Vara’yı altın bir çemberle (kubbe ile) kaplayacaksın, ona bir kapı yapacaksın ve (Vara’nın duvarının) içine kendiliğinden parlayan bir pencere yapacaksın.

31. Yima (daha) Sonra içinden konuşmaya başladı: "Ben Ahura Mazda’nın yapmamı emrettiği Vara’yı nasıl yapabileceğim?"
…Ve Ahura Mazda Yima’ya (şöyle) dedi: "Ey Vivağvat’ın oğlu dürüst Yima! Yeri topuk darbelerinle ez ve çömlekçilerin çömlek (yapmak için kullandıkları) kili yoğurdukları gibi, sen de (bu ezdiklerini) ellerinle yoğur."

[32. Ve Yima, Ahura Mazda’nın istediği gibi yaptı, yeri topuklarının darbeleriyle ezdi, (bu ezdiklerini) çömlekçilerin çömlek (yapmak için kullandıkları) kili yoğurdukları gibi elleriyle yoğurdu (1).]

33. …Ve Yima her kenarı bir koşu alanı uzunluğunda olan kare şeklindeki Vara’yı yaptı. Oraya koyunların ve öküzlerin, erkeklerin, köpeklerin, kuşların ve kızıl alevli ateşin tohumlarını yerleştirdi. O, her kenarı bir koşu alanı uzunluğunda, insanlar için barınak ve hayvanlar için bir ağıl olacak olan bir Vara inşa etti.

34. O, oraya bir hathra uzunluğundaki yatağında akacak olan suları yerleştirdi. O, (bu suların) tükenmez gıdalarla dolu ve her zaman yeşil kalacak olan kıyılarına kuşları yerleştirdi. O, orada; balkonlu bir ev, bir avlu ve bir dehlizden ibaret olan barınaklar inşa etti.

35. O, oraya yeryüzündekilerin en irisinden, en iyisinden ve en üstününden (olmak üzere) erkeklerin ve kadınların tohumundan yerleştirdi, O, oraya yeryüzündekilerin en irisinden, en iyisinden ve en üstününden (olmak üzere) her çeşit sığırın tohumundan yerleştirdi.

36. O, oraya yeryüzündekilerin en irisinden, en iyisinden ve en üstününden (olmak üzere) her türlü ağacın tohumundan yerleştirdi, O, oraya gıda bakımından en üstün, koku (1) bakımından en tatlı gıdaların tohumundan yerleştirdi.

37. …Ve orada hiç bir kambur adam, hiç bir güvercin göğüslü adam, hiç bir (cinsel) iktidarsız, hiç bir deli yoktu; yokluk, yalan, adilik ve haset yoktu; çürük dişli kimseler, cüzzamlılar doğmadı; Angra Mainyu’nun insanların vücuduna vurduğu damgalar olmadı.

38. Bu yerin en geniş olan merkezi kesiminde dokuz, orta kesimde altı, kenar kesimde üç olmak üzere dokuz sokak düzenledi. Bu yerin en geniş kısmındaki merkezdeki sokaklara 1000, orta kesimdeki sokaklara 600, kenardaki sokaklara 300 erkek ve kadının tohumundan yerleştirdi. O, bu Vara’yı altın bir çember ile (kubbe ile) kapattı, bir kapı ve Vara’nın (duvarının) içine kendiliğinden parlayan bir pencere yerleştirdi.

39. Ey Maddi Dünyanın Yaratıcısı, Sen, Kutsal Biri! (Hangi şeyin ışığı aydınlatıyordu) Yima’nın yaptığı Vara’yı?

40. Ahura Mazda (şöyle) cevapladı: " Bunlar yaratılmamış (1) ve yaratılmış olan ışıklardır (Birlikte). Orada yıldızlar, ay ve güneş’in (yılda) bir kez doğup battıkları görülür ve bir yıl sadece bir gün gibiymiş gibi görülür (hissedilir)."

41. "Her kırk yılda bir (1), bir çiftten biri erkek, biri dişi olmak üzere bir çift (insan) doğdu. Bu, her tür sığır için de böyle oldu. …Ve Yima’nın yaptığı Vara’da yaşayan adamlar en mutlu bir hayat yaşadılar.


***
Siraç Bilgin, AVESTA 2.Fargard'ın ön kısmında, aslında pek az kimsenin fark ettiği bir noktayı, "Nuh Tufanı"nın "sel taşkını" türü ile "kış Tufanı"nı karşılaştırmayı deniyor. Fakat, Mezopotamya erken anlatımları üzerinde yeterince inceleme yapmamış olduğu için, "Nuh'un Gemi"sinin, aslında tapınak ile olan bağını göremeden şöyle diyor:

"Kavram olarak; Sami-Hami dinleri’nin Nuh’unu andıran Yima, Aryan Mitolojisi’nin en önemli figürlerinden biridir. Milattan en Aşağı 4000 Yıl öncesine ait olan Yima menkibesi, Ortadoğu kaynaklı dinleri de etkilemiştir. Bu dinlerin en eskisi olan İlkel dönem Yahudiliği’nin tarihinin bile Milattan 1400 Yıl öncesine gitmediği bilindiğine göre, benzer figürler konusunda bu dinlerin (yani Yahudilik, Hristiyanlık ve Müslümanlığın) Aryan Mitolojisi’nden etkilendiklerini yadsımak imkansızdır. Ortadoğu dinlerinin "Nuh"u, Aryanlar’da "Yima" idi. Nuh halkını bir tufandan korumaya çalışır, Yima şiddetli bir kıştan. Nuh sığınak olarak, yabancısı olduğu gemi yapımı işine atılmak zorunda bırakılır; Yima ise yabancısı olduğu inşaat işine atılmak zorundadır. Bu kadar benzerlik yetmez mi?"

Aradan geçen binlerce yıl içinde, bir dizi kavramın bozulup soyutlandığı bir olgudur.

Fakat Avestalara dikkatle bakılırsa, "erkek ve kadının tohumundan" anlatılanın "çocuklar" olduğu ve "kış Tufanı"nın da, "çocukların kurbanını" ifade ettiği; bu çocukların en besili olanlarının kurban edilip ortak sofralarda tüketildiği açıktır.



 
Avesta'da genel olarak "maddi dünya" ve bu "maddi dünya"nın sorunları ele alınır.

"Maddi dünya" dediğinde de, bundan, genel olarak, "sığır ve (diğer) hayvan sürüleri ile, insanlarla, köpeklerle, kuşlarla ve kızıl alevli ateşleri" anlar.

Fakat buradaki "hayvanlar ve ağaç-bitkiler", şu anki anlamlarıyla "hayvan ve bitki" değil, bu totemlerle temsil edilen insan toplulukları, dinsel görevli insanları ifade eden kavramlardır.

Avesta'da, en detaylı ele alınan totem hayvan "köpek"lerdir.Elbette burada da,söz konusu olan bilinen anlamıyla köpek değil, "köpek" kavramıyla ifade edilen insan topluluklarıdır.
***
AVESTA’DA ‘KARA KIŞ’ OLARAK TUFAN 

5. Ve ey Zarathuştra, dürüst Yima beni cevapladı (ve şöyle) dedi: "Evet! Ben senin dünyanı geliştirmek isterim, ben sen dünyanı çoğaltmak (büyütmek) isterim. Evet! Ben senin dünyanı beslemek, yönetmek ve gözetlemek i
sterim. Ben kral iken, orada; ne soğuk rüzgâr ne de sıcak rüzgâr, ne hastalık ne de ölüm olmayacaktır."
6. …(kayıp)
7. Sonra Ben, Ahura Mazda, ona iki tamamlayıcı şey getirdim; altın kakmalı bir yüzük ve altın kakmalı bir hançer. İşte şuraya bak, bu; krallara yaraşır egemenliğin sahibi Yima’dır!
8. Böylece Yima’nın yönetiminde üç yüz kış geçti. Dünya sığırlar, (diğer) hayvan sürüleri, insanlar, köpekler, kuşlar ve kızıl alevli ateşlerle doldu. (Artık) sığır ve (diğer) hayvan sürüleri ile insanlar için (boş) yer kalmamıştı.

9. Bunun üzerine Ben Yima’yı uyararak (şunları) söyledim: "Ey Vivanğat’ın oğlu dürüst Yima, dünya sığır ve (diğer) hayvan sürüleri ile, insanlarla, köpeklerle, kuşlarla ve kızıl alevli ateşlerle doldu."
10. Bunun üzerine Yima Güneş’in günortası yoluna saparak aydınlığa doğru gitmek üzere (güneye doğru döndü ve) parlak gökyüzüne yöneldi (Ve) daha sonra dünyaya (parmağındaki) altın yüzükle tazyik etti ve hançer(i) ile delerek şöyle konuştu:
"Ey Spenta Armaiti ; parçalarını iyilikle (iyi niyetle) aç, sığır ve hayvan sürüleri ile insanları taşıyacak şekilde kendini uzaklara kadar ger (yani genişle)."

11. …Ve Yima Dünya’yı eskisinin üçte biri nisbetinde daha geniş hale gelmesine sebep oldu. Orada sığır ve diğer hayvan sürüleri ile insanlar, istedikleri sayıda ve arzuladıkları gibi (yerleştiler).
12. Böylece Yima’nın yönetimindeki (dünyada) altıyüz kış geçti. Dünya yeniden sığır ve diğer hayvan sürüleri, insanlar, köpekler, kuşlar ve kızıl alevli ateşlerle doldu, başka sığır ve diğer hayvan sürüleri ile insanlar için yer kalmadı.

13. …Ve Ben dürüst Yima’yı uyararak (şöyle) söyledim: "Ey Vivanğat’ın oğlu dürüst Yima, Dünya sığır ve diğer hayvan sürüleri, insanlar, köpekler, kuşlar ve kızıl alevli ateşlerle doldu, sığır ve diğer hayvan sürüleri ile insanlar için başka yer kalmadı."

14. Bunun üzerine Yima Güneş’in günortası yoluna saparak aydınlığa doğru gitmek üzere (güneye doğru döndü ve) parlak gökyüzüne yöneldi. (Ve) daha sonra Dünya’ya (parmağındaki) altın yüzükle tazyik etti ve hançeri ile delerek şöyle konuştu:

"Ey Spenta Armaiti; parçalarını iyilikle aç, sığır ve diğer hayvan sürüleri ile insanları taşıyacak şekilde kendini uzaklara kadar ger (yani genişle)."

15. …Ve Yima Dünya’yı eskisinden üçte biri nisbetinde daha geniş hale gelmesine sebep oldu. Orada sığır ve diğer hayvan sürüleri ile insanlar, onun istediği sayıda ve onun arzulayıp istediği gibi (yerleştiler).

16. Böylece Yima’nın yönetimindeki (dünyada) altıyüz kış geçti. Dünya yeniden sığır ve diğer hayvan sürüleri, insanlar, köpekler, kuşlar ve kızıl alevli ateşlerle doldu, başka sığır ve diğer hayvan sürüleri ile insanlar için yer kalmadı.

17. …Ve Ben dürüst Yima’yı uyararak (şöyle) söyledim: "Ey Vivanğat’ın oğlu dürüst Yima, Dünya sığır ve diğer hayvan sürüleri, insanlar, köpekler, kuşlar ve kızıl alevli ateşlerle doldu, sığır ve diğer hayvan sürüleri ile insanlar için başka yer kalmadı."

18. Bunun üzerine Yima Güneş’in gün ortası yoluna saparak aydınlığa doğru gitmek üzere (güneye doğru döndü ve) parlak gökyüzüne yöneldi. (Ve) daha sonra Dünya’ya (parmağındaki) altın yüzükle tazyik etti ve hançeri ile delerek şöyle konuştu:

"Ey Spenta Armaiti; parçalarını iyilikle aç, sığır ve diğer hayvan süruleri ile insanları taşıyacak şekilde kendini uzaklara kadar ger (yani genişle)."

19. …Ve Yima Dünya’yı eskisinden üçte bir nisbetinde daha geniş hale getirdi. Orada sığır ve diğer hayvan sürüleri ile insanlar, onun istediği sayıda ve onun arzulayıp istediği gibi (yerleştiler).

20. (…kayıp)
21. Yaradan, (yani) Airyana Vaeco’da yüksek bir üne sahip (olan) Ahura Mazda, İyi Nehir Daitya’nın kıyısında göksel meleklerle [Yazatalar’la ] birlikte bir toplantı çağrısında bulundu.
Airyana Vaeco’da yüksek bir üne sahip (olan) iyi koruyucu, dürüst Yima (oradaki) İyi Nehir Daitya’nın kıyısına üstün (değerdeki) ölümlüleri toplantıya çağırdı.
Airyana Vaeco’da yüksek bir üne sahip (olan) Ahura Mazda, (buradaki) İyi Nehir Daitya’nın kıyısındaki bu toplantıya göksel meleklerle (yazatalarla) birlikte geldi.
Airyana Vaeco’da yüksek bir üne sahip (olan) iyi koruyucu, dürüst insan Yima İyi Nehir Daitya’nın kıyısındaki bu toplantıya üstün (değerdeki) ölümlülerle birlikte geldi.

22. Ve Ahura Mazda Yima’ya hitap ederek şöyle dedi:
"Ey Vivanğat’ın oğlu dürüst Yima! Maddi dünyaya öldürücü kışlar çökecek, (söz konusu kışlar) beraberinde son derecede kötü, bozuk soğuklar getirecek. Maddi dünyaya öldürücü kışlar çökecek, o (gelecek olan kışlarla birlikte) dağların en yüksek tepelerinde bir aredvi derinliğinde kar tabakaları (oluşacak).

23. Ve hayvanların her üç türü de ölecek, (yani) şu kırda yaşayanlar, şu dağların tepelerinde yaşayanlar ve şu vadilerin içlerindeki ahırlarda barınanların tümü (ölecek).
24. O kıştan önce şu tarlalar sığırlar için otla dolacak. Şimdi (yani söz konusu kıştan önce) dereler taşıyor, karlar eriyor, bu ülke dünyada mutlu bir ülke gibi görünüyor olacak, ki burada koyunların dahi ayak izleri (1) görünecek.

25. Bundan dolayı Sen, her kenarı bir koşu alanı uzunluğunda olacak (kare) şeklindeki bir Vara inşa et. Buraya koyunların ve öküzlerin, erkeklerin, köpeklerin, kuşların ve kızıl alevli ateşin tohumlarını yerleştir.

Bundan dolayı Sen, her kenarı bir koşu alanı uzunluğunda olacak (kare) şeklinde bir Vara inşa et. (Bu) insanlar için oturulacak bir yer olsun, bir Vara, her kenarı bir koşu alanı uzunluğunda, sürüler için bir ağıl.
26. Sen oraya; bir hâthra uzunluğundaki yatağında akacak olan suları yerleştireceksin, sen; (bu suların) her zaman yeşil kalacak ve tükenmez gıdalarla dolu olan kıyılarına kuşları yerleştireceksin. Sen orada; balkonlu bir ev, bir avlu ve bir dehlizden oluşan barınaklar inşa edeceksin.

27. Sen oraya; yeryüzündekilerin en irisinden, en iyisinden ve en üstününden erkek ve kadınların tohumlarını yerleştireceksin. Sen oraya; yeryüzündekilerin en irisinden, en iyisinden ve en üstününden her çeşit sığırın tohumunu yerleştireceksin.

28. Sen oraya; yeryüzündekilerin en irisinden, en iyisinden ve en üstününden her çeşit ağacın tohumunu yerleştireceksin, Sen oraya her türlü yiyeceğin tohumlarından yerleştireceksin, (ki bunlar) gıda (bakımından) en dolu, koku (bakımından) en tatlı (olacaklar). Oraya tüm bu tohumların her birinden ikişer tane olmak üzere, insanlar Vara’da oturdukları müddetçe tükenmeyecek kadar koyacaksın.
 
29. Orada hiç bir kamburlu (insan) bulunmayacak, hiçbir güvercin göğüslü (insan) da (bulunmayacak), (cinsel) iktidarsızlık ve delilik olamayacak, yokluk, yalan, adilik, hasetlik (olmayacak), çürük dişli ve cüzzamlı (kişi) doğmayacak., ya da Angra Mainyu’nun ölümlülerin vücuduna vurduğu damgalar [olmayacak].


30. Bu (inşa ettiğin) yerin merkezi kısmına dokuz, orta yerde altı sokak, kenar bölgelerde üç tane sokak düzenleyeceksin. En geniş kısımlardaki sokaklara bin, orta bölgedeki sokaklara altı yüz, kenardaki sokaklara ise üçyüz erkek ve kadının tohumunu yerleştireceksin. Sen o Vara’yı altın bir çemberle (kubbe ile) kaplayacaksın, ona bir kapı yapacaksın ve (Vara’nın duvarının) içine kendiliğinden parlayan bir pencere yapacaksın.

31. Yima (daha) Sonra içinden konuşmaya başladı: "Ben Ahura Mazda’nın yapmamı emrettiği Vara’yı nasıl yapabileceğim?"
…Ve Ahura Mazda Yima’ya (şöyle) dedi: "Ey Vivağvat’ın oğlu dürüst Yima! Yeri topuk darbelerinle ez ve çömlekçilerin çömlek (yapmak için kullandıkları) kili yoğurdukları gibi, sen de (bu ezdiklerini) ellerinle yoğur."


[32. Ve Yima, Ahura Mazda’nın istediği gibi yaptı, yeri topuklarının darbeleriyle ezdi, (bu ezdiklerini) çömlekçilerin çömlek (yapmak için kullandıkları) kili yoğurdukları gibi elleriyle yoğurdu .]

33. …Ve Yima her kenarı bir koşu alanı uzunluğunda olan kare şeklindeki Vara’yı yaptı. Oraya koyunların ve öküzlerin, erkeklerin, köpeklerin, kuşların ve kızıl alevli ateşin tohumlarını yerleştirdi. O, her kenarı bir koşu alanı uzunluğunda, insanlar için barınak ve hayvanlar için bir ağıl olacak olan bir Vara inşa etti.

34. O, oraya bir hathra uzunluğundaki yatağında akacak olan suları yerleştirdi. O, (bu suların) tükenmez gıdalarla dolu ve her zaman yeşil kalacak olan kıyılarına kuşları yerleştirdi. O, orada; balkonlu bir ev, bir avlu ve bir dehlizden ibaret olan barınaklar inşa etti.

35. O, oraya yeryüzündekilerin en irisinden, en iyisinden ve en üstününden (olmak üzere) erkeklerin ve kadınların tohumundan yerleştirdi, O, oraya yeryüzündekilerin en irisinden, en iyisinden ve en üstününden (olmak üzere) her çeşit sığırın tohumundan yerleştirdi.

36. O, oraya yeryüzündekilerin en irisinden, en iyisinden ve en üstününden (olmak üzere) her türlü ağacın tohumundan yerleştirdi, O, oraya gıda bakımından en üstün, koku bakımından en tatlı gıdaların tohumundan yerleştirdi.

37. …Ve orada hiç bir kambur adam, hiç bir güvercin göğüslü adam, hiç bir (cinsel) iktidarsız, hiç bir deli yoktu; yokluk, yalan, adilik ve haset yoktu; çürük dişli kimseler, cüzzamlılar doğmadı; Angra Mainyu’nun insanların vücuduna vurduğu damgalar olmadı.

38. Bu yerin en geniş olan merkezi kesiminde dokuz, orta kesimde altı, kenar kesimde üç olmak üzere dokuz sokak düzenledi. Bu yerin en geniş kısmındaki merkezdeki sokaklara 1000, orta kesimdeki sokaklara 600, kenardaki sokaklara 300 erkek ve kadının tohumundan yerleştirdi. O, bu Vara’yı altın bir çember ile (kubbe ile) kapattı, bir kapı ve Vara’nın (duvarının) içine kendiliğinden parlayan bir pencere yerleştirdi.
39. Ey Maddi Dünyanın Yaratıcısı, Sen, Kutsal Biri! (Hangi şeyin ışığı aydınlatıyordu) Yima’nın yaptığı Vara’yı?
40. Ahura Mazda (şöyle) cevapladı: " Bunlar yaratılmamış (1) ve yaratılmış olan ışıklardır (Birlikte). Orada yıldızlar, ay ve güneş’in (yılda) bir kez doğup battıkları görülür ve bir yıl sadece bir gün gibiymiş gibi görülür (hissedilir)."
41. "Her kırk yılda bir , bir çiftten biri erkek, biri dişi olmak üzere bir çift (insan) doğdu. Bu, her tür sığır için de böyle oldu. …Ve Yima’nın yaptığı Vara’da yaşayan adamlar en mutlu bir hayat yaşadılar.
42. Ey Maddi Dünyanın Yaratıcısı, Sen, Kutsal Biri! Yima’nın yaptığı Vara’ya Mazda’nın düzenine (ait bilgileri) taşıyan (getiren) kimdir?
Mazda (şöyle) cevapladı: " Bu Karşipta (adlı) kuştur , Ey Kutsal Zarathuştra!"

43. Ey Maddi Dünyanın Yaratıcısı, Sen, Kutsal Biri! Orada (göksel) efendi (Ahura) ve (yersel) hükümdar kimdir?
Ahura Mazda (şöyle) cevapladı: " Urvatad-nara Ey Zarathuştra! Ve sen kendinsin Zarathuştra!"
http://www.kurannesli.info/bilgibankasi/yazi.asp?id=916


Eni boyuna eşit,kare şeklinde Vara ile "eni boyuna eşit" Gemi formülasyonunda, söz konusu olan tapınak türleridir ve MÖ.4.-3. binli yılların bulunarak açığa çıkarılan tapınak türleri ile uyum gösteriyor.
Gelişme içinde kavramları soyutlaştırma uygulamasını biliyoruz ama, Tufan Kıyamet ayinleri, tapınaklarda insan kurbanı ve yeme ayinleri idi; Avesta'da ise tam olarak "küçük besili çocuk kurbanı" olarak gerçekleşiyor görünmektedir.


 


[[ 26. Sen oraya; bir hâthra uzunluğundaki yatağında akacak olan suları yerleştireceksin, sen; (bu suların) her zaman yeşil kalacak ve tükenmez gıdalarla dolu olan kıyılarına kuşları yerleştireceksin. Sen orada; balkonlu bir ev, bir avlu ve bir dehlizden oluşan barınaklar inşa edeceksin.

27. Sen oraya; yeryüzündekilerin en irisinden, en iyisinden ve en üstününden erkek ve kadınların tohumlarını y...
erleştireceksin. Sen oraya; yeryüzündekilerin en irisinden, en iyisinden ve en üstününden her çeşit sığırın tohumunu yerleştireceksin.

28. Sen oraya; yeryüzündekilerin en irisinden, en iyisinden ve en üstününden her çeşit ağacın tohumunu yerleştireceksin, Sen oraya her türlü yiyeceğin tohumlarından yerleştireceksin, (ki bunlar) gıda (bakımından) en dolu, koku (bakımından) en tatlı (olacaklar). Oraya tüm bu tohumların her birinden ikişer tane olmak üzere, insanlar Vara’da oturdukları müddetçe tükenmeyecek kadar koyacaksın.]]

 
***
Çocuk-Bebek Kurbanı ve Yamyamlığı...
------------------------------------------
"erkek ve kadınların tohumları "

" her çeşit ağacın tohumu"
"her türlü yiyeceğin tohumları "
kavramları ile "tohum=ürün=Çocuk" eşitlenerek kullanılmaktadır.

"Tufan"- "Kıyam", "Kıyamet" ritüellerinde, kurallar son derece belirgin kılınmıştır:

[[ 38. Bu yerin en geniş olan merkezi kesiminde dokuz, orta kesimde altı, kenar kesimde üç olmak üzere dokuz sokak(?) düzenledi.

Bu yerin en geniş kısmındaki merkezdeki sokaklara 1000, orta kesimdeki sokaklara 600, kenardaki sokaklara 300 erkek ve kadının tohumundan yerleştirdi.

O, bu Vara’yı altın bir çember ile (kubbe ile) kapattı, bir kapı ve Vara’nın (duvarının) içine kendiliğinden parlayan bir pencere yerleştirdi.]]

Nuh Tufan'ında "eni boyuna eşit, üç katlı, en üstte bacası da olan gemi"... nasıl ki bilinen anlamıyla bir "gemi" değil, tapınak tarifi ise, burada da bir tür "kış tufanının gerçekleşeceği tapınak tarifi" ile karşı karşıyayız.

"Tohum" ve "ürün" kavramlarının "çocuk"ları ifade ettiğine kuşku duymak için en küçük bir nedenimiz yok. Yetişkin insan ve çocuk kurbanı ile ölü yamyamlığı, Mezopotamya toplumlarının da en gerçek yaşam kurallarından birisi idi.

 
 
1. Ey Maddi Dünyanın Yaratıcısı, Sen, Kutsal Biri! Dünyada en fazla hangi yer kendisini mutlu hisseder? Ahura Mazda (şöyle) cevapladı: "O, imanlı birinin üstünde yürüdüğü bir yerdir, Ey Spitama Zarathuştra! (Bu imanlı kişinin) elinde kutsal odunu, baresma’yı, kutsal eti, kutsal havanı taşıyarak, kurallarımızı sevgiyle uygulayarak, engin çayırların Efendisi Mithra’ya ve Rama Hvastra’ya yüksek sesle yakararak yürüdüğü (yerdir)."

2,3. Ey Maddi Dünyanın Yaratıcısı, Sen, Kutsal Biri! Dünyada ikinci olarak hangi yer kendisini mutlu hisseder? Ahura Mazda (şöyle) cevapladı: "O (yer), imanlı birinin; içinde bir rahip bulunan bir ev diktiği yerdir; içinde sığırların, çocuk sahibi (bir) eşin ve iyi sürülerin barındığı bir yer’dir, ki orada sığırlar gelişmeye devam eder, kudsiyet gelişir, yem gelişir, köpek gelişir, eş gelişir, çocuk gelişir, ateş gelişir ve hayatın her türlü nimeti (veya kutsaması) gelişir."

4. Ey Maddi Dünyanın Yaratıcısı, Sen, Kutsal Biri! Dünyada üçüncü olarak hangi yer kendisini mutlu hisseder? Ahura Mazda (şöyle) cevapladı: "O (yer), imanlı birinin çok miktarda hububat, ot ve meyve yetiştirdiği yerdir, Ey Spitama Zarathuştra! O (imanlı kişinin) kurumuş toprağı suladığı, yaş (batak) olan toprağı kuruttuğu yerdir (orası)."


5. Ey Maddi Dünyanın Yaratıcısı, Sen, Kutsal Biri! Dünyada dördüncü olarak hangi yer kendisini mutlu hisseder? Ahura Mazda (şöyle) cevapladı: "Orası (öyle bir) yerdir ki, (orada) kalabalıklar ve sürüler artar."


6. Ey Maddi Dünyanın Yaratıcısı, Sen, Kutsal Biri! Dünyada beşinci olarak hangi yer kendisini mutlu hisseder? Ahura Mazda (şöyle) cevapladı: "Orası (öyle bir) yerdir ki, (orada) davarlar ve (sığır) sürüleri çok miktarda gübre bırakırlar."

Dünya’da Kendini En Mutsuz Hisseden Yerler Ve Nedenleri…

7. Ey Maddi Dünyanın Yaratıcısı, Sen, Kutsal Biri! Dünyada ilk olarak hangi yer kendisini şiddetli keder içinde hisseder? Ahura Mazda (şöyle) cevapladı: "Orası Arezûra Tepesi’dir, ki onun üstü
nde (bulunan) Druj’un ininden, düşman kitleleri (imanlıların üstüne) akın ederler."


8. Ey Maddi Dünyanın Yaratıcısı, Sen, Kutsal Biri! Dünyada ikinci olarak hangi yer kendisini şiddetli keder içinde hisseder? Ahura Mazda (şöyle) cevapladı: "Orası öyle öyle bir yerdir ki, orada geniş ölçüde insan ve köpeklerin cesetleri gömülür ."


9. Ey Maddi Dünyanın Yaratıcısı, Sen, Kutsal Biri! Dünyada üçüncü olarak hangi yer kendisini şiddetli keder içinde hisseder? Ahura Mazda (şöyle) cevapladı: "Orası öyle bir yerdir ki, orada geniş ölçüde bulunan daxmalarda insanların cesetleri bırakılır."


10. Ey Maddi Dünyanın Yaratıcısı, Sen, Kutsal Biri! Dünyada dördüncü olarak hangi yer kendisini şiddetli keder içinde hisseder? Ahura Mazda (şöyle) cevapladı: "Orası öyle bir yerdir ki, orada (oranın içinde) Angra Mainyu’nun yaratıklarının inleri boldur."


11. Ey Maddi Dünyanın Yaratıcısı, Sen, Kutsal Biri! Dünyada beşinci olarak hangi yer kendisini şiddetli keder içinde hisseder? Ahura Mazda (şöyle) cevapladı: "Ey Spitama Zarathuştra! Orası öyle bir yerdir ki, orada (düşman tarafından öldürülmüş olan) imanlı birinin eş ve çocukları feryat dolu bağırtılar arasında esarete giden kuru ve tozlu yolda sürüklenirler."


 

Avesta, tek bir zaman dilimine ait tek parça bir anlatımdan oluşmamaktadır.

Her şeyden önce, dayandığı bir ön birikim dönemi vardır. Eğer ille de bir "kronolojik" sıralamaya oturtmak gerekirse, var olan Aryan-Elam önkültünün birikimleri, Mezopotamya'nın "Yer" ve "gök" olarak ayrılmasından hemen sonraki dönemde devreye girmiş görünmektedir.

Bunu Eski Ahit'te, "Yer ve Gök tüm parçalarıyla yaratıldı" dedikten hemen sonraki kısımda "2. bir yaratılış" anlatımı bulunur:

Yaratılış:


Gök ve yer bütün öğeleriyle tamamlandı.

2 Yedinci güne gelindiğinde Tanrı yapmakta olduğu işi bitirdi. Yaptığı işten o gün dinlendi.

3 Yedinci günü kutsadı. Onu kutsal bir gün olarak belirledi. Çünkü Tanrı o gün yaptığı, yarattığı bütün işi bitirip dinlendi.

(Burada aslında "ilk yaratılış versiyonu" bitmektedir ve hemen ardından bir de bakarız ki, "yabanıl fidan yok", "otlar-meralar yok", "yağmur rahmeti yok", hatta "toprağı işleyecek insan yok"... İşte bizim "Toprak" toplumu, Tarımcı topluluklar, Tarımcı-Çiftçi Adem (farklı bir "insan" topluluğu) burada devreye girmektedir)

Adem ile Havva

4 Göğün ve yerin yaratılış öyküsü: RAB Tanrı göğü ve yeri yarattığında,

5 yeryüzünde yabanıl bir fidan, bir ot bile bitmemişti. Çünkü RAB Tanrı henüz yeryüzüne yağmur göndermemişti. Toprağı işleyecek insan da yoktu.

Yerden yükselen buhar bütün toprakları suluyordu.

7 RAB Tanrı Adem’i topraktan yarattı ve burnuna yaşam soluğunu üfledi. Böylece Adem yaşayan varlık oldu.

8 RAB Tanrı doğuda, Aden’de bir bahçe dikti. Yarattığı Adem’i oraya koydu.

9 Bahçede iyi meyve veren türlü türlü güzel ağaç yetiştirdi. Bahçenin ortasında yaşam ağacıyla iyiyle kötüyü bilme ağacı vardı."]

Belki "tarıma", "hububata", "meyve ağaçları"na, tarımcı çiftçilere bu kadar önem veren Avesta'yı bu zaman dilimine, Tarımcı toplulukların gözünden, ağzından yapılmış bir anlatım olarak ele almak gerekecektir.

Fakat yineleyelim ki, bu toplulukların, uzun süren bir ön kültür dönemleri vardır ve oradan, örneğin ölülerin Kelaynaklara, Akbabalara, Aslan, Tilki ve Köpeklere sunulduğunu sandığımız Göbekli Tepe'deki Ölü Kültüne değin uzanabilir.

Avesta, bitki ve hayvan ile İnsan topluluklarının geçişmesinin ilk dönemlerini ve son derece hiyerarşik düzenlenişini anlatan değerli bir tarihi belgedir. Elimizdeki Avesta metninde, özellikle "köpek"in,elbette "insan köpek"in sınıflandırılmasındaki hassasiyet ve "Kalp", "Kelp"(köpek) "Awilum"(insan-lar) kelimeleri üzerinden zamanla eşdeğer hal almıştır.

 http://toplumvetarih.blogcu.com/avesta-da-kopek.../873050)

Avesta, geniş bir alanı dolaşmamızı, diğer dinler ile hukuki ve yazınsal geçişmeleri, etkileşimi incelememizi gerektiren bir anlatımdır.

 
“Dünya”yı Sevince Gark Eden İnsanlar

12. Ey Maddi Dünyanın Yaratıcısı, Sen, Kutsal Biri! Dünyayı en büyük sevince (gark eden) insanların başında kim gelir? Ahura Mazda (şöyle) cevapladı: "O insan ki, insanların ve köpeklerin cesetlerini gömülü oldukları yerden kazıp çıkarır (odur dünyayı en fazla memnun eden)."

13. Ey Maddi Dünyanın Yaratıcısı, Sen, Kutsal Biri! Dünyayı en büyük sevince (gark eden) insanların ikincisi kimdir? Ahura Mazda (şöyle) cevapladı: " O insan ki, pek çok insanın cesedinin yığıldığı daxmaları yıkar (odur)."

22. Ey Maddi Dünyanın Yaratıcısı, Sen, Kutsal Biri! Dünyayı en büyük sevince (gark eden) insanların üçüncüsü kimdir? Ahura Mazda (şöyle) cevapladı: “O insan ki, Angra Mainyu yaratıklarının inlerini en fazla miktarda tıkar (odur).“

23. Ey Maddi Dünyanın Yaratıcısı, Sen, Kutsal Biri! Dünyayı en büyük sevince (gark eden) insanların dördüncüsü kimdir? Ahura Mazda (şöyle) cevapladı: “O insan ki en fazla hububat, ot ve meyve yetiştirir (o dur), Ey Spitama Zarathuştra! O, ki kurumuş toprakları sular, fazla yaş olan toprakları (bataklıkları) kurutur.“

24. “Bu dünya için uzun süre ekilip biçilmemiş bir yer olmaz. O, çifçi tarafından sürülmüştür, ki (bundan dolayı) O, onlar için (insanlar için) iyi (cinsten) bir mesken olmuştur. Böylece bu güzel kadın (yeryüzü), -O ki uzun süre çocuksuzdu-, onlara (insanlara) iyi (cinsten) erkek döller (boğalar) verir.“

25. “Ey Spitama Zarathuştra! O ki toprağı; sol kolu ile ve sağ, sağ kolu ile ve sol işlemiştir; ona (yeryüzü), seven bir gelinin yatağında sevgilisine verdiği gibi, bolluk verecek; (tıpkı) gelinin çocuk verdiği gibi yeryüzü de ona meyva (ürün) verecek.“

26-27. “Ey Spitama Zarathuştra! O ki toprağı; sol kolu ile ve sağ, sağ kolu ile ve sol işlemiştir; ona yeryüzü şöyle seslenecektir: ’ Sen ey insan(oğlu)! (Sen) o (insansın) ki beni sol kolun ile ve sağ, sağ kolun ile ve sol (kolun ile) işledin, buraya (sana) her zaman insanlar gelerek ekmek (bulmak) için yalvaracaklar, burada ben her zaman doğurgan olacağım, buraya her çeşit yiyecek getireceğim, hububat bolluğu getireceğim.’“

28-29. Ey Spitama Zarathuştra! O ki toprağı; sol kolu ile ve sağ, sağ kolu ile ve sol işlememiştir; ona yeryüzü şöyle seslenecektir: ’Sen, ey insan(oğlu)! (Sen) o (insansın) ki beni sol kolunla ve sağ, sağ kolunla ve sol işlemedin, sen her zaman bir yabancının kapısında ekmek dileyenlerden biri olacaksın, orada sen her zaman, bolluk içinde bulunanların sana verecekleri bir kırıntıyı bekleyeceksin.

34. Ey Maddi Dünyanın Yaratıcısı, Sen, Kutsal Biri! Dünyayı en büyük sevince (gark eden) beşinci kişi kimdir?
Ahura Mazda (şöyle) cevapladı: “ [O ki toprağı işler, Ey Spitama Zarathuştra! (Sonra bu ürettiğinden) şefkatle ve sofuca (bir şekilde) imanlı birine verir (Aşô-dâd), (o dur)].“

35. “ O ki toprağı işlemiştir, Ey Spitama Zarathuştra! (Fakat) şefkatle ve sofuca (bir tarzda) imanlılardan birine (bu kazancından) vermemiştir, biri onu Spenta Armaiti’nin dışındaki karanlığa ve acıya itecektir (veya ’itmiştir’), en kötü yaşam onun olacak ve o tüm acılara katlanmak zorunda olacaktır.“


Eski Ahit'te de,din adamlarını bile çadırda ölü ile yalnız bırakmama uygulaması bir "dini kural" olarak, Avesta ile benzer bir şekilde aktarılmaktadır.
***
Avesta’da Ölü Yiyiciliğini Önleme Kuralları

14. Bir insanın tek başına ölü(sünü) taşımasına müsaade etme. Eğer böyle yaparsa Nasuş onu burnundan, gözlerinden, dilinden, kulağından, seks organından veya kıçından girerek kirletir. Bu Druj, bu Nasuş o
(ceset taşıyıcılarının) ifade tarzlarını da kirlettiğinden dolayı, bu insanlar ebediyen (temizlenmemek üzere) kirlenirler.

15. Ey Maddi Dünyanın Yaratıcısı, Sen, Kutsal Biri! Dünyada böyle tek başına ceset taşıyan biri için nasıl bir (tutuklanma) yer(i) olacaktır (hazırlanacaktır)? Ahura Mazda (şöyle cevapladı: "Bu; yeryüzünde en az suyu ve bitkisi bulunan bir yer olacak, temizlenme merasimleri için en düzgün ve kuru bir yer olacak, oradan en az davar ve yük hayvanı (veya sığır) geçmiş olacak, Ahura Mazda’nın (oğlu olan) Ateş en az bulunmuş olacak, en az (sayıda) kutsanmış baresma demeti ve (en az sayıda) imanlı insanlar oradan geçmiş olacaklar."
16. Ey Maddi Dünyanın Yaratıcısı; Sen, Kutsal Biri! (Bu adamın bulunduğu yer) Ateşten ne kadar uzakta olacak? Sudan ne kadar uzakta olacak? Kutsanmış baresma demetinden ne kadar uzakta olacak? İmanlılardan ne kadar uzakta olacak?
17. Ahura Mazda (şöyle cevapladı: "Ateşten otuz adım, sudan otuz adım, Kutsanmış baresma demetinden otuz adım ve İmanlı (insandan) üç adım (uzakta olacak)."
18-19. "Orayı, o yerin üstünü (çevresini) Mazda Tapıcıları bir duvarla çevirecekler . O yerde kendisine yiyecek ikmali yapılacak, o yerde kendisine giyecek ikmali yapılacak. (Bu) yiyecekler en kabasından olacak, giyecekler en eskimişinden olacaktır. O bu yiyeceklerle beslenecek, bu elbiseleri eskitecektir. O, hayatını, bir Hana’nın veya bir Zaurura’nın ya da bir Pairista-xşudra’nın yaşına erinceye kadar bu şekilde sürdürecektir."
20-21. “…Ve o, bir Hana’nın veya bir Zaurura’nın ya da bir Pairista-xşudra’nın yaşına erdiğinde Mazda Tapıcıları; bir dağın başında, onun derisini yüzmesi ve başını boynundan koparması için kuvvetli, güçlü, usta bir adam temin edecekler. (Daha sonra) onlar bu (boynu koparılmış günahkâr adamın) vücudunu; Ahura Mazda tarafından yaratılmış olan en aç gözlü ceset-yiyici yaratıklara, aç gözlü kuzgunlara şu sözleri söyleyerek teslim edecekler: ’Buradaki adam kendisinin tüm kötü düşüncelerinden, kötü sözlerinden ve kötü eylemlerinden dolayı pişman olmuştur. Eğer o herhangi bir başka kötü eylemde bulunmuşsa, bu (günahı) kendisinin tövbesinden (patita=el etek çekme) dolayı bağışlanmıştır. Eğer o bir diğer kötü eylemde bulunmamışsa, tövbesinden dolayı ebediyete kadar bağışlanmıştır .’“

***
Ahura Mazda'nın "toprak" ile "maddi Dünya" ile, tahıl-hububat ile ne kadar ilgili olduğu tüm Avesta'da çok açıkca görülmektedir.

Ahura Mazda, çoban ve tarımcı topluluklara yönelik düzenleme ve kurallar demetidir.


 
Siraç Bilgin, "....cesedini toprağa gömecekse (gömmek zorundaysa)" şeklinde bir çeviri-yorum yaparak, aslında konunun özünden uzaklaşmıştı.

Konu, köpek veya İnsan, (köpek insan,İnsan köpek) cesedi, kurtlara kuşlara parçalatıldıktan sonra, kalan kemiklerinin toprağa gömülmesi konusudur. Bunun için de 6 ay,bir yıl, iki yıl ... süre söz konusu edilmektedir.

Yoksa, toprağa ceset olarak gömülmesi yasak ve günah olan Avesta'da, "zorunluluk karşısında gömme" den bahsedilmiyor; arta kalan kemiklerin gömülmesinden bahsediliyor.

***
Bir İnsan ve-ya Köpeğin Cesedini Toprağa Gömmek Günahı!
--------------------------------------------------------------------------------------


36. Ey Maddi Dünyanın Yaratıcısı, Sen, Kutsal Biri! Eğer bir adam bir köpeğin veya bir insanın cesedini toprağa gömecekse (gömmek zorundaysa) ve eğer o, altı aydan (yarım yıldan) beri (konu ile) ilgilenmemişse, o adam hangi cezayı ödemelidir?
Ahura Mazda (şöyle) cevapladı: “Aspahê-astra ile beş yüz vuruş, Sraoşô-karana ile beşyüz vuruş.“

37. Ey Maddi Dünyanın Yaratıcısı, Sen, Kutsal Biri! Eğer bir adam bir köpeğin veya bir insanın cesedini toprağa gömecekse (gömmek zorundaysa) ve eğer o, bir yıl boyunca bununla ilgilenmemişse, hangi cezayı ödeyecektir?
Ahura Mazda (şöyle) cevapladı: “Aspahê-astra ile bin vuruş, Sraoşô-karana ile bin vuruş.“
38. Ey Maddi Dünyanın Yaratıcısı, Sen, Kutsal Biri! Eğer bir adam bir köpeğin veya bir insanın cesedini toprağa gömecekse ve eğer o, ikinci yıla (girildiği halde konu ile) ilgilenmemişse, o adama hangi ceza var? (Ona) hangi kefaret var? Bu (günahından) hangi temizlik(i yapmakla kurtulur)?
39. Ahura Mazda (şöyle) cevapladı: “O eylem için ebediyen (kurtuluş olabilecek) hiç bir ceza yoktur, kefaret olabilecek hiç bir şey yoktur, hiç bir yolla bundan temizlenilemez.'

40. Bu (günah) ne zaman böyle (affedilmez) olur?
“Eğer kişi Mazda’nın kanununun öğretmeniyse (rahipse) veya bu konuda eğitilmişse, bu böyledir (bu suçtan onun arınması mümkün değil). Fakat eğer o, Mazda’nın kanununu öğretici biri değilse veya bu konuda eğitilmemişse, o; bunu itiraf etmiş (1) ve bir daha asla böylesi yasak bir eylemde bulunmamaya azmetmişse o zaman Mazda’nın kanunu bu suçu onun üstünden kaldırır.“

41. “Ey Spitama Zarathuştra! Mazda Dini gerçekten; günahını itiraf edeni, bu günahın zincirlerinden kurtarır (1), (bu itiraf) güveni ihlal etme suçunu kaldırır (2), (bu itiraf) imanlı birini öldürme suçunu kaldırır (3), (bu itiraf) ceset gömme suçunu kaldırır (4), (bu itiraf) kefareti mümkün olmayan eylem suçunu kaldırır, (bu itiraf) en ağır ceza gerektiren suçun cezasını kaldırır (5), (bu itiraf) her nereden gelirse gelsin, onların tüm günahlarını kaldırır.“

42. “Ey Spitama Zarathuştra! Mazda Dini aynı yolla (itiraf yoluyla) süratli esen bir rüzgârın bir ovayı süpürdüğü gibi, imanlı bir adamın tüm kötü düşüncelerini, kötü sözlerini ve kötü eylemlerini temizler.'

“Bırak bundan böyle Senin tüm eylemlerin iyi olsun, Ey Spitama Zarathuştra! Senin günahların için bir tam kefaret, Mazda Dini yardımıyla yürürlüğe (girmiştir).“
 
Avesta'da, insanların "ölü ile temas"larının yasaklaması çabası vardır ki, ölü etinden yiyen bir hayvanın kusmuğunun bile bir ağacı "kirletebileceği" var sayılmaktadır.

Muhtemelen önceki dönemlerde, ağaca damlamış bir ölü eti parçası bile, o ağacın yakılmasını (böylece ağaçtaki parçanın yenilebilir olduğundan yola çıkılıyor olunmalı) yasaklama sonucunu doğurmaktadır.

Avesta'nın bu metninin ortaya çıkması sırasında, bu "günah" ve "yasak"ın belli ölçülerde gevşetildiğini görüyoruz
.
 
***
 
1. Vadinin derinliklerinde bir adam ölmüştür. Dağın tepesinden aşağıdaki vadiye uçan bir kuş, orada ölü (olarak yatan) adamın cesedini (cesedindeki etleri) yemiştir. Sonra vadinin derinliklerinden dağın tepesine (geri) uçmuştur. O (kuş) bazı sert-odunlu, yumuşak-odunlu ağaçların üstünden (de) uçmuştur ve oradan uçarken, ölünün vücudundan (Nasuş’tan) koparıp (yediği etlerin parçalarını) bu ağacın üstüne kusmuş veya bırakmış veya damlatmıştır.

2. Bak şimdi! Burada (aynı anda) bir adam vadinin derinliklerinden, dağın tepesine çıkmıştı. O, (leş yiyen) kuşun konduğu (ve kustuğu) ağaçtan odun elde etmek istemekteydi. Adam ağacı devirmiş, (balta ile) yarmış, parçalara ayırmıştır. O, (kestiği bu odunları) Ahura Mazda’nın oğlu (olan) ateşe verdiğinde, kendisine hangi ceza verilmelidir?

3. Ahura Mazda (şöyle) cevapladı: ”Köpekler, kurtlar, rüzgâr ve uçan yaratıklar tarafından taşınan ölü maddelerle ilgili hiç bir günah bir adamın üstüne düşmez.”

4. ”(Eğer) köpeklerin, kurtların, rüzgârın ve uçan yaratıkların taşıdıkları ölü maddelerden dolayı bir adam günaha düşseydi, benim bu maddi dünyam sadece; kutsallığın dışına şutlanmış, ruhları ağlayacak ve acı çekecek olan peşôtanuların (1) yaşadığı bir dünya haline gelirdi. (Çünkü) yeryüzünü sayısız miktarlara (varan) varlıkların (cesetleri) kaplamaktadır.

 
Siraç Bilgin tarafından tercüme edilen ve fakat onun tarafından yapılmış son derece hatalı “açıklama” ve “yorumlarla” büyük ölçüde anlaşılmaz kılınan Avesta’yı tanıdıkça, onunla bugünkü öteki din ve-ya mezhepler arasındaki bağları da açığa çıkarmış olabileceğiz.

Kürtlerin, özel olarak ise Yezidi Kürt toplulukların davranış tarz ve nedenlerini de daha iyi anlama olanağına da erişebileceğiz.
 
***
Yamyamlıktan Kurtulma Sürecinde Avesta’da Defin Tarzları

Avesta’nın elimizdeki metni , görece olarak “yeni”dir ve bu nedenle zamanla birbirine yakınlaşmış farklı uygulama ve inançların, hiç olmazsa metinsel birliğine doğru, bir yakınlaşmayı ifade eder
.

Fakat Avesta, bir bütün olarak ateş kült temelli erken dönemin dinsel inanç tanımlaması olarak önemini koruyor. Doğal olarak, böyle eski bir din’in “ölüm” ve “defin” işleriyle çok ilgili olması anlaşılabilir. Özellikle ölü yamyamlığından kurtulma süreci içinde bulunan topluluklar, bu süreci farklı tarz defin işlemi ; ölüyle farklı tür ilişki biçimleri geliştirmek yoluyla aşmaya çalışmışlardı.

En yakını bile ölse, dini görevlilere ölünün bulunduğu çadıra girmeyi yasaklayan Musa Museviliği ; Ölünün bulunduğu alandan ateşi uzaklaştırmaya çalışan ve fakat buna karşılık “kurda kuşa çiğ olarak parçalatmayı” öneren Avesta, bizi, genel yönleriyle tanıdığımız kurban sunum biçimlerindeki farklara taşır.

Avesta, görece olarak “çiğ et yiyen”, “kurbanın başını koparan” bir toplumsal tercihin izini sürüyor görünmektedir. Merkezi Mezopotamya’da bulunan eski ön topluluklar, birbirlerinden farklı olarak, “toprağa gömme”, “ateşte yakma”, “nehirlere atma”, “dağ başlarına terk etme” gibi sunum biçimleri kullanıyorlardı ve ölü yamyamlığından kurtulma aşamasında da defin işlemlerini bu eski geleneklerin üzerine yerleştirip sürdürmüş görünüyorlar.

Cesedi yakmayı; nehire atmayı veya doğrudan toprağa gömmeyi reddeden Avesta, elimizdeki dinsel metinler içerisinde ölü yamyamlığını en açık haliyle yansıtan bir özellik göstermektedir.

Avesta’da söylenenleri değil, söylenmeyenleri keşfetmeye bilgelik gözüyle bakan modern dünyamız, kabullenmekte ne kadar zorlanırsa zorlansın, yamyam bir dünyanın torunları olarak bulunmaktadır ve bütün o şatafatlı ölüm törenlerinin; mezar kültünün, “mutlaka kazanda ısıtılmış” suyla arındırmaların, ölü ruhuna sunulmuş yemeklerin, ölen yakın için “yas ve oruç tutmalar”ın hemen altında, ölü bedenin yamyamlık hedeflerinden kurtarılması çabasını izleriz.

 

Avesta'da "ölü yamyamlığı"nı engelleme çabasının belirginliği, "Avesta alanı"nda ölü yamyamlığı uygulamasının köklü bir geleneğe dayandığını gösteriyor.

Öte yandan, Avesta'da, "İnsan=Köpek" algısı bütün anlatımların özüne işlemiş durumdadır.

Avesta'da, önce "bir arada duran, birlikte yatan, kadın veya erkekler"in bulunduğu bir ortamda "aralarından biri ölürse...." diye konuya başlar. Bu durumda...
kaç kişinin veya kimlerin "kirlenmiş" sayılacağını sıralar.

Fakat, "aralarından ölen birisi"nin kim olduğuna baktığımızda gördüğümüz şudur:
- Rahip
- Savaşçı
- Çiftçi
- Çoban Köpeği
- Ev Köpeği
- Tazı
- Genç Köpek
- Karakulak Köpeği
- Gazu Köpeği
- Aiwizu Köpeği
- Vizu Köpeği
- Urupi Köpeği

Çok açık bir şekilde görülmektedir ki, sıralanan köpek türleri, "hayvan olarak köpeği" değil, "insan olarak köpeği" anlatmaktadır.

Geçmişte T. Dursun, Avesta'ları ciddi bir şekilde incelemeden teoriler geliştirdiği için, bu dini kitapta "köpek haklarının savunulduğu" türünden sözler edebilmişti.

Avesta, çok net bir şekilde bütün toplumsal bölümleri, kastları "köpek" terimi üzerinden tanımlamakta; tüm yazılarda köpek ve insan'ın karşılıklı anlam geçişmesi saptanabilmektedir.

***
ÖLÜ İLE AYNI ORTAMDA OLANLARIN “KİRLENMESİ”
“KÖPEK=İNSAN” KAVRAYIŞI


27. Ey Maddi Dünyanın Yaratıcısı; Sen; Kutsal Biri! Eğer aynı istirahat yerinde, aynı halının üstünde, aynı yastığa (kafa koyan) iki adam veya beş (kişi) veya elli, ya da yüz; birbirlerine (bu kadar) yakınken, (kadınlar da (aynı durumda) olabilir); aralarından biri ölürse, Drug Nasu aralarından kaç kişiyi enfeksiyona, bozulmaya, kirlenmeye maruz bırakır?


28. Ahura Mazda (şöyle) cevapladı: “Ey Spitama Zarathuştra! Eğer ölü bir rahip (Pehlevice’de; asravan veya eski dilde athravan) ise, Drug Nasu çabucak ileriye atılır (saldırıya geçer). (Bu saldırıda) eğer onbirinci (kişiye) ulaşmışsa onuncu kişiyi lekeler .”
“Ey Spitama Zarathuştra! Eğer ölü bir savaşçı (Pehlevice’de aratestar) ise, Drug Nasu çabucak ileriye atılır (saldırıya geçer). (Bu saldırıda) eğer onuncu (kişiye) ulaşırsa dokuzuncu kişiyi lekeler.”
“Ey Spitama Zarathuştra! Eğer ölü bir çiftçi (vastryos) ise, Drug Nasu çabucak ileriye atılır (saldırıya geçer). (Bu saldırıda) eğer dokuzuncu (kişiye) ulaşırsa sekizinci kişiyi lekeler.”


29. “Ey Spitama Zarathuştra! Eğer ölü bir çoban köpeği (pasuş-haurva) ise, Drug Nasu çabucak ileriye atılır (saldırıya geçer). (Bu saldırıda) eğer sekizinci (kişiye) ulaşırsa yedinci kişiyi lekeler.”
“Ey Spitama Zarathuştra! Eğer ölü bir ev köpeği (viş-haurva) ise, Drug Nasu çabucak ileriye atılır (saldırıya geçer). (Bu saldırıda) eğer yedinci (kişiye) ulaşırsa altıncı kişiyi lekeler.”

30. “Ey Spitama Zarathuştra! Eğer ölü bir tazı (vohunazga) ise, Drug Nasu çabucak ileriye atılır (saldırıya geçer). (Bu saldırıda) eğer altıncı (kişiye) ulaşırsa beşinci kişiyi lekeler.”
“Ey Spitama Zarthuştra! Eğer ölü bir genç köpek (tauruna) ise, Drug Nasu çabucak ileriye atılır (saldırıya geçer). (Bu saldırıda) eğer beşinci (kişiye) ulaşırsa dördüncü kişiyi lekeler.”


31. “Ey Spitama Zarathuştra! Eğer ölü bir karakulak köpek (sukuruna veya siya-goş) ise, Drug Nasu çabucak ileriye atılır (saldırıya geçer). (Bu saldırıda) eğer dördüncü (kişiye) ulaşırsa üçüncü kişiyi lekeler.”
“Ey Spitama Zarathuştra! Eğer ölü bir Gazu köpeği ise, Drug Nasu çabucak ileriye atılır (saldırıya geçer). (Bu saldırıda) eğer üçüncü (kişiye) ulaşırsa ikinci kişiyi lekeler.”


32. “Ey Spitama Zarathuştra! Eğer ölü bir aiwizu köpeği ise, Drug Nasu çabucak ileriye atılır (saldırıya geçer). (Bu saldırıda) eğer ikinci (kişiye) ulaşırsa ilk adamı lekeler.”
“Ey Spitama Zarathuştra! Eğer ölü bir vizu köpeği ise, Drug Nasu çabucak ileriye atılır (saldırıya geçer). (Bu saldırıda) ilk adamın üstüne atılır ve onu lekeler.”


33. Ey Maddi Dünyanın Yaratıcısı, Sen, Kutsal Biri! Eğer ölü bir Urupi köpeği ise, ölümünde Spenta Mainyu’nun yaratıklarından kaç kişiyi direkt, kaç kişiyi indirekt olarak lekeler?



 
ÖLÜ İLE ATEŞ’İN YANYANA OLUŞUNUN YASAKLANMASI “KÖPEK=İNSAN” KAVRAYIŞI

39. Ey Maddi Dünyanın Yaratıcısı,
Sen, Kutsal Biri!
Ey Kutsal Ahura Mazda!
Eğer bizim evimizde ateş, baresma, taslar, Homa ve havanın bulunduğu (bir) sırada; orada bir köpek veya bir insan ölürse Mazda Tapıcıları ne yapacaklardır?

40. Ahura Mazda (şöyle) cevapladı:
“Ey Spitama Zarathuştra! Onlar ateşi, baresmayı, tasları, Homa’yı ve havanı evin dışına taşıyacaklar, (daha sonra) ölüyü kurallara uygun olarak, orada tutulmak üzere uygun bir yere (daxmaya) koyacaklardır (taşıyacaklardır).”

41. “Ey Maddi Dünyanın Yaratıcısı, Sen Kutsal Biri!
Onlar, bu adamın öldüğü eve ateşi ne zaman geri götürebilirler?”

42. Ahura Mazda (şöyle) cevapladı: “Onlar; kış aylarında dokuz gün, yaz aylarında bir ay bekledikten sonra ateşi eve geri götürebilirler.”

43. “Ey Maddi Dünyanın Yaratıcısı, Sen; Kutsal Biri! Eğer onlar bu adamın öldüğü eve; dokuz gün içinde veya bir ay içinde (bitiminde değil) ateşi geri götürürlerse, kendilerine hangi ceza verilmelidir?”

44. Ahura Mazda (şöyle) cevapladı: “Onlar Peşôtanu olacaklar. Aspahe-astra ile ikiyüz kırbaç, Sraoşa-karana ile ikiyüz kırbaç (vurulacaktır).”
http://www.kurannesli.info/bilgibankasi/yazi.asp?id=913

 

Avesta'da:
-"ölü ile birarada kalmak",
-"ölüyü tek başına taşımak",
-"ölü üzerine örtü atmak",
-"ölüden üzerine düşen bir et parçasının bulunduğu ağacı yakmak", ...

-"ölü ile ateşi yanyana bulundurmak",
-"ölüyü toprağa gömmek",
-"ölüyü ateşte yakmak"...
kısacası, insanları ölüden uzak tutmak için sayısız kural bulunuyor.

Bunun ötesinde bu bölümde, "hastalık alanı" diye bir ifade var ki, buna günümüzde Hindistan'da da rastlıyoruz. Ölüm bekleyen yaşlılar, hastalar, özel ve korumalı bir alanda bekliyorlar. Buradaki ana fikir de, ölmeleri halinde, onları ölü yamyamlığından korumaktır.

"Arındırılacak 9 Delik"... kavramı ile Kafa'da 7+cinsel organ+anüs'ün kast edildiği ifade ediliyor.

Bunlar İslami abdestte de arındırılan organlardır.
Kafadaki 7 deliği bulunduğu organlar, aynı zamanda adak edilen, daha sonraki aşamada ceza olarak kesilip-biçilen organlardır.

Kişinin tecrit alanı ve tecrit yiyeceklerine de dikkat etmekte fayda var.

***

ÖLÜ BEBEK DOĞURAN KADININ TECRİTİ“HASTALIK ALANI”, “ARINACAK DOKUZ DELİK”


45. Ey Maddi Dünyanın Yaratıcısı; Sen, Kutsal Biri! Eğer Mazda Tapıcısı birinin evinde bir kadın gebe kalırsa ve eğer (gebeliğin üstünden) bir ay, iki ay, üç ay, dört ay, beş a
y, altı ay, yedi ay, sekiz ay, dokuz ay veya on ay geçmiş; (sonunda) kadın ölü bir çocuk doğurmuşsa Mazda Tapıcıları ne yapacaklardır?


46. Ahura Mazda (şöyle) cevapladı: “O (kalacağı) yer, Mazdacı (birinin) evi olduğundan, zemin çok temiz ve çok kurudur; (bu zeminin) üzerinden en az miktarda davar ve sığır sürüleri geçmiştir; Ateş, (yani) Ahura Mazda’nın oğlu, baresma ve imanlılar (bu zeminden) en az geçmişlerdir .”


47. Ey Maddi Dünyanın Yaratıcısı, Sen, Ahura Mazda! (Arınma yeri) Ateşten ne kadar uzakta (olacak)? Sudan ne kadar uzakta (olacak)? Kutsanmış baresma buketinden ne kadar uzakta (olacak)? İmanlılardan ne kadar uzakta (olacak)?

48. Ahura Mazda (şöyle) cevapladı: “Ateşten otuz adım, sudan otuz adım, kutsanmış baresma buketinden otuz adım ve imanlılardan üç adım (uzakta olacak)”

49. “Bu sahanın etrafını bir çitle çevirecekler. Oranın içine onlar, onun için yiyecek ve giyecek yerleştireceklerdir.”

50. Ey Maddi Dünyanın Yaratıcısı, Sen, Kutsal Biri! Bu kadın orada ilk olarak hangi yiyeceği alacaktır?

51. Ahura Mazda (şöyle) cevapladı: “O, (ilk olarak) külle karıştırılmış gaomêz içecektir, bundan üç kap (tas) veya altı, ya da dokuz (kap içecektir), (bunu) rahmindeki mezarı temizlemek için içecektir.”

52. “Sonra o, kısrakların, ineklerin, koyunların veya keçilerin kaynatılmış sütünü, lapa ile veya lapasız içecektir. Pişmiş eti susuz, ekmeği susuz ve şarabı susuz yiyip içecektir .”

53. Ey Maddi Dünyanın Yaratıcısı, Sen, Kutsal Biri! O, ne kadarlık bir süre sadece bu tür et, ekmek ve şarap (gibi) gıdalarla beslenecektir?

54. Ahura Mazda (şöyle) cevapladı: “O, üç gece böyle kalacaktır; üç gece bu tür et, ekmek ve şarapla beslenecektir. Üç gece geçtikten sonra O, vücudunu, elbiselerini (önce) gaomêz ile (sonra) su ile dokuz deliği kapsayacak şekilde yıkayacak ve böylece temizlenmiş olacaktır.”

55. Ey Maddi Dünyanın Yaratıcısı, Sen, Kutsal Biri! O, ne kadar bir süre böyle kalacaktır? İlk üç gün geçtikten sonra ne kadar bir süre daha, onun kendi kaldığı yer, yiyeceği ve giyeceği Mazda Tapıcıları’ndan tecrit edilecektir?

56. Ahura Mazda şöyle cevapladı: “ O, Dokuz gün boyunca öyle kalacaktır. Üç gün geçtikten sonraki dokuz gün boyunca O, Mazda Tapıcıları’nın geri kalan kısmından tecrit edilmiş bir vaziyette oturacak, yalnız yaşayacaktır; oturduğu yer gibi, yiyeceği ve giyeceği de (ayrı olacaktır). Sonra, (yani) dokuz gün bittiğinde, O, vücudunu ve giyeceklerini (önce) gaomêz, (sonra) su ile yıkayacaktır.”

57. Ey Maddi Dünyanın Yaratıcısı, Sen, Kutsal Biri! Bir keresinde yıkanıp temizlenmiş olan bu giyecekler; bir Zaotar, ya da bir Hâvanan, ya da bir Âtare-vaxşa, ya da bir Frabaretar, ya da bir Âbered, ya da bir Âsnâtar, ya da bir Rathwiskar, yada bir Sraoşa-varez , ya da herhangi bir rahip, ya da herhangi bir savaşçı veya çiftçi tarafından kullanılabilir mi?

58. Ahura Mazda (şöyle) cevapladı: Bu giyecek eşyaları, yıkanıp temizlenmiş bir şekilde olsalar bile hiç bir şekilde; ne bir Zaoter, ne bir Hâvanan, ne bir Âtare-vaxşa, ne bir Frabaretar, ne bir Âbered, ne bir Âsnâtar, ne bir Rathwiskar, ne bir Sraoşa-varez, ne bir başka rahip, ne bir savaşçı ya da çiftçi tarafından kullanılamazlar.

59. “Fakat eğer Mazdacı olan bu evde kadın ay hali görmekteyse veya (o evdeki) bir erkek çalışamaz duruma gelmiş ve hastalık alanı (armêst gâh) denilen yere oturmak zorunda kalmışsa, bu giyecek eşyalarını onlar; ellerini kullanabilir hale gelinceye kadar örtü ve yatak çarşafı olarak kullanabilirler.

60. “Ben, Ahura Mazda, gerçekten bizim sahip olacağımız ve (kirlilikten) arta kalan şeyleri (elbiseleri), bir bakire kızın eğirmek için kullanamayacağı kadar küçük, en küçük derecedeki bir şeyi, (yani) bir asperena ağırlığındaki bir iplik kadar da olsa, kullanma(nıza) müsaade etmem.”

61. “Eğer bir Mazda Tapıcısı, bir ölünün üstüne, bir genç kızın eğirdiği kadar küçük, hatta ’a-vimam’ bir giyecek eşyasını bile atarsa, o adam yaşarken imanlı biri sayılmayacaktır, öldükten sonra ise onun için en iyi alemde bir yer olmayacaktır.”

62. ”O (günahkar öldükten sonra) düşmanın (kötü güçlerin) dünyasına, karanlık dünyaya, karanlıktan mamul, karanlığın dölü olan bir dünyaya gidecektir.
Ey günahkârlar! O dünyaya, o kasvetli aleme siz; kendi eylemleriniz, kendi öz ruhlarınız vasıtasıyla atıldınız.”
 
 

 

Eski dinlerin "suyun kirletilmemesi", "toprağın kirletilmemesi", hatta "ateşin kirletilmemesi" üzerine görüşleri, anlamsız, mitolojik, natürist gerekçelerle açıklanmaya çalışılır.

Mircea Eliade da, eski dinlerde "suyun kutsiyeti" hakkında bir dizi hatalı "gerekçe" anlatıp durur.

Eğer eski toplum ve dinleri, "ateşe bıçak uzatmayı" günah sayıyorsa, ateşte pişirilmiş bir etin-yiyeceğin kesilmesini...
kast ederek, bu davranışı yasaklamaya çalışmış olmalıdır.

Su'yun içinde bir ölü leşini çıkartmayı Ahura Mazda önemsiyor ise, Kuran'da nehirden su içme-içmeme konusu tartışılıyor ise, bunlar suyun "mikrobik" yanlarıyla vb. ilgili olamazdı. Bunlar, sulara atılmış cesetlerin yenilmesi-yenilmesini yasaklama ile ilgiliydi.

Çünkü bu topluluklarda, "nehirde arınma", aslında "ölülerin nehire atılması" ve "kurbanların nehire atılması", "cezalandırılanların nehire atılarak boğulması" gibi uygulamaların sonunda sembolik hale gelmiş uç biçimi idi.

Dolayısıyla eski toplum, ateşin, suyun veya toprağın "temizliği"nden, onun ölülerle, kurbanların ve-ya ölü etinin yenilmesi-yenilmemesi bağıntısında ilgilenir.

"Ölüyü toprağa gömerek, toprağın kirletilmesini önlemekten", "ateşte yakarak ateşin-havanın kirletilmesini önlemekten" bahseden bir din, böyle bir "kirlilik" algısında ne kadar haklı ise, "ölü ile, işeyerek vb. su'yun kirletilmesini yasaklayan" bir dinin "kirlilik" algısı da, o kadar "haklı" veya "gerçekçi"dir: Bütün bu söylemin gerisinde,insanların, başka insanlarla (ölü, sidik,bok, vb.) temasının önlenmesi kaygısı yatar.

Yoksa, MÖ. 2000 yılında konu "hijyen" değildi.

Bu noktayı Avesta'da şöyle okuruz:
[[ 42. Ey Maddi Dünyanın Yaratıcısı, Sen, Kutsal Biri! Bir köpeğin veya insanın cesedine dokunmuş olan Homa tekrar temiz hale getirilebilir mi?

43. Ahur Mazda (şöyle) cevapladı: ”Olabilir, Ey Kutsal Zarathuştra! Eğer Homa sunu (törende sunulmak) için süzülmüş vaziyette ise, kirlenmişlik ile hiç bir bağı kalmaz, hiç bir ceset ona ölüm veya çürüme sokamaz]]

Çevirmen S.Bilgin, Homa hakkında da şu bilgiyi verir:
"Homa, bir yönüyle hayat bitkisidir, suyu ”ab-ı hayat” olarak kabul edilir. O, bir kere sunu niyetiyle ve usuluna uygun olarak preslenirse, artık hiç bir ölüm onun içine giremez, çünkü, O, kendisi ölümün antitezidir."

***
“ÖLÜ İLE SUYUN, TOPRAĞIN, ATEŞİN… KİRLETİLMEMESİ”
ÖLÜ ETİNİN İNSANLARDAN UZAK TUTULMASI ÇABASI!


1. Bir adam veya bir köpeğin üstünde öldüğü toprak parçası ne kadar süre ekilmemiş olarak bırakılır?
Ahura Mazda (şöyle) cevapladı: ”Ey Kutsal Zarathuştra! Bir adam veya bir köpeğin üstünde öldüğü toprak parçası, bir yıl boyunca ekilmeden bırakılacaktır.”


2. ”Mazda Tapıcıları’ndan hiç biri bir yıl boyunca, bir adam veya bir köpeğin üstünde öldükleri (tarla) parçasını ekemezler, sulayamazlar, (ama) eğer isteseler, (o tarlada) ölüm olayının meydana geldiği yerin çevresini ekebilirler, sulayabilirler.'


4. Ey Maddi Dünyanın Yaratıcısı, Sen, Kutsal Biri! Eğer Mazda Tapıcıları bir yıl içerisinde, bir adam ya da köpeğin üstünde öldüğü yeri ekerlerse veya sularlarsa, (o zaman) kendilerine hangi ceza verilecektir?


10. Ey Maddi Dünyanın Yaratıcısı, Sen, Kutsal Biri! Eğer bir adam, ölü bir köpeğin veya adamın, bir küçük parmağın uç kemiği büyüklüğündeki bir kemiğini yere atarsa ve ondan (bu kemikten) iç yağı veya ilik dökülürse, bu (işin sorumlusu olan) adama ne ceza verilecektir?


11. Ahura Mazda (şöyle) cevapladı: ” Aspahe -astra ile otuz kırbaç, Sraoşa-karana ile otuz kırbaç (vurulacaktır).”


24. Ey Maddi Dünyanın Yaratıcısı, Sen, Kutsal Biri! Eğer bir adam, ölü bir köpeğin veya adamın tüm iskeletini yere atarsa ve ondan iç yağı veya ilik dökülürse, bu adama ne ceza verilecektir?


25. Ahura Mazda (şöyle) cevapladı: ”Aspahe-astra ile bin kırbaç, Sraoşa-karana ile bin kırbaç (vurulacaktır).”

26. Ey Maddi Dünyanın Yaratıcısı, Sen, Kutsal Biri! Eğer Mayahut da araba ile, yaklaştığı bir akarsuyun akıntısında bir cesede rastlarsa ne yapacaksa da Tapıcıları’ndan biri; yürüyerek veya koşarak ya da at sürerektir?

27. Ey Zarathuştra! O, ayakkabılarını çıkararak, elbiselerinden kurtularak suya atakça dalacak ölüyü suyun dışına çıkaracaktır. O, ölü vücuda erişinceye dek aşağıya, suya; ayak bileğine kadar, dizine kadar, beline kadar veya bir insan boyuna kadar dalar (dalmalıdır).”

28. Ey Maddi Dünyanın Yaratıcısı, Sen, Kutsal Biri! Eğer bununla birlikte ceset parçalara bölünmüş ve çürümüşse, (o zaman) Mazda Tapıcısı ne yapacaktır?


 

Avesta'da, ölü bedenin toprağa gömülmesi,su'ya atılıp ateşle yakılması "günah", yani yasaktı.Buna karşılık, ölü beden Köpeklere ve Kuşlara yem edilmekteydi. Avesta alanlarında "Köpekler ve Kuşlara" parçalatılması gereken "ölü beden", Ege'de, Trakya'da "ateşte yakılarak" defnediliyordu.

Örneğin İlyada'da, Aşil tarafından öldürülen Hektor , son nefesini verirken, ölü bedeninin köpeklere parçalatıl
madan Turuvalılara teslim edilmesi için katiline yalvarmıştı:

“Yalvarırım, canın, dizlerin, anan baban adına,
Akha gemilerinin yanında köpeklerle bırakma beni.
Yığınla tunç al, altın al,
Babamla ulu anam armağanlar versin sana,
ama sen de onlara geri ver gövdemi,
ateş payımı alayım kadın, erkek Turuvalılardan”

Doğal olarak, Avesta'da hayvan "Köpekler" ile hayvan "Kuşların", daha önceki bir dönemde, "İnsan köpek" ve "insan kuşlar" olarak, ölü bedenleri yeyip yemediklerini sorgulamak gerekecek.

Bu tür "yasak"lamaların ve kuralların ardında, daha önceki bir dönemin toplumsal uygulaması olduğu açıktır.

 

***

ÖLÜ BEDEN KÖPEKLERE VE KUŞLARA YEM EDİLİR!


44. Ey Maddi Dünyanın Yaratıcısı, Sen, Kutsal Biri! Ey Ahura Mazda, ölünün vücudunu nereye götüreceğiz, nereye koyacağız?


45. Ahura Mazda (şöyle) cevapladı: “Ey Kutsal Zarathuştra! Onlar, ceset yiyici köpekler
in ve kuşların her zaman bulunduğunu bildikleri en yüksek tepelere (bırakacaklar).”


46. “Mazda Tapıcıları cesedi; ceset yiyici köpeklerin ve kuşların (oradan) aldıkları kemikleri suya ve ağaçlara taşımalarını engellemek için, saçından ve ayaklarından demir ile, taşla ya da kurşun ile sıkıca tutturacaklar.”

47. “Eğer onlar cesedi oraya sıkıca tutturmasalar ve ceset yiyici köpeklerle kuşlar (cesedin bulunduğu tepeye) gidip kemikleri suya ve ağaçlara taşısalar, (bu vecibeyi yerine getirmedikleri için) onlara hangi ceza verilecektir?

48. Ahura Mazda (şöyle) cevapladı: “Onlar peşotanu (olmuşlardır); aspahe-astra ile iki yüz kırbaç, Sraoşa-karana ile iki yüz kırbaç (vurulacaktır).”

49. Ey Maddi Dünyanın Yaratıcısı, Sen, Kutsal Biri! Ey Ahura Mazda, ölünün kemiklerini nereye götüreceğiz, nereye bırakacağız?

50. Ahura Mazda (şöyle) cevapladı: “Mazda Tapıcıları (bu iş için), köpeklerin, kurtların, tilkilerin (rupah), erişemeyecekleri bir bina (daxma) inşa edecekler, ki orada yağmur suyu duramasın (aksın).”

51. “Eğer imkanları varsa onlar; böylesi bir binayı taşlar, harç ve toprakla yapacaklardır. Eğer imkanları yoksa; onlar ölüyü kendi halısı ve yastığı üstüne, gök ışıkları ile giydirilmiş ve yüzü güneşe bakar vaziyette yere yatıracaklardır.”


"Öfkeli Sinek biçimindeki Drug Nasu"...
"Kuzey Bölgesi..."
"Leş yiyici köpekler..."
"Leş yiyici kuşlar..."
gibi kalıp kavramları diğer dini kitaplarda da buluyoruz....


"Öfkeli Sinek biçimindeki Drug Nasu" formülü, önceki dönemlerdeki ceset yiyici bir kişi tanımlaması olmalıydı. Fakat zaman içinde bu kavramdaki "sinek", Kuran'da bildiğimiz "sinek" olarak algılanmış ve "sağ kanadı şifalı", "sol kanadı hastalıklı" vb. bir sinek haliyle yorumlanmaya başlanmıştır.

Muhammed'in kendinden binlerce yıl önceki metin ve uygulamaları bilme olanağı yoktu; o, eski menkıbeler ile dönemin algılamasını birleştirip, "kutsal sinek"i formüle etmişe benziyor.

İlhan Arsel'in uzun uzadıya dalga geçip alaya aldığı işte bu "sinek algısı"dır. Muhammed'in bu kayıtları bilmemesi bir anlamda "mazur" görülebilir; onun derdi de bu değildi zaten..

Fakat, kendilerine "bilimci, ateist, maddeci, din eleştirmeni" diyenler, bu "kutsal sinek" algısının nasıl oluştuğunu, 2000'li yıllarda ellerinde de çok sayıda belge-bilgi olduğuna göre, araştırmak zorundaydılar.

"Sinek" kavramına, İnanna- Dummuzi dönemlerinden itibaren rastlıyoruz. "Erkek sinek", "teşrifatçı","ölü yiyici" vb. biçimleri üzerinde yazılarımızda durmaya çalıştık.

***
 ÖFKELİ SİNEK BİÇİMİNDEKİ DRUG NASU ÖLÜ BEDENE SALDIRIR!

1. Zarathuştra Ahura Mazda’ya sordu: “Ey Ahura Mazda, En Erdemli Ruh, Maddi Dünyanın Yaratıcısı, Sen, Kutsal Biri! Bir adam öldüğünde Drug Nasu (kirletmek üzere) ne zaman onun üstüne atılır?

2. Ahura Mazda (şöyle) cevapladı: ”Ey Spitama Zarathuştra, ruh bedeni terk ettiği anda Drug Nasu direkt olarak kuzey bölgesinden, çok öfkeli bir sinek biçiminde, dizleri ve kuyruğunun şekli çıkıntılı, her tarafı kire bulanmış ve en kötü xrafstralara benzer bir şekilde gelir ve (ölünün) üstüne çullanır.”


3. “Onun üstünde O (Nasu); köpek cesedi görünceye kadar veya onu yiyinceye kadar, leş yiyici kuşlar (cesede doğru) uçuncaya kadar kalacaktır. Köpek onu (cesedi) gördüğünde veya yediğinde, leş yiyici kuşlar ona (cesede) doğru uçtuğunda, çok öfkeli bir sinek biçiminde olan, dizleri ve kuyruğunun şekli çıkıntılı, her tarafı kire bulanmış ve en kötü xrafstralara benzeyen Drug Nasu, kuzey bölgelerine doğru kaçacaktır.”


4. Ey Maddi Dünyanın Yaratıcısı, Sen, Kutsal Biri! Eğer bir adam bir köpek tarafından öldürülmüşse veya bir kurt tarafından veya büyü ile (yâtû) veya yapay nefretle [bês] veya bir uçurumdan yuvarlanarak veya kanun gereği veya bir kaatil tarafından öldürülmüşse veya kementle ölmüşse (öldürülmüşse), Drug Nasu (kirletmek üzere) ölümden ne kadar süre sonra gelip onun üstüne atılır?


5. Ahura Mazda (şöyle) cevapladı: Ölümden bir vakit sonra, Drug Nasu kuzey bölgesinden, çok öfkeli bir sinek biçiminde, dizleri ve kuyruğunun şekli çıkıntılı, her tarafı kire bulanmış ve kötü xrafstralara benzer bir şekilde gelir ve (ölünün) üstüne çullanır.”

***

"Ölümü yarattı" diye somut bir ifadeye rastlarsak, bunun "tanımlanmış" bir ölüm olduğunu söyleyebiliriz.
Ama bu demek değildir ki, "tanımlanmadan önce ölüm yoktu"...
"Tanımlama", eski toplumda zaten var olan bir olguyu, kişiyi, kurumu "yasal hale getir
me", "görev ve yükümle belirginleştirme", "tüm taraflarca tanınmasını sağlama" rolünü üstlenmektedir.

Tanımlama ve-ya ad verme, özellikle eski toplumun "olmazsa olmazlarından biri"sidir.

"Adı-sanı belirsiz" sözü günümüzde bile "ne idügü belirsiz" olduğuna göre, bir "aidiyet"le ancak var olunması mümkün olan eski toplumda "adlanma", "adlandırma", uygarlık yoluna girmekte olan topluluklar için 1 nolu işlerden birisidir.

Sümer-Akkad tabletlerinde gördüğümüz "me"ler, medeniyet alametleri, sancaklar, ritüeller, bayraklar, tanrılara övgü ilahileri... vb. hepsi o sıralarda, birer birer "tanımlanarak" var edilen, inceden inceye detaylandırılmış "toplumsal kurum"lardır.

Evren yaşamına ait ölüm ile, örneğin "İnanna'nın Yer Altına İnişi" ritüelindeki kurban edilme olarak "tanımlanmış ölümü" birbirinden ayrı ele almamız lazım.



Sonunda Avesta, "ölü konusu"ndaki asıl sorunun ne olduğunu hiçbir şüphe bırakmayacak şekilde ortaya koymaktadır: "Köpek leşi, insan cesedi yiyiciliği"...

Ceset yiyicilerin gözü çıkarılıyor ama, anlaşıldığı kadarıyla sadece evi yıkılıp yerleşimden kovuluyor ama öldürülmüyor.(?)

"Köpekten iğrenme", "köpeğe dokunmama" gibi dinsel direktiflerin altında yatanın da, "köpeği öldürme" ve "köpeği yedi" ith
amı ile karşılaşmak olduğunu anlıyoruz. Bu "tavşan","domuz" vb. dokunma yasağı olan tüm "hayvan totem"ler için vaaz edilen kuralın ardındaki asıl argümandır.

Şunu da yeniden ekleyelim:
"Köpek" ile, "tavşan" ile, "domuz" ile, "deve" ile... vb. kast edilen önceki dönemler bakımından "insan köpek", "insan domuz", "insan tavşan", "insan deve"dir. Sonraki zamanda "insan köpek" kavramı "hayvan köpek" ile "insan" arasında ayrışarak, uygulama ve ritüeller sadece hayvan olarak "köpek", "deve", "domuz", tavşan" vb.ne aktarılmıştır. Böylece de İnsanoğlu, yenilmekten, kurban edilmekten kurtulmuştur.


***

KÖPEĞİN VEYA İNSANIN ÖLÜSÜNÜ YİYEN BİRİSİ

23. Ey Maddi Dünyanın Yaratıcısı,

Sen, Kutsal Biri!
Bir köpeğin leşini veya bir insan cesedini yemiş olan biri yeniden temiz hale gelebilir mi?

24. Ahura Mazda (şöyle) cevapladı:
“Olamaz, ey Kutsal Zarathuştra!
Onun evi yıkılacaktır, onun hayatı parçalanacaktır, onun parlak gözleri çıkarılacaktır; Drug Nasu ona çullanacak, onu tırnaklarının ucuna kadar yakalayacaktır ve O, o andan itibaren ebediyete kadar kirli kalacaktır.”

 

Kuran'da da "ins topluluğu" ve "Cin topluluğu" şeklinde bulunan ayrımdaki "cin topluluğu"nun "hayali", "görünmez" "varlık-yokluk" olduğu sanılır.... Aslında bu ayrım "iki kutuplu ilişki" biçiminin adıdır.
Biri gündüzcü ise, öteki gececidir...
Biri "sağcı" ise, öteki "sol"cudur..
Biri, hayvanın sağ kulağına üflerse, öteki duayı sol kulağına mırıldanır...
Biri, adaklarını gündüz sunarsa, öteki gec
e sunar... vb.
İmanılar ile kaba ateistler, bu "cin topluluğu"nun, hayali, ruhani bir topluluk olduğundan neredeyse emin gibidirler, ama... yine de, "Nusaybin Cinleri gelip Kuran okuyunca", "Cin'ler insanoğlu kızlarıyla cinsel ilişki kurunca", cin'lerin "insan gibi" olan davranışları okununca, bir kısmı biraz şüpheye düşer; bir kısmı ise işi alaya alarak götürmeye çalışır.

Avesta'da da, daha önceki bölümlerde "Daeva" lar,Dev'ler, sanki hayali, görünmez, ruhani bir varlık-yokluk imiş gibi tanımlanırken, pratisyen hekimlerimizi için denek kullanma gündeme gelince, görürüz ki, bunlar "tıpkı basım insan"dırlar! Pratisyen hekimlerimiz denemeleri bunlar üzerinde yapacaklar; "doktor" olabilmek için, sınav denemelerini "Dev tapıcıları" üzerinde gerçekleştireceklerdir.

Ölü bedenler ile bu kadar çok içli-dışlı olan topluluklar,aynı zamanda Tıp-Medicine bilgisini en çok geliştiren topluluklardır.

Mısır ve Med (Medicine bu Med'den gelmiş olmalı..) topluluklarının tıp alanındaki başarılarının altında, Mısır Mumyacılığı ile Avesta Ölü yiyiciliği-ölü bedeni parçalayıcılığı yatıyor olmalıdır.

 

***

LAFA GELİNCE “RUH DÜNYASI”
TIBBİ DENEYE GELİNCE TAM BİR DENEK!


36. Ey Maddi Dünyanın Yaratıcısı, Sen, Kutsal Biri! Eğer Mazda Tapıcısı biri tedavi etme sanatını uygulamak isterse, ustalığını önce kimin üstünde denemelidir? Mazda Tapıcıları’nın üstünde
mi, Daeva (Dev) Tapıcıları’nın üstünde mi?


37. Ahura Mazda (şöyle) cevapladı: ”Mazda Tapıcıları’ndan ziyade, önce Daeva (Dev) tapıcılarının üstünde yeteneğini denemelidir. Eğer O, bir Daeva Tapıcısı’nı bıçakla tedavi etmiş ve adam ölmüşse, eğer O, ikinci bir Daeva Tapıcısı’nı bıçakla tedavi etmiş ve (o da) ölmüşse, eğer O, bir üçüncü Daeva Tapıcısı’nı bıçakla tedavi etmiş ve (o da) ölmüşse; (bu adam) ebediyen tedavi sanatı için uygun (biri olarak) kabul edilemez.'


38. Bundan dolayı Onun bir Mazda Tapıcısı’nı tedavi etmesine asla müsaade etme, Onun bir Mazda Tapıcısı’nı bıçakla tedavi etmesine ve bıçakla yaralamasına asla müsaade etme. Eğer O, herhangi bir şekilde bir Mazda Tapıcısı’nı tedavi etmeye kalkarsa, eğer O, bir Mazda Tapıcısı’nı bıçakla tedavi etmeye ve onu (böylece) yaralarsa, O; kasti adam öldürme cezasına çarptırılacaktır.

39. “Eğer O, bıçakla bir Daeva Tapıcısı’nı tedavi edip iyileştirirse, eğer O, bıçakla ikinci bir Daeva Tapıcısı’nı tedavi edip iyileştirirse, eğer O, bıçakla üçüncü bir Daeva Tapıcısı’nı tedavi edip iyileştirirse, o andan itibaren O, tedavi sanatını ebediyen uygulamak için uygun (sayılır).”

40. “O andan itibaren O, istediği gibi Mazda Tapıcıları’nın (tıbbi) bakımını yapabilir, (onları) bıçakla tedavi edebilir ve onları bıçakla iyileştirebilir.”

 

 

Kişinin sosyal statüsü yüksek ise, tedavi ücreti düşük alınıyor. Buna göre "Rahip" için "bedava tedavi" ile başlanarak giderek ücret artıyor.

Bir başka dikkat çeken yan,"kadın (dişi insan)" için ücret "dişi hayvan" üzerinden fiyatlandırılıyor.

Erkek için erkek cins hayvan,kadın için dişi cins hayvan, ç erkek veya kız çocuk için erkek veya dişi cins yavru hayvan uygulamasına "kurban" - "kefare...
t" sisteminde tam olarak "bire bir" halinde görürüz zaten.

Günümüzde "banka kartına ortak danaya girmek"... gibi "modern ticari deha ruhları" varsa da, eski toplum, kefaret konusunu ve başka toplumsal konuları, "hayvan=insan", "bitki=insan" paradigması üzerinden çözer; hatta hayvanlara da aynı nedenle,tıpkı insan gibi, bir insan=hayvan olarak ceza verir.

Son olarak, Avesta sırasında, tedavinin makbulünün "bıçak-operasyon" ve "bitkisel ilaç"
dışına "okuma-üfürme ile tedavi"ye doğru geliştiğini görüyoruz.

 

***

TEDAVİ FİYATLARINDA MEVKİ VE CİNSİYET

41. Bir tabip, bir rahibi, kudsiyete ermek için (para açısından bedava) tedavi edecektir. O (tabip), bir nmanapatiş’i, ucuz bir öküz fiatına tedavi edecektir. O (tabip), bir vispatiş’i, normal bir öküz fiatına ted
avi edecektir. O (tabip), bir zantupatiş’i, yüksek değerdeki bir öküz fiatına tedavi edecektir. O (tabip), bir dahyupatiş’i, dört boyunduruklu bir araba fiatına tedavi edecektir.


42. “O (tabip), bir evin reisinin karısını, dişi bir eşek fiatına tedavi edecektir. O (tabip), vispatiş’in karısını, bir inek fiatına tedavi edecektir. O (tabip), bir zantupatiş’in karısını, bir kısrak fiatına tedavi edecektir. O (tabip), bir dahyupatiş’in karısını, dişi bir deve fiatına tedavi edecektir.”


43. “O (tabip), bir vispatiş’in oğlunu, yüksek değerdeki bir öküz fiatına tedavi edecektir. O (tabip), yüksek değerdeki bir öküzü, normal değerdeki bir öküz fiatına tedavi edecektir. O (tabip), normal değerdeki bir öküzü, düşük değerdeki bir öküz fiatına tedavi edecektir. O (tabip), düşük değerdeki bir öküzü, bir koyun fiatına tedavi edecektir. O (tabip), bir koyunu, bir öğünlük yemek fiatına tedavi edecektir.”


44. “Ey Spitama Zarathuştra! Eğer bir çok tabip aynı anda kendilerini takdim ederlerse, (bunlardan) kimisi bıçakla tedavi eder, kimisi bitkisel ilaçlarla, kimisi ise Spenta Mãthra ile tedavi eder; ki bu sonuncusu imanlıların vücudundaki hastalığı en iyi uzaklaştırandır.

 

"Kutsal elliler", "kutsal yüzler,"kutsal binler" kavramlarının eski toplumun bir yönetim birimi olduğunu; dini kitaplarda da yer aldığını biliyoruz.

Dev'ler, Ahura Mazda-Avesta alanının eşdeğer karşı kutbunu oluşturur ve "bütünlüğü" sağlar. "Gündüz", "Gece" ile "aydınlık" ,"karanlık" ile, "iyi güç", "kötü güç" ile, "su" ile "ateş", "gök" ile "toprak".... vb. tamamlanır ve ayrışmış toplumun kura...
lları dişli çarkı gibi birbirine geçip toplumları hareket ettirir.

"Sessizlik kuleleri"ne konulan ölüleri, "köpek" ve "kuşlar" kadar, Dev'ler yemektedir.

Ölülerini karşı toplum birimine sunan topluluklar, bu nedenle ölüleri ile aralarında çok daha farklı bir ilişki geliştirmişlerdir.

"Eti senin kemiği benim" kuralı, nedensiz bir deyim değil; eski toplumun bir uygulama kılavuzudur. İskelete sahip çıkmayan "ölü sahibi" kişi için ciddi cezaların olması bunu gösteriyor.

Ölüleri bir alana bırakma ve karşı toplum birime yemeleri için sunma, sanki Göbekli Tepe kutsal alanına değin bağlanması gerekir gibi görünüyor.

"Daxma"lar, "ölü kuleleri", "ölü çardakları" Daevalar-dev'ler için hazırlanmış ölü eti sunum noktalarıdır. Avesta'da, bir süre sonra, artan kemikleri gömme ve "Daxma"ları yıkma öğütlenmeye başlanmaktadır.

Ölü kültünün gelişmesinin ve mezarlıklarda bıçak, balta, yiyecek ve içecek kabı bulunuyor olmasının ve hatta onları kırarak mezarı örtmenin altında yatan gerçek, geçmiş ölü yamyamlığıdır. Eski toplum, zaman içinde, ziyafet kefaretleri vererek ölü bedeni satın alma yolunu seçmiş; yüzlerce tür "ölü ruhu için" adını verdiği ritüeller geliştirmiştir: Tek değişmez şart ile! Hepsi, dönüp dolaşıp "ölü bedene karşılık yeme-içme ziyafet töreni ile taçlanacaktır!"

***
DEV’LER NEREDEDİR, KİMLERDİR, NE YERLER?

55. Ey Maddi Dünyanın Yaratıcısı, Sen, Kutsal Biri! Daevalar nerededirler? Nerededirler Daeva tapıcıları, Daeva Güçleri’nin (toplanıp) birlikte saldırıya geçtikleri o yer neresidir? Daeva Güçleri’nin aceleyle g
eldikleri o yer neresidir? Onların; günah işletmek için ellilere ve yüzlere, yüzlere ve binlere, binlere ve onbinlere, onbinlere ve sayılamayacak sayıdakilere (karşı) birlikte saldırıya geçtikleri o yer neresidir?

56. Ahura Mazda (şöyle) cevapladı: “Ey Spitama Zarathuştra! Daevalar’ın bulunduğu yer; yerin yüzeyinde, ölü insanların cesetlerinin konulması için inşa edilmiş olan şu daxmalardır. Orası, Daeva Güçleri’nin birlikte saldırıya geçtikleri yerdir. Orası Daeva Güçleri’nin aceleyle toplaştıkları (geldikleri) yerdir. Orası onların; günah işletmek için ellilere ve yüzlere, yüzlere ve binlere, binlere ve onbinlere, onbinlere ve sayılamayacak sayıdakilere (karşı) birlikte saldırıya geçtikleri yerdir.”

57. “Ey Spitama Zarathuştra! Tıpkı siz ölümlülerin maddi dünyada pişmiş yemek ve pişmiş et yediğiniz gibi, Daevalar da bu daxmalarda yiyeceklerini yerler, pislik saçarlar. Tıpkı siz insanların yediklerinizden tat aldığınız gibi, onlar da yediklerinden haz alırlar.”

58. “Böylece Daevalar, şu daxmalarda kökleşmiş olan pis kokular bulundukça, orada eğlenirler. Böylece daxmalardan enfeksiyon hastalıkları yükselir; uyuz, sıcak ateş, ruh (hastalıkları?), soğuk ateş (Peh; sart austisnih veya tap-i sart), kemik hastalıkları, saçların vakitsiz aklaşması (gibi hastalıklar). Orada güneşin battığı akşam saatlerinden sonra, ölümün insanların üstünde çok büyük bir hakimiyeti vardır .”

59. “Eğer orada; İyi Güç’e aldırış etmeyen, Kötü Güç’ün takipçisi kişiler, (yani) Gainiler varsa, (bunlar); kalçalarının (yardımıyla), ellerinin (yardımıyla) ve örülmüş saçlarının (yardımıyla) bu hastalıkları üçte bir oranında güçlendirirler.”
http://www.kurannesli.info/bilgibankasi/yazi.asp?id=911
 
 
KAPLARIN ARINDIRILMASI

73. “Ey Maddi Dünyanın Yaratıcısı, Sen, Kutsal Biri! Köpek leşi veya insan cesedi ile temasa gelen yemek kapları arınmış hale getirilebilir mi?”

74. Ahura Mazda (şöyle) cevapladı: “Getirilebilirler, Ey Kutsal Zarathuştra!

“Eğer onlar altından yapılmış iseler; bir kere gaomêz ile yıkayın, bir kere toprakla ovun, sonunda bir kere su ile yıkayın, onlar arınmış olacaklardır.”
“Eğer onlar gümüşten yapılmış iseler; iki kere gaomêz ile yıkayın, iki kere toprak ile ovun, sonunda iki kere su ile yıkayın, onlar arınmış olacaklardır.”
“Eğer onlar bronzdan (pirinçten) yapılmış iseler; üç kere gaomêz ile yıkayın, üç kere toprak ile ovun, sonunda üç kere su ile yıkayın, onlar arınmış olacaklardır.”
“Eğer onlar çelikten? yapılmış iseler; dört kere gaomêz ile yıkayın, dört kere toprak ile ovun, sonunda dört kere su ile yıkayın, onlar arınmış olacaklardır.”
“Eğer onlar taştan oyulmuşlarsa; altı kere gaomêz ile yıkayın, altı kere toprak ile ovun, sonunda altı kere su ile yıkayın, onlar arınmış olacaklardır.”
“Eğer onlar topraktan ya da ağaçtan yapılmış iseler, onların arınmaları ebediyen mümkün değildir.”


***
Mezopotamya kayıtlarında kurban olarak sunulan hayvanların, türü, cinsiyeti, yaşı, rengi, kurban edilme türü (yakarak, boğarak, kafasını kopararak...), daha önce farklı tanrılara gözünün, kulağının, boynuzunun vb. adanmamış ve-ya boğazından kan alınmamış olması vb. gibi son derece ayrıntılandırılmış noktalar bulunduğuna yazılarımızda dikkat çekmiştik.

Hayvan kurbanlarla ilgili olarak, çok önemli ...bir nokta daha bulunmaktadır: O da, kurban edilecek sunu hayvanların nelerle beslenmiş olduğu, neleri mutlaka yemiş veya neleri asla yememiş olması gerektiği gibi noktalardır.

Hayvan kurban, tıpkı yerine geçtiği insan ile eşitlenerek, o insan için "haram" ve-ya "helal" yiyecekler her ne ise, onlardan mutlaka yemiş ve-ya kesinlikle yememiş olmalıydı.

Akkad ritüellerinde ayrıntılarıyla incelemiş olduğumuz bu nokta, Avesta'da bir kez daha karşımıza çıkıyor.

Buradaki "inek"i, bir "hayvan" inek olarak ele almak gerektiği gibi, daha önceki dönemler bakımından "insan inek" olarak da düşünmekte gereklidir.

Çünkü, hayvanlar dünyası bakımından, kimin neyi yeyip yemediği, doğal olarak eski toplum için de bir önem taşımaz.

Eski toplum kurallarını kendi insan bireyleri için oluşturur ve fakat, hayvan ve bitki ile insanı eşitlemeye başladığı noktada, hayvan ve bitkiden, bir insandan kurallara nasıl uymasını bekliyor ise, insan ile eşdeğer olarak ele aldığı hayvan ve bitkiye karşı da o şekilde yaklaşır.

Eğer, bir topluluk domuzu, ceylanı, deveyi, tavşanı "yeme" ( "dokunma yasağı" bunun uç biçimidir) yasağı uyguluyor ise, bu hayvanları "insan"la eşitlediği içindir.

Eğer, bir topluluk fasulyeyi, börülceyi, mercimeği, marulu, kabağı... "yeme-me" kuralı uyguluyor ise, bu bitkileri "insan" la eşitlediği içindir.

O topluluğun "yeme" yasağı, özünde, "hayvan" ve "bitki" ile ilgili değil, hayvan ve bitki totemle sembolize edilen insan yeme yasağıdır.


***
KÖPEK LEŞİ VEYA İNSAN CESEDİ YİYEN İNEK’İN DURUMU
76. Ey Maddi Dünyanın Yaratıcısı, Sen, Kutsal Biri! Bir köpeğin leşini veya insanın cesedini yiyen bir inek yeniden arınmış hale getirilebilir mi?
77. Ahura Mazda (şöyle) cevapladı:

“Olabilir Ey Kutsal Zarathuştra! Rahip bir yıl boyunca; zaothra törenlerinde kullanılacak olan baresma için (lazım olan) sütü ve peyniri (ve) zaothra törenlerinde kullanılacak olan eti bu (inekten) alamayacaktır. İmanlılar ondan (elde edilen; et, süt ve peyniri) bir yıl geçtikten sonra, eskiden olduğu gibi yiyebilecekler.”


"Bir köpek = bir adam" yaklaşımı,Avesta'da çok açıktır.
İslami yaklaşımda "köpek"e karşı negatif yaklaşımın arkasında, İslam'ın ön kaynaklarının "köpek-insan" topluluğuyla arasında kurmuş olduğu ilişkinin karakteri yatar.

Eğer İslam, "kadın, köpek,eşek.." arasında bir ilişki kuruyor ise, buradan anlaşılması gereken, İslam'ın ön kaynak toplumlarının erkeklerinin, "köpek ve eşek totemine ait kadınlarla evlilik-cinsel ilişki kurmakta" olduklarıdır.

Mezopotamya'da "köpek" ve "eşek"li deyim ve uygulama, ritüellerin çokluğu nedensiz değildir.

İnsan ve köpek ölüsüne karşı bu denli uzak durmanın, uzak durmayı "korku" noktasına kadar taşımanın arkasında, insan=köpek eti yiyiciliği bulunmaktadır.

"Eşek Partisi kurulan" ve "Köpeğe dokunma günahı"nın günümüzde de geçerli olduğu Kürt bölgelerinde, geçmişteki "köpek totem" ve "eşek totem" varlığından ve etkilerinden bahsedebiliriz.

 

***

KÖPEK VEYA ADAM ÖLÜSÜNE AYNI YAKLAŞIM

1. Eğer bir köpek veya bir adam; bir evin kereste iskeletinin veya bir kulübenin keçe örtüsünün altında ölürse, (o zaman) Mazda Tapıcıları ne yapacaklardır?


2. Ahura Mazda (şöyle) cevapladı:
“Onlar bir daxma araştıracaklar, onlar tüm çevrede bir daxma araştıracaklar. Eğer onlar ölüyü nakletmenin, evi nakletmekten daha kolay olacağına karar verirlerse, o zaman ölüyü (oradan) çıkaracaklar ve evin ayakta kalmasına müsaade edecekler. Onlar, (ayakta kalan evi); urvâsni veya vohu-gaona veya vohu-kereti veya hadhâ-naêpata veya hoş kokulu başka bir bitki ile parfümleyeceklerdir.”


3. “Eğer onlar evi nakletmenin ölüyü nakletmekten daha kolay olacağına karar verirlerse, (o zaman) evi oradan uzaklaştıracak, ölüyü oracıkta bırakacaklardır. (Naklettikleri evi); urvâsni veya vohu-gaona veya vohu-kereti veya hadhâ-naêpata veya hoş kokulu başka bir kokulu bitki ile parfümleyecekler.”


 
MASTÜRBASYON, HOMOSEKSÜEL İLİŞKİ, DEVEA OLMAK

26. “Ey Maddi Dünyanın Yaratıcısı, Sen, Kutsal Biri!

Eğer bir adam, istemeyerek ve tabii olmayan bir cinsel ilişkiyle; kendi tohumlarının çıkarılmasına veya çıkarılmasına yol (açıcı bir davranışa) bilinçsizce girmişse o adama ne ceza verilir?

Ahura Mazda (şöyle) cevapladı: “Aspahe-astra ile sekiz yüz kırbaç, Sraoşa-karana ile sekiz yüz kırbaç (vurulacaktır).”


27. Ey Maddi Dünyanın Yaratıcısı, Sen, Kutsal Biri! Eğer bir adam, tabii olmayan bir ilişkiyle; kendi tohumlarının çıkarılmasına veya çıkarılmasına yol (açıcı bir davranışa) bilinçli bir şekilde (planlayarak) girmişse o adama ne ceza verilir? (Bu eylemin) kefareti nedir? (Bu eylemden) arınma nasıl olur?


Ahura Mazda (şöyle) cevapladı: “Bu fiili ödeyebilecek hiç bir (parasal) şey yoktur. Onu (kırbaçla) telafi edebilecek hiç bir şekil yoktur. Ondan (ruhu) arındırabilecek hiç bir temizlenme şekli yoktur. Bu (öyle) bir ihlaldır ki; onun için kefaret olabilecek hiç bir şey ebediyen olmayacaktır.”

28. Ne zaman bu böyle olur?

“Günahkâr Mazda’nın kanununun (dininin) icracısı (rahip) olduğu veya bu kanun hususunda eğitim almış olduğu hallerde bu böyle olur (affedilmez olur). Fakat eğer o, Mazda’nın kanununun icracısı olmamışsa veya bu kanun hususunda eğitim almamışsa; bu adam günahını itiraf ederek bir daha asla böylesine yasak bir eylemde bulunmayacağı hususunda azimli davranmışsa, Mazda’nın kanunu bu günahı onun üstünden kaldırır.”

31. “Ey Maddi Dünyanın Yaratıcısı, Sen, Kutsal Biri!
Bir Daeva olan o adam kimdir?
Daevalar’ın tapıcısı olan o adam kimdir?

O, Daevalar’ın erkek (rolündeki) sevgilisi (xwaza) midir?

O, Daevalar’ın dişi (rolündeki) sevgilisi (xumba) midir ?
O, bir dişi Daeva mıdır? O, kendisinin en içteki egosu (daenası) itibariyle mi Daeva’dır?
O, tüm benliği ile mi Daeva’dır? O kimdir ki, ölmeden önce Daeva’dır, öldükten sonra (ise) görülmemiş (derecede) bir Daeva olacaktır?

32. Ahura Mazda (şöyle) cevapladı: “Bir adam ki, kadınlarla cinsel ilişkide bulunduğu gibi, erkeklerle de ilişkide bulunursa veya bir kadının erkeklerle cinsel ilişkide bulunduğu gibi (bir erkekle) cinsel ilişkide bulunursa o adam Daeva’dır; o adam Daeva tapıcısıdır; o adam Daevalar’ın erkek sevgilisidir (xwaza); o adam Daevalar’ın dişi sevgilisidir (xumba); o bir dişi Daeva’dır; o kendisinin en içteki egosu itibariyle Daeva’dır; o tüm benliği ile Daeva’dır; o ölmeden önce Daeva’dır; o öldükten sonra (ise) görülmemiş derecede bir daeva olacaktır; böyledir o, erkekle erkek gibi (aktif) ve kadın gibi (pasif) cinsel ilişkide bulunan .”

 
İTİRAF SUÇUN CEZASINI KALDIRIR

29. “Ey Spitama Zarathuştra! Mazda Dini gerçekten; günahını itiraf edeni,

-bu günahın zincirlerinden kurtarır,
-(bu itiraf) güveni ihlal etme suçunu kaldırır,
- (bu itiraf) imanlı birini öldürme suçunu kaldırır,
-(bu itiraf) ceset gömme suçunu kaldırır,
-(bu itiraf) kefareti mümkün olmayan eylem suçunu kaldırır, -(bu itiraf) en ağır ceza gerektiren suçun cezasını kaldırır, -(bu itiraf) her nereden gelirse gelsin, onların tüm günahlarını kaldırır.”

30. “Ey Spitama Zarathuştra! Mazda Dini aynı yolla süratli esen bir rüzgârın bir ovayı süpürdüğü gibi, imanlı bir adamın tüm kötü düşüncelerini, kötü sözlerini ve kötü eylemlerini temizler.”
“Bırak bundan böyle Senin tüm eylemlerin iyi olsun, Ey Spitama Zarathuştra!
Senin günahların için bir tam kefaret, Mazda Dini yardımıyla yürürlüğe (girmiştir).”
 
 


ÇUKURDA ARINMA

35. Ey Maddi Dünyanın Yaratıcısı, Sen, Kutsal Biri! Bir köpeğin leşine veya bir insanın cesedine dokunmuş olan bir adam arınabilir mi?


36. Ahura Mazda (şöyle) cevapladı: “Ey Kutsal Zarathuştra! Olabilir. .. Eğer bu temas gerçekleş(meden önce) Nasu (ceset), ceset yiyici köpekler ve kuşlar tarafından vurulmuşsa (onlar cesedi yemişse), (temasta bulunan kişi) vücudunu gaomêz ve su ile yıkayarak arınacaktır.”


37. “Eğer bu temas gerçekleştiğinde Nasu daha henüz ceset yiyici köpekler ve ceset yiyici kuşlar tarafından vurulmamışsa (etleri onlar tarafından yenilmemişse), o zaman Mazda Tapıcıları zeminde üç çukur açacaklardır ve o bunun üzerine vücudunu gaomêz ile yıkayacaktır, su ile değil. Onlar daha sonra Benim köpeğimi kaldırıp getirecekler, köpeğimi (bu böyle olacak, başka türlü değil) onun (kirli adamın) yüzünün önüne getireceklerdir.”


38. “Mazda Tapıcıları, zeminde üç ayrı çukur daha açacaklardır ve o bunun üzerine vücudunu gaomêz ile yıkayacaktır, su ile değil. Onlar daha sonra Benim köpeğimi kaldırıp getirecekler, köpeğimi (bu böyle olacak, başka türlü değil) onun (kirli adamın) yüzünün önüne getireceklerdir. Daha sonra onlar, bu adam kuruyuncaya kadar bekleyecekler, ta ki tepesindeki en son saç teli (kuruyuncaya kadar).”


39. “Onlar zeminde üç çukur daha açacaklardır, bunun üzerine o, vücudunu su ile yıkayacaktır, gaomêz ile değil.”

ARINMA ORGANLARI VE BİÇİMİ


40. “O, ilk olarak ellerini yıkayacaktır, eğer onun elleri öncelikle temizlenmemişlerse, o tüm vücudunu kirlenmiş hale getirmiş olacaktır. O, ellerini üç kez yıkadığında, elleri temiz olduktan sonra, sen suyu kafasının ön cephesine serpeceksin.”


41. Ey Maddi Dünyanın Yaratıcısı, Sen, Kutsal Biri! İyi su kafanın ön cephesine erdiğinde, Drug Nasu nereye kaçar?


Ahura Mazda (şöyle) cevapladı: “Drug Nasu o zaman yüzünde, iki kaşın arasındaki bölgeye kaçar.”

42. Ey Maddi Dünyanın Yaratıcısı, Sen; Kutsal Biri! İyi su kafanın ön cephesinde iki kaşın arasındaki bölgeye erdiğinde, drug Nasu nereye kaçar?


Ahura Mazda (şöyle) cevapladı: “Drug Nasu o zaman kafanın arka cephesine kaçar.”


43. Ey Maddi Dünyanın Yaratıcısı, Sen, Kutsal Biri! İyi su kafanın arka cephesine erdiğinde, Drug Nasu nereye kaçar?


Ahura Mazda (şöyle) cevapladı: “Drug Nasu o zaman ön cephede, çenelerin üstüne kaçar.”

44. Ey Maddi Dünyanın Yaratıcısı, Sen, Kutsal Biri! İyi su ön cephede çenelerin üstüne erdiğinde, Drug Nasu nereye kaçar?


Ahura Mazda (şöyle) cevapladı: ”Drug Nasu o zaman sağ kulağın üstüne kaçar.”


45. Ey Maddi Dünyanın Yaratıcısı, Sen, Kutsal Biri! İyi su sağ kulağın üstüne erdiğinde, Drug Nasu nereye kaçar?


Ahura Mazda (şöyle) cevapladı: “Drug Nasu o zaman sol kulağın üstüne kaçar.”


46. Ey Maddi Dünyanın Yaratıcısı, Sen, Kutsal Biri! İyi su sol kulağın üstüne erdiğinde, Drug Nasu nereye kaçar?
Ahura Mazda (şöyle) cevapladı: “Drug Nasu o zaman sağ omuzun üstüne kaçar.”

47. Ey Maddi Dünyanın Yaratıcısı, Sen, Kutsal Biri! İyi su sağ omuzun üstüne erdiğinde, Drug Nasu nereye kaçar?


Ahura Mazda (şöyle) cevapladı: “Drug Nasu o zaman sol omuzun üstüne kaçar.”

48. Ey Maddi Dünyanın Yaratıcısı, Sen, Kutsal Biri! İyi su sol omuzun üstüne erdiğinde, Drug Nasu nereye kaçar?


Ahura Mazda (şöyle) cevapladı: “Drug Nasu o zaman sağ kol çukuruna kaçar.”

49. Ey Maddi Dünyanın Yaratıcısı, Sen, Kutsal Biri! İyi su sağ kol çukuruna erdiğinde, Drug Nasu nereye kaçar?

Ahura Mazda (şöyle) cevapladı: “Drug Nasu o zaman sol kol çukuruna kaçar:”

50. Ey Maddi Dünyanın Yaratıcısı, Sen, Kutsal Biri! İyi su sol kol çukuruna erdiğinde, Drug Nasu nereye kaçar?


Ahura Mazda (şöyle) cevapladı: “Drug Nasu o zaman ön cephede göğsünün üzerine kaçar.”

51. Ey Maddi Dünyanın Yaratıcısı, Sen, Kutsal Biri! İyi su ön cephede göğsünün üstüne erdiğinde, Drug Nasu nereye kaçar?

Ahura Mazda (şöyle) cevapladı: “Drug Nasu o zaman sırta kaçar.”


52. Ey Maddi Dünyanın Yaratıcısı, Sen, Kutsal Biri! İyi su sırta erdiğinde, Drug Nasu nereye kaçar?


Ahura Mazda (şöyle) cevapladı: “Drug Nasu o zaman sağ meme ucuna kaçar.”


53. Ey Maddi Dünyanın Yaratıcısı, Sen, Kutsal Biri! İyi su sağ meme ucuna erdiğinde, Drug Nasu nereye kaçar?


Ahura Mazda (şöyle) cevapladı: “Drug Nasu o zaman sol meme ucuna kaçar.”

54. Ey Maddi Dünyanın Yaratıcısı, Sen, Kutsal Biri! İyi su sol meme ucuna erdiğinde, Drug Nasu nereye kaçar?

Ahura Mazda (şöyle) cevapladı: ”Drug Nasu o zaman sağ kaburga kemiklerinin üstüne kaçar.

55. Ey Maddi Dünyanın Yaratıcısı, Sen, Kutsal Biri! İyi su sağ kaburga kemiklerinin üstüne erdiğinde, Drug Nasu nereye kaçar?


Ahura Mazda (şöyle) cevapladı: ”Drug Nasu o zaman sol kaburga kemiklerinin üstüne kaçar.”


56. Ey Maddi Dünyanın Yaratıcısı, Sen, Kutsal Biri! İyi su sol kaburga kemiklerinin üstüne erdiğinde, Drug Nasu nereye kaçar?


Ahura Mazda (şöyle) cevapladı: “Drug Nasu o zaman sağ kalçanın üstüne kaçar.”

57. Ey Maddi Dünyanın Yaratıcısı, Sen, Kutsal Biri! İyi su sağ kalçanın üstüne erdiğine, Drug Nasu nereye kaçar?


Ahura Mazda (şöyle) cevapladı: “Drug Nasu o zaman sol kalçanın üstüne kaçar.”


58. Ey Maddi Dünyanın Yaratıcısı, Sen, Kutsal Biri! İyi su sol kalçanın üstüne erdiğinde, Drug Nasu nereye kaçar?


Ahura Mazda (şöyle) cevapladı: “Drug Nasu o zaman seksüel bölgeye kaçar. Eğer kirli kişi bir erkekse, o zaman (suyu) önce arka tarafa serp, eğer kirli kişi bir kadınsa o zaman (suyu) arka taraftan önce ön tarafa serpeceksin.”

59. Ey Maddi Dünyanın Yaratıcısı, Sen, Kutsal Biri! İyi su seksüel bölgeye erdiğinde, Drug Nasu nereye kaçar?


Ahura Mazda (şöyle) cevapladı: “Drug Nasu o zaman sağ butun üstüne kaçar.”


60. Ey Maddi Dünyanın Yaratıcısı, Sen, Kutsal Biri! İyi su sağ butun üstüne erdiğinde, Drug Nasu nereye Kacar?


Ahura Mazda (şöyle) cevapladı: ”Drug Nasu o zaman sol butun üstüne kaçar.”

61 Ey Maddi Dünyanın Yaratıcısı, Sen, Kutsal Biri! İyi su sol butun üstüne erdiğinde, Drug Nasu nereye kaçar?


Ahura Mazda (şöyle) cevapladı: “Drug Nasu o zaman sağ dizin üstüne kaçar.'


***
62. Ey maddi Dünyanın Yaratıcısı, Sen, Kutsal Biri! İyi su sağ dizin üstüne erdiğinde. Drug Nasu nereye kaçar?

Ahura Mada (şöyle) cevapladı: “Drug Nasu o zaman sol dizin üstüne kaçar.”


63. Ey Maddi Dünyanın Yaratıcısı, Sen, Kutsal Biri! İyi su sol dizin üstüne erdiğinde, Drug Nasu nereye kaçar?


Ahura mazda (şöyle) cevapladı: “Drug Nasu o zaman sağ bacağın üstüne kaçar.”


64. Ey Maddi Dünyanın Yaratıcısı, Sen, Kutsal Biri! İyi su sağ bacağın üstüne erdiğinde, Drug Nasu nereye kaçar?


Ahura Mazda (şöyle) cevapladı: “Drug Nasu o zaman sol bacağın üstüne kaçar.”

65. Ey Maddi Dünyanın Yaratıcısı, Sen, Kutsal Biri! İyi su sol bacağın üstüne erdiğinde, Drug Nasu nereye Kaçar?


Ahura Mazda (şöyle) cevapladı: “Drug Nasu o zaman sağ ayak bileğinin üstüne kaçar.'

66. Ey Maddi Dünyanın Yaratıcısı, Sen, Kutsal Biri! İyi su sağ ayak bileğinin üstüne erdiğinde, Drug Nasu nereye kaçar?












Ahura Mazda (şöyle) cevapladı: “Drug Nasu o zaman sol ayak bileğinin üstüne kaçar.”

67. Ey Maddi Dünyanın Yaratıcısı, Sen, Kutsal Biri! İyi su sol ayak bileğinin üstüne erdiğinde, Drug Nasu nereye kaçar?

Ahura Mazda (şöyle) cevapladı: ”Drug Nasu o zaman sağ ayağın üst kısmının üstüne kaçar.”

68. Ey Maddi Dünyanın Yaratıcısı, Sen, Kutsal Biri! İyi su sağ ayağın üst kısmının üstüne erdiğinde, Drug Nasu nereye kaçar?

Ahura Mazda (şöyle) cevapladı: “Drug Nasu o zaman sol ayağın üst kısmının üstüne kaçar.”

69. Ey Maddi Dünyanın Yaratıcısı, Sen, Kutsal Biri! İyi su sol ayağın üst kısmının üstüne erdiğinde, Drug Nasu nereye kaçar?

Ahura Mazda (şöyle) cevapladı: “Drug Nasu o zaman ayağın tabanına sürülmüş olur. Orası ona (Nasu’ya) bir sineğin kanatları gibi görünür.”

70. “O, ayak uçları ile yere basarken, topuklarını havaya kaldıracak, (o zaman) sen onun sağ ayak tabanına su serpeceksin. Bundan sonra Drug Nasu sol ayak tabanına kaçacaktır, (o zaman) sen onun sol ayak tabanına su serpeceksin, Drug Nasu (bu kez) kendisine (Nasu’ya) bir sineğin kanatları gibi görünen parmaklara kaçacaktır.”

71. “(O zaman) o, topuklarına basarak ayak parmaklarını kaldıracak, sen onun sağ ayak parmaklarına su serpeceksin, Drug Nasu (o zaman) sol ayak parmaklarına kaçacaktır. Sen (o zaman) sol ayak parmaklarına su serpeceksin, ondan sonra Drug Nasu kuzey bölgelerine kaçacaktır, çok öfkeli bir sinek biçiminde, dizleri ve kuyruğunun şekli çıkıntılı, her tarafı kire bulanmış ve en kötü xrafstralara benzer bir şekilde(ki Nasu).”

72. “…Ve Sen (o zaman) yüksek sesle şu şeytan vurucu, en iyi şekilde tedavi edici sözleri söyleceksin:
Yathâ ahû vairyô: Efendi(miz)in arzusu, kutsallığın kuralıdır (kanunudur). Bu dünyada Mazda için çalışanlara ve Ahura’nın arzusuna uygun olarak ve onun (Ahura’nın) verdiği gücü fakirlerin sıkıntısını hafifletmek için kullananlara, Vohu Mano’nun zenginliği verilecektir.”
“Kem nâ Mazda: Eğer yalan’a sapmış biri bana fenalık yapmaya kalkışırsa, Senin tayin ettiğin kim beni (ona karşı) koruyacak, Ey Mazda? Senin Ateşin ve (İyi) Düşüncen, -ki bunların faaliyetleri sonucu biri (insanlar) Gerçek ile beslenir-, dışında kim olabilir (bu koruyucu) Efendim? (İyi) fikirler hatırına (uğruna) açıkla bana bu harikulade gerçeği.

“Ke verethrem gâ: Bunu Sana soruyorum Efendim, bana gerçekten söyle: Benim evimde, Senin Öğretin’e uygun bir şekilde yaşayan saf birilerini korumak için, kim Yalan’a sapmış olanın (koyduğu) engeli kıracaktır? Bana vahiy yoluyla (bildir) ey Mazda, Dünya’yı rehabilite edecek olan bilirkişinin (yargıç) bu işi nasıl yapacağını göster ve bırak O (yani dünyayı iyileştirici kişi) İyi Düşünce ile birlikte gelen Sraoşa (yani; İtaat) Senin istediğin her bir insana (gelsin).

“Senin düzeninin sürdürülmesi için iblisi vuracak olan kimdir?”

“Bizi nefretimizden alıkoy Ey Mazda ve Ey Armaiti Spenta!
Yok ol Ey Daeva (İblis) Drug!
Yok ol Ey Daevalar’ın (İblis’in) dölü!
Yok ol uzağa Ey Drug!
Uzağa kaç Ey Drug!
Yok ol uzağa Ey Drug!
Kuzey bölgelerine defol, (defol ki) bir daha Spenta Mainyu’nun yaşayan dünyasını ölüme maruz bırakmayasın!”


 

   ARINMA ORGANLARI

- eller - kafasının ön cephesi - iki kaşın arasındaki bölge - kafanın arka cephesi - ön cephede çenelerin üstü - sağ kulağın üstü - sol kulağın üstü - sağ omuzun üstü - sol omuzun üstü - sağ kol çukuru - sol kol çukuru - göğsünün üze
ri - sırt - sağ meme ucu - sol meme ucu - sağ kaburga kemikleri - sol kaburga kemikleri - sağ kalçanın üstü -sol kalçanın üstü - sağ dizin üstü' - sol dizin üstü - sağ bacağın üstü - sol bacağın üstü
- sağ ayak bileğinin üstü - sol ayak bileğinin üstü - sağ ayağın üst kısmının üstü - sol butun üstü - sağ butun üstü - seksüel bölge (arka-ön) -sol kalçanın üstü - sağ butun üstü - sol butun üstü - sağ dizin üstü' - sol dizin üstü - sağ bacağın üstü - sol bacağın üstü- sağ ayak bileğinin üstü- sol ayak bileğinin üstü- sağ ayağın üst kısmının üstü-sağ ayağın üst kısmı- sol ayağın üst kısmı -sağ ayağın tabanı - sol ayak tabanı - sağ ayak parmakları - sol ayak parmakları




ENKİ ile NİNHURŞAG’ın
8 Bitkiye karşı 8 “organ”ı “Yaratmaları”
---------------------------------------

[ Şimdi Ninhurşag kayboluyor, fakat tilki onu herhangi bir yolla ge-tirmeği başarıyor. Bunun üzerine tanrıça, Enki'nin kaburgası da birlik-te sekiz organı için sekiz tanrıyı doğurarak iyi ediyor]

Ninhurşag : "Erkek kardeşim neren ağrıyor?"
Enki: "Benim …. ağırıyor."
Ninhursag: "Tanrı Abu'yu senin için ('yaşam verdim') doğurdum."

Ninhursag: "Erkek kardeşim, neren ağrıyor?" "
Enki: '- Çenem (kalçam?) ağrıyor.
Ninhursag: "Tanrı Nintulla'yı senin için doğurdum."

Ninhursag: "Erkek kardeşim, neren ağrıyor?"
Enki: "Dişim ağrıyor."
Ninhursag: "Tanrıça Ninsutu 'yu senin için doğurdum."

Ninhursag: "Erkek kardeşim, neren ağrıyor?"
Enki: "Ağzım ağrıyor."
Ninhursag: "Tanrıça Ninkasi'yi, senin için doğurdum."

Ninhursag: "Kardeşim, neren ağrıyor."
Enki: "Benim ….. ağrıyor."
Ninhursag: "Tanrıça Nazi'yi doğurdum senin için."

Ninhursag: "Kardeşim, neren ağrıyor?"
Enki: "Kolum (yanlarım?) ağrıyor."
Ninhursag: “Tanrıça Azimu'yı doğurdum senin için.”

Ninhurşag: “Kardeşim neren ağrıyor?"

(Enki: ) "Kaburgam ağrıyor."

Ninhurşag: "Tanrıça Ninti 'yi [(bu Kaburganın Hanımı veyaYaşatan Hanım, Havva’nın Adem’in‚ kaburga kemiğinden yaratılması…)] doğurdum ('yaşam verdim') senin için."

-Ninhursag:"Kardeşim, neren ağrıyor?"-¬

"Enki: Benim…..ağrıyor."

Ninhursag: "Tanrı Enşag'ı doğurdum ('Yaşam Verdim') senin için.

Ninhurşag: “Yaşam verdiğim küçükler için...."

Enki: "Abu bitkilerin kıralı olsun

Nintul, Magan'ın efendisi olsun,

Ninsutu, Ninazu ile evlensin,

Ninkası, yüreği doyuran (tanrıça) olsun

Nazi, Nindar ile evlensin,

Ninti ay’ların kıraliçesi olsun

Eşşagag Dilmun'un efendisi olsun"

-"Enki sana şükürler olsun!"

http://toplumvetarih.blogcu.com/hayvan-kurban-ve.../1739597

 

 

  MAZDA’NIN OĞLU ATEŞ, CESET YAKMA YASAĞI, ATEŞ’İN KONTROLÜ

73. Ey Maddi Dünyanın Yaratıcısı, Sen, Kutsal Biri!
Eğer Mazda Tapıcıları yürürken veya koşarken veya at sürerken ya da araba kullanırken, üstünde ceset yakılan bir ateşe
rastlarlarsa, üstünde bir cesedin pişirildiği veya kızartıldığı (bir ateşe); ne yapmalıdırlar?


74. Ahura Mazda (şöyle) cevapladı: “Onlar ceset yakan adamı öldürecekler, derhal öldürecekler onu. Onlar (ayrıca cesedin içinde pişirildiği) kabı ve saç ayağını oradan derhal uzaklaştıracaklar.”


75. “Onlar, hem içinde bu ateşin tohumu bulunan odunları, hem de bu ateş için hazırlanmış olan pek çok odun demetlerini yakacaklardır. Onların (söz konusu odunların) daha çabuk yanıp kül olmaları için, (yakılacak odunları) etraftan tecrit edip (demetlerini) dağıtacaklardır.”


76. “Böylece onlar, ilk demeti ceset yakıcı ateşten bir vitasti (1) uzaklıkta olmak üzere yere koyacaklar. (Onlar bu odunları yakmak için) demeti tecrit edip dağıtacaklar ve (böylece) o (odunlar) çabuk yanıp söneceklerdir.”


77. “Onlar, ikinci demeti ceset yakıcı ateşten bir vitasti uzaklıkta olmak üzere yere koyacaklar. (Onlar bu odunları yakmak için) demeti tecrit edip dağıtacaklar ve (böylece) o (odunlar) çabuk yanıp söneceklerdir.”


“Onlar, üçüncü demeti ceset yakıcı ateşten bir vitasti uzaklıkta olmak üzere yere koyacaklar. (Onlar bu odunları yakmak için) demeti tecrit edip dağıtacaklar ve (böylece) o (odunlar) çabuk yanıp söneceklerdir.”


“Onlar, dördüncü demeti ceset yakıcı ateşten bir vitasti uzaklıkta olmak üzere yere koyacaklar. (Onlar bu odunları yakmak için) demeti tecrit edip dağıtacaklar ve (böylece) o (odunlar) çabuk yanıp söneceklerdir.”

“Onlar, beşinci demeti ceset yakıcı ateşten bir vitasti uzaklıkta olmak üzere yere koyacaklar. (Onlar bu odunları yakmak için) demeti tecrit edip dağıtacaklar ve (böylece) o (odunlar) çabuk yanıp söneceklerdir.”


“Onlar, altıncı demeti ceset yakıcı ateşten bir vitasti uzaklıkta olmak üzere yere koyacaklar. (Onlar bu odunları yakmak için) demeti tecrit edip dağıtacaklar ve (böylece) o (odunlar) çabuk yanıp söneceklerdir.”


“Onlar, yedinci demeti ceset yakıcı ateşten bir vitasti uzaklıkta olmak üzere yere koyacaklar. (Onlar bu odunları yakmak için) demeti tecrit edip dağıtacaklar ve (böylece) o (odunlar) çabuk yanıp söneceklerdir.”


“Onlar, sekizinci demeti ceset yakıcı ateşten bir vitasti uzaklıkta olmak üzere yere koyacaklar. (Onlar bu odunları yakmak için) demeti tecrit edip dağıtacaklar ve (böylece) o (odunlar) çabuk yanıp söneceklerdir.”


78. “Onlar, dokuzuncu demeti ceset yakıcı ateşten bir vitasti uzaklıkta olmak üzere yere koyacaklar. (Onlar bu odunları yakmak için) demeti tecrit edip dağıtacaklar ve (böylece) o (odunlar) çabuk yanıp söneceklerdir.”


79. 'Ey Spitama Zarathuştra, eğer bir insan dindarca bir amaçla; urvâsna ağacından, vohu-gaona ağacından, vohu-kereti ağacından veya hadhâ-naêpata ağacından veya iyi kokan bir başka ağaçtan Mazda’nın Oğlu Ateş’e odun getirirse,”

80. “Oradan her tarafa rüzgar vasıtasıyla yayılan güzel koku gidip; görünmeyen Daevalar’dan binlercesini, binlerce İblis’i, (yani) şu karanlığın civcivlerini, Yatular ve Pairikalar çiftinden binlercesini öldürecektir.”



Siraç Bilgin,o yaşarken de kendisine karşı yazdığımız gibi,ne yazık ki, "Kürtlük aşkı" adına, Avesta'yı hatalı yorumlarla yaralamıştır.

Burada da, yorumların kaçınılmaz bazı ağır sonuçlarından kurtulmak için, "gerçek yanan ateş" anlatımını "Siz bu ateşleri soyut anlamıyla (kalp ateşi olarak) anlayın"... diyerek konuyu "mecazileştirme" metoduna başvurmaktadır.

Bu bölümde, çok açık bir şekilde,"(a...
teşin bulunması gereken) asıl hukuki yer (Dâityô-gâtu)" olarak tanımlanmakta ve "ateş merkezi"nin burası olduğu ifade edilmektedir.

Daha sonra da, " Ahura Mazda imanlıları" aracılığıyla ateşin toplumsal denetimi sağlanılmaya çalışılmaktadır. Burada "kalbi ateş"ten değil, son derece gerçek reel ateşten bahsedildiği açıktır.

Bu bölümde dikkatimizi çeken diğer önemli yan, "ceset yakan ateş"in mükafatı "on bin meşaleye eşit"tir ve en yüksek mükafattır.Buradan başlayarak, adım adım, on meşaleye kadar düşmektedir.

Bu arada "dışkı" pişiren-yakan ateşin mükafatının neden o kadar yüksek olarak saptandığı dikkat çekmektedir.


***
ATEŞ’İN BULUNMASI GEREKEN ASIL HUKUKİ MAHALLİ
ATEŞİN MERKEZİ DENETİMİ


81. Ey Maddi Dünyanın Yaratıcısı, Sen, Kutsal Biri!
Eğer bir adam ceset yakan ateşi, onun (ateşin bulunması gereken) asıl hukuki mahalline (Dâityô-gâtu’ya) götürürse, ruhu vücudundan ayrıldığı zaman o adamın mükafatı ne olacaktır?
Ahura Mazda (şöyle) cevapladı: “Bu mükafat, -eğer o maddi dünyada bunu yapmışsa hukuki (olarak) yanması gereken yere on bin meşale (yanan odun parçası) taşımış (olanınki ile) eştir.”

82. Ey Maddi Dünyanın Yaratıcısı, Sen, Kutsal Biri! Eğer bir adam üstünde dışkının yandığı bir ateşi, onun (ateşin bulunması gereken) asıl hukuki mahalline (Dâityô-gâtu’ya) götürürse, ruhu vücudundan ayrıldığı zaman o adamın mükafatı ne olacaktır?
Ahura Mazda (şöyle) cevapladı: “Bu mükafat, -eğer o maddi dünyada bunu yapmışsa- hukuki (olarak) yanması gereken yere bin meşale (yanan odun parçası) taşımış (olanınki ile) eştir.”


83. Ey Maddi Dünyanın Yaratıcısı, Sen, Kutsal Biri! Eğer bir adam üstünde inek dışkısı (banyo) ateşini, onun (ateşin bulunması gereken) asıl hukuki mahalline (Dâityô-gâtu’ya) götürürse, ruhu vücudundan ayrıldığı zaman o adamın mükafatı ne olacaktır?
Ahura Mazda (şöyle) cevapladı: “Bu mükafat, -eğer o maddi dünyada bunu yapmışsa- hukuki (olarak) yanması gereken yere beş yüz meşale (yanan odun parçası) taşımış (olanınki ile) eştir.”

84. Ey Maddi Dünyanın Yaratıcısı, Sen, Kutsal Biri! Eğer bir adam bir tuğla ocağından aldığı ateşi, onun (ateşin bulunması gereken) asıl hukuki mahalline (Dâityô-gâtu’ya) götürürse, ruhu vücudundan ayrıldığı zaman o adamın mükafatı ne olacaktır?

Ahura Mazda (şöyle) cevapladı: “Bu mükafat, -eğer o maddi dünyada bunu yapmışsa- hukuki (olarak) yanması gereken yere dört yüz meşale (yanan odun parçası) taşımış (olanınki ile) eştir.”

85. Ey Maddi Dünyanın Yaratıcısı, Sen, Kutsal Biri! Eğer bir adam bir çömlekçinin ocağından aldığı ateşi, onun (ateşin bulunması gereken) asıl hukuki mahalline (Dâityô-gâtu’ya) götürürse, ruhu vücudundan ayrıldığı zaman o adamın mükafatı ne olacaktır?

Ahura Mazda (şöyle) cevapladı: “Bu mükafat, -eğer o maddi dünyada bunu yapmışsa- hukuki (olarak) yanması gereken yere; bu ocakta yanan çömlek (sayısı) kadar meşale (yanan odun parçası) taşımış (olanınki ile) eştir.”

86. Ey Maddi Dünyanın Yaratıcısı, Sen, Kutsal Biri! Eğer bir adam bir orak (imalatçısının) ocağından aldığı ateşi, onun (ateşin bulunması gereken) asıl hukuki mahalline (Dâityô-gâtu’ya) götürürse, ruhu vücudundan ayrıldığı zaman o adamın mükafatı ne olacaktır?

Ahura Mazda (şöyle) cevapladı: “Bu mükafat, -eğer o maddi dünyada bunu yapmışsa- hukuki (olarak) yanması gereken yere; bütün ağaç çeşitlerinin taşıdığı yanan ateş kadar meşale (yanan odun parçası) taşımış (olanınki ile) eştir.”

87. Ey Maddi Dünyanın Yaratıcısı, Sen, Kutsal Biri! Eğer bir adam bir kuyumcunun (altın işeyicisinin) ateşini, onun (ateşin bulunması gereken) asıl hukuki mahalline (Dâityô-gâtu’ya) götürürse, ruhu vücudundan ayrıldığı zaman o adamın mükafatı ne olacaktır?

Ahura Mazda (şöyle) cevapladı: “Bu mükafat, -eğer o maddi dünyada bunu yapmışsa- hukuki (olarak) yanması gereken yere; yüz meşale taşımış olmakla eştir.”

88. Ey Maddi Dünyanın Yaratıcısı, Sen, Kutsal Biri! Eğer bir adam bir gümüş işleyicisinin ateşini, onun (ateşin bulunması gereken) asıl hukuki mahalline (Dâityô-gâtu’ya) götürürse, ruhu vücudundan ayrıldığı zaman o adamın mükafatı ne olacaktır?

Ahura Mazda (şöyle) cevapladı: “Bu mükafat, -eğer o maddi dünyada bunu yapmışsa- hukuki (olarak) yanması gereken yere; doksan meşale taşımış olmakla eştir.”

89. Ey Maddi Dünyanın Yaratıcısı, Sen, Kutsal Biri! Eğer bir adam bir bronz işleyicisinin ateşini, onun (ateşin bulunması gereken) asıl hukuki mahalline (Dâityô-gâtu’ya) götürürse, ruhu vücudundan ayrıldığı zaman o adamın mükafatı ne olacaktır?

Ahura Mazda (şöyle) cevapladı: “Bu mükafat, -eğer o maddi dünyada bunu yapmışsa- hukuki (olarak) yanması gereken yere; seksen meşale taşımış olmakla eştir.”
 
90. Ey Maddi Dünyanın Yaratıcısı, Sen, Kutsal Biri! Eğer bir adam bir nalbantın ateşini, onun (ateşin bulunması gereken) asıl hukuki mahalline (Dâityô-gâtu’ya) götürürse, ruhu vücudundan ayrıldığı zaman o adamın mükafatı ne olacaktır?

Ahura Mazda (şöy
le) cevapladı: “Bu mükafat, -eğer o maddi dünyada bunu yapmışsa- hukuki (olarak) yanması gereken yere; yetmiş meşale taşımış olmakla eştir.”

91. Ey Maddi Dünyanın Yaratıcısı, Sen, Kutsal Biri! Eğer bir adam bir fırıncının ateşini, onun (ateşin bulunması gereken) asıl hukuki mahalline (Dâityô-gâtu’ya) götürürse, ruhu vücudundan ayrıldığı zaman o adamın mükafatı ne olacaktır?

Ahura Mazda (şöyle) cevapladı: “Bu mükafat, -eğer o maddi dünyada bunu yapmışsa- hukuki (olarak) yanması gereken yere; altmış meşale taşımış olmakla eştir.'

92. Ey Maddi Dünyanın Yaratıcısı, Sen, Kutsal Biri! Eğer bir adam bir (mutfak) kabının (altındaki) ateşi, onun (ateşin bulunması gereken) asıl hukuki mahalline (Dâityô-gâtu’ya) götürürse, ruhu vücudundan ayrıldığı zaman o adamın mükafatı ne olacaktır?

Ahura Mazda (şöyle) cevapladı: “Bu mükafat, -eğer o maddi dünyada bunu yapmışsa- hukuki (olarak) yanması gereken yere; elli meşale taşımış olmakla eştir.”

93. Ey Maddi Dünyanın Yaratıcısı, Sen, Kutsal Biri! Eğer bir adam bir kamp ateşini, onun (ateşin bulunması gereken) asıl hukuki mahalline (Dâityô-gâtu’ya) götürürse, ruhu vücudundan ayrıldığı zaman o adamın mükafatı ne olacaktır?

Ahura Mazda (şöyle) cevapladı: “Bu mükafat, -eğer o maddi dünyada bunu yapmışsa- hukuki (olarak) yanması gereken yere; kırk meşale taşımış olmakla eştir.”

94. Ey Maddi Dünyanın Yaratıcısı, Sen, Kutsal Biri! Eğer bir adam bir çobanın (üstünde yürüdüğü) yolun ateşini, onun (ateşin bulunması gereken) asıl hukuki mahalline (Dâityô-gâtu’ya) götürürse, ruhu vücudundan ayrıldığı zaman o adamın mükafatı ne olacaktır?

Ahura Mazda (şöyle) cevapladı: ”Bu mükafat, -eğer o maddi dünyada bunu yapmışsa- hukuki (olarak) yanması gereken yere; otuz meşale taşımış olmakla eştir.”

95. Ey Maddi Dünyanın Yaratıcısı, Sen, Kutsal Biri! Eğer bir adam bir tarlanın ateşini, onun (ateşin bulunması gereken) asıl hukuki mahalline (Dâityô-gâtu’ya) götürürse, ruhu vücudundan ayrıldığı zaman o adamın mükafatı ne olacaktır?

Ahura Mazda (şöyle) cevapladı: “Bu mükafat, -eğer o maddi dünyada bunu yapmışsa- hukuki (olarak) yanması gereken yere; yirmi meşale taşımış olmakla eştir.”

96. Ey Maddi Dünyanın Yaratıcısı, Sen, Kutsal Biri! Eğer bir adam kendi öz kalbinin ateşini , onun (ateşin bulunması gereken) asıl hukuki mahalline (Dâityô-gâtu’ya) götürürse, ruhu vücudundan ayrıldığı zaman o adamın mükafatı ne olacaktır?

Ahura Mazda (şöyle) cevapladı: “Bu mükafat, -eğer o maddi dünyada bunu yapmışsa- hukuki (olarak) yanması gereken yere; on meşale taşımış olmakla eştir.”
 
 
 
Bu bölümde, "ceset yakma"dan sonra "dışkı"(insan dışkısı?)nın ve "inek dışkısı"nın 2. ve 3. sırayı alması dikkat çekmektedir.

Burada, ateşin hukuki mahaline götürülmesini sağlama kadar, insan dışkısı ve inek dışkısı yemenin yasaklanmaya çalışıldığı anlaşılıyor.
 


Avesta'da karşılaştığımız "kara kış" kavramına, Sümer ilahilerinde "Enten (Kış)" ve "Emeş (Yaz)" ikilemi olarak rastlıyoruz.

İlahiye göre birisi, şimdiki kavramlarla, "kır-köy"ü, diğeri "kasaba-şehir yerleşimi"ni ifade ediyor gibi aynı zamanda.

Kalıpsal kavramların kullanıldığına dikkat edelim.


***
Enlil’in « Yaz ve (Kış)ı »
["Davar ve Tahıl " Arasındaki Tartışma]


«Enten (Kış) koyuna kuzuyu doğurttu,
Keçiye oğlağı doğurttu,
İnek ve buzağıyı çoğalttı,
Kaymak ve sütü bollaştırdı,
Kırda yaban keçisinin, koyunun,
Eşeğin kalbini memnun etti,
Göğ’ün kuşlarına geniş dünyada yuvalarını yaptırdı,
Denizin balıklarına kamışlıkta yumurtalarını koydurdu,
Hurmalıkta ve bağlarda bal ve şarabı aktırdı,
Dikilen ağaçlara meyveler taşıttırdı.
Bahçeleri yeşillikle örttü, bitkilerini bol yaptı,
Hendeklerde tahılı çoğalttı,
Aşnan (tahıl tanrıçası), kibar kız gibi onu bol çıkarttı.

Emeş (Yaz) ağaçları ve tarlaları meydana getirdi,
Ahırları, ağılları genişletti,
Çiftlikte ürünü çoğalttı, yeryüzünü kaplattı,
Zengin ürünleri evlere taşıttı,
Onları anlarlara yığdırdı,
Şehirleri ve barınakları kurdurdu,
Memlekette evleri yaptırdı,
Tapınakları dağ gibi, yükseltti.»

[Bu iki kardeş kendilerine verilen görevleri yaptıktan sonra "yaşam evi" Nippur'a gidip babaları Enlil'e teşekkür kurbanları götürmeğe ka¬rar veriyorlar.
Emeş’e (Yaz) hediye olarak, çeşitli yabani ve evcil hayvanlar, kuş ve bitkiler;
Enten (Kış)’e de, hediye olarak, değerli maden ve taşlar, ağaçlar ve balıklar veriliyor.

((Anlaşılıyor ki, burada hediye-takas, onda olmayanın karşı taraftan aldıklarını, kendinde olanı (ayrıştırılmış bir şekilde) verdiği bir aşamayı anlatıyor.

Burada ayrıca Eski Ahit’te sürdürülen “Göğ’ün kuşları”na “geniş dünya” , “engin karanlık-Kır’lar,toprak’lardaki kara hayvanları”,“Denizin balıkları” gibi kalıpsal kavramların arkasında ateş-gök tapımcısı (‘Göğün kuşları’) ve toprak-kara tapımcısı toplulukların “kara hayvanları” gibi o dönemki totem varlıklarının anlatımlarını buluyoruz.))

Fakat tam ‘Yaşam Evi’ nin kapısına geldikleri zaman kıskanç Enten kardeşiyle kavgaya başlıyor. Tartışma ileri geri devam ediyor ve nihayet Enten, Emeç’in tanrıların çiftçisi olma iddiasından kuşkulanıyor. Enlil'in
Büyük mabedi E-kur’a giriyorlar ve her ikisi de durumlarını ortaya koyuyor.


 Emeş ile Enten çatışmasının benzerini, onların sunusuna karşı tanrının farklı tavrını, Adem-Havva'nın "büyük oğlu", "küçük oğlu" arasındaki ilişkide de benzer paralellik içinde görürüz.

Adem "yaratıldığında", Şeytan ile diğer meleklerin "Adem'e secde etmesi" istemini anlatan Kuran söylemi ile bir paralellik, Emeş'in Enten önünde diz çöküp dua etmesinde de izleniyor.

Emeş'in "altın,gümüş, Lapis Lazuli" hediyeleri, bulunduğu coğrafi bölgeye işaret edebilir.


***
ENKİ’nin Bitki’leri “Yaratması”

Enki kamışlıkta etrafına bakındı,

Bakındı etrafına,
Habercisi İsimud'a dedi ki:
"O bitkilerin kaderini vermeliyim",
Kalb’Ierini bilmeliyim,
Nedir, lütfen (bu) bitki?
Nedir, lütfen bu (bitki)?"

İsimud karşılık verdi ona:
-'Kralım, ağaç bitkisi' dedi ona,
Onun için kesti onu, yedi (Enki).
-"Kralım bal-bitkisidir" dedi ona,
Onun için onu kesti, yedi (Enki).
-"Kralım yol otudur" dedi ona,
Onun için kesti onu, yedi (Enki).
-"Kralım su-bitkisidir" dedi ona,
Onun için yoldu onu, yedi (Enki).
-"Kralım, diken bitkisi" dedi ona,
Onun için kesti onu, yedi (Enki).
-"Kralım gebreotu bitkisidir" dedi ona,
Onun için kopardı onu, yedi (Enki).
-"Kralım… otu", dedi ona,
Onun için kesti onu, yedi (Enki).
-"Kralım, tarçın bitkisi'? dedi ona,
Kopardı onun için, (Enki) yedi onu.

Enki bitkilerin,“kaderini verdi”,
bildi (?) onların kalbini.
Bunun üzerine Ninhurşag
Lanetledi Enki'nin adını:
"o ölünceye kadar, yaşam gözü ile bakmayacağım ona ".

[Burada ‘yaratılmak’ için yenilip tadına bakılan ‘bitkiler’, örneğin Yezidilikte Fasulye veya Balkabağı bitkisinin neden ‘mekruh’ görüldüğünü anlattığı gibi, Eski Ahit’teki ‘yaratılış’ anlatımında, Tanrının, Adem’i cezalandırırken , “yaban otu, çalı-diken yiyeceksin!” biçimindeki emrine konu olan “yaban otu ve diken”lerin neler olmuş olabileceğini de açıklar. Tanrı zaten, “yağmur-göklerin çiğ’i ile, yaban ot’larını ‘yaratmayı’ da ilk ‘yaratılış’ta unutmuştu !)

[Aslında bu ‘bitki’lerin çok önemli olduğu ve muhtemelen tarımcı Asur topluluklarından bazılarının doğrudan doğruya bu bitkileri yetiştirmeye ve bu bitkilerle özdeşleşmeye yönlendirildikleri anlaşılıyor. Tahıllar dışında, Marul, Fasulye, Üzüm, mercimek, Hurma, Zeytin, İncir, Elma’ya ilişkin somut verilere sahibiz. Bunun ötesinde Ateşle eşitlenmiş olarak Nar, Gül, acı Biber motiflerini de biliyoruz.

Baharat’ların önemini ise, sanki “çiğ köfte” yapılacakmış hissi veren bir şekilde, İsa’nın ölü vücudunun “baharatla ovulması” geleneğinde görüyoruz:

“Şabat Günü geçince, Mecdelli Meryem, Yakup’un annesi Meryem ve Salome gidip İsa’nın cesedine sürmek üzere baharat satın aldılar.” (Markos )

[ Bu arada Ninhurşag kayboluyor, fakat tilki onu herhangi bir yolla getirmeği başarıyor. Bunun üzerine tanrıça, Enki’nin kaburgası da birlikte sekiz organı için, sekiz tanrıyı doğurarak iyi ediyor:]

 

Enki ve "Kamışlık" kavramlarına, bir çok kez rastlıyoruz.
"İsimud"un Dumuzi'nin ters okunuşu olup olmadığına bakmak gerekir.

"Kalbini bilmek", "yüreğini okumak", "kaderini belirlemek" ve bunları mutlaka "yeme-içme " ritüeli eşliğinde yapmak, eski toplum için "var etme"nin,"varlığını tanımlamanın", "yaratma" denilen işlemin bir anlatım biçimidir.
...

Burada da "adlandırma" ile "yaratma" eşgüdümlü bir işlem olarak görünüyor.

Burada adı belirtilen "bitki"lerin, toplum birim adları olduğundan yola çıkıyoruz. Enki, aslında "bitki" değil, "bitki adlı insan" yediği için, Ninhurşag onu lanetlemekte, "ona yaşam gözü" ile bakmayacağını ("iyi göz", "kötü göz", "olumlu bakış", "olumsuz bakış") ifade etmektedir.

Bu bitkilerin içinde "diken bitkisi", "dikenli çalı", " yaban çalısı" kavramına Tevrat dahil rastlıyoruz.

Tercümeler çok isabetli olmamış olabilir ama, Yezidi ve Nebati toplulukların "bitki"lerle olan ilişkisini bunlarla karşılaştırmalı tarzda incelememiz yararlı olabilir.


 


MASTÜRBASYON, HOMOSEKSÜEL İLİŞKİ, DEVEA OLMAK

26. “Ey Maddi Dünyanın Yaratıcısı, Sen, Kutsal Biri!

Eğer bir adam, istemeyerek ve tabii olmayan bir cinsel ilişkiyle; kendi tohumlarının çıkarılmasına veya çıkarılmasına yol (açıcı bir davranışa) bilinçsizce girmişse o adama ne ceza verilir?

Ahura Mazda (şöyle) cevapladı: “Aspahe-astra ile sekiz yüz kırbaç, Sraoşa-karana ile sekiz yüz kırbaç (vurulacaktır).”


27. Ey Maddi Dünyanın Yaratıcısı, Sen, Kutsal Biri! Eğer bir adam, tabii olmayan bir ilişkiyle; kendi tohumlarının çıkarılmasına veya çıkarılmasına yol (açıcı bir davranışa) bilinçli bir şekilde (planlayarak) girmişse o adama ne ceza verilir? (Bu eylemin) kefareti nedir? (Bu eylemden) arınma nasıl olur?


Ahura Mazda (şöyle) cevapladı: “Bu fiili ödeyebilecek hiç bir (parasal) şey yoktur. Onu (kırbaçla) telafi edebilecek hiç bir şekil yoktur. Ondan (ruhu) arındırabilecek hiç bir temizlenme şekli yoktur. Bu (öyle) bir ihlaldır ki; onun için kefaret olabilecek hiç bir şey ebediyen olmayacaktır.”

28. Ne zaman bu böyle olur?


“Günahkâr Mazda’nın kanununun (dininin) icracısı (rahip) olduğu veya bu kanun hususunda eğitim almış olduğu hallerde bu böyle olur (affedilmez olur). Fakat eğer o, Mazda’nın kanununun icracısı olmamışsa veya bu kanun hususunda eğitim almamışsa; bu adam günahını itiraf ederek bir daha asla böylesine yasak bir eylemde bulunmayacağı hususunda azimli davranmışsa, Mazda’nın kanunu bu günahı onun üstünden kaldırır.”

31. “Ey Maddi Dünyanın Yaratıcısı, Sen, Kutsal Biri!


Bir Daeva olan o adam kimdir?
Daevalar’ın tapıcısı olan o adam kimdir?

O, Daevalar’ın erkek (rolündeki) sevgilisi (xwaza) midir?

O, Daevalar’ın dişi (rolündeki) sevgilisi (xumba) midir ?
O, bir dişi Daeva mıdır? O, kendisinin en içteki egosu (daenası) itibariyle mi Daeva’dır?
O, tüm benliği ile mi Daeva’dır? O kimdir ki, ölmeden önce Daeva’dır, öldükten sonra (ise) görülmemiş (derecede) bir Daeva olacaktır?

32. Ahura Mazda (şöyle) cevapladı: “Bir adam ki, kadınlarla cinsel ilişkide bulunduğu gibi, erkeklerle de ilişkide bulunursa veya bir kadının erkeklerle cinsel ilişkide bulunduğu gibi (bir erkekle) cinsel ilişkide bulunursa o adam Daeva’dır; o adam Daeva tapıcısıdır; o adam Daevalar’ın erkek sevgilisidir (xwaza); o adam Daevalar’ın dişi sevgilisidir (xumba); o bir dişi Daeva’dır; o kendisinin en içteki egosu itibariyle Daeva’dır; o tüm benliği ile Daeva’dır; o ölmeden önce Daeva’dır; o öldükten sonra (ise) görülmemiş derecede bir daeva olacaktır; böyledir o, erkekle erkek gibi (aktif) ve kadın gibi (pasif) cinsel ilişkide bulunan .”


İTİRAF SUÇUN CEZASINI KALDIRIR

29. “Ey Spitama Zarathuştra! Mazda Dini gerçekten; günahını itiraf edeni,

-bu günahın zincirlerinden kurtarır,
-(bu itiraf) güveni ihlal etme suçunu kaldırır,
- (bu itiraf) imanlı birini öldürme suçunu kaldırır,
-(bu itiraf) ceset gömme suçunu kaldırır,
-(bu itiraf) kefareti mümkün olmayan eylem suçunu kaldırır, -(bu itiraf) en ağır ceza gerektiren suçun cezasını kaldırır, -(bu itiraf) her nereden gelirse gelsin, onların tüm günahlarını kaldırır.”
30. “Ey Spitama Zarathuştra! Mazda Dini aynı yolla süratli esen bir rüzgârın bir ovayı süpürdüğü gibi, imanlı bir adamın tüm kötü düşüncelerini, kötü sözlerini ve kötü eylemlerini temizler.”
“Bırak bundan böyle Senin tüm eylemlerin iyi olsun, Ey Spitama Zarathuştra!
Senin günahların için bir tam kefaret, Mazda Dini yardımıyla yürürlüğe (girmiştir).”


 
 ÇUKURDA ARINMA

35. Ey Maddi Dünyanın Yaratıcısı, Sen, Kutsal Biri! Bir köpeğin leşine veya bir insanın cesedine dokunmuş olan bir adam arınabilir mi?



36. Ahura Mazda (şöyle) cevapladı: “Ey Kutsal Zarathuştra! Olabilir. .. Eğer bu temas gerçekleş(meden önce) Nasu (ceset), ceset yiyici köpekler ve kuşlar tarafından vurulmuşsa (onlar cesedi yemişse), (temasta bulunan kişi) vücudunu gaomêz ve su ile yıkayarak arınacaktır.”


37. “Eğer bu temas gerçekleştiğinde Nasu daha henüz ceset yiyici köpekler ve ceset yiyici kuşlar tarafından vurulmamışsa (etleri onlar tarafından yenilmemişse), o zaman Mazda Tapıcıları zeminde üç çukur açacaklardır ve o bunun üzerine vücudunu gaomêz ile yıkayacaktır, su ile değil. Onlar daha sonra Benim köpeğimi kaldırıp getirecekler, köpeğimi (bu böyle olacak, başka türlü değil) onun (kirli adamın) yüzünün önüne getireceklerdir.”


38. “Mazda Tapıcıları, zeminde üç ayrı çukur daha açacaklardır ve o bunun üzerine vücudunu gaomêz ile yıkayacaktır, su ile değil. Onlar daha sonra Benim köpeğimi kaldırıp getirecekler, köpeğimi (bu böyle olacak, başka türlü değil) onun (kirli adamın) yüzünün önüne getireceklerdir. Daha sonra onlar, bu adam kuruyuncaya kadar bekleyecekler, ta ki tepesindeki en son saç teli (kuruyuncaya kadar).”


39. “Onlar zeminde üç çukur daha açacaklardır, bunun üzerine o, vücudunu su ile yıkayacaktır, gaomêz ile değil.”

ARINMA ORGANLARI VE BİÇİMİ



40. “O, ilk olarak ellerini yıkayacaktır, eğer onun elleri öncelikle temizlenmemişlerse, o tüm vücudunu kirlenmiş hale getirmiş olacaktır. O, ellerini üç kez yıkadığında, elleri temiz olduktan sonra, sen suyu kafasının ön cephesine serpeceksin.”


41. Ey Maddi Dünyanın Yaratıcısı, Sen, Kutsal Biri! İyi su kafanın ön cephesine erdiğinde, Drug Nasu nereye kaçar?


Ahura Mazda (şöyle) cevapladı: “Drug Nasu o zaman yüzünde, iki kaşın arasındaki bölgeye kaçar.”

42. Ey Maddi Dünyanın Yaratıcısı, Sen; Kutsal Biri! İyi su kafanın ön cephesinde iki kaşın arasındaki bölgeye erdiğinde, drug Nasu nereye kaçar?


Ahura Mazda (şöyle) cevapladı: “Drug Nasu o zaman kafanın arka cephesine kaçar.”


43. Ey Maddi Dünyanın Yaratıcısı, Sen, Kutsal Biri! İyi su kafanın arka cephesine erdiğinde, Drug Nasu nereye kaçar?


Ahura Mazda (şöyle) cevapladı: “Drug Nasu o zaman ön cephede, çenelerin üstüne kaçar.”

44. Ey Maddi Dünyanın Yaratıcısı, Sen, Kutsal Biri! İyi su ön cephede çenelerin üstüne erdiğinde, Drug Nasu nereye kaçar?


Ahura Mazda (şöyle) cevapladı: ”Drug Nasu o zaman sağ kulağın üstüne kaçar.”


45. Ey Maddi Dünyanın Yaratıcısı, Sen, Kutsal Biri! İyi su sağ kulağın üstüne erdiğinde, Drug Nasu nereye kaçar?


Ahura Mazda (şöyle) cevapladı: “Drug Nasu o zaman sol kulağın üstüne kaçar.”


46. Ey Maddi Dünyanın Yaratıcısı, Sen, Kutsal Biri! İyi su sol kulağın üstüne erdiğinde, Drug Nasu nereye kaçar?


Ahura Mazda (şöyle) cevapladı: “Drug Nasu o zaman sağ omuzun üstüne kaçar.”

47. Ey Maddi Dünyanın Yaratıcısı, Sen, Kutsal Biri! İyi su sağ omuzun üstüne erdiğinde, Drug Nasu nereye kaçar?


Ahura Mazda (şöyle) cevapladı: “Drug Nasu o zaman sol omuzun üstüne kaçar.”

48. Ey Maddi Dünyanın Yaratıcısı, Sen, Kutsal Biri! İyi su sol omuzun üstüne erdiğinde, Drug Nasu nereye kaçar?

Ahura Mazda (şöyle) cevapladı: “Drug Nasu o zaman sağ kol çukuruna kaçar.”

49. Ey Maddi Dünyanın Yaratıcısı, Sen, Kutsal Biri! İyi su sağ kol çukuruna erdiğinde, Drug Nasu nereye kaçar?

Ahura Mazda (şöyle) cevapladı: “Drug Nasu o zaman sol kol çukuruna kaçar:”

50. Ey Maddi Dünyanın Yaratıcısı, Sen, Kutsal Biri! İyi su sol kol çukuruna erdiğinde, Drug Nasu nereye kaçar?


Ahura Mazda (şöyle) cevapladı: “Drug Nasu o zaman ön cephede göğsünün üzerine kaçar.”

51. Ey Maddi Dünyanın Yaratıcısı, Sen, Kutsal Biri! İyi su ön cephede göğsünün üstüne erdiğinde, Drug Nasu nereye kaçar?

Ahura Mazda (şöyle) cevapladı: “Drug Nasu o zaman sırta kaçar.”


52. Ey Maddi Dünyanın Yaratıcısı, Sen, Kutsal Biri! İyi su sırta erdiğinde, Drug Nasu nereye kaçar?


Ahura Mazda (şöyle) cevapladı: “Drug Nasu o zaman sağ meme ucuna kaçar.”


53. Ey Maddi Dünyanın Yaratıcısı, Sen, Kutsal Biri! İyi su sağ meme ucuna erdiğinde, Drug Nasu nereye kaçar?


Ahura Mazda (şöyle) cevapladı: “Drug Nasu o zaman sol meme ucuna kaçar.”

54. Ey Maddi Dünyanın Yaratıcısı, Sen, Kutsal Biri! İyi su sol meme ucuna erdiğinde, Drug Nasu nereye kaçar?

Ahura Mazda (şöyle) cevapladı: ”Drug Nasu o zaman sağ kaburga kemiklerinin üstüne kaçar.

55. Ey Maddi Dünyanın Yaratıcısı, Sen, Kutsal Biri! İyi su sağ kaburga kemiklerinin üstüne erdiğinde, Drug Nasu nereye kaçar?


Ahura Mazda (şöyle) cevapladı: ”Drug Nasu o zaman sol kaburga kemiklerinin üstüne kaçar.”


56. Ey Maddi Dünyanın Yaratıcısı, Sen, Kutsal Biri! İyi su sol kaburga kemiklerinin üstüne erdiğinde, Drug Nasu nereye kaçar?


Ahura Mazda (şöyle) cevapladı: “Drug Nasu o zaman sağ kalçanın üstüne kaçar.”

57. Ey Maddi Dünyanın Yaratıcısı, Sen, Kutsal Biri! İyi su sağ kalçanın üstüne erdiğine, Drug Nasu nereye kaçar?


Ahura Mazda (şöyle) cevapladı: “Drug Nasu o zaman sol kalçanın üstüne kaçar.”


58. Ey Maddi Dünyanın Yaratıcısı, Sen, Kutsal Biri! İyi su sol kalçanın üstüne erdiğinde, Drug Nasu nereye kaçar?


Ahura Mazda (şöyle) cevapladı: “Drug Nasu o zaman seksüel bölgeye kaçar. Eğer kirli kişi bir erkekse, o zaman (suyu) önce arka tarafa serp, eğer kirli kişi bir kadınsa o zaman (suyu) arka taraftan önce ön tarafa serpeceksin.”

59. Ey Maddi Dünyanın Yaratıcısı, Sen, Kutsal Biri! İyi su seksüel bölgeye erdiğinde, Drug Nasu nereye kaçar?


Ahura Mazda (şöyle) cevapladı: “Drug Nasu o zaman sağ butun üstüne kaçar.”


60. Ey Maddi Dünyanın Yaratıcısı, Sen, Kutsal Biri! İyi su sağ butun üstüne erdiğinde, Drug Nasu nereye kaçar?


Ahura Mazda (şöyle) cevapladı: ”Drug Nasu o zaman sol butun üstüne kaçar.”

61. Ey Maddi Dünyanın Yaratıcısı, Sen, Kutsal Biri! İyi su sol butun üstüne erdiğinde, Drug Nasu nereye kaçar?


Ahura Mazda (şöyle) cevapladı: “Drug Nasu o zaman sağ dizin üstüne kaçar.'


62. Ey maddi Dünyanın Yaratıcısı, Sen, Kutsal Biri! İyi su sağ dizin üstüne erdiğinde. Drug Nasu nereye kaçar?

Ahura Mada (şöyle) cevapladı: “Drug Nasu o zaman sol dizin üstüne kaçar.”


63. Ey Maddi Dünyanın Yaratıcısı, Sen, Kutsal Biri! İyi su sol dizin üstüne erdiğinde, Drug Nasu nereye kaçar?


Ahura mazda (şöyle) cevapladı: “Drug Nasu o zaman sağ bacağın üstüne kaçar.”


64. Ey Maddi Dünyanın Yaratıcısı, Sen, Kutsal Biri! İyi su sağ bacağın üstüne erdiğinde, Drug Nasu nereye kaçar?


Ahura Mazda (şöyle) cevapladı: “Drug Nasu o zaman sol bacağın üstüne kaçar.”

65. Ey Maddi Dünyanın Yaratıcısı, Sen, Kutsal Biri! İyi su sol bacağın üstüne erdiğinde, Drug Nasu nereye Kaçar?


Ahura Mazda (şöyle) cevapladı: “Drug Nasu o zaman sağ ayak bileğinin üstüne kaçar.'

66. Ey Maddi Dünyanın Yaratıcısı, Sen, Kutsal Biri! İyi su sağ ayak bileğinin üstüne erdiğinde, Drug Nasu nereye kaçar?


Ahura Mazda (şöyle) cevapladı: “Drug Nasu o zaman sol ayak bileğinin üstüne kaçar.”

67. Ey Maddi Dünyanın Yaratıcısı, Sen, Kutsal Biri! İyi su sol ayak bileğinin üstüne erdiğinde, Drug Nasu nereye kaçar?

Ahura Mazda (şöyle) cevapladı: ”Drug Nasu o zaman sağ ayağın üst kısmının üstüne kaçar.”

68. Ey Maddi Dünyanın Yaratıcısı, Sen, Kutsal Biri! İyi su sağ ayağın üst kısmının üstüne erdiğinde, Drug Nasu nereye kaçar?

Ahura Mazda (şöyle) cevapladı: “Drug Nasu o zaman sol ayağın üst kısmının üstüne kaçar.”

69. Ey Maddi Dünyanın Yaratıcısı, Sen, Kutsal Biri! İyi su sol ayağın üst kısmının üstüne erdiğinde, Drug Nasu nereye kaçar?

Ahura Mazda (şöyle) cevapladı: “Drug Nasu o zaman ayağın tabanına sürülmüş olur. Orası ona (Nasu’ya) bir sineğin kanatları gibi görünür.”

70. “O, ayak uçları ile yere basarken, topuklarını havaya kaldıracak, (o zaman) sen onun sağ ayak tabanına su serpeceksin. Bundan sonra Drug Nasu sol ayak tabanına kaçacaktır, (o zaman) sen onun sol ayak tabanına su serpeceksin, Drug Nasu (bu kez) kendisine (Nasu’ya) bir sineğin kanatları gibi görünen parmaklara kaçacaktır.”

71. “(O zaman) o, topuklarına basarak ayak parmaklarını kaldıracak, sen onun sağ ayak parmaklarına su serpeceksin, Drug Nasu (o zaman) sol ayak parmaklarına kaçacaktır. Sen (o zaman) sol ayak parmaklarına su serpeceksin, ondan sonra Drug Nasu kuzey bölgelerine kaçacaktır, çok öfkeli bir sinek biçiminde, dizleri ve kuyruğunun şekli çıkıntılı, her tarafı kire bulanmış ve en kötü xrafstralara benzer bir şekilde(ki Nasu).”

72. “…Ve Sen (o zaman) yüksek sesle şu şeytan vurucu, en iyi şekilde tedavi edici sözleri söyleceksin:


Yathâ ahû vairyô: Efendi(miz)in arzusu, kutsallığın kuralıdır (kanunudur). Bu dünyada Mazda için çalışanlara ve Ahura’nın arzusuna uygun olarak ve onun (Ahura’nın) verdiği gücü fakirlerin sıkıntısını hafifletmek için kullananlara, Vohu Mano’nun zenginliği verilecektir.”


“Kem nâ Mazda: Eğer yalan’a sapmış biri bana fenalık yapmaya kalkışırsa, Senin tayin ettiğin kim beni (ona karşı) koruyacak, Ey Mazda? Senin Ateşin ve (İyi) Düşüncen, -ki bunların faaliyetleri sonucu biri (insanlar) Gerçek ile beslenir-, dışında kim olabilir (bu koruyucu) Efendim? (İyi) fikirler hatırına (uğruna) açıkla bana bu harikulade gerçeği.

“Ke verethrem gâ: Bunu Sana soruyorum Efendim, bana gerçekten söyle: Benim evimde, Senin Öğretin’e uygun bir şekilde yaşayan saf birilerini korumak için, kim Yalan’a sapmış olanın (koyduğu) engeli kıracaktır? Bana vahiy yoluyla (bildir) ey Mazda, Dünya’yı rehabilite edecek olan bilirkişinin (yargıç) bu işi nasıl yapacağını göster ve bırak O (yani dünyayı iyileştirici kişi) İyi Düşünce ile birlikte gelen Sraoşa (yani; İtaat) Senin istediğin her bir insana (gelsin).

“Senin düzeninin sürdürülmesi için iblisi vuracak olan kimdir?”

“Bizi nefretimizden alıkoy Ey Mazda ve Ey Armaiti Spenta!
Yok ol Ey Daeva (İblis) Drug!
Yok ol Ey Daevalar’ın (İblis’in) dölü!
Yok ol uzağa Ey Drug!
Uzağa kaç Ey Drug!
Yok ol uzağa Ey Drug!
Kuzey bölgelerine defol, (defol ki) bir daha Spenta Mainyu’nun yaşayan dünyasını ölüme maruz bırakmayasın!”


 
ARINMA ORGANLARI

- eller - kafasının ön cephesi - iki kaşın arasındaki bölge - kafanın arka cephesi - ön cephede çenelerin üstü - sağ kulağın üstü - sol kulağın üstü - sağ omuzun üstü - sol omuzun üstü - sağ kol çukuru - sol kol çukuru - göğsünün üze
ri - sırt - sağ meme ucu - sol meme ucu - sağ kaburga kemikleri - sol kaburga kemikleri - sağ kalçanın üstü -sol kalçanın üstü - sağ dizin üstü' - sol dizin üstü
- sağ bacağın üstü - sol bacağın üstü
- sağ ayak bileğinin üstü - sol ayak bileğinin üstü - sağ ayağın üst kısmının üstü - sol butun üstü - sağ butun üstü - seksüel bölge (arka-ön) -sol kalçanın üstü - sağ butun üstü - sol butun üstü - sağ dizin üstü' - sol dizin üstü - sağ bacağın üstü - sol bacağın üstü- sağ ayak bileğinin üstü- sol ayak bileğinin üstü- sağ ayağın üst kısmının üstü-sağ ayağın üst kısmı- sol ayağın üst kısmı -sağ ayağın tabanı - sol ayak tabanı - sağ ayak parmakları - sol ayak parmakları

 
ENKİ ile NİNHURŞAG’ın
8 Bitkiye karşı 8 “organ”ı “Yaratmaları”

---------------------------------------

[ Şimdi Ninhurşag kayboluyor, fakat tilki onu herhangi bir yolla ge-tirmeği başarıyor. Bunun üzerine tanrıça, Enki'nin kaburgası da birlik-te sekiz organı için sekiz tanrıyı doğurarak iyi ediyor]

Ninhurşag : "Erkek kardeşim neren ağrıyor?"
Enki: "Benim …. ağırıyor."
Ninhursag: "Tanrı Abu'yu senin için ('yaşam verdim') doğurdum."

Ninhursag: "Erkek kardeşim, neren ağrıyor?" "
Enki: '- Çenem (kalçam?) ağrıyor.
Ninhursag: "Tanrı Nintulla'yı senin için doğurdum."

Ninhursag: "Erkek kardeşim, neren ağrıyor?"
Enki: "Dişim ağrıyor."
Ninhursag: "Tanrıça Ninsutu 'yu senin için doğurdum."

Ninhursag: "Erkek kardeşim, neren ağrıyor?"
Enki: "Ağzım ağrıyor."
Ninhursag: "Tanrıça Ninkasi'yi, senin için doğurdum."

Ninhursag: "Kardeşim, neren ağrıyor."
Enki: "Benim ….. ağrıyor."
Ninhursag: "Tanrıça Nazi'yi doğurdum senin için."

Ninhursag: "Kardeşim, neren ağrıyor?"
Enki: "Kolum (yanlarım?) ağrıyor."
Ninhursag: “Tanrıça Azimu'yı doğurdum senin için.”

Ninhurşag: “Kardeşim neren ağrıyor?"

(Enki: ) "Kaburgam ağrıyor."

Ninhurşag: "Tanrıça Ninti 'yi [(bu Kaburganın Hanımı veyaYaşatan Hanım, Havva’nın Adem’in‚ kaburga kemiğinden yaratılması…)] doğurdum ('yaşam verdim') senin için."

-Ninhursag:"Kardeşim, neren ağrıyor?"-¬

"Enki: Benim…..ağrıyor."

Ninhursag: "Tanrı Enşag'ı doğurdum ('Yaşam Verdim') senin için.

Ninhurşag: “Yaşam verdiğim küçükler için...."

Enki: "Abu bitkilerin kıralı olsun

Nintul, Magan'ın efendisi olsun,

Ninsutu, Ninazu ile evlensin,

Ninkası, yüreği doyuran (tanrıça) olsun

Nazi, Nindar ile evlensin,

Ninti ay’ların kıraliçesi olsun

Eşşagag Dilmun'un efendisi olsun"

-"Enki sana şükürler olsun!"
http://toplumvetarih.blogcu.com/hayvan-kurban-ve.../1739597
 
 

Mazda'nın Oğlu Ateş" kavramı, Avesta alanı ile "Ateş tapınımı" arasındaki bağı açıklamaktadır.

Ahura Mazda'cı "ateş tapınımı"na rağmen, cesetlerin ateşte yakılmasına karşı sert önlem ve yasaklama iki nedenle açıklanabilir:


 1) Ölülerini Devea'lara-Dev'lere vermeyi taahhüt etmişlerdir. Çünkü, kendi ölülerini yeme yasağının öteki yüzü, bu ölüleri karşıt toplum birime sunma olarak uygulanmaktadır.
...

2) Ateş'in kontrölünü Ahura Mazda'cı dini grubun elinde toplayarak, bu aracın gelişigüzel kullanımını engelleyebilmek...

Ahura Mazdacılık gibi ateş tapınımcısı bir ön kültürden gelen din ve-ya mezheplerde, dikkatlice yaklaşılırsa, ateşin yakılma ve söndürülmesinin çok özel bir işlem olarak gerçekleştiği ve özel yetkiler gerektiği fark edilecektir.
 

***

MAZDA’NIN OĞLU ATEŞ, CESET YAKMA YASAĞI, ATEŞ’İN KONTROLÜ


73. Ey Maddi Dünyanın Yaratıcısı, Sen, Kutsal Biri!


Eğer Mazda Tapıcıları yürürken veya koşarken veya at sürerken ya da araba kullanırken, üstünde ceset yakılan bir ateşe
rastlarlarsa, üstünde bir cesedin pişirildiği veya kızartıldığı (bir ateşe); ne yapmalıdırlar?


74. Ahura Mazda (şöyle) cevapladı: “Onlar ceset yakan adamı öldürecekler, derhal öldürecekler onu. Onlar (ayrıca cesedin içinde pişirildiği) kabı ve saç ayağını oradan derhal uzaklaştıracaklar.”


75. “Onlar, hem içinde bu ateşin tohumu bulunan odunları, hem de bu ateş için hazırlanmış olan pek çok odun demetlerini yakacaklardır. Onların (söz konusu odunların) daha çabuk yanıp kül olmaları için, (yakılacak odunları) etraftan tecrit edip (demetlerini) dağıtacaklardır.”
76. “Böylece onlar, ilk demeti ceset yakıcı ateşten bir vitasti (1) uzaklıkta olmak üzere yere koyacaklar. (Onlar bu odunları yakmak için) demeti tecrit edip dağıtacaklar ve (böylece) o (odunlar) çabuk yanıp söneceklerdir.”


77. “Onlar, ikinci demeti ceset yakıcı ateşten bir vitasti uzaklıkta olmak üzere yere koyacaklar. (Onlar bu odunları yakmak için) demeti tecrit edip dağıtacaklar ve (böylece) o (odunlar) çabuk yanıp söneceklerdir.”


“Onlar, üçüncü demeti ceset yakıcı ateşten bir vitasti uzaklıkta olmak üzere yere koyacaklar. (Onlar bu odunları yakmak için) demeti tecrit edip dağıtacaklar ve (böylece) o (odunlar) çabuk yanıp söneceklerdir.”


“Onlar, dördüncü demeti ceset yakıcı ateşten bir vitasti uzaklıkta olmak üzere yere koyacaklar. (Onlar bu odunları yakmak için) demeti tecrit edip dağıtacaklar ve (böylece) o (odunlar) çabuk yanıp söneceklerdir.”

“Onlar, beşinci demeti ceset yakıcı ateşten bir vitasti uzaklıkta olmak üzere yere koyacaklar. (Onlar bu odunları yakmak için) demeti tecrit edip dağıtacaklar ve (böylece) o (odunlar) çabuk yanıp söneceklerdir.”


“Onlar, altıncı demeti ceset yakıcı ateşten bir vitasti uzaklıkta olmak üzere yere koyacaklar. (Onlar bu odunları yakmak için) demeti tecrit edip dağıtacaklar ve (böylece) o (odunlar) çabuk yanıp söneceklerdir.”


“Onlar, yedinci demeti ceset yakıcı ateşten bir vitasti uzaklıkta olmak üzere yere koyacaklar. (Onlar bu odunları yakmak için) demeti tecrit edip dağıtacaklar ve (böylece) o (odunlar) çabuk yanıp söneceklerdir.”


“Onlar, sekizinci demeti ceset yakıcı ateşten bir vitasti uzaklıkta olmak üzere yere koyacaklar. (Onlar bu odunları yakmak için) demeti tecrit edip dağıtacaklar ve (böylece) o (odunlar) çabuk yanıp söneceklerdir.”


78. “Onlar, dokuzuncu demeti ceset yakıcı ateşten bir vitasti uzaklıkta olmak üzere yere koyacaklar. (Onlar bu odunları yakmak için) demeti tecrit edip dağıtacaklar ve (böylece) o (odunlar) çabuk yanıp söneceklerdir.”


79. 'Ey Spitama Zarathuştra, eğer bir insan dindarca bir amaçla; urvâsna ağacından, vohu-gaona ağacından, vohu-kereti ağacından veya hadhâ-naêpata ağacından veya iyi kokan bir başka ağaçtan Mazda’nın Oğlu Ateş’e odun getirirse,”

80. “Oradan her tarafa rüzgar vasıtasıyla yayılan güzel koku gidip; görünmeyen Daevalar’dan binlercesini, binlerce İblis’i, (yani) şu karanlığın civcivlerini, Yatular ve Pairikalar çiftinden binlercesini öldürecektir.”

Siraç Bilgin,o yaşarken de kendisine karşı yazdığımız gibi,ne yazık ki, "Kürtlük aşkı" adına, Avesta'yı hatalı yorumlarla yaralamıştır.

Burada da, yorumların kaçınılmaz bazı ağır sonuçlarından kurtulmak için, "gerçek yanan ateş" anlatımını "Siz bu ateşleri soyut anlamıyla (kalp ateşi olarak) anlayın"... diyerek konuyu "mecazileştirme" metoduna başvurmaktadır.

Bu bölümde, çok açık bir şekilde,"(a...
teşin bulunması gereken) asıl hukuki yer (Dâityô-gâtu)" olarak tanımlanmakta ve "ateş merkezi"nin burası olduğu ifade edilmektedir.

Daha sonra da, " Ahura Mazda imanlıları" aracılığıyla ateşin toplumsal denetimi sağlanılmaya çalışılmaktadır. Burada "kalbi ateş"ten değil, son derece gerçek reel ateşten bahsedildiği açıktır.

Bu bölümde dikkatimizi çeken diğer önemli yan, "ceset yakan ateş"in mükafatı "on bin meşaleye eşit"tir ve en yüksek mükafattır. Buradan başlayarak, adım adım, on meşaleye kadar düşmektedir.

Bu arada "dışkı" pişiren-yakan ateşin mükafatının neden o kadar yüksek olarak saptandığı dikkat çekmektedir.

 
***
 

ATEŞ’İN BULUNMASI GEREKEN ASIL HUKUKİ MAHALLİ ATEŞİN MERKEZİ DENETİMİ

81. Ey Maddi Dünyanın Yaratıcısı, Sen, Kutsal Biri!
Eğer bir adam ceset yakan ateşi, onun (ateşin bulunması gereken) asıl hukuki mahalline (Dâityô-gâtu’ya) götürürse, ruhu vücudundan ayrıldığı zaman o adamın mükafatı ne olacaktır?


Ahura Mazda (şöyle) cevapladı: “Bu mükafat, -eğer o maddi dünyada bunu yapmışsa hukuki (olarak) yanması gereken yere on bin meşale (yanan odun parçası) taşımış (olanınki ile) eştir.”


82. Ey Maddi Dünyanın Yaratıcısı, Sen, Kutsal Biri! Eğer bir adam üstünde dışkının yandığı bir ateşi, onun (ateşin bulunması gereken) asıl hukuki mahalline (Dâityô-gâtu’ya) götürürse, ruhu vücudundan ayrıldığı zaman o adamın mükafatı ne olacaktır?


Ahura Mazda (şöyle) cevapladı: “Bu mükafat, -eğer o maddi dünyada bunu yapmışsa- hukuki (olarak) yanması gereken yere bin meşale (yanan odun parçası) taşımış (olanınki ile) eştir.”


83. Ey Maddi Dünyanın Yaratıcısı, Sen, Kutsal Biri! Eğer bir adam üstünde inek dışkısı (banyo) ateşini, onun (ateşin bulunması gereken) asıl hukuki mahalline (Dâityô-gâtu’ya) götürürse, ruhu vücudundan ayrıldığı zaman o adamın mükafatı ne olacaktır?


Ahura Mazda (şöyle) cevapladı: “Bu mükafat, -eğer o maddi dünyada bunu yapmışsa- hukuki (olarak) yanması gereken yere beş yüz meşale (yanan odun parçası) taşımış (olanınki ile) eştir.”

84. Ey Maddi Dünyanın Yaratıcısı, Sen, Kutsal Biri! Eğer bir adam bir tuğla ocağından aldığı ateşi, onun (ateşin bulunması gereken) asıl hukuki mahalline (Dâityô-gâtu’ya) götürürse, ruhu vücudundan ayrıldığı zaman o adamın mükafatı ne olacaktır?

Ahura Mazda (şöyle) cevapladı: “Bu mükafat, -eğer o maddi dünyada bunu yapmışsa- hukuki (olarak) yanması gereken yere dört yüz meşale (yanan odun parçası) taşımış (olanınki ile) eştir.”

85. Ey Maddi Dünyanın Yaratıcısı, Sen, Kutsal Biri! Eğer bir adam bir çömlekçinin ocağından aldığı ateşi, onun (ateşin bulunması gereken) asıl hukuki mahalline (Dâityô-gâtu’ya) götürürse, ruhu vücudundan ayrıldığı zaman o adamın mükafatı ne olacaktır?

Ahura Mazda (şöyle) cevapladı: “Bu mükafat, -eğer o maddi dünyada bunu yapmışsa- hukuki (olarak) yanması gereken yere; bu ocakta yanan çömlek (sayısı) kadar meşale (yanan odun parçası) taşımış (olanınki ile) eştir.”

86. Ey Maddi Dünyanın Yaratıcısı, Sen, Kutsal Biri! Eğer bir adam bir orak (imalatçısının) ocağından aldığı ateşi, onun (ateşin bulunması gereken) asıl hukuki mahalline (Dâityô-gâtu’ya) götürürse, ruhu vücudundan ayrıldığı zaman o adamın mükafatı ne olacaktır?

Ahura Mazda (şöyle) cevapladı: “Bu mükafat, -eğer o maddi dünyada bunu yapmışsa- hukuki (olarak) yanması gereken yere; bütün ağaç çeşitlerinin taşıdığı yanan ateş kadar meşale (yanan odun parçası) taşımış (olanınki ile) eştir.”

87. Ey Maddi Dünyanın Yaratıcısı, Sen, Kutsal Biri! Eğer bir adam bir kuyumcunun (altın işeyicisinin) ateşini, onun (ateşin bulunması gereken) asıl hukuki mahalline (Dâityô-gâtu’ya) götürürse, ruhu vücudundan ayrıldığı zaman o adamın mükafatı ne olacaktır?

Ahura Mazda (şöyle) cevapladı: “Bu mükafat, -eğer o maddi dünyada bunu yapmışsa- hukuki (olarak) yanması gereken yere; yüz meşale taşımış olmakla eştir.”

88. Ey Maddi Dünyanın Yaratıcısı, Sen, Kutsal Biri! Eğer bir adam bir gümüş işleyicisinin ateşini, onun (ateşin bulunması gereken) asıl hukuki mahalline (Dâityô-gâtu’ya) götürürse, ruhu vücudundan ayrıldığı zaman o adamın mükafatı ne olacaktır?

Ahura Mazda (şöyle) cevapladı: “Bu mükafat, -eğer o maddi dünyada bunu yapmışsa- hukuki (olarak) yanması gereken yere; doksan meşale taşımış olmakla eştir.”

89. Ey Maddi Dünyanın Yaratıcısı, Sen, Kutsal Biri! Eğer bir adam bir bronz işleyicisinin ateşini, onun (ateşin bulunması gereken) asıl hukuki mahalline (Dâityô-gâtu’ya) götürürse, ruhu vücudundan ayrıldığı zaman o adamın mükafatı ne olacaktır?

Ahura Mazda (şöyle) cevapladı: “Bu mükafat, -eğer o maddi dünyada bunu yapmışsa- hukuki (olarak) yanması gereken yere; seksen meşale taşımış olmakla eştir.”
 
90. Ey Maddi Dünyanın Yaratıcısı, Sen, Kutsal Biri! Eğer bir adam bir nalbantın ateşini, onun (ateşin bulunması gereken) asıl hukuki mahalline (Dâityô-gâtu’ya) götürürse, ruhu vücudundan ayrıldığı zaman o adamın mükafatı ne olacaktır?

Ahura Mazda (şöy
le) cevapladı: “Bu mükafat, -eğer o maddi dünyada bunu yapmışsa- hukuki (olarak) yanması gereken yere; yetmiş meşale taşımış olmakla eştir.”

91. Ey Maddi Dünyanın Yaratıcısı, Sen, Kutsal Biri! Eğer bir adam bir fırıncının ateşini, onun (ateşin bulunması gereken) asıl hukuki mahalline (Dâityô-gâtu’ya) götürürse, ruhu vücudundan ayrıldığı zaman o adamın mükafatı ne olacaktır?

Ahura Mazda (şöyle) cevapladı: “Bu mükafat, -eğer o maddi dünyada bunu yapmışsa- hukuki (olarak) yanması gereken yere; altmış meşale taşımış olmakla eştir.'

92. Ey Maddi Dünyanın Yaratıcısı, Sen, Kutsal Biri! Eğer bir adam bir (mutfak) kabının (altındaki) ateşi, onun (ateşin bulunması gereken) asıl hukuki mahalline (Dâityô-gâtu’ya) götürürse, ruhu vücudundan ayrıldığı zaman o adamın mükafatı ne olacaktır?

Ahura Mazda (şöyle) cevapladı: “Bu mükafat, -eğer o maddi dünyada bunu yapmışsa- hukuki (olarak) yanması gereken yere; elli meşale taşımış olmakla eştir.”

93. Ey Maddi Dünyanın Yaratıcısı, Sen, Kutsal Biri! Eğer bir adam bir kamp ateşini, onun (ateşin bulunması gereken) asıl hukuki mahalline (Dâityô-gâtu’ya) götürürse, ruhu vücudundan ayrıldığı zaman o adamın mükafatı ne olacaktır?

Ahura Mazda (şöyle) cevapladı: “Bu mükafat, -eğer o maddi dünyada bunu yapmışsa- hukuki (olarak) yanması gereken yere; kırk meşale taşımış olmakla eştir.”

94. Ey Maddi Dünyanın Yaratıcısı, Sen, Kutsal Biri! Eğer bir adam bir çobanın (üstünde yürüdüğü) yolun ateşini, onun (ateşin bulunması gereken) asıl hukuki mahalline (Dâityô-gâtu’ya) götürürse, ruhu vücudundan ayrıldığı zaman o adamın mükafatı ne olacaktır?

Ahura Mazda (şöyle) cevapladı: ”Bu mükafat, -eğer o maddi dünyada bunu yapmışsa- hukuki (olarak) yanması gereken yere; otuz meşale taşımış olmakla eştir.”

95. Ey Maddi Dünyanın Yaratıcısı, Sen, Kutsal Biri! Eğer bir adam bir tarlanın ateşini, onun (ateşin bulunması gereken) asıl hukuki mahalline (Dâityô-gâtu’ya) götürürse, ruhu vücudundan ayrıldığı zaman o adamın mükafatı ne olacaktır?

Ahura Mazda (şöyle) cevapladı: “Bu mükafat, -eğer o maddi dünyada bunu yapmışsa- hukuki (olarak) yanması gereken yere; yirmi meşale taşımış olmakla eştir.”

96. Ey Maddi Dünyanın Yaratıcısı, Sen, Kutsal Biri! Eğer bir adam kendi öz kalbinin ateşini , onun (ateşin bulunması gereken) asıl hukuki mahalline (Dâityô-gâtu’ya) götürürse, ruhu vücudundan ayrıldığı zaman o adamın mükafatı ne olacaktır?

Ahura Mazda (şöyle) cevapladı: “Bu mükafat, -eğer o maddi dünyada bunu yapmışsa- hukuki (olarak) yanması gereken yere; on meşale taşımış olmakla eştir.”

***
Fransızca üzerinden şöylece bir baktık bu noktaya... yorum gerektiren bir konu... Her halükarda, konuya sadece "ateş" yönüyle yaklaşılmadığı çok açık: aynı zamanda önem sırası bakımından ele alınan "içerikler" var: İlk sırada cesedin yakılması....

İns
an veya hayvan pisliğinin konu edildiği 2. ve 3. noktada, işin içine "banyo","su ısıtma" konusu da giriyor ki, "su ile arınma", "sıcak-soğuk su", "ateşle arınma" son derece önemli eski konulardır.

Sümer-Akad ilahilerinde "ayağına su değmeyen", "eline su değmeyen" vezir formülü övülerek anlatılır; çünkü onlar için sudan uzak kalma kuralı vardır.

İnsanlar bunu bilmeden, Pers hükümdarları derelere girip suyu kirletmemek için yollarını değiştirmişlerdir.... gibi son derece gerçek dışı yorumlara girerler.... Halbuki, suya girerek "kirlenmek" istemeyenler Pers hükümdarları idi. ("Yıkanmazlar"...) eleştirilerini anımsayalım...

Ahura Mazdacılığın evlerde banyo yapılmasını istemediğine ilişkin bilgiler var.

"İnsan pisliği" yakılması , sonuçta insanın parçası olarak kavranmış olabilir...

Hayvan pisliği yakılması da, evlerde su ısıtma ile ilgili kullanılmış bir argüman olabilir.

"Soğuk su" ile "sıcak-ılık su" kullanımı, ritüeller için, cenaze yıkamaları için, olağanüstü önemde farklılık konusudur.

Büyük ozan Yunus Emre'yi anımsayalım:
"Bir garip ölmüş diyeler,
Üç günden sonra duyalar,
Soğuk su ile yuğalar,
Şöyle garip bencileyin"
 
 
 

Bu bölümde, "ceset yakma"dan sonra "dışkı"(insan dışkısı?)nın ve "inek dışkısı"nın 2. ve 3. sırayı alması dikkat çekmektedir.

Burada, ateşin hukuki mahalline götürülmesini sağlama kadar, insan dışkısı ve inek dışkısı yemenin yasaklanmaya çalışıldığı anlaşılıyor.

 
 
 
Avesta'da karşılaştığımız "kara kış" kavramına, Sümer ilahilerinde "Enten (Kış)" ve "Emeş (Yaz)" ikilemi olarak rastlıyoruz.

İlahiye göre birisi, şimdiki kavramlarla, "kır-köy"ü, diğeri "kasaba-şehir yerleşimi"ni ifade ediyor gibi aynı zamanda.

Kalıpsal kavramların kullanıldığına dikkat edelim.
 
***
Enlil’in « Yaz ve (Kış)ı »
["Davar ve Tahıl " Arasındaki Tartışma]


«Enten (Kış) koyuna kuzuyu doğurttu,
Keçiye oğlağı doğurttu,
İnek ve buzağıyı çoğalttı,
Kaymak ve sütü bollaştırdı,
Kırda yaban keçisinin, koyunun,
Eşeğin kalbini memnun etti,
Göğ’ün kuşlarına geniş dünyada yuvalarını yaptırdı,
Denizin balıklarına kamışlıkta yumurtalarını koydurdu,
Hurmalıkta ve bağlarda bal ve şarabı aktırdı,
Dikilen ağaçlara meyveler taşıttırdı.
Bahçeleri yeşillikle örttü, bitkilerini bol yaptı,
Hendeklerde tahılı çoğalttı,
Aşnan (tahıl tanrıçası), kibar kız gibi onu bol çıkarttı.

Emeş (Yaz) ağaçları ve tarlaları meydana getirdi,
Ahırları, ağılları genişletti,
Çiftlikte ürünü çoğalttı, yeryüzünü kaplattı,
Zengin ürünleri evlere taşıttı,
Onları ambarlara yığdırdı,
Şehirleri ve barınakları kurdurdu,
Memlekette evleri yaptırdı,
Tapınakları dağ gibi, yükseltti.»

[Bu iki kardeş kendilerine verilen görevleri yaptıktan sonra "yaşam evi" Nippur'a gidip babaları Enlil'e teşekkür kurbanları götürmeğe karar veriyorlar.
Emeş’e (Yaz) hediye olarak, çeşitli yabani ve evcil hayvanlar, kuş ve bitkiler;
Enten (Kış)’e de, hediye olarak, değerli maden ve taşlar, ağaçlar ve balıklar veriliyor.

((Anlaşılıyor ki, burada hediye-takas, onda olmayanın karşı taraftan aldıklarını, kendinde olanı (ayrıştırılmış bir şekilde) verdiği bir aşamayı anlatıyor.

Burada ayrıca Eski Ahit’te sürdürülen “Göğ’ün kuşları”na “geniş dünya” , “engin karanlık-Kır’lar,toprak’lardaki kara hayvanları”,“Deniz'in balıkları” gibi kalıpsal kavramların arkasında ateş-gök tapımcısı (‘Göğün kuşları’) ve toprak-kara tapımcısı toplulukların “kara hayvanları” gibi o dönemki totem varlıklarının anlatımlarını buluyoruz.))

Fakat tam ‘Yaşam Evi’ nin kapısına geldikleri zaman kıskanç Enten kardeşiyle kavgaya başlıyor. Tartışma ileri geri devam ediyor ve nihayet Enten, Emeç’in tanrıların çiftçisi olma iddiasından kuşkulanıyor. Enlil'in  büyük mabedi E-kur’a giriyorlar ve her ikisi de durumlarını ortaya koyuyor.
 
 
 
Emeş ile Enten çatışmasının benzerini, onların sunusuna karşı tanrının farklı tavrını, Adem-Havva'nın "büyük oğlu", "küçük oğlu" arasındaki ilişkide de benzer paralellik içinde görürüz.

Adem "yaratıldığında", Şeytan ile diğer meleklerin "Adem'e secde etmesi" istemini anlatan Kuran söylemi ile bir paralellik, Emeş'in Enten önünde diz çöküp dua etmesinde de izleniyor.

Emeş'in "altın,gümüş, Lapis Lazuli" hediyeleri, bulunduğu coğrafi bölgeye işaret edebilir.
 
***
ENKİ’nin Bitki’leri “Yaratması”

Enki kamışlıkta etrafına bakındı,

Bakındı etrafına,
Habercisi İsimud'a dedi ki:
"O bitkilerin kaderini vermeliyim",
Kalb’Ierini bilmeliyim,
Nedir, lütfen (bu) bitki?
Nedir, lütfen bu (bitki)?"

İsimud karşılık verdi ona:
-'Kralım, ağaç bitkisi' dedi ona,
Onun için kesti onu, yedi (Enki).
-"Kralım bal-bitkisidir" dedi ona,
Onun için onu kesti, yedi (Enki).
-"Kralım yol otudur" dedi ona,
Onun için kesti onu, yedi (Enki).
-"Kralım su-bitkisidir" dedi ona,
Onun için yoldu onu, yedi (Enki).
-"Kralım, diken bitkisi" dedi ona,
Onun için kesti onu, yedi (Enki).
-"Kralım gebreotu bitkisidir" dedi ona,
Onun için kopardı onu, yedi (Enki).
-"Kralım… otu", dedi ona,
Onun için kesti onu, yedi (Enki).
-"Kralım, tarçın bitkisi'? dedi ona,
Kopardı onun için, (Enki) yedi onu.

Enki bitkilerin,“kaderini verdi”,
bildi (?) onların kalbini.
Bunun üzerine Ninhurşag
Lanetledi Enki'nin adını:
"o ölünceye kadar, yaşam gözü ile bakmayacağım ona ".

[Burada ‘yaratılmak’ için yenilip tadına bakılan ‘bitkiler’,örneğin Yezidilikte Fasulye veya Balkabağı bitkisinin neden ‘mekruh’ görüldüğünü anlattığı gibi, Eski Ahit’teki ‘yaratılış’ anlatımında, Tanrının, Adem’i cezalandırırken , “yaban otu, çalı-diken yiyeceksin!” biçimindeki emrine konu olan “yaban otu ve diken”lerin neler olmuş olabileceğini de açıklar. Tanrı zaten, “yağmu-göklerin çiğ’i ile, yaban ot’larını ‘yaratmayı’ da ilk ‘yaratılış’ta unutmuştu !)

[Aslında bu ‘bitki’lerin çok önemli olduğu ve muhtemelen tarımcı Asur topluluklarından bazılarının doğrudan doğruya bu bitkileri yetiştirmeye ve bu bitkilerle özdeşleşmeye yönlendirildikleri anlaşılıyor. Tahıllar dışında, Marul, Faulye, Üzüm, mercimek, Hurma, Zeytin, İncir, Elma’ya ilişkin somut verilere sahibiz. Bunun ötesinde Ateşle eşitlenmiş olarak Nar, Gül, acı Biber motiflerini de biliyoruz.

Baharat’ların önemini ise, sanki “çiğ köfte” yapılacakmış hissi veren bir şekilde, İsa’nın ölü vücudunun “baharatla ovulması” geleneğinde görüyoruz:

“Şabat Günü geçince, Mecdelli Meryem, Yakup’un annesi Meryem ve Salome gidip İsa’nın cesedine sürmek üzere baharat satın aldılar.” (Markos )

[ Bu arada Ninhurşag kayboluyor, fakat tilki onu herhangi bir yolla getirmeği başarıyor.
 
Bunun üzerine tanrıça, Enki’nin kaburgası da birlikte sekiz organı için, sekiz tanrıyı doğurarak iyi ediyor:]
 
 
 



 


Hiç yorum yok:

Yorum Gönder