"Fethullah Gülen'in konuşmalarında sık sık ağladığı biliniyor. Gülen'in dini konularda yaptığı konuşmalarda ağlarken kendini kaybettiği görüntüler zaman zaman basında yayınlanıyor.
Kimi yorumcular bu görüntülere karşı olumsuz ifadelerde bulunsa da Tarihçi Safa Kaçmaz aslında dinde ağlamanın derin bir anlamı olduğunu kişisel bloğunda yazdı. Nurculuk'un İslam dışı unsurlara oldukça yakın olduğunu söyleyen Kaçmaz, Musevilik ve Avesta'dan örneklerle Gülen'in ağlamasının ardında İslam anlayışının bu kökeni olduğunu anlattı. "
Fethullah Gülen:
“İnsanlara neden sulu göz diyorsun. Nezahet-i lisaniyem bana vize verseydi burada ona densiz diyecektim. Esas ağlamadığından gözün yaşarmadığından dolayı levm edilecek birisi varsa o da sensin...”
***
Saidi Nursi'nin bu noktadaki hatırat yazısı şöyle:
“Bir zaman, Eskişehir hapishanesinin penceresinde bir cumhuriyet bayramında oturmuştum. Karşısındaki lise mektebinin büyük kızları, onun avlusunda gülerek raksediyorlardı. Birden manevî bir sinema ile elli sene sonraki vaziyetleri bana göründü. Ve gördüm ki: O elli-altmış kızlardan ve talebelerden kırk-ellisi kabirde toprak oluyorlar, azab çekiyorlar. Ve on tanesi, yetmiş-seksen yaşında çirkinleşmiş, gençliğinde iffetini muhafaza etmediğinden sevmek beklediği nazarlardan nefret görüyorlar. Kat'î müşahede ettim. Onların o acınacak hallerine ağladım. Hapishanedeki bir kısım arkadaşlar ağladığımı işittiler. Geldiler, sordular. Ben dedim: 'Şimdi beni kendi halime bırakınız, gidiniz.'
“Bir zaman, Eskişehir hapishanesinin penceresinde bir cumhuriyet bayramında oturmuştum. Karşısındaki lise mektebinin büyük kızları, onun avlusunda gülerek raksediyorlardı. Birden manevî bir sinema ile elli sene sonraki vaziyetleri bana göründü. Ve gördüm ki: O elli-altmış kızlardan ve talebelerden kırk-ellisi kabirde toprak oluyorlar, azab çekiyorlar. Ve on tanesi, yetmiş-seksen yaşında çirkinleşmiş, gençliğinde iffetini muhafaza etmediğinden sevmek beklediği nazarlardan nefret görüyorlar. Kat'î müşahede ettim. Onların o acınacak hallerine ağladım. Hapishanedeki bir kısım arkadaşlar ağladığımı işittiler. Geldiler, sordular. Ben dedim: 'Şimdi beni kendi halime bırakınız, gidiniz.'
***
Saidi Nursi de, ağlamayı bir zikir,ayin olarak kullanıyordu!
YÜKSEK SESLE AĞLAYARAK ARINMA
97. Ey Maddi Dünyanın Yaratıcısı, Sen, Kutsal Biri! Ey Kutsal Ahura Mazda! Bir sahanın belirsiz bir yerinde bir cesede dokunmuş olan biri, (pisliğinden) arınabilir mi?
Ahura Mazda (şöyle) cevapladı: “Olabilir, Ey Kutsal Zarathuştra!”
Nasıl?
97. Ey Maddi Dünyanın Yaratıcısı, Sen, Kutsal Biri! Ey Kutsal Ahura Mazda! Bir sahanın belirsiz bir yerinde bir cesede dokunmuş olan biri, (pisliğinden) arınabilir mi?
Ahura Mazda (şöyle) cevapladı: “Olabilir, Ey Kutsal Zarathuştra!”
Nasıl?
“Eğer Nasu, ceset yiyici köpekler ve kuşlar tarafından vurulmuşsa (onlar cesedi yemişse), (temasta bulunan kişi) vücudunu gaomêz ve su ile yıkayacaktır, (vücudunu) otuz kez gaomêz ile yıkayacak, (o arada) otuz kez (de) elleri ile (vücudunu) oğuşturup kurutacaktır.”
99. “Eğer Nasu, ceset yiyici köpekler ve kuşlar tarafından (o zamana kadar) vurulmamışsa (onlar cesede dokunmamışsa), (temasta bulunan kişi) vücudunu gaomêz ve su ile yıkayacaktır, (vücudunu) onbeş kez gaomêz ile yıkayacak, (o arada) onbeş kez (de) elleri ile (vücudunu) oğuşturup, kurutacaktır.”
100. “O, sonradan bir hathralık bir mesafeyi koşacaktır. O (böylece), yolunun üstünde bir adama rastlayıncaya kadar koşacaktır, (ona rastlayınca da) yüksek sesle ağlayacak; ‘bu benim; o adam ki; düşüncesinde, sözlerinde ve eyleminde hiç bir kasıt olmadan bir adamın cesedine dokunmuş ve (senin vasıtanla) arınmayı ummaktadır’ (diyerek) onu yakalayıncaya kadar koşacak. Eğer (yakalamak istediği) adam onu arındırmak istemezse, (o adam) onun günahlarının üçte birini kendisi yüklenmiş olacaktır.”
101. “Daha sonra o, bir başka adamı daha yakalayıncaya kadar bir hathra daha koşacak. Eğer bu adam da onu arındırmak istemezse, o da onun günahının üçte birini yüklenmiş olacaktır.”
102. “Daha sonra o, bir üçüncü hathrayı daha; o üçüncü kez birini daha yakalayıncaya kadar koşacak. Eğer adam onu arındırmak istemezse onun günahının (kalan son) üçte birini yüklenmiş olacaktır.”
103. Böylece o, kendisine en yakın eve (nmana’ya), klana (vis’e), mıntıkaya (zantu’ya) veya bölgeye (dahyu’ya) varıncaya kadar koşacak ve ağlayarak yüksek sesle; ’bu benim; o adam ki; düşüncesinde, sözlerinde ve eyleminde hiç bir kasıt olmadan bir adamın cesedine dokunmuş ve arınmayı ummaktadır’ (diyecektir). Eğer onlar onu arındırmak istemeseler (bile), o, vücudunu gaomêz ve su ile yıkayarak arınacaktır.”
***
Avesta'da “suyu kirletmek”, "ateşi kirletmek" tamamiyle, dini bir algı olarak ortaya konmaktadır.
Günümüzde "“suyu kirletmek”ten, "suya tükürmemeyi","suya işememeyi" vb. anlayan "din alimleri"nin, hatta bazı kaba ateistlerin konuyu hatalı noktalardan ele aldıkları açıktır.
Ahura Mazdacı algıya göre, dinsel anlamda "kirli" bir insanın ateşle teması, (hatta bırakalım ateşle doğrudan temasını) ("ateşe bıçak uzatma"), yakılabilecek bir odunla, ağaç parçası ile teması bile, "ateşi kirletmeye" yeterlidir.Tıpkı, üzerine bir parça ölü kemiğinden ilik, et, yağ dökülen ağacın da "kirlenmediği"nin kabul edilmesi gibi...
Kuran'da da ordunun nehir kıyısına gelip de askerlerin nehirin suyundan içip içmeme sınavı da aslında aynı konu odaklıdır.
Günümüzde "“suyu kirletmek”ten, "suya tükürmemeyi","suya işememeyi" vb. anlayan "din alimleri"nin, hatta bazı kaba ateistlerin konuyu hatalı noktalardan ele aldıkları açıktır.
Ahura Mazdacı algıya göre, dinsel anlamda "kirli" bir insanın ateşle teması, (hatta bırakalım ateşle doğrudan temasını) ("ateşe bıçak uzatma"), yakılabilecek bir odunla, ağaç parçası ile teması bile, "ateşi kirletmeye" yeterlidir.Tıpkı, üzerine bir parça ölü kemiğinden ilik, et, yağ dökülen ağacın da "kirlenmediği"nin kabul edilmesi gibi...
Kuran'da da ordunun nehir kıyısına gelip de askerlerin nehirin suyundan içip içmeme sınavı da aslında aynı konu odaklıdır.
İslam'da, başka nedenlerin yanı sıra, "din adamlığı" kurumlaşamadığı için, reforme edilip, merkezi bir ağızdan dinin evrimi sağlanamaz.
Mazdacılık, kendi dini hiyerarşisini sıkı sıkıya koruduğu için, aslında, aynı dini hiyerarşi üzerinden varlığını sonraki "din"ler üzerinden ve yeni ortama uyumlu hale gelerek sürdürebilmektedir.
Mazdacılık, kendi dini hiyerarşisini sıkı sıkıya koruduğu için, aslında, aynı dini hiyerarşi üzerinden varlığını sonraki "din"ler üzerinden ve yeni ortama uyumlu hale gelerek sürdürebilmektedir.
***
Turan Dursun, "Avesta'da köpek hakları var" diyerek Ahura Mazdacılığı olumlarken, muhtemelen tüm bu metni incelememiş olmalıdır.
Bütünlüğünü tanımadan, salt "anti-müslim"lik yoluyla "mücadele" hatalı bir yöntemdir.
"Kafanın koparılması", "derinin yüzülmesi", "deriyi yüzüp tuza yatırma", göz çıkarma, el, ayak, dil, kulak, burun kesme Asur yasalarında da yer alır.
Burada "En Hayırlı Güç'ün en aç gözlü kuşlarının, ceset yiyici kuşların, kuzgunların..." ifadesi dikkat çekiyor.
Ceset yiyicilerin bağlı olduğu güce "en hayırlı güç" diyerek olumlama, karşıdaki güce, ceset yiyicilere olumlu bakıldığının,tapıldığının bir işareti olmalıdır.
Bir de, cesedin yırtıcılara yedirilmesi olumlu bir kural iken, sanki artık, "ceza'nın bir parçası imiş" gibi de ele alınmaya başlanmış gibi bir ifade tarzı da seziyoruz.
Bütünlüğünü tanımadan, salt "anti-müslim"lik yoluyla "mücadele" hatalı bir yöntemdir.
"Kafanın koparılması", "derinin yüzülmesi", "deriyi yüzüp tuza yatırma", göz çıkarma, el, ayak, dil, kulak, burun kesme Asur yasalarında da yer alır.
Burada "En Hayırlı Güç'ün en aç gözlü kuşlarının, ceset yiyici kuşların, kuzgunların..." ifadesi dikkat çekiyor.
Ceset yiyicilerin bağlı olduğu güce "en hayırlı güç" diyerek olumlama, karşıdaki güce, ceset yiyicilere olumlu bakıldığının,tapıldığının bir işareti olmalıdır.
Bir de, cesedin yırtıcılara yedirilmesi olumlu bir kural iken, sanki artık, "ceza'nın bir parçası imiş" gibi de ele alınmaya başlanmış gibi bir ifade tarzı da seziyoruz.
Burada tanımlanan ritüel alanını, görsel planda, şematik olarak çizecek olan okurumuza şimdiden teşekkür ederiz. ("Armut piş"çiliğin, "hap bilgi"ciliğin bu kadar yaygın olduğu ortamda, çok "Makbule Geçer"....)
-------------------------- ----------------------
Burada " Ahura Mazda'nın oğlu Ateş" formülü, Kuran'ın "Ateş'ten yaratılan Şeytan"a denk düşer. Kuran'ın kabul ettiği gibi, "Adem"den de "önce yaratılmış"tır.
Tevrat'ın "sönmeyen ateş olarak tanrısı" da, yine bu Ahura Mazda'nın oğlu olan Ateş'tir.
Ahura Mazda'nın da, aslında "Öküz Ağılı" anlamına geldiğini de dikkate alalım. Sümer-Akkad edebiyatında "öküz-inek boynuzu olmayan tanrı-ça" çok azdır. Dolayısıyla "ilk yaratılan"lardan olan " ilk öküz"ün "önceliği" de dikkat çekmektedir.
--------------------------
Burada " Ahura Mazda'nın oğlu Ateş" formülü, Kuran'ın "Ateş'ten yaratılan Şeytan"a denk düşer. Kuran'ın kabul ettiği gibi, "Adem"den de "önce yaratılmış"tır.
Tevrat'ın "sönmeyen ateş olarak tanrısı" da, yine bu Ahura Mazda'nın oğlu olan Ateş'tir.
Ahura Mazda'nın da, aslında "Öküz Ağılı" anlamına geldiğini de dikkate alalım. Sümer-Akkad edebiyatında "öküz-inek boynuzu olmayan tanrı-ça" çok azdır. Dolayısıyla "ilk yaratılan"lardan olan " ilk öküz"ün "önceliği" de dikkat çekmektedir.
***
ÖLÜMLE KİRLENMİŞ BİRİNİN TEMİZLENMESİ
ÇUKUR AÇMAK , DAİRE - ÇEMBER ÇİZMEK
ÇUKUR AÇMAK , DAİRE - ÇEMBER ÇİZMEK
1. Zarathuştra Ahura Mazda’ya sordu: “Ey En Erdemli Güç, Maddi Dünyanın Yaratıcısı, Sen, Kutsal Biri! Şu Maddi Dünya’da, (Nasu’ya dokunmak suretiyle) ölümle kirlenmiş olan birinin vücudunu temizlemek isteyen biri, bu işin çaresine nasıl bakacak?
2. Ahura Mazda (şöyle) cevapladı: “Ey Spitama Zarathuştra! (Bu iş için onlar) Doğru’yu konuşan, Kutsal Mãthra’yı öğrenmiş, Mazda Kanununa uygun olan dinsel törenleri en iyi bilen Kutsal bir adamı seçecekler (bir yôsdâsragar’ı). (Bu adam) dokuz vibazu kare genişliğindeki bir sahada bulunan ağaçları kesip devirecektir.
3. “Bu, (hazırlanan yer) yeryüzünde en az suyu ve bitkisi bulunan bir yer olacak, temizlenme merasimleri için en düzgün ve kuru bir yer olacak, oradan en az davar ve yük hayvanı (veya sığır) geçmiş olacak, Ahura Mazda’nın (oğlu olan) Ateş en az bulunmuş olacak, kutsanmış baresma demeti ve imanlı insanlar oradan en az geçmiş olacak.”
4. (Bu yer) Ateşten ne kadar uzakta olacak? Sudan ne kadar uzakta olacak? Kutsanmış baresma demetinden ne kadar uzakta olacak? İmanlılardan ne kadar uzakta olacak?
5. Ahura Mazda (şöyle cevapladı: “Ateşten otuz adım, sudan otuz adım, Kutsanmış baresma demetinden otuz adım ve İmanlı (insandan) üç adım.”
6. “Daha sonra bu sahada sen; eğer mevsim yaz ise derinliği iki parmak, eğer kış ve buz mevsimi ise üç parmak olan (ve gaomêz içerecek olan) bir çukur kazacaksın.”
7. “Daha sonra bu sahada sen; eğer mevsim yaz ise derinliği iki parmak, eğer kış ve buz mevsimi ise üç parmak olan bir ikinci çukur kazacaksın.”
“Daha sonra bu sahada sen; eğer mevsim yaz ise derinliği iki parmak, eğer kış ve buz mevsimi ise üç parmak olan bir üçüncü çukur kazacaksın.”
“Daha sonra bu sahada sen; eğer mevsim yaz ise derinliği iki parmak, eğer kış ve buz mevsimi ise üç parmak olan bir dördüncü çukur kazacaksın.”
Daha sonra bu sahada sen; eğer mevsim yaz ise derinliği iki parmak, eğer kış ve buz mevsimi ise üç parmak olan bir beşinci çukur kazacaksın.”
“Daha sonra bu sahada sen; eğer mevsim yaz ise derinliği iki parmak, eğer kış ve buz mevsimi ise üç parmak olan bir altıncı çukur kazacaksın.”
8. (Bunlar) birbirlerinden ne kadar uzaklıkta olacaklar?
“Bir(er) adım.”
Uzunluğu ne kadar olan bir adım?
“Üç ayak kadar uzunluğu olan.”
9. “Daha sonra sen, eğer mevsim yaz ise derinliği iki parmak, eğer kış ve buz mevsimi ise üç parmak olan (ve su içerecek olan) üç çukur daha açacaksın.”
İlk altısından ne kadar uzaklıkta?
“Üç adım.”
Uzunluğu ne kadar olan üç adım?
“Dokuz ayak kadar uzunluğu olan.”
10. “Daha sonra sen, tümünün etrafını bir metal bıçak (satrivar) ile bir çember çizeceksin.
Çukurlardan ne kadar uzaklıkta?
“Üçer adım.”
Ne çeşit adımdır bunlar?
“Yürüyüş adımları.”
Ne kadar uzunluğu var bu üç adımın?
“Dokuz ayak kadar.”
11. “Daha sonra sen, on iki tane çember çizeceksin. İlk üç çemberi; (içinde su bulunan) ilk üç çukurun her birini çevreleyecek şekilde çizeceksin. Sonraki üç çemberi (içinde gaomêz bulunan) sonraki altı çukuru çevreleyecek şekilde çizeceksin. Sonraki üç çemberi dokuz çukuru birden çevreleyecek şekilde çizeceksin. Sonraki üç çemberi, (içinde su bulunan) ilk üç çukuru çevreleyecek şekilde çizeceksin. (Bu çukurlara giden) dokuz adımlık mesafenin her bir adımına sen, birer taş ya da çanak çömlek (parçası) ya da kütük (tahta) parçası veya kil topağı yerleştireceksin.
12. “Sonra temiz olmayan (kişi) çukurlara yürüyecektir; Sen Zarathuştra; çemberin dışında duracak ve ‘Nemaskâ yâ ârmaitis îzâkâ’ (diye başlayan sureyi) okuyacaksın ve temiz olmayan adam ’Nemaskâ yâ ârmaitis îzâkâ’ (diye başlayan bu sureyi) tekrarlayacak.”
13. “İblis Angra Mainyu’yu vurmak için söylenen, kanlı mızraklı Aêşma’yı vurmak için söylenen, Mazanya Daevalar’ını vurmak için söylenen bu sözlerin her biri ile Drug gittikçe güçsüz hale gelecektir.”
***
28. “Adam birinci çukura Nasu’dan kurtulmuş olarak gelir, Sen o zaman İblis’i en iyi vuran şu sözleri söyleyeceksin; ’Yathâ ahû vairyô’.”
“Adam ikinci çukura Nasu’dan kurtulmuş olarak gelir, Sen o zaman İblis’i en iyi vuran şu sözleri söyleyeceksin; ’Yathâ ahû vairyô’.”
“Adam üçüncü çukura Nasu’dan kurtulmuş olarak gelir, Sen o zaman İblis’i en iyi vuran şu sözleri söyleyeceksin; ’Yathâ ahû vairyô’.”
'Adam dördüncü çukura Nasu’dan kurtulmuş olarak gelir, Sen o zaman İblis’i en iyi vuran şu sözleri söyleyeceksin; ’Yathâ ahû vairyô’.”
“Adam beşinci çukura Nasu’dan kurtulmuş olarak gelir, Sen o zaman İblis’i en iyi vuran şu sözleri söyleyeceksin; ’Yathâ ahû vairyô’.”
“Adam altıncı çukura Nasu’dan kurtulmuş olarak gelir, Sen o zaman İblis’i en iyi vuran şu sözleri söyleyeceksin; ’Yathâ ahû vairyô’.”
29. “Daha sonra kirli adam çemberlerin içinde oturacak , (oturacağı yer) altı çukur için (gaomêz içeren çukurlar için) çizilen çemberlerin dışında, diğerlerinden dört parmak uzakta. Orada o, yaş olmayan avucuna doldurduğu toz ile vücudunu temizleyecektir.”
30. 'Onlar, bu (adamın) vücudunu ovması için, yerden on beş kez toprak alacaklardır (ve ona vücudunu ovması için vereceklerdir) ve onun kafasındaki son saç teli de kuruyuncaya kadar bekleyeceklerdir.”
31. “O, vücudu kuruduğunda; (su dolu) çukurlara (doğru) adım atacaktır. O birinci çukurda bir kez vücudunu yıkayacaktır, ikinci çukurda iki kez vücudunu yıkayacaktır, üçüncü çukurda üç kez vücudunu yıkayacaktır.”
32. 'Daha sonra o, vücuduna; Urvâsna’dan veya Vohu-gaona’dan veya Vohu-kereti’den veya Hadhâ-naêpata’dan ya da bir başka güzel kokulu bitkiden (elde edilen) güzel bir koku sürecek, elbiselerini giyerek geriye; evine yollanacaktır.”
“Adam ikinci çukura Nasu’dan kurtulmuş olarak gelir, Sen o zaman İblis’i en iyi vuran şu sözleri söyleyeceksin; ’Yathâ ahû vairyô’.”
“Adam üçüncü çukura Nasu’dan kurtulmuş olarak gelir, Sen o zaman İblis’i en iyi vuran şu sözleri söyleyeceksin; ’Yathâ ahû vairyô’.”
'Adam dördüncü çukura Nasu’dan kurtulmuş olarak gelir, Sen o zaman İblis’i en iyi vuran şu sözleri söyleyeceksin; ’Yathâ ahû vairyô’.”
“Adam beşinci çukura Nasu’dan kurtulmuş olarak gelir, Sen o zaman İblis’i en iyi vuran şu sözleri söyleyeceksin; ’Yathâ ahû vairyô’.”
“Adam altıncı çukura Nasu’dan kurtulmuş olarak gelir, Sen o zaman İblis’i en iyi vuran şu sözleri söyleyeceksin; ’Yathâ ahû vairyô’.”
29. “Daha sonra kirli adam çemberlerin içinde oturacak , (oturacağı yer) altı çukur için (gaomêz içeren çukurlar için) çizilen çemberlerin dışında, diğerlerinden dört parmak uzakta. Orada o, yaş olmayan avucuna doldurduğu toz ile vücudunu temizleyecektir.”
30. 'Onlar, bu (adamın) vücudunu ovması için, yerden on beş kez toprak alacaklardır (ve ona vücudunu ovması için vereceklerdir) ve onun kafasındaki son saç teli de kuruyuncaya kadar bekleyeceklerdir.”
31. “O, vücudu kuruduğunda; (su dolu) çukurlara (doğru) adım atacaktır. O birinci çukurda bir kez vücudunu yıkayacaktır, ikinci çukurda iki kez vücudunu yıkayacaktır, üçüncü çukurda üç kez vücudunu yıkayacaktır.”
32. 'Daha sonra o, vücuduna; Urvâsna’dan veya Vohu-gaona’dan veya Vohu-kereti’den veya Hadhâ-naêpata’dan ya da bir başka güzel kokulu bitkiden (elde edilen) güzel bir koku sürecek, elbiselerini giyerek geriye; evine yollanacaktır.”
Burada iki önemli noktayı öne çıkarmak gerekiyor:
1) "Hastalık-Tecrit Alanı"...
Hindistan'da ölüm bekleyenlerin "korunma alanı" olarak kullanılan "tecrit" alanları, "sağlıklı insanlar"ı hastalıktan koruma amaçlı değildir. Tam tersine. "Sağlıksız insan"ları "sağlıklı insan"lardan koruma amaçlıdır.
Buradaki Avesta metninde, herhangi bir bulaşıcı hastalık"tan bahsedilmez. Bir "ölü ile temas" eden ve... bu bakımdan "ölüm tehilesi" taşıyan "manen kirlenmiş" bir insanın "tecrit"inden bahsedilir.
"Ölü-cesed ile temas" etmiş ve "ölüm-öldürülme" tehlikesi altındaki bu şahıs,böylece "tecrit" yoluyla aslında korumaya alınmış olmaktadır.
(Hasta ve hasta ziyaretleri ritlerinde de bu noktayı işlemiştik...)
2)Bu metinde, kalıpsal bir kavram bulunuyor:
"-ateşin yanına gitmeyecektir,
-suyun yanına ,
-toprağın yanına,
-ineğin yanına da,
-ağaçların yanına ,
-kadın ya da erkek imanlıların yanına gitmeyecek"
Bu kalıp yazı boyunca devam ediyor.
Eğer, tecritin amacın bu adamın korunması ise,
"-ateş'ten korunacak...
-su'dan korunacak...
-toprak'tan korunacak...
-inek'ten korunacak..
-ağaç'tan korunacak..
-kadın ya da erkek imanlılardan da korunacak..." demektir.
Eski toplumda, Mezopotamya'da Ateş'in yakarak, Su'yun boğarak-kaynatarak, toprağı
"İnek" ve "ağaç" deyimleri ("İneğin, köpek veya insan leşi yemesi" deyimine rastlamıştık...) burada "insan" ile eşitlenerek kullanılmış gibi görünüyor. Eski bir kalıp deyim kullanılmış ve bu da zamanla hayvan inek ve bayağı ağaç halinde yorumlanmış olabilir.
***
HASTALIK ALANI, TECRİT ALANI
33. “Orada, (yani) evin içindeki hastalık alanı (denilen) yerde (Armêst-gâh’da) o, diğer Mazda Tapıcıları’ndan uzakta oturacaktır. O; ateşin yanına gitmeyecektir, suyun yanına da, toprağın yanına da, ineğin yanına da, ağaçların yanına da, kadın ya da erkek imanlıların yanına da gitmeyecektir. Üç gün geçinceye kadar bu böyle olacaktır. Üç gün geçtikten sonra o, vücudunu ve elbiselerini gaomêz ve su ile yıkayıp onların temiz olmasını sağlayacaktır.”
34. “Daha sonra o, evin içindeki hastalık alanı (denilen) yerde (Armêst-gâh’da) bir kez daha, diğer Mazda Tapıcıları’ndan uzakta oturacaktır. O; ateşin yanına gitmeyecektir, suyun yanına da, toprağın yanına da, ineğin yanına da, ağaçların yanına da, kadın ya da erkek imanlıların yanına da gitmeyecektir. Altı gün geçinceye kadar bu böyle olacaktır. Altı gün geçtikten sonra o, vücudunu ve elbiselerini gaomêz ve su ile yıkayıp onların temiz olmasını sağlayacaktır.”
35. “Daha sonra o, evin içindeki hastalık alanı (denilen) yerde (Armêst-gâh’da) bir kez daha, diğer Mazda Tapıcıları’ndan uzakta oturacaktır. O; ateşin yanına gitmeyecektir, suyun yanına da, toprağın yanına da, ineğin yanına da, ağaçların yanına da, kadın ya da erkek imanlıların yanına da gitmeyecektir. Dokuz gün geçinceye kadar bu böyle olacaktır. Dokuz gün geçtikten sonra o, vücudunu ve elbiselerini gaomêz ve su ile yıkayıp onların temiz olmasını sağlayacaktır.”
36. “(Ancak) bundan sonra o, ateşin yanına, suyun yanına, toprağın yanına, ineğin yanına, ağaçların yanına ve erkek olsun, kadın olsun (her cinsten) imanlıların yanına gitmelidir.
İslami abdest, fiziki temizlik için oluşmuş değildir. Güya İslami din alimleri ve "Arap çöllerindekiler için" "akılcı" argüman üretmeye pek meraklı kaba ve-ya sözde ateistler, İslami abdest'in su ile fiziki temizlik bağıntısına vurgu yaparlar. Bu hatalıdır.
İslami abdeste "doğal su kullanımı" ve "ısıtılmış-kaynatılmış su yasağı" bile, konunun fiziki temizlikle değil, ritüelle ilgili olduğunu gösterir.
İslami ritüelde "su ile arındırılan" organların hepsi eski adak organları ve kafadaki damga-mühür alanıdır.
"Ayak arındırma" ritüeli, şimdi bile Vatikan'da, Hristiyan kiliselerinde yapılmaktadır.
Avesta'da yer alan "arındırılan organlar" listesi ve sıralaması son derece detaylıdır; dolayısıyla İslami abdestten çok daha eski bir özellik gösteriyor.
Aynı zamanda adak organlarının da, ne kadar ayrıntılı sıralanmış olduğunu....
İslami abdeste "doğal su kullanımı" ve "ısıtılmış-kaynatılmış su yasağı" bile, konunun fiziki temizlikle değil, ritüelle ilgili olduğunu gösterir.
İslami ritüelde "su ile arındırılan" organların hepsi eski adak organları ve kafadaki damga-mühür alanıdır.
"Ayak arındırma" ritüeli, şimdi bile Vatikan'da, Hristiyan kiliselerinde yapılmaktadır.
Avesta'da yer alan "arındırılan organlar" listesi ve sıralaması son derece detaylıdır; dolayısıyla İslami abdestten çok daha eski bir özellik gösteriyor.
Aynı zamanda adak organlarının da, ne kadar ayrıntılı sıralanmış olduğunu....
***
ARINDIRILAN ORGANLAR, İSLAMİ ABDEST, İSA’CI AYAK YIKAMA
14. “Ey Spitama Zarathuştra! Sen gaomêz’i (bu adama) bronz veya kurşun bir kaşıkla serpeceksin. Eğer kurşundan yapılmış bir kaşıkla (gaomêzi) serpeceksen, (o zaman) ucuna kaşığı bağlayacağın dokuz düğümlü bir sopa (?kamış-S.Bilgin) arayacaksın.
14. “Ey Spitama Zarathuştra! Sen gaomêz’i (bu adama) bronz veya kurşun bir kaşıkla serpeceksin. Eğer kurşundan yapılmış bir kaşıkla (gaomêzi) serpeceksen, (o zaman) ucuna kaşığı bağlayacağın dokuz düğümlü bir sopa (?kamış-S.Bilgin) arayacaksın.
15. Onlar, ilk olarak onun ellerini yıkayacaklardır, eğer önce onun elleri temizlenmemişse, o tüm vücudunu kirlenmiş hale getirmiş olacaktır. Onun, elleri üç kez yıkandığında, elleri temiz olduktan sonra, sen suyu kafanın ön cephesine serpeceksin. Drug Nasu o zaman (temizlenecek olan adamın) yüzünde, iki kaşın arasındaki bölgeye kaçar.”
16. “Sen (o zaman suyu) iki kaşının arasına serpeceksin, Drug Nasu o zaman kafanın arka cephesine kaçar.”
“Sen (o zaman suyu) kafanın arka cephesine serpeceksin, Drug Nasu o zaman ön cephede, çenelerin üstüne kaçar.'
“Sen (o zaman suyu) çeneye serpeceksin. Drug Nasu o zaman sağ kulağın üstüne kaçar.”
17. “Sen (o zaman suyu) sağ kulağın üstüne serpeceksin. Drug Nasu o zaman sol kulağın üstüne kaçar.”
“Sen (o zaman suyu) sol kulağın üstüne serpeceksin. Drug Nasu o zaman sağ omuzun üstüne kaçar.”
“Sen (o zaman suyu) sağ omuzun üstüne serpeceksin. Drug Nasu o zaman sol omuzun üstüne kaçar.”
“Sen (o zaman suyu) sol omuzun üstüne serpeceksin. Drug Nasu o zaman sağ kol çukuruna kaçar.'
18. Sen (o zaman suyu) sağ kol çukuruna serpeceksin. Drug Nasu o zaman sol kol çukuruna kaçar:”
“Sen (o Zaman suyu) sol kol çukuruna serpeceksin. Drug Nasu o zaman ön cephede göğsünün üzerine kaçar.”
“Sen (o zaman suyu) ön cephede göğsün üzerine serpeceksin. Drug Nasu o zaman sırta kaçar.”
19. Sen (o zaman suyu) sırta serpeceksin. Drug Nasu o zaman sağ meme ucuna kaçar.”
“Sen (o zaman suyu) sağ meme ucuna serpeceksin. Drug Nasu o zaman sol meme ucuna kaçar.”
“Sen (o zaman suyu) sol meme ucuna serpeceksin. Drug Nasu o zaman sağ kaburga kemiklerinin üstüne kaçar.”
20. “Sen (o zaman suyu) sağ kaburga kemiklerinin üstüne serpeceksin. Drug Nasu o zaman sol kaburga kemiklerinin üstüne kaçar.”
“Sen (o zaman suyu) sol kaburga kemiklerinin üstüne serpeceksin. Drug Nasu o zaman sağ kalçanın üstüne kaçar.”
“Sen (o zaman suyu) sağ kalçanın üstüne serpeceksin. Drug Nasu o zaman sol kalçanın üstüne kaçar.”
21. “Sen (o zaman suyu) sol kalçanın üstüne serpeceksin. Drug Nasu o zaman seksüel bölgeye kaçar.
“Sen (o zaman suyu) seksüel bölgeye serpeceksin. Eğer kirli kişi bir erkekse, o zaman (suyu) önce arka tarafa serp, eğer kirli kişi bir kadınsa o zaman (suyu) arka taraftan önce ön tarafa serpeceksin. Drug Nasu o zaman sağ butun üstüne kaçar.”
22. “Sen (o zaman suyu) sağ butun üstüne serpeceksin. Drug Nasu o zaman sol butun üstüne kaçar.”
“Sen (o zaman suyu) sol butun üstüne serpeceksin. Drug Nasu o zaman sağ dizin üstüne kaçar.”
“Sen (o zaman suyu) sağ dizin üstüne serpeceksin. Drug Nasu o zaman sol dizin üstüne kaçar.'
23. “Sen (o zaman suyu) sol dizin üstüne serpeceksin. Drug Nasu o zaman sağ bacağın üstüne kaçar.”
“Sen (o zaman suyu) sağ bacağın üstüne serpeceksin. Drug Nasu o zaman sol bacağın üstüne kaçar.”
“Sen (o zaman suyu) sol bacağın üstüne serpeceksin. Drug Nasu o zaman sağ ayak bileğinin üstüne kaçar.”
“Sen (o zaman suyu) sağ ayak bileğinin üstüne serpeceksin. Drug Nasu o zaman sol ayak bileğinin üstüne kaçar.”
24. “Sen (o zaman suyu) sol ayak bileğinin üstüne serpeceksin. Drug Nasu o zaman sağ ayağın üst kısmının üstüne kaçar.”
“Sen (o zaman suyu) sağ ayağın üst kısmının üstüne serpeceksin. Drug Nasu o zaman sol ayağın üst kısmının üstüne kaçar.”
“Sen (o zaman suyu) sol ayağın üst kısmının üstüne serpeceksin. Drug Nasu o zaman ayağın tabanına sürülmüş olur. Orası ona (Nasu’ya) bir sineğin kanatları gibi görünür.”
25. O, ayak uçları ile yere basarken, topuklarını havaya kaldıracak, (o zaman) sen onun sağ ayak tabanına su serpeceksin. Bundan sonra Drug Nasu sol ayak tabanına kaçacaktır, (o zaman) sen onun sol ayak tabanına su serpeceksin, Drug Nasu (bu kez) kendisine (Nasu’ya) bir sineğin kanatları gibi görünen parmaklara kaçacaktır.
26. “(O zaman) o, topuklarına basarak ayak parmaklarını kaldıracak, sen onun sağ ayak parmaklarına su serpeceksin, Drug Nasu (o zaman) sol ayak parmaklarına kaçacaktır. Sen (o zaman) sol ayak parmaklarına su serpeceksin, ondan sonra Drug Nasu kuzey bölgelerine kaçacaktır, çok öfkeli bir sinek biçiminde, dizleri ve kuyruğunun şekli çıkıntılı, her tarafı kire bulanmış ve en kötü xrafstralara benzer bir şekilde(ki Nasu).”
***
Mansur Macit Bu gusul abdestinin kökeni olabilir...vede cok mantikli....ancak normal abdestin bugünkü hali nasil oluşmuş onu anlayamadim....
Mansur Macit Ilginc benzerlikten biriside gusul abdestinde önce başa 3 tas sonra sag omuza 3 tas sonrada sol omuza 3 tas su dökmek sünnettir
Abdest'in "su" ile arınma bağıntısı zaten "Ab+dest"= su+el üzerinden etimolojik olarak da kuruluyor.
Fakat bu "arınma" aracı olarak sadece "su"yu temel alan bir açıklama. Oysa, ateşle arınma, toprakla arınma, duayla arınma,kurbanla arınma,nehirle arınma, kefaretle arınma gibi, "arınma"nın çok sayıda türü bulunur.
Gerek gusül, gerekse İslami namaz-kuran abdestinin ("normal abdest") özündeki öğelere bakmamız lazım, o da "kirlenmiş addedilen vücudun ve-ya vücut azalarının, aidiyet belgisinin sembolik olarak arındırılması"dır!
Eski toplumda "cinsi-seksüel ilişki", bir insanın, karşı toplum birimi ile, yabancı işe, kirli olan ile ilişkisi gibi algılanıyordu. Vücut kirlenmiş kabul edilerek arındırılmak gerekiyordu.
İlginç olan "insan pisliği" ve "insan osuruğu"nun da, sanki namahrem ile temas gibi "abdest"i "bozuyor" kabul edilmesidir ki, bu da "işemek", "bok","sidik" gibi konuların dinleri bu nedenlerle bu kadar çok ilgilendirdiğini gösterir. (Ahura Mazda'da da var bu konular)
Diğer yandan, gerek Sümer-Akkad edebiyatında, gerekse Hitit ve Mısır dinsel edebiyatında, "adak organları" olarak, yukarda adı geçen çok sayıda organ (ağız, dil, burun, göz, kulak, el, kol, bacak, ayak, parmak...) açıkça yer alır. İslami abdest'te bunlardan bir kısmına ilişkin kalıpsal bir çerçeve çıkarılmıştır, Hepsi bu!
Bir de, abdestlerde "aidiyet" belgisinin arındırılması vardır ki, o da "alın", "iki kaşın ortası", "başın ön kısmı", "başın arka kısmı".... gibi noktalardır.
Bunlar, bireyin aidiyet damgalarının, mühürlerinin vurulduğu, eskiden saçlarla gizlenen, şimdi ise "takke", "şapka" vb. ile gizlenen alanlardır. İslami baş meshi, tam olarak başın ön kısmı, alının devamı, hedefleniyor ise, konu elbette başın fiziki temizliği değil, aidiyet belgisinin sıvazlanmasıdır.
İlgili inceleme yazılarımızda, bu konular detaylı olarak, uzun yıllar önce açıklığa kavuşturulmuştur.
Fakat bu "arınma" aracı olarak sadece "su"yu temel alan bir açıklama. Oysa, ateşle arınma, toprakla arınma, duayla arınma,kurbanla arınma,nehirle arınma, kefaretle arınma gibi, "arınma"nın çok sayıda türü bulunur.
Gerek gusül, gerekse İslami namaz-kuran abdestinin ("normal abdest") özündeki öğelere bakmamız lazım, o da "kirlenmiş addedilen vücudun ve-ya vücut azalarının, aidiyet belgisinin sembolik olarak arındırılması"dır!
Eski toplumda "cinsi-seksüel ilişki", bir insanın, karşı toplum birimi ile, yabancı işe, kirli olan ile ilişkisi gibi algılanıyordu. Vücut kirlenmiş kabul edilerek arındırılmak gerekiyordu.
İlginç olan "insan pisliği" ve "insan osuruğu"nun da, sanki namahrem ile temas gibi "abdest"i "bozuyor" kabul edilmesidir ki, bu da "işemek", "bok","sidik" gibi konuların dinleri bu nedenlerle bu kadar çok ilgilendirdiğini gösterir. (Ahura Mazda'da da var bu konular)
Diğer yandan, gerek Sümer-Akkad edebiyatında, gerekse Hitit ve Mısır dinsel edebiyatında, "adak organları" olarak, yukarda adı geçen çok sayıda organ (ağız, dil, burun, göz, kulak, el, kol, bacak, ayak, parmak...) açıkça yer alır. İslami abdest'te bunlardan bir kısmına ilişkin kalıpsal bir çerçeve çıkarılmıştır, Hepsi bu!
Bir de, abdestlerde "aidiyet" belgisinin arındırılması vardır ki, o da "alın", "iki kaşın ortası", "başın ön kısmı", "başın arka kısmı".... gibi noktalardır.
Bunlar, bireyin aidiyet damgalarının, mühürlerinin vurulduğu, eskiden saçlarla gizlenen, şimdi ise "takke", "şapka" vb. ile gizlenen alanlardır. İslami baş meshi, tam olarak başın ön kısmı, alının devamı, hedefleniyor ise, konu elbette başın fiziki temizliği değil, aidiyet belgisinin sıvazlanmasıdır.
İlgili inceleme yazılarımızda, bu konular detaylı olarak, uzun yıllar önce açıklığa kavuşturulmuştur.
Mansur Macit Bide diger benzerlikten birisi 2 kaşin arasina çok vurgu yapiyorsun...ben tarikatlerde kalirken insanin nefsinin 2 kaşinin arasinda oldugunu söylerlerdi...yani drug nasu....
Aslında farklı bir yorumla, "insanin nefsinin 2 kaşinin arasinda oldugu" iman kabulü,şu anlamda doğrudur:
İki kaş arası, kişinin aidiyet belgisinin vurulduğu; "kader"inin belirlendiği noktalardan birisidir. O belgi-mühür, kişiye hak ve yükümlülükler verir; işte İslami jargonun "nefs" dediği konu bu olmalıdır.
Eğer, kişinin "totem"i, "kast"ı, "aidi olduğu birim" X ise, onun hak ve görevleri farklı; eğer Y ise, o durumda hak ve görevleri daha farklıdır.
Kişi, aidiyete, çocukken,genç iken, erişkin iken, bazı ritlerle "geçiş" yapar ve topluluk ona durmadan hak ve yükümlerini öğretir,anımsatır; "nefs"i oluşturulur.
Türkiye Bilimsel Ateistler Birliği TBAB "Hallâc-ı Mansur" nasıl öldürüldü:"26 Mart 922 tarihinde Bağdat’ın Bâbüttâk denilen semtinde önce kırbaçlandı; burnu, kolları ve ayakları kesildikten sonra idam edildi.
Başı kesilerek Dicle üzerindeki köprüye dikildi; gövdesi yakılıp külleri nehrin sularına savruldu. Kesik başı iki gün köprüde dikili bırakıldıktan sonra Horasan’a gönderilerek bölgede dolaştırıldı."
Doğru veya yanlış liste... Ama "algı" ve "anlatım" böyle...
Burada "ceza" biçimlerinin nasıl detaylı olduğu,sadece "öldürmek"le sınırlı kalınmadığına dikkat edilmeli. "Kesilen organlar"ın neler olduğuna bakınca (bazan buna göz oymak, kulak kesmek , vücud dağlamak vb." de eklenir) "abdest organları" olarak, "adak organları" haliyle, "cezalandırılan organlar" listesi haliyle karşımıza çıkmış olur.
Başı kesilerek Dicle üzerindeki köprüye dikildi; gövdesi yakılıp külleri nehrin sularına savruldu. Kesik başı iki gün köprüde dikili bırakıldıktan sonra Horasan’a gönderilerek bölgede dolaştırıldı."
Doğru veya yanlış liste... Ama "algı" ve "anlatım" böyle...
Burada "ceza" biçimlerinin nasıl detaylı olduğu,sadece "öldürmek"le sınırlı kalınmadığına dikkat edilmeli. "Kesilen organlar"ın neler olduğuna bakınca (bazan buna göz oymak, kulak kesmek , vücud dağlamak vb." de eklenir) "abdest organları" olarak, "adak organları" haliyle, "cezalandırılan organlar" listesi haliyle karşımıza çıkmış olur.
AŞEMAOĞA’YI ÖLDÜREREK ÜLKEYE BEREKET GETİRMEK
51. Ey Ahura Mazda! Dünyadaki bolluğu ve ilerlemeyi yok edici ve hastalıkla ölümü getirici bir tehlike olan o; kimdir?
51. Ey Ahura Mazda! Dünyadaki bolluğu ve ilerlemeyi yok edici ve hastalıkla ölümü getirici bir tehlike olan o; kimdir?
52. Ahura Mazda (şöyle) cevapladı: “O, dinsiz Aşemaoğa’dır, Ey Spitama Zarathuştra! O ki kirlenmiş olanı, Mazda kanununun gerektirdiği usülu bilmeden temizlemeye kalkar (odur bu adam).”
53. “Ey Spitama Zarathuştra! (Çünkü) Bundan (Aşemaoğa’dan) önce şu ülkeden, şu tarlalardan sağlık ve şifa vererek; şirinlik ve bereket fışkırırdı; bollukla, artış (arzederek) ve ürün (fazlalığı) ile hububat ve otlar yeşerirdi.”
54. Ey Maddi Dünyanın Yaratıcısı, Sen, Kutsal Biri! Şu ülkeye ve şu tarlalara sağlıkla ve şifa vererek; şirinlik ve bereket fışkırtarak, bollukla, artış (arz ederek) ve ürün (fazlalığı) ile hububat ve otlar yeniden ne zaman geri gelecek?
55. 56. Ahura Mazda (şöyle) cevapladı :
“Aşemaoğa ölüme havale edilmeden, yörenin halkı Sraoşa’ya; Aşa’ya yaraşır bir şekilde, alev alev yanan ateşle, baresma bağlayarak ve Homa’yı yücelterek üç gün üç gece ibadet etmeden; bu ülkeye ve bu tarlalara sağlıkla ve şifa vererek; şirinlik ve bereket fışkırtarak, bollukla, artış (arzederek) ve ürün (fazlalığı) ile hububat ve otlar yeniden asla geri gelmezler.”
57. “(Bunları yaptıktan) sonra şu ülkeye ve şu tarlalara sağlıkla ve şifa vererek; şirinlik ve bereket fışkırtarak, bollukla, artış (arzederek) ve ürün (fazlalığı) ile hububat ve otlar yeniden geri gelecekler.”
ZARAHUŞTRA’NIN ‘KİRLİ’Yİ ARINDIRMA FİYATI
37. Sen, bir rahibi, kudsiyete ermek için (para açısından bedava) temizleyeceksin. Sen, bir dahyupatiş’i, yüksek fiyatlı bir deve fiyatına temizleyeceksin. Sen, bir zantupatiş’i, bir aygır fiyatına temizleyeceksin. Sen, bir vispatiş’i, bir boğa fiyatına temizleyeceksin. Sen, bir nmanapatiş’i, üç yaşındaki bir inek fiyatına temizleyeceksin.
38. “Sen, bir evin reisinin karısını, bir çift (sürmek için kullanılan) öküzü fiyatına temizleyeceksin. Sen, bir hizmetçiyi, bir yük ineği fiyatına temizleyeceksin. Sen, bir genç yaştaki çocuğu bir kuzu fiyatına temizleyeceksin.”
39. “Bunlar, kendilerini temizlemiş olana, eğer almaya güçleri yeterse, Mazda Tapıcıları’nın verecekleri değişik hayvanlardır. Eğer bunları alacak güçte değillerse, o zaman (bu temizleme işlemini gerçekleştirmiş olan) adamın evlerinden kızgın olmadan ve çok memnun olmuş bir şekilde ayrılmasını sağlayacak olan münasip bir diğer hediye vereceklerdir.
40. “Eğer onları temizleyen adam evlerinden gayrimemnun ve kızgın bir şekilde ayrılırsa, Nasu onların burunlarından, gözlerinden, dillerinden, çenelerinden, seksüel organlarından ve arka kısımlarından içlerine girer.”
37. Sen, bir rahibi, kudsiyete ermek için (para açısından bedava) temizleyeceksin. Sen, bir dahyupatiş’i, yüksek fiyatlı bir deve fiyatına temizleyeceksin. Sen, bir zantupatiş’i, bir aygır fiyatına temizleyeceksin. Sen, bir vispatiş’i, bir boğa fiyatına temizleyeceksin. Sen, bir nmanapatiş’i, üç yaşındaki bir inek fiyatına temizleyeceksin.
38. “Sen, bir evin reisinin karısını, bir çift (sürmek için kullanılan) öküzü fiyatına temizleyeceksin. Sen, bir hizmetçiyi, bir yük ineği fiyatına temizleyeceksin. Sen, bir genç yaştaki çocuğu bir kuzu fiyatına temizleyeceksin.”
39. “Bunlar, kendilerini temizlemiş olana, eğer almaya güçleri yeterse, Mazda Tapıcıları’nın verecekleri değişik hayvanlardır. Eğer bunları alacak güçte değillerse, o zaman (bu temizleme işlemini gerçekleştirmiş olan) adamın evlerinden kızgın olmadan ve çok memnun olmuş bir şekilde ayrılmasını sağlayacak olan münasip bir diğer hediye vereceklerdir.
40. “Eğer onları temizleyen adam evlerinden gayrimemnun ve kızgın bir şekilde ayrılırsa, Nasu onların burunlarından, gözlerinden, dillerinden, çenelerinden, seksüel organlarından ve arka kısımlarından içlerine girer.”
41. “…Ve Drug Nasu onlara tırnak uçlarından da saldırır, onlar artık bundan sonra ebediyen kirli kalırlar.”
“Ey Spitama Zarathuştra! Güneş ölü ile temasa girmiş olan onların üstünde gerçekten istemeyerek parlar, ay istemeyerek parlar, yıldızlar istemeyerek parlarlar.”
42. “Ey Spitama Zarathuştra! Kendisini kirleten Nasu’dan temizlenmiş olan o adam haz verir onlara; (yani) ateşe haz verir, suya haz verir, toprağa haz verir, ineğe haz verir, ağaçlara haz verir, kadın olsun erkek olsun (tüm) imanlılara haz verir.”
43. Zarathuştra Ahura Mazda’ya sordu: ‘Ey Maddi Dünyanın Yaratıcısı, Sen, Kutsal Biri! Kendisini kirleten Nasu’dan temizlenmiş olan o adamın, ruhu ile vücudu ayrıştığında, kendisini alacağı mükafat nedir?’
44. Ahura Mazda (şöyle) cevapladı: “Ona öteki dünyada kutsanmış mekanı mükafat olarak vaad edebilirsin.”
45. Zarathuştra Ahura Mazdaya sordu: ’Ey Maddi Dünyanın Yatartıcısı, Sen, Kutsal Biri! Ben, ölü birinden (kalkıp) yaşayan birine saldıran Drug’a karşı nasıl savaşabilirim? Ölüden (kalkıp) yaşayan birini kirleten Nasu’ya karşı nasıl savaşabilirim?’
46. Ahura Mazda (şöyle) cevapladı: “Yüksek sesle Gathalar’daki iki kez söylenen sözleri söyle; yüksek sesle Gathalar’daki üç kez söylenen sözleri söyle; yüksek sesle Gathalar’daki dört kez söylenen sözleri söyle ve Drug; (o zaman) otomatik (olarak hareket eden) bir ok gibi, (veya) yeryüzünü bir mevsim boyunca örten bir halı gibi, yıl bittiğinde (eskiyen) bir elbise gibi eriyip yok olur.”
"Ateş merkezi denetimde"
Burada " Ahura Mazda'nın oğlu Ateş" formülü, Kuran'ın "Ateş'ten yaratılan Şeytan"a denk düşer. Kuran'ın kabul ettiği gibi, "Adem"den de "önce yaratılmış"tır.
Tevrat'ın "sönmeyen ateş olarak tanrısı" da, yine bu Ahura Mazda'nın oğlu olan Ateş'tir.
Ahura Mazda'nın da, aslında "Öküz Ağılı" anlamına geldiğini de dikkate alalım. Sümer-Akkad edebiyatında "öküz-inek boynuzu olmayan tanrı-ça" çok azdır. Dolayısıyla "ilk yaratılan"lardan olan " ilk öküz"ün "önceliği" de dikkat çekmektedir.
Tevrat'ın "sönmeyen ateş olarak tanrısı" da, yine bu Ahura Mazda'nın oğlu olan Ateş'tir.
Ahura Mazda'nın da, aslında "Öküz Ağılı" anlamına geldiğini de dikkate alalım. Sümer-Akkad edebiyatında "öküz-inek boynuzu olmayan tanrı-ça" çok azdır. Dolayısıyla "ilk yaratılan"lardan olan " ilk öküz"ün "önceliği" de dikkat çekmektedir.
"Dünya Öküzün Boynuzları Arasında"
Fakat bu "dünya", bildiğimiz dünya'mız değildi...
Fakat bu "dünya", bildiğimiz dünya'mız değildi...
Gerçek Dünya'nın yuvarlaklığı ile ilgili olmadan ortaya çıkan "daire", "yuvarlak" kavram ve algısının içeriğinin ortaya çıkarılması çok önemli.
"Kutsal Daire" çizimlerine Göbekli Tepe'den itibaren rastlıyoruz.
"Kutsal Daire" çizimlerine Göbekli Tepe'den itibaren rastlıyoruz.
"Arındırma Çukurları"nın tam tanımlaması ortaya çıkarılırken, Avesta'da kullanılan "Ateş", "İyi Düşünce", "Gerçek", "Yalan" ,"İyi", "Kötü" gibi birçok temel kavramın içeriğinin mutlaka bizim şimdi anladığımız haliyle biçimlendirilmiş olmayabileceğini hesap etmek zorundayız.
Mezopotamya'da, topluluklar aralarında ittifak kurarken, bu tür kavramları tanımlamakta ve karşılıklı bir anlayış birliği oluşturmaktadırlar. Sonradan "Yaratma" denilen işlem, ele alınan konuyu "tanımlayıp", ona "isim verme" işlemidir aslında.
Bu eski gelenek, günümüzde de, Noter yazım biçimlerinde, "Vakıf Senetleri"nde neredeyse aynı özellikte devam ediyor. Örneğin bir Vakıf senedinde, "Yönetim" dediğinizde, bu herkesin anladığı özellikte bir kavram olmayabiliyor; siz bundan ne anladığınızı bir sayfa boyunca yazabilir ve bundan sonra, Vakıf Senedinde "Yönetim" denince bu anlaşılacaktır şerhi koyabilirsiniz...
Mezopotamya'da, topluluklar aralarında ittifak kurarken, bu tür kavramları tanımlamakta ve karşılıklı bir anlayış birliği oluşturmaktadırlar. Sonradan "Yaratma" denilen işlem, ele alınan konuyu "tanımlayıp", ona "isim verme" işlemidir aslında.
Bu eski gelenek, günümüzde de, Noter yazım biçimlerinde, "Vakıf Senetleri"nde neredeyse aynı özellikte devam ediyor. Örneğin bir Vakıf senedinde, "Yönetim" dediğinizde, bu herkesin anladığı özellikte bir kavram olmayabiliyor; siz bundan ne anladığınızı bir sayfa boyunca yazabilir ve bundan sonra, Vakıf Senedinde "Yönetim" denince bu anlaşılacaktır şerhi koyabilirsiniz...
Bunun gibi, Sümer-Akad Kutsal Kurumları olan "Me"ler arasında, örneğin "Su Taşkını" denilince bundan şimdi bizim "Tufan" olarak anladığımız bir ritüel anlaşılmakta; bunun her yıl veya her beş veya on yılda bir nasıl tekrarlanacağına ilişkin kuralların yer aldığı bir içerik olduğunu açığa çıkarmış durumdayız.
Avesta'lar okunurken, "gerçek", "İyi" vb. türde özel kelimelerin içeriğini açığa çıkartmak için çabalamak gerekecek.
***
ARINDIRMA ÇUKURLARI 18. “Ey Zarathuştra! Bundan dolayı sen, üstünde en az su (bulunan), üstünde en az sayıda ağaç (bulunan), üstünde insanlar ve hayvanlar için yiyecek (olarak kullanılabilecek) hiç bir şey bulunmayan bir yerde; insanların temizlenmesi için, (insanlar için) hayatla aynı anlama gelen (temizlenmeleri için) üç çukur açacaksın, ki bu temizlik iyi düşüncelerle, sözlerle ve eylemlerle kendisini temizlemek isteyen biri için Mazda’nın kanununu ile sağlanmaktadır.”
19. “Kendini arındır ey dürüst insan! Kendilerini iyi düşüncelerle, sözlerle ve eylemlerle arındırdıklarında, maddi dünyada yaşayan her insan özünü arınmışlığa erdirebilir.”
20. “Efendimizin arzusu, kutsallığın kanunudur.”“Eğer yalan’a sapmış biri bana fenalık yapmaya kalkışırsa, Senin tayin ettiğin kim beni (ona karşı) koruyacak, Ey Mazda? Senin Ateşin ve (İyi) Düşüncen, -ki bunların faaliyetleri sonucu biri (insanlar) Gerçek ile beslenir-, dışında kim olabilir (bu koruyucu) Efendim?“O kimdir ki Senin nizamının sürdürülmesi için Kötü’yü (düşmanı) vurur?”
21. Bizi nefretimizden alıkoy Ey Mazda ve Ey Armaiti Spenta!Yok ol Ey Daeva (İblis) Drug! Yok ol Ey Daevalar’ın (İblis’in) dölü! Yok ol uzağa Ey Drug!… Kuzey bölgelerine defol, (defol ki) bir daha Spenta Mainyu’nun yaşayan dünyasını ölüme maruz bırakmayasın!”
1- En’lik (Bey’lik),
2- Tanrılık,
3- Yüceltilmişlik ve sonsuz (ebedi) taç,
4- Kırallık (Kıraliyet) tahtı,
5- Yüceltilmiş Kırallık asası,
6- Kıraliyet alametleri,
7- Yüce kutsal mekân,
8- Çobanlık,
9- Kırallık,
10- Son bulmayan hanımlık,
11- Tanrısal hanımlık (rahibelik makamı)
12- İşib (rahiplik makamı)
13- Lumah(rahiplik makamı),
14- Gutuk (rahiplik makamı),
15- Hakikat,Doğruluk
16- Ölüler diyarına iniş,
17- Ölüler diyarından çıkış,
18- Kurgarra(bir hadım türü),
19- Girbadara (bir hadım türü),
20- Sagursag (bir hadım türü),
21- Savaş sancağı,
22- Tufan (‘su baskını’),
23- Silahlar ( ?),
24- Cinsel ilişki,
25- Fahişelik,
26- Yasa ( ?),
27- İftira (?),
28- Sanat,
29- Kült odası (Tapınak)
30- Gök’ün hizmetkârları
31- Gusilim (müzik aleti)
32- Müzik
33- Yaşlılık
34- Kahramanlık
35- Kudret,
36- Düşmanlık
37- Dürüstlük
38- Kentlerin yok edilmesi
39- Ağıt
40- Yüreğin sevinci
41- Yalan
42- Metal işleme sanatı
47- Yazıcılık
48- Demircilik işi
49- Dericilik işi
50- Yapı işi
51- Sepet işi
52- Bilgelik
53- Dikkat
54- Kutsal arınma (‘temizlenme’)
55- Korku
56- Dehşet (‘terör’)
57- (‘alev tutuşturma’) (Kavga ?)
58- (‘alev söndürme’) (Barış ?)
59- Bezginlik (‘yorgunluk’)
60- Zafer
2- Tanrılık,
3- Yüceltilmişlik ve sonsuz (ebedi) taç,
4- Kırallık (Kıraliyet) tahtı,
5- Yüceltilmiş Kırallık asası,
6- Kıraliyet alametleri,
7- Yüce kutsal mekân,
8- Çobanlık,
9- Kırallık,
10- Son bulmayan hanımlık,
11- Tanrısal hanımlık (rahibelik makamı)
12- İşib (rahiplik makamı)
13- Lumah(rahiplik makamı),
14- Gutuk (rahiplik makamı),
15- Hakikat,Doğruluk
16- Ölüler diyarına iniş,
17- Ölüler diyarından çıkış,
18- Kurgarra(bir hadım türü),
19- Girbadara (bir hadım türü),
20- Sagursag (bir hadım türü),
21- Savaş sancağı,
22- Tufan (‘su baskını’),
23- Silahlar ( ?),
24- Cinsel ilişki,
25- Fahişelik,
26- Yasa ( ?),
27- İftira (?),
28- Sanat,
29- Kült odası (Tapınak)
30- Gök’ün hizmetkârları
31- Gusilim (müzik aleti)
32- Müzik
33- Yaşlılık
34- Kahramanlık
35- Kudret,
36- Düşmanlık
37- Dürüstlük
38- Kentlerin yok edilmesi
39- Ağıt
40- Yüreğin sevinci
41- Yalan
42- Metal işleme sanatı
47- Yazıcılık
48- Demircilik işi
49- Dericilik işi
50- Yapı işi
51- Sepet işi
52- Bilgelik
53- Dikkat
54- Kutsal arınma (‘temizlenme’)
55- Korku
56- Dehşet (‘terör’)
57- (‘alev tutuşturma’) (Kavga ?)
58- (‘alev söndürme’) (Barış ?)
59- Bezginlik (‘yorgunluk’)
60- Zafer
61- Öğüt
62- Sıkıntılı yürek
63 - Yargı
64- Karar
65- Lili (müzik aleti)
66 - Ub,
67- Mesi (müzik aleti),
68- Ala (müzik aleti).
Her okuyucu, Avesta'da, neden "temizlik", "yas", "arınma" vb. denilince, her seferinde neden sadece:
"ateş,su,yer,İnek,Ağaç,İns an" vb. türünden bir kalıp kullanıldığına dikkat etmelidir.
Daha önceki bölümlerde en sık vurgulardan birisi "köpek"e yapılırken, şimdi "inek"e yapılmaya başlanmıştı ki, bu belki de, farklı dönemlere has Avesta bölümlerinin daha sonraki zamanlarda birleştirilmiş olmasından kaynaklanıyor olabilir. Her farklı dönemin farklı bir jargonu ve kavramlara taşıdığı farklı içerik bulunduğunu unutmamak gerekir.
"ateş,su,yer,İnek,Ağaç,İns
Daha önceki bölümlerde en sık vurgulardan birisi "köpek"e yapılırken, şimdi "inek"e yapılmaya başlanmıştı ki, bu belki de, farklı dönemlere has Avesta bölümlerinin daha sonraki zamanlarda birleştirilmiş olmasından kaynaklanıyor olabilir. Her farklı dönemin farklı bir jargonu ve kavramlara taşıdığı farklı içerik bulunduğunu unutmamak gerekir.
***
Burada iki temel olguyu öne çıkartmamız gerekecek.
1)"Ölüm Yası"... Avesta'da, "Ölüm Yası"nı kimin tutacağı çok net belirlenmekte; "ölü yakınları" vb. gibi bir genel belirsizlik söz konusu değildir.
Tanımlanmış akrabalar "ölü evi"nde belirlenmiş bir süre "oturacaklar" ve belirlenmiş ritlerden sonra "ev ve yas tutucular temizlenmiş" olacaklardır.Ve ancak bundan sonra "Eve ateşi su ve ameşa spe...ntalar"(tanrılar veya din adamları, dini-ruhani kesim) girebilecektir.
Anlıyoruz ki, "ölü" ile birlikte ölü evine,ateş yasağı,su yasağı ve din adamı yasağı konmaktadır.Bunun eski toplumdaki anlamı, ölü etinin su+ateş+dini erkan aracılığıyla tüketimine son verme çabasıdır!
2) "Yas tutucu"ların diğer tanımı "ölü mirasçısı" olmaktır.Mezepotamya erken dönem kanunlarında incelemiş olduğumuz gibi, örneğin ölü yakılacaksa, ölünün çırasını ilk tutuşturma hakkı ve görevi, ölünün tek veya asıl mirasçısı olan şahısa düşerdi. (İlk toprağı atmak da benzer anlam taşır)
Avesta akrabalık dizgesinde, "Baba-Oğul", "Ana-Kız" bağlantısının yanında ,"büyük oğul" ve "büyük kız" tanımlarının da öne çıktığını görüyoruz.
Avesta'da, şimdiki "modern aile" yapısından henüz çok uzakta olduğumuz anlaşılıyor.O günkü Avesta "aile"si, çok net bir şekilde,bir yanda Baba ve erkek oğulları ile diğer yanda "anne ve kız çocukları" olarak ayrı noktalarda duruyor görünmektedir.
Oğul Baba'sı için... Baba Oğul'u için...
Kız annesi için... Anne Kızı için...
Erkek kardeş, erkek kardeşi için..
Kız kardeşi, kız kardeşi için...
Büyük erkek torun Büyükbaba için...(ve tersi)
Büyük kız torun Büyük anne için...( ve tersi)
Erkek yeğen amcası için...
Kız yeğen halası için (hala-teyze? biraz karışık)
Eğer mirasın kime nasıl dağıldığı da bilinirse, Avesta'daki akrabalık dizgesinin nasıl öngörülmüş veya uygulamadaki akrabalık sistemi daha net anlaşılmış olur.
Görünüşe göre,o zamanki Avesta "aile"si günümüzdeki akrabalık terimlerini kullanıyor olsa bile, o kavramlardan şimdi bizim anladıklarımızı anlamıyordu.
Bu bakımdan "kız kardeş", "erkek kardeş" terimleri, büyük olasılıkla,kadın ve erkeğin ortak kız-erkek çocuklarını ifade etmiyordu; baba'ları anaları ile nasıl evlenebilmiş ise, erkek çocuklar, ana soyu sayılan o kız çocukları ile evlenmelerini mümkün kılan bir akrabalık dizgesine sahiptiler. Doğal olarak, o kızlar, aynı kadın doğurmuş olsa bile, erkek çocukların "kız kardeşleri" sayılmıyordu.
(Avesta'nın ileriki bölümlerinde belki daha net bilgilere sahip olabiliriz. Fakat şunu bilelim ki, "...ana bacı bilmezler..." lafları, eski toplumun bir kısmının farklı akrabalık dizgesine sahip olmasına dayanır ve ege'den Mısır'a, Abraham'dan Avesta alanlarına kadar, şimdiki anlamda "gerçek"te veya sadece "kardeşlik" kavramı üzerinden "kız-erkek kardeş evliliği" vardır. (Aslında, kaynanasına, kayınbabasına "anne-baba" diyen, kaynana ve kayınbaba'nın "oğlum-kızım" dediği günümüz Türkiye'sindeki bütün evliliklerde bir tür "kardeşleşme türü evlilik"ten bahsedebiliriz.)
1)"Ölüm Yası"... Avesta'da, "Ölüm Yası"nı kimin tutacağı çok net belirlenmekte; "ölü yakınları" vb. gibi bir genel belirsizlik söz konusu değildir.
Tanımlanmış akrabalar "ölü evi"nde belirlenmiş bir süre "oturacaklar" ve belirlenmiş ritlerden sonra "ev ve yas tutucular temizlenmiş" olacaklardır.Ve ancak bundan sonra "Eve ateşi su ve ameşa spe...ntalar"(tanrılar veya din adamları, dini-ruhani kesim) girebilecektir.
Anlıyoruz ki, "ölü" ile birlikte ölü evine,ateş yasağı,su yasağı ve din adamı yasağı konmaktadır.Bunun eski toplumdaki anlamı, ölü etinin su+ateş+dini erkan aracılığıyla tüketimine son verme çabasıdır!
2) "Yas tutucu"ların diğer tanımı "ölü mirasçısı" olmaktır.Mezepotamya erken dönem kanunlarında incelemiş olduğumuz gibi, örneğin ölü yakılacaksa, ölünün çırasını ilk tutuşturma hakkı ve görevi, ölünün tek veya asıl mirasçısı olan şahısa düşerdi. (İlk toprağı atmak da benzer anlam taşır)
Avesta akrabalık dizgesinde, "Baba-Oğul", "Ana-Kız" bağlantısının yanında ,"büyük oğul" ve "büyük kız" tanımlarının da öne çıktığını görüyoruz.
Avesta'da, şimdiki "modern aile" yapısından henüz çok uzakta olduğumuz anlaşılıyor.O günkü Avesta "aile"si, çok net bir şekilde,bir yanda Baba ve erkek oğulları ile diğer yanda "anne ve kız çocukları" olarak ayrı noktalarda duruyor görünmektedir.
Oğul Baba'sı için... Baba Oğul'u için...
Kız annesi için... Anne Kızı için...
Erkek kardeş, erkek kardeşi için..
Kız kardeşi, kız kardeşi için...
Büyük erkek torun Büyükbaba için...(ve tersi)
Büyük kız torun Büyük anne için...( ve tersi)
Erkek yeğen amcası için...
Kız yeğen halası için (hala-teyze? biraz karışık)
Eğer mirasın kime nasıl dağıldığı da bilinirse, Avesta'daki akrabalık dizgesinin nasıl öngörülmüş veya uygulamadaki akrabalık sistemi daha net anlaşılmış olur.
Görünüşe göre,o zamanki Avesta "aile"si günümüzdeki akrabalık terimlerini kullanıyor olsa bile, o kavramlardan şimdi bizim anladıklarımızı anlamıyordu.
Bu bakımdan "kız kardeş", "erkek kardeş" terimleri, büyük olasılıkla,kadın ve erkeğin ortak kız-erkek çocuklarını ifade etmiyordu; baba'ları anaları ile nasıl evlenebilmiş ise, erkek çocuklar, ana soyu sayılan o kız çocukları ile evlenmelerini mümkün kılan bir akrabalık dizgesine sahiptiler. Doğal olarak, o kızlar, aynı kadın doğurmuş olsa bile, erkek çocukların "kız kardeşleri" sayılmıyordu.
(Avesta'nın ileriki bölümlerinde belki daha net bilgilere sahip olabiliriz. Fakat şunu bilelim ki, "...ana bacı bilmezler..." lafları, eski toplumun bir kısmının farklı akrabalık dizgesine sahip olmasına dayanır ve ege'den Mısır'a, Abraham'dan Avesta alanlarına kadar, şimdiki anlamda "gerçek"te veya sadece "kardeşlik" kavramı üzerinden "kız-erkek kardeş evliliği" vardır. (Aslında, kaynanasına, kayınbabasına "anne-baba" diyen, kaynana ve kayınbaba'nın "oğlum-kızım" dediği günümüz Türkiye'sindeki bütün evliliklerde bir tür "kardeşleşme türü evlilik"ten bahsedebiliriz.)
***
XII. fargard
1.Eğer birilerinin babası veya anası ölürse; oğul babası için, kız anası için ne kadarlık bir süre oturmalıdırlar (yas tutmalıdırlar)? Aşa için ne kadarlık bir süre? Günahlar için ne kadarlık bir süre ?
Ahura Mazda (şöyle) cevapladı: ”Onlar, otuz gün Aşa için, altmış gün günahlar için oturacaklar.”
1.Eğer birilerinin babası veya anası ölürse; oğul babası için, kız anası için ne kadarlık bir süre oturmalıdırlar (yas tutmalıdırlar)? Aşa için ne kadarlık bir süre? Günahlar için ne kadarlık bir süre ?
Ahura Mazda (şöyle) cevapladı: ”Onlar, otuz gün Aşa için, altmış gün günahlar için oturacaklar.”
2. Ey Maddi Dünyanın Yaratıcısı, Sen, Kutsal Biri! (Bu) evi nasıl temizleyebilirim? O yeniden nasıl temiz olabilir?
Ahura Mazda (şöyle) cevapladı: ”Onlar vücutlarını üç kez yıkayacaklar, onlar elbiselerini üç kez yıkayacaklar, onlar Gathalar’ı üç kez terennüm edecekler; onlar benim ateşime bir kurban sunacaklar , onlar baresma demeti sunacaklar, onlar sulara Zohr sunacaklar, bundan sonra ev temizlenmiş olacak ve bundan sonra (bu eve) su girmelidir, ateş girmelidir ve bundan sonra Ameşa-Spentalar girmelidir Ey Spitama Zarathuştra!”
3. Eğer birilerinin çocukları ölürse, baba oğlu için, ana kızı için ne kadar süre oturmalıdır? Aşa için ne kadarlık bir süre? Günahlar için ne kadarlık bir süre?
Ahura Mazda (şöyle) cevapladı: ”Onlar, otuz gün Aşa için, altmış gün günahlar için oturacaklar.”
4.Ey Maddi Dünyanın Yaratıcısı, Sen, Kutsal Biri! (Bu) evi nasıl temizleyebilirim? O yeniden nasıl temiz olabilir?
Ahura Mazda (şöyle) cevapladı: “Onlar vücutlarını üç kez yıkayacaklar, onlar elbiselerini üç kez yıkayacaklar, onlar Gathalar’ı üç kez terennüm edecekler; onlar benim ateşime bir kurban sunacaklar, onlar baresma demeti sunacaklar, onlar sulara Zohr sunacaklar; bundan sonra ev temizlenmiş olacak ve bundan sonra (bu eve) su girmelidir, ateş girmelidir ve bundan sonra Ameşa-Spentalar girmelidir Ey Spitama Zarathuştra!”
5. Eğer birilerinin erkek veya kız kardeşi ölürse; erkek, erkek kardeşi için, kız, kız kardeşi için ne kadarlık bir süre oturmalıdır? Aşa için ne kadarlık bir süre? Günahlar için ne kadarlık bir süre?
Ahura Mazda (şöyle) cevapladı: “Onlar, otuz gün Aşa için, altmış gün günahlar için oturacaklar.”
6. Ey Maddi Dünyanın Yaratıcısı, Sen, Kutsal Biri! (Bu) evi nasıl temizleyebilirim? O yeniden nasıl temiz olabilir?
Ahura Mazda (şöyle cevapladı: “Onlar vücutlarını üç kez yıkayacaklar, onlar elbiselerini üç kez yıkayacaklar, onlar Gathalar’ı üç kez terennüm edecekler; onlar benim ateşime bir kurban sunacaklar, onlar baresma demeti sunacaklar, onlar sulara Zohr sunacaklar; bundan sonra ev temizlenmiş olacak ve bundan sonra (bu eve) su girmelidir, ateş girmelidir ve bundan sonra Ameşa-Spentalar girmelidir Ey Spitama Zarathuştra!”
7. Eğer evin reisi ölürse veya eğer evin hanımefendisi ölürse; onlar ne kadarlık bir süre oturmalıdır? Aşa için ne kadarlık bir süre? Günahlar için ne kadarlık bir süre?
Ahura Mazda (şöyle) cevapladı: “Onlar, altı ay Aşa için, bir yıl günahlar için oturacaklar.”
8. Ey Maddi Dünyanın Yaratıcısı, Sen, Kutsal Biri! (Bu) evi nasıl temizleyebilirim? O yeniden nasıl temiz olabilir?
Ahura Mazda (şöyle) cevapladı: “Onlar vücutlarını üç kez yıkayacaklar, onlar elbiselerini üç kez yıkayacaklar, onlar Gathalar’ı üç kez terennüm edecekler; onlar benim ateşime bir kurban sunacaklar, onlar baresma demeti sunacaklar, onlar sulara Zohr sunacaklar; bundan sonra ev temizlenmiş olacak ve bundan sonra (bu eve) su girmelidir, ateş girmelidir ve bundan sonra Ameşa-Spentalar girmelidir Ey Spitama Zarathuştra!”
9. Eğer birilerinin büyükbabası veya büyükanası ölürse; büyük erkek torun, büyükbabası için, büyük kız torun büyükanası için ne kadarlık bir süre oturmalıdır? Aşa için ne kadarlık bir süre? Günahlar için ne kadarlık bir süre?
Ahura Mazda (şöyle) cevapladı: “Onlar, yirmibeş gün Aşa için, elli gün günahlar için oturacaklar.”
10. Ey Maddi Dünyanın Yaratıcısı, Sen, Kutsal Biri! (Bu) evi nasıl temizleyebilirim? O yeniden nasıl temiz olabilir?
Ahura Mazda (şöyle) cevapladı: “Onlar vücutlarını üç kez yıkayacaklar, onlar elbiselerini üç kez yıkayacaklar, onlar Gathalar’ı üç kez terennüm edecekler; onlar benim ateşime bir kurban sunacaklar, onlar baresma demeti sunacaklar, onlar sulara Zohr sunacaklar; bundan sonra ev temizlenmiş olacak ve bundan sonra (bu eve) su girmelidir, ateş girmelidir ve bundan sonra Ameşa-Spentalar girmelidir Ey Spitama Zarathuştra!”
11. Eğer birilerinin büyük erkek torunu veya büyük kız torunu ölürse; büyükbaba, büyük erkek torunu için, büyükana, büyük kız torunu için ne kadarlık bir süre oturmalıdırlar? Aşa için ne kadarlık bir süre? Günahlar için ne kadarlık bir süre?
Ahura Mazda (şöyle) cevapladı: “Onlar, yirmibeş gün Aşa için, elli gün günahlar için oturacaklar.”
12. Ey Maddi Dünyanın Yaratıcısı, Sen, Kutsal Biri! (Bu) evi nasıl temizleyebilirim? O yeniden nasıl temiz olabilir?
Ahura Mazda (şöyle) cevapladı: “Onlar vücutlarını üç kez yıkayacaklar, onlar elbiselerini üç kez yıkayacaklar, onlar Gathalar’ı üç kez terennüm edecekler; onlar benim ateşime bir kurban sunacaklar, onlar baresma demeti sunacaklar, onlar sulara Zohr sunacaklar; bundan sonra ev temizlenmiş olacak ve bundan sonra (bu eve) su girmelidir, ateş girmelidir ve bundan sonra Ameşa-Spentalar girmelidir Ey Spitama Zarathuştra!”
13. Eğer birilerinin amcası veya halası ölürse; erkek yeğen amcası için, kız yeğen halası için ne kadarlık bir süre oturmalıdır? Aşa için ne kadarlık bir süre? Günahlar için ne kadarlık bir süre?
Ahura Mazda (şöyle) cevapladı: “Onlar, yirmi gün Aşa için, kırk gün günahlar için oturacaklar.”
14. Ey Maddi Dünyanın Yaratıcısı, Sen, Kutsal Biri! (Bu) evi nasıl temizleyebilirim? O yeniden nasıl temiz olabilir?
Ahura Mazda (şöyle) cevapladı: “Onlar vücutlarını üç kez yıkayacaklar, onlar elbiselerini üç kez yıkayacaklar, onlar Gathalar’ı üç kez terennüm edecekler; onlar benim ateşime bir kurban sunacaklar, onlar baresma demeti sunacaklar, onlar sulara Zohr sunacaklar; bundan sonra ev temizlenmiş olacak ve bundan sonra (bu eve) su girmelidir, ateş girmelidir ve bundan sonra Ameşa-Spentalar girmelidir Ey Spitama Zarathuştra!”
15. Eğer birilerinin erkek kuzeni veya dişi kuzeni ölürse, onlar ne kadarlık bir süre oturacaklar? Aşa için ne kadarlık bir süre? Günahlar için ne kadarlık bir süre?
Ahura Mazda (şöyle) cevapladı: “Onlar, onbeş gün Aşa için, otuz gün günahlar için oturacaklar.
16. Ey Maddi Dünyanın Yaratıcısı, Sen, Kutsal Biri! (Bu) evi nasıl temizleyebilirim? O yeniden nasıl temiz olabilir?
Ahura Mazda (şöyle) cevapladı: “Onlar vücutlarını üç kez yıkayacaklar, onlar elbiselerini üç kez yıkayacaklar, onlar Gathalar’ı üç kez terennüm edecekler; onlar benim ateşime bir kurban sunacaklar, onlar baresma demeti sunacaklar, onlar sulara Zohr sunacaklar; bundan sonra ev temizlenmiş olacak ve bundan sonra (bu eve) su girmelidir, ateş girmelidir ve bundan sonra Ameşa-Spentalar girmelidir Ey Spitama Zarathuştra!”
17. Eğer birilerinin bir yegeninin oğlu veya kızı ölürse, ne kadarlık bir süre oturacaklar? Aşa için ne kadarlık bir süre? Günahlar için ne kadarlık bir süre?
Ahura Mazda (şöyle) cevapladı: “Onlar, on gün Aşa için, yirmi gün günahlar için oturacaklar.
18. Ey Maddi Dünyanın Yaratıcısı, Sen, Kutsal Biri! (Bu) evi nasıl temizleyebilirim? O yeniden nasıl temiz olabilir?
Ahura mazda (şöyle) cevapladı: “Onlar vücutlarını üç kez yıkayacaklar, onlar elbiselerini üç kez yıkayacaklar, onlar Gathalar’ı üç kez terennüm edecekler; onlar benim ateşime bir kurban sunacaklar, onlar baresma demeti sunacaklar, onlar sulara Zohr sunacaklar; bundan sonra ev temizlenmiş olacak ve bundan sonra (bu eve) su girmelidir, ateş girmelidir ve bundan sonra Ameşa-Spentalar girmelidir Ey Spitama Zarathuştra!”
19. Eğer bir yegenin büyük oğlu veya büyük kızı ölürse, onlar ne kadarlık bir süre oturacaklar? Aşa için ne kadarlık bir süre? Günahlar için ne kadarlık bir süre?
Ahura Mazda (şöyle) cevapladı: “Onlar, beş gün Aşa için, on gün günahlar için oturacaklar.
20. Ey Maddi Dünyanın Yaratıcısı, Sen, Kutsal Biri! (Bu) evi nasıl temizleyebilirim? O yeniden nasıl temiz olabilir?
Ahura Mazda (şöyle) cevapladı: “Onlar vücutlarını üç kez yıkayacaklar, onlar elbiselerini üç kez yıkayacaklar, onlar Gathalar’ı üç kez terennüm edecekler; onlar benim ateşime bir kurban sunacaklar, onlar baresma demeti sunacaklar, onlar sulara Zohr sunacaklar, bundan sonra ev temizlenmiş olacak ve bundan sonra (bu eve) su girmelidir, ateş girmelidir ve bundan sonra Ameşa-Spentalar girmelidir Ey Spitama Zarathuştra!”
21. Eğer Doğru Din’in veya Doğru Kanunun tatbikçisi olmayan bir yabancı ölürse, İyi Güç’ün yarattık(larının) hangi parçasını direkt olarak, hangi parçasını dolaylı olarak kirletebilir?
22. Ahura Mazda (şöyle) cevapladı: “Bir yıldan beri ölmüş ve zehiri kurumuş olan bir yaban kurbağasının (vazağa’nın) zehirleyebileceğinden fazlasını değil. Yalnız gerçekten, Ey Spitama Zarathuştra! O günahkar; iki ayaklı haydut; dinsiz Aşemaoğa (ancak) yaşarken (ölü olarak değil) Spenta Mainyu’nun yaratıklarını direkt bir şekilde kirletebilir, dolaylı olarak kirletebilir.”
23. ”O yaşarken, suları (kirletmek suretiyle) vurur, o yaşarken ateşi söndürür, o yaşarken sığırları alıp götürür (çalar), o yaşarken imanlı bir insanı öldürücü bir okla vurur; bilinci yok eden, hayatı vücudun o bölgesinden götürür; (ki bu haydut) bunları ölü iken yapamaz.”
24. 'Ey Spitama Zarathuştra! Gerçekten o günahkar; iki ayaklı haydut; dinsiz Aşemaoğa yaşarken imanlı insanları ekmeğinden, elbisesinden, evinden, kap-kacağından mahrum etme çabasından asla vaz geçmez, (ki bu haydut) bunları ölü iken yapamaz.”
ÖLÜM YASINDA AKRABALIK DİZGESİ (özet)
1.Eğer birilerinin babası veya anası ölürse; oğul babası için, kız anası için ne kadarlık bir süre oturmalıdırlar (yas tutmalıdırlar)? Aşa için ne kadarlık bir süre? Günahlar için ne kadarlık bir süre ?
Ahura Mazda (şöyle) cevapladı: “Onlar, otuz gün Aşa için, altmış gün günahlar için oturacaklar.”
2. Ey Maddi Dünyanın Yaratıcısı, Sen, Kutsal Biri! (Bu) evi nasıl temizleyebilirim? O yeniden nasıl temiz olabilir?
Ahura Mazda (şöyle) cevapladı:
“Onlar vücutlarını üç kez yıkayacaklar, onlar elbiselerini üç kez yıkayacaklar, onlar Gathalar’ı üç kez terennüm edecekler; onlar benim ateşime bir kurban sunacaklar, onlar baresma demeti sunacaklar, onlar sulara Zohr sunacaklar, bundan sonra ev temizlenmiş olacak ve bundan sonra (bu eve) su girmelidir, ateş girmelidir ve bundan sonra Ameşa-Spentalar girmelidir Ey Spitama Zarathuştra!”
3. Eğer birilerinin çocukları ölürse, baba oğlu için, ana kızı için ne kadar süre oturmalıdır? Aşa için ne kadarlık bir süre? Günahlar için ne kadarlık bir süre?
5. Eğer birilerinin erkek veya kız kardeşi ölürse; erkek, erkek kardeşi için, kız, kız kardeşi için ne kadarlık bir süre oturmalıdır? Aşa için ne kadarlık bir süre? Günahlar için ne kadarlık bir süre?
7. Eğer evin reisi ölürse veya eğer evin hanımefendisi ölürse; onlar ne kadarlık bir süre oturmalıdır?
9. Eğer birilerinin büyükbabası veya büyük anası ölürse; büyük erkek torun, büyükbabası için, büyük kız torun büyükanası için ne kadarlık bir süre oturmalıdır?
11. Eğer birilerinin büyük erkek torunu veya büyük kız torunu ölürse; büyükbaba, büyük erkek torunu için, büyükana, büyük kız torunu için ne kadarlık bir süre oturmalıdırlar?
13. Eğer birilerinin amcası veya halası ölürse; erkek yeğen amcası için, kız yeğen halası için ne kadarlık bir süre oturmalıdır?
15. Eğer birilerinin erkek kuzeni veya dişi kuzeni ölürse, onlar ne kadarlık bir süre oturacaklar?
17. Eğer birilerinin bir yeğeninin oğlu veya kızı ölürse, ne kadarlık bir süre oturacaklar?
19. Eğer bir yeğenin büyük oğlu veya büyük kızı ölürse, onlar ne kadarlık bir süre oturacaklar?
Avesta'da "köpek" kavramının içeriğini netleştirmek büyük önem taşıyor.
Mezopotamya'da kutsal totem hayvan olan Köpek, "insan"ları ifade eden bir kavram haline de dönüşmüş olan uzun bir serüvene sahiptir.
Mezopotamya'da kutsal totem hayvan olan Köpek, "insan"ları ifade eden bir kavram haline de dönüşmüş olan uzun bir serüvene sahiptir.
***
Eski Kültürlerde Köpeğin Algılanışı:
“Eski Mezopotamya Örneği”
-----
Eski Mezopotamya toplumlarına ait çivi yazılı metinlerde, Akadca “kalbu(m), Sumerce “mulUR.GI7” “UR/UR.GI7” ve Mari metinlerinde UR.GI7.RA” terimleri ile gösterilmiş olan köpek, şifa tanrı(ça)larının yanında, çeşitli şifa ritüellerinde ve tedavi uygulamalarında yer almaya başlamıştır.
Tanrıça Gula/ Ninkarrak çivi yazılı metinlerde “ d. gu-la, gú-la, d gú-lá, dME.ME ; d nin-kar-ra-ak, d nin-kar-ra-ak-a” şeklinde geçmektedir.
“İsin’in Hanımı/İlahesi” anlamına gelen Ninisinna olarak da bilinenTanrıça Gula, metinlerde sağlık tanrıçası/ilahesi “bēlet balāti” veya büyük şifacı “azugallatu” olarak geçmektedir. O, aynı zamanda bitkileri büyüten, toprağa hayat veren verimlilik tanrıçası olarak da kabul görmüştür. Gula, Anu’nun kızı, savaş tanrıları Pabilsag (İsin’de), Ninurta (Nippur’da) ve Ningirsu (Lagaş’ta)’nun eşi ve şifa tanrıları Damu, Ninazu ve Gunurra’nın annesi olarak bilinmektedir. En önemli kült merkezi İsin’dir.
“Eski Mezopotamya Örneği”
-----
Eski Mezopotamya toplumlarına ait çivi yazılı metinlerde, Akadca “kalbu(m), Sumerce “mulUR.GI7” “UR/UR.GI7” ve Mari metinlerinde UR.GI7.RA” terimleri ile gösterilmiş olan köpek, şifa tanrı(ça)larının yanında, çeşitli şifa ritüellerinde ve tedavi uygulamalarında yer almaya başlamıştır.
Tanrıça Gula/ Ninkarrak çivi yazılı metinlerde “ d. gu-la, gú-la, d gú-lá, dME.ME ; d nin-kar-ra-ak, d nin-kar-ra-ak-a” şeklinde geçmektedir.
“İsin’in Hanımı/İlahesi” anlamına gelen Ninisinna olarak da bilinenTanrıça Gula, metinlerde sağlık tanrıçası/ilahesi “bēlet balāti” veya büyük şifacı “azugallatu” olarak geçmektedir. O, aynı zamanda bitkileri büyüten, toprağa hayat veren verimlilik tanrıçası olarak da kabul görmüştür. Gula, Anu’nun kızı, savaş tanrıları Pabilsag (İsin’de), Ninurta (Nippur’da) ve Ningirsu (Lagaş’ta)’nun eşi ve şifa tanrıları Damu, Ninazu ve Gunurra’nın annesi olarak bilinmektedir. En önemli kült merkezi İsin’dir.
62. Burada ona adanmış “é-u-gi7-ra” “köpek tapınağı” adı verilen bir tapınak bulunmuştur.
63.M.Ö.II.Binyıl’ın sonlarına tarihlenen ve İsin şehrinde ele geçen bir yazıtta: “Egalmah tapınağının hanımı, büyük şifacı, hayat nefesi veren…..Gula’ya” ifadeleri net olarak okunabilmektedir.
M.Ö.I.Binyıl’a tarihlenen ve Sippar şehrinden ele geçen bir köpek figürü ile burada yer alan bir yazıtta: “Gula için kilden bir köpek yaptım ve ona hediye ettim” ifadeleri geçmektedir.
M.Ö.I.Binyıl’a tarihlenen ve Sippar şehrinden ele geçen bir köpek figürü ile burada yer alan bir yazıtta: “Gula için kilden bir köpek yaptım ve ona hediye ettim” ifadeleri geçmektedir.
65. Aynı şekilde köpek figürü,M.Ö.14.yy’ın ortaları ile 13.yy’ın ilk dönemlerine ait Kasit silindir mühürleri üzerinde de Tanrıça’yı temsilen görünmektedir.
Eski Babil dönemine ait olup, Tanrıça Gula’yı temsil ettiğine inanılan bir köpek ve yavrularının betimlendiği bir levha ele geçmiştir.
Eski Babil dönemine ait olup, Tanrıça Gula’yı temsil ettiğine inanılan bir köpek ve yavrularının betimlendiği bir levha ele geçmiştir.
67. Bununla birlikte Tanrıça Gula’nın tasvirine Orta Babil dönemi “kudurru”larında (sınırtaşı) da rastlanmıştır.
Bütün bunlara ek olarak M.Ö.II. ve I. Binyıllar’da köpek, koruyucu bir figür olarak kullanılmıştır. Yapılan kazılarda özellikle kapı girişlerinin altında köpek figür ve iskeletlerine rastlanmış olması bu durumun bir sonucudur.
Bütün bunlara ek olarak M.Ö.II. ve I. Binyıllar’da köpek, koruyucu bir figür olarak kullanılmıştır. Yapılan kazılarda özellikle kapı girişlerinin altında köpek figür ve iskeletlerine rastlanmış olması bu durumun bir sonucudur.
69. Büyüsel ritüellerde de kil köpek70 heykelleri kullanılmış, kötü ruhları def etmek için de bunlar yapıların altına gömülmüştür. Bu duruma en güzel örnek, Nippur’da yapılan kazılarda ortaya çıkarılan Asur sarayının giriş kısmının altına gömülmüş olan köpek figürleridir.
Gerçekten, Eski Mezopotamya’nın inanç merkezi olarak bilinen Nippur şehrinde, Tanrıça Gula’ya adanmış bir tapınak ve bu tapınakta köpek mezar ve heykelcikleri ele geçmiştir.
Orta Asur tasvir veya imgelerinde ise, köpek figürü nadir olarak karşımıza çıkmaktadır. Örneğin, Asur kralı I.Tiglat-Pileser (M.Ö.1114-1076) dönemine ait bir tablette köpek figürü vardır ve burada dinî bir sembol olarak yer almaktadır.
Yazılı kaynaklarda Tanrıça Gula’nın adı, dua-beddua ifadelerinin yer aldığı cümlelerde de sık olarak geçmektedir.
Örneğin, Hammurabi zamanı mektuplarında: “Şamaş ve Gula sana sıhhatler ihsan etsinler” cümlesi ile sık sık karşılaşılmaktadır. Asurlular zamanında da krala yazılan mektuplarda: “Ninib ve Gula kralım efendime sıhhat ve saadet bahşetsinler” ifadesi mutlaka kullanılmıştır.
Hammurabi koyduğu kanunları değiştirecek kimse için yaptığı bedduada:“Sin onun vücudunu bir elbise gibi cüzzamla kaplasın! Gula onun vücuduna şifasız bir zehir akıtsın!” demektedir.
Benzer ifadeler, Sargonidler çağına yani 7., 8. yy’lara ait doktorlardan krallara hitaben yazılmış mektuplarda da yer almaktadır. Kral Asarhaddon’un doktoru Arad-Nanay’ın zamanımıza kadar gelen mektupları:“Arad-Nanay’dan efendim kralıma. Hizmetkârın AradNanay’dan efendim kralıma sıcak selamlar. Ninutra ve Gula efendim kralıma mutluluk ve sağlık ihsan etsinler….” şeklinde başlamaktadır.
http://dergiler.ankara.edu.tr/dergiler/18/1900/19962.pdf
Gerçekten, Eski Mezopotamya’nın inanç merkezi olarak bilinen Nippur şehrinde, Tanrıça Gula’ya adanmış bir tapınak ve bu tapınakta köpek mezar ve heykelcikleri ele geçmiştir.
Orta Asur tasvir veya imgelerinde ise, köpek figürü nadir olarak karşımıza çıkmaktadır. Örneğin, Asur kralı I.Tiglat-Pileser (M.Ö.1114-1076) dönemine ait bir tablette köpek figürü vardır ve burada dinî bir sembol olarak yer almaktadır.
Yazılı kaynaklarda Tanrıça Gula’nın adı, dua-beddua ifadelerinin yer aldığı cümlelerde de sık olarak geçmektedir.
Örneğin, Hammurabi zamanı mektuplarında: “Şamaş ve Gula sana sıhhatler ihsan etsinler” cümlesi ile sık sık karşılaşılmaktadır. Asurlular zamanında da krala yazılan mektuplarda: “Ninib ve Gula kralım efendime sıhhat ve saadet bahşetsinler” ifadesi mutlaka kullanılmıştır.
Hammurabi koyduğu kanunları değiştirecek kimse için yaptığı bedduada:“Sin onun vücudunu bir elbise gibi cüzzamla kaplasın! Gula onun vücuduna şifasız bir zehir akıtsın!” demektedir.
Benzer ifadeler, Sargonidler çağına yani 7., 8. yy’lara ait doktorlardan krallara hitaben yazılmış mektuplarda da yer almaktadır. Kral Asarhaddon’un doktoru Arad-Nanay’ın zamanımıza kadar gelen mektupları:“Arad-Nanay’dan efendim kralıma. Hizmetkârın AradNanay’dan efendim kralıma sıcak selamlar. Ninutra ve Gula efendim kralıma mutluluk ve sağlık ihsan etsinler….” şeklinde başlamaktadır.
http://dergiler.ankara.edu.tr/dergiler/18/1900/19962.pdf
"KÖPEK" KAVRAMININ "İNSAN" VE "SAVUNUCU" OLARAK KULLANILMASI
" 1956 yılı kazılarında ele geçen iki tablet Anadolu’nun ilk politik belgesi olup Mama Kralı Anum-Hirbi’den, Kaneş Kralı Waršama’ya yazılmış bir mektubu içerir. Bu mektup Waršama’nın gönderdiği bir mektuba cevaben yazılmıştır. Mektupta Anum-Hirbi, Waršama’ya seslenir ve Kaneş’in vasalı Taişama kralını şikayet eder: "
" 1956 yılı kazılarında ele geçen iki tablet Anadolu’nun ilk politik belgesi olup Mama Kralı Anum-Hirbi’den, Kaneş Kralı Waršama’ya yazılmış bir mektubu içerir. Bu mektup Waršama’nın gönderdiği bir mektuba cevaben yazılmıştır. Mektupta Anum-Hirbi, Waršama’ya seslenir ve Kaneş’in vasalı Taişama kralını şikayet eder: "
***
"Madem ki Taişamalı senin köpeğindir, niçin başka krallarla tartışıyor ?
Benim köpeğim Sibuhalı diğer krallarla tartışıyor mu? "
---------------------
Mama Kralı Anum-Hirbi şöyle der : Kaneş Kralı Waršama’ya de ki : sen bana mektup gönderdin ve dedin ki: Taişamalı benim kölemdir, ben onu sakinleştiririm. Fakat sen kölen Sibuhalı’yı yatıştırabiliyor musun? Madem ki Taişamalı senin köpeğindir, niçin başka krallarla tartışıyor ? Benim köpeğim Sibuhalı diğer krallarla tartışıyor mu? Taşimalı aramızda nerdeyse üçüncü kral mı olacak? Benim düşmanım beni yendiğinde, Taişamalı benim ülkeme saldırıp 12 kentimi tahrip etti. (Bu kentlerin) sığır ve koyunları alıp götürdü. O şöyle dedi : Kral (Ruba’um) ölmüştür. Bu nedenle (benim kuş) avcı(sı)nın tuzağını kaldırdım. O ülkemi koruyacak ve bana kalp verecek (cesaretlendirecek) yerde ülkemi yalnız yakmakla kalmadı fakat dumanı da pis kokuttu. Baban İnar, Harsamna kentini dokuz yıl boyunca kuşattığı zaman benim halkım senin ülkene akın edip tek bir sığır veya tek bir koyun öldürdü mü ?
(Yayınlanma : 1957 K.Balkan)
"Mama Kralı Anum-Hirbi şöyle der : Kaneş Kralı Waršama’ya de ki : sen bana mektup gönderdin ve dedin ki: Taişamalı benim kölemdir, ben onu sakinleştiririm.
Fakat sen kölen Sibuhalı’yı yatıştırabiliyor musun? Madem ki Taişamalı senin köpeğindir, niçin başka krallarla tartışıyor ?
Benim köpeğim Sibuhalı diğer krallarla tartışıyor mu?
Taşimalı aramızda nerdeyse üçüncü kral mı olacak?
Benim düşmanım beni yendiğinde, Taişamalı benim ülkeme saldırıp 12 kentimi tahrip etti. (Bu kentlerin) sığır ve koyunları alıp götürdü. O şöyle dedi : Kral (Ruba’um) ölmüştür.
Bu nedenle (benim kuş) avcı(sı)nın tuzağını kaldırdım. O ülkemi koruyacak ve bana kalp verecek (cesaretlendirecek) yerde ülkemi yalnız yakmakla kalmadı fakat dumanı da pis kokuttu. Baban İnar, Harsamna kentini dokuz yıl boyunca kuşattığı zaman benim halkım senin ülkene akın edip tek bir sığır veya tek bir koyun öldürdü mü ?
(Yayınlanma : 1957 K.Balkan)
Benim köpeğim Sibuhalı diğer krallarla tartışıyor mu? "
---------------------
Mama Kralı Anum-Hirbi şöyle der : Kaneş Kralı Waršama’ya de ki : sen bana mektup gönderdin ve dedin ki: Taişamalı benim kölemdir, ben onu sakinleştiririm. Fakat sen kölen Sibuhalı’yı yatıştırabiliyor musun? Madem ki Taişamalı senin köpeğindir, niçin başka krallarla tartışıyor ? Benim köpeğim Sibuhalı diğer krallarla tartışıyor mu? Taşimalı aramızda nerdeyse üçüncü kral mı olacak? Benim düşmanım beni yendiğinde, Taişamalı benim ülkeme saldırıp 12 kentimi tahrip etti. (Bu kentlerin) sığır ve koyunları alıp götürdü. O şöyle dedi : Kral (Ruba’um) ölmüştür. Bu nedenle (benim kuş) avcı(sı)nın tuzağını kaldırdım. O ülkemi koruyacak ve bana kalp verecek (cesaretlendirecek) yerde ülkemi yalnız yakmakla kalmadı fakat dumanı da pis kokuttu. Baban İnar, Harsamna kentini dokuz yıl boyunca kuşattığı zaman benim halkım senin ülkene akın edip tek bir sığır veya tek bir koyun öldürdü mü ?
(Yayınlanma : 1957 K.Balkan)
"Mama Kralı Anum-Hirbi şöyle der : Kaneş Kralı Waršama’ya de ki : sen bana mektup gönderdin ve dedin ki: Taişamalı benim kölemdir, ben onu sakinleştiririm.
Fakat sen kölen Sibuhalı’yı yatıştırabiliyor musun? Madem ki Taişamalı senin köpeğindir, niçin başka krallarla tartışıyor ?
Benim köpeğim Sibuhalı diğer krallarla tartışıyor mu?
Taşimalı aramızda nerdeyse üçüncü kral mı olacak?
Benim düşmanım beni yendiğinde, Taişamalı benim ülkeme saldırıp 12 kentimi tahrip etti. (Bu kentlerin) sığır ve koyunları alıp götürdü. O şöyle dedi : Kral (Ruba’um) ölmüştür.
Bu nedenle (benim kuş) avcı(sı)nın tuzağını kaldırdım. O ülkemi koruyacak ve bana kalp verecek (cesaretlendirecek) yerde ülkemi yalnız yakmakla kalmadı fakat dumanı da pis kokuttu. Baban İnar, Harsamna kentini dokuz yıl boyunca kuşattığı zaman benim halkım senin ülkene akın edip tek bir sığır veya tek bir koyun öldürdü mü ?
(Yayınlanma : 1957 K.Balkan)
Kalp, böbrek, ciğer gibi adak organ sunumlarının, dolayısıyla insan kurban ve yamyamlığının aşılması döneminde, bu kavramın "köpek"le eşitlenmeye doğru gitmiş olması gerekliydi. "Köpek" totemli topluluğunun, artık "insan" olarak ele alınma aşamasında ise, insan, erkek, adam anlamıyla, "Ur" (? Er) kelimesinin karşılığının, Akadca yazılımlarda, «kalbum» eşdeğer kelimesiyle verilmeye başlandığını görüyoruz. Bu, lafzen, literer olarak "köpek" demekti.
Akkadca kökenli dillerde, bu anlam ve ses değeri, örneğin günümüzdeki Museviler bakımından, hala, "Kelev" (Köpek) ve "Kalba" (Enik) olarak ve Arapcada ise "Kelp" (köpek) haliyle devam etmektedir. -3. binli yılların Babil-Akad tabletlerinde "insan" anlamıyla kullanılan "awilum", "awel" kavramı da, yine "kalbum" karşılığında kullanılıyordu.
Hitit kayıtlarında "Rabi kalbatim" kavramını, "Köpeklerin amiri", "köpeklerin Rab'bi" vb. haliyle de bulmuştuk. Burada, "köpek" veya "uşak", "köle", "koruyucu" anlamlarıyla birlikte, bir arada kullanılıyordu ki, bu, günümüz Türkiye'sinde hala tam olarak böyledir: "X'in köpeği" denildiğinde, "X'in koruyucusu, X'sin uşağı" anlatılmak istenir.
Akkadca kökenli dillerde, bu anlam ve ses değeri, örneğin günümüzdeki Museviler bakımından, hala, "Kelev" (Köpek) ve "Kalba" (Enik) olarak ve Arapcada ise "Kelp" (köpek) haliyle devam etmektedir. -3. binli yılların Babil-Akad tabletlerinde "insan" anlamıyla kullanılan "awilum", "awel" kavramı da, yine "kalbum" karşılığında kullanılıyordu.
Hitit kayıtlarında "Rabi kalbatim" kavramını, "Köpeklerin amiri", "köpeklerin Rab'bi" vb. haliyle de bulmuştuk. Burada, "köpek" veya "uşak", "köle", "koruyucu" anlamlarıyla birlikte, bir arada kullanılıyordu ki, bu, günümüz Türkiye'sinde hala tam olarak böyledir: "X'in köpeği" denildiğinde, "X'in koruyucusu, X'sin uşağı" anlatılmak istenir.
Avesta'da bu farklı "karakter"lerdeki "köpek"lerin, insan topluluklarını değil de, doğal bir köpeği anlattığına; "Kuzu İsa" denildiği için İsa'nın doğal "kuzu" olduğuna inananlar inansın!
Bizler değil…
Bizler değil…
***
****
Assur tabletlerindeki "Köpekler Amiri-Şefi" şeklindeki ünvan, Ahura Mazda'nın rahipleri kast ederek "benim köpeklerim" deyimi ile; Avesta'ların "köpek" derken anlattığı "insan kastı" içeriği ile uyumludur ve insanları anlatan bir "köpek" deyimi ile karşı karşıya olduğumuz çok açıktır.
***
rabi naggari : marangozlar başı
rabi mahirim : pazar ağası
rabi alahhinim : değirmenciler başı
rabi serim : kırlar amiri
rabi re’im : çobanlar başı
rabi nappahi : demirciler başı
rabi şab’im : işçiler başı
Böyle bir sıralamada
"rabi kalbatim=köpekler amiri" biçiminde bir "değerlendirme tercüme" yapmak yerine, bu "köpek" kavramında "fedai" (Kürtlerde "koruma", "peşmerge" karşılığı olan..)
"savunucu", "koruyucu" anlamları bulmak daha uygun görünüyor.
Kaldı ki,"Mama Kralı Anum-Hirbi şöyle der : Kaneş Kralı Waršama’ya de ki " diye başlayan tablet mektubunda, "Kral kölesi" kavramı ile "Kral köpeği" aynı değerde, aynı içerikte kullanılmaktadır.
Mektup içeriği dikkate alındığında, "Kaneş Kralı Waršama"nın "kölesi", "köpeği" olarak tanımlanan Taişamalı, öyle sıradan bir "elçi" gibi, sözcü gibi görünmemekte; elindeki "fedai", "köpek"ler ile adeta "3. bir kral" gibi askeri saldırı düzenleyebilmekte; Mama Kralı Anum-Hirbi'nin 12 yerleşim birimini yakıp yıkıp tahrip edebilmektedir; tam da ancak bir "askeri güç şefi"nin yapabileceği gibi!
Bu nedenle "Rabi Kalbatim"i, hayvan köpek bakıcısı gibi çevirmek, gerçeğe uygun görünmüyor.
rabi mahirim : pazar ağası
rabi alahhinim : değirmenciler başı
rabi serim : kırlar amiri
rabi re’im : çobanlar başı
rabi nappahi : demirciler başı
rabi şab’im : işçiler başı
Böyle bir sıralamada
"rabi kalbatim=köpekler amiri" biçiminde bir "değerlendirme tercüme" yapmak yerine, bu "köpek" kavramında "fedai" (Kürtlerde "koruma", "peşmerge" karşılığı olan..)
"savunucu", "koruyucu" anlamları bulmak daha uygun görünüyor.
Kaldı ki,"Mama Kralı Anum-Hirbi şöyle der : Kaneş Kralı Waršama’ya de ki " diye başlayan tablet mektubunda, "Kral kölesi" kavramı ile "Kral köpeği" aynı değerde, aynı içerikte kullanılmaktadır.
Mektup içeriği dikkate alındığında, "Kaneş Kralı Waršama"nın "kölesi", "köpeği" olarak tanımlanan Taişamalı, öyle sıradan bir "elçi" gibi, sözcü gibi görünmemekte; elindeki "fedai", "köpek"ler ile adeta "3. bir kral" gibi askeri saldırı düzenleyebilmekte; Mama Kralı Anum-Hirbi'nin 12 yerleşim birimini yakıp yıkıp tahrip edebilmektedir; tam da ancak bir "askeri güç şefi"nin yapabileceği gibi!
Bu nedenle "Rabi Kalbatim"i, hayvan köpek bakıcısı gibi çevirmek, gerçeğe uygun görünmüyor.
***
Mesleklerin İngilizceleri de karşılığında yazılmış ama, bu liste de aynı hatalı içerikle "köpekler şefi" olarak yer alıyor...
--------------------------------------------
Rabi Similtim
Rabi Sikkatim
Rabi Ummanatim/Chief of the Troops
Rabi Huršatim/Chief of the Warehouses
Šinahilum
Alahhinnum/Steward
Rabi Betim/Majordomo
Rabi Abullatim/Chief of the gates
Rabi utu'e/Chief of the porters
Rabi Masaratim/Chief of the Guards
Rabi Hattim/Chief Scepter Bearer
Rabi Šaqe/Chief Cup Bearer
Rabi Paššure/Chief of the tables
Rabi šukallim/Chief Vizier
Rabi Nagire/Chief of the heralds
Rabi lasime/Chief of the Messengers
Rabi targumanne/Chief of the interpreters
Rabi Sabim/Chief of the workers
Rabi nappahe/Chief of the metalworkers
Rabi kakke/ Chier of the arms
Rabi še'e/Chief of the barley
Rabi adrim/Chief of the threshing floor
Rabi kiriatim/Chief of the gardens
Rabi nukiribbe/Chief of the gardeners
Rabi urqe/Chief of te vegetables
Rabi kiranim/Chief of the wine
Rabi kittatim/Chief of the flax
Rabi šamnim/Chief of the oil
Rabi esse/Chief of the wood
Rabi sise/Chief of the horses
Rabi perdim/Chief of the mules
Rabi kalbatim/Chief of the dogs
Rabi re'im/Chief of the shephers
Rabi mahirim/Chief of the market
Rabi šariqe/Chief of the oblates
Rabi niqe/Chief of offerings
--------------------------------------------
Rabi Similtim
Rabi Sikkatim
Rabi Ummanatim/Chief of the Troops
Rabi Huršatim/Chief of the Warehouses
Šinahilum
Alahhinnum/Steward
Rabi Betim/Majordomo
Rabi Abullatim/Chief of the gates
Rabi utu'e/Chief of the porters
Rabi Masaratim/Chief of the Guards
Rabi Hattim/Chief Scepter Bearer
Rabi Šaqe/Chief Cup Bearer
Rabi Paššure/Chief of the tables
Rabi šukallim/Chief Vizier
Rabi Nagire/Chief of the heralds
Rabi lasime/Chief of the Messengers
Rabi targumanne/Chief of the interpreters
Rabi Sabim/Chief of the workers
Rabi nappahe/Chief of the metalworkers
Rabi kakke/ Chier of the arms
Rabi še'e/Chief of the barley
Rabi adrim/Chief of the threshing floor
Rabi kiriatim/Chief of the gardens
Rabi nukiribbe/Chief of the gardeners
Rabi urqe/Chief of te vegetables
Rabi kiranim/Chief of the wine
Rabi kittatim/Chief of the flax
Rabi šamnim/Chief of the oil
Rabi esse/Chief of the wood
Rabi sise/Chief of the horses
Rabi perdim/Chief of the mules
Rabi kalbatim/Chief of the dogs
Rabi re'im/Chief of the shephers
Rabi mahirim/Chief of the market
Rabi šariqe/Chief of the oblates
Rabi niqe/Chief of offerings
“Köpek Tapınağı”...
Mezopotamya'da böyle bir adlandırma şaşırtıcı olmamalıdır.
Aslında bir dizi tapınağın adı etimolojik değerlendirmeye tabi tutulunca, "Öküz ağılı", "İnek Ağılı", "Deve Ağılı", "Eşek Ahırı"... gibi anlamlara ulaşılacaktır....
-------------------------- ------------------------
H.Hande Duymuş Florioti:
" Gula, Anu’nun kızı, savaş tanrıları Pabilsag (İsin’de), Ninurta (Nippur’da) ve Ningirsu (Lagaş’ta)’nun eşi ve şifa tanrıları Damu, Ninazu ve Gunurra’nın
annesi olarak bilinmektedir. En önemli kült merkezi İsin’dir. Burada ona adanmış “é-u-gi7-ra” “köpek tapınağı” adı verilen bir tapınak bulunmuştur.
.
M.Ö.II.Binyıl’ın sonlarına tarihlenen ve İsin şehrinde ele geçen bir yazıtta: “Egalmah tapınağının hanımı, büyük şifacı, hayat nefesi veren…..Gula’ya” ifadeleri net olarak okunabilmektedir."
(Eski Kültürlerde Köpeğin Algılanışı: “Eski Mezopotamya Örneği” sayfa 57)
Mezopotamya'da böyle bir adlandırma şaşırtıcı olmamalıdır.
Aslında bir dizi tapınağın adı etimolojik değerlendirmeye tabi tutulunca, "Öküz ağılı", "İnek Ağılı", "Deve Ağılı", "Eşek Ahırı"... gibi anlamlara ulaşılacaktır....
--------------------------
H.Hande Duymuş Florioti:
" Gula, Anu’nun kızı, savaş tanrıları Pabilsag (İsin’de), Ninurta (Nippur’da) ve Ningirsu (Lagaş’ta)’nun eşi ve şifa tanrıları Damu, Ninazu ve Gunurra’nın
annesi olarak bilinmektedir. En önemli kült merkezi İsin’dir. Burada ona adanmış “é-u-gi7-ra” “köpek tapınağı” adı verilen bir tapınak bulunmuştur.
.
M.Ö.II.Binyıl’ın sonlarına tarihlenen ve İsin şehrinde ele geçen bir yazıtta: “Egalmah tapınağının hanımı, büyük şifacı, hayat nefesi veren…..Gula’ya” ifadeleri net olarak okunabilmektedir."
(Eski Kültürlerde Köpeğin Algılanışı: “Eski Mezopotamya Örneği” sayfa 57)
***
Avesta'da, "köpek" ile "insan"ın eşitlendiği bölümler yeterince açıktır. Bununla birlikte, Avesta'da, köpeğin, hayvan köpek olarak ele alındığı bölümler de vardır.
Bu nedenle, Avesta'nın aynı anda üretilmiş tek bir bütün olmadığını, farklı zamanlarda, farklı algılar temelinde var edilmiş olması gerektiğini anlıyoruz.
Öyle ya da böyle, Avesta, "inek" ve "köpek" formülü ile, İnek'lere daha çok vurgu olursa bundan Pers-İran etkisini; köpeklere daha çok vurgu olursa bundan daha çok Assur etkisini anlamak gerekecek.
Bu nedenle, Avesta'nın aynı anda üretilmiş tek bir bütün olmadığını, farklı zamanlarda, farklı algılar temelinde var edilmiş olması gerektiğini anlıyoruz.
Öyle ya da böyle, Avesta, "inek" ve "köpek" formülü ile, İnek'lere daha çok vurgu olursa bundan Pers-İran etkisini; köpeklere daha çok vurgu olursa bundan daha çok Assur etkisini anlamak gerekecek.
***
KÖPEK İLE İNSAN EŞİTLEMESİ
20. Ey Maddi Dünyanın Yaratıcısı, Sen, Kutsal Biri!
Eğer bir adam bir çoban köpeğine kötü gıda verirse, hangi suçu işlemiş sayılır? Ahura Mazda (şöyle) cevapladı: “Bu suç, (eve misafir olarak davet edilmiş) en yüksek derecedeki bir evin reisine kötü gıda servisi yapmakla aynı derecedeki bir suçtur.”
21. Ey Maddi Dünyanın Yaratıcısı, Sen, Kutsal Biri! Eğer bir adam bir ev köpeğine kötü gıda verirse, hangi suçu işlemiş sayılır? Ahura Mazda (şöyle) cevapladı: “Bu suç, (eve misafir olarak davet edilmiş) en orta derecedeki bir evin reisine kötü gıda servisi yapmakla aynı derecedeki bir suçtur.”
22. Ey Maddi Dünyanın Yaratıcısı, Sen, Kutsal Biri! Eğer bir adam bir Vohunazga köpeğine kötü gıda verirse, hangi suçu işlemiş sayılır? Ahura Mazda (şöyle) cevapladı: “Bu suç, bir rahip niteliğindeki kutsal bir adama kötü gıda servisi yapmakla aynı derecedeki bir suçtur.”
23. Ey Maddi Dünyanın Yaratıcısı, Sen, Kutsal Biri! Eğer bir adam genç bir köpeğe kötü gıda verirse, hangi suçu işlemiş sayılır? Ahura Mazda (şöyle) cevapladı: “Bu suç, dindar bir aileden doğan ve kendisinden sorumlu olan bir genç adama kötü gıda servisi yapmakla aynı derecedeki bir suçtur.”http://www.kurannesli.info/bilgibankasi/yazi.asp?id=905
Avesta'daki "Su Köpeği" kavramının tam açılımı belirsizdir. Fakat şurası çok açıktır ki, bu "su köpeği"ni öldürme suçu çok önemsenmekte ve kefaretleri de, her halde Avesta'daki en ağır kefaret içeriğini oluşturmaktadır.
Bu anlamda "Su Köpeği"nin içeriğine yoğunlaşmak yararlı olacaktır.
"Köpek"i hayvan köpek olarak algılamayarak, "bin erkek köpeğin ve bin dişi köpeğin" ruhundan doğan su köpeği" tanımlaması, sanki, burada "ruhtan doğan" İsa türü bir Mehdi adayını tanımlıyor gibi görünüyor.
"Bin" rakamına dayalı kast sistemi, Hititlerde de "bin tanrı" halini almıştı.
Bu anlamda "Su Köpeği"nin içeriğine yoğunlaşmak yararlı olacaktır.
"Köpek"i hayvan köpek olarak algılamayarak, "bin erkek köpeğin ve bin dişi köpeğin" ruhundan doğan su köpeği" tanımlaması, sanki, burada "ruhtan doğan" İsa türü bir Mehdi adayını tanımlıyor gibi görünüyor.
"Bin" rakamına dayalı kast sistemi, Hititlerde de "bin tanrı" halini almıştı.
***
Bin (erkek) köpek ve bin dişi köpek (ruhundan) doğan bir “Su Köpeği” öldürmenin kefareti
XIV. fargard
XIV. fargard
1. Zarathuştra Ahura Mazda’ya sordu: ‘Ey Ahura Mazda, En Erdemli Ruh, Maddi Dünyanın Yaratıcısı, Sen, Kutsal Biri! Bin (erkek) köpeğin (ruhundan) ve bin dişi köpeğin (ruhundan) doğan bir su köpeğini öldürecek veya ruhunu bedeninden ayıracak şekilde vuran biri, hangi cezaya çarptırılacaktır?’
2. Ahura Mazda (şöyle) cevapladı: “Aspahe-astra ile on bin kırbaç, Sraoşa-karana ile on bin kırbaç [ vurulacaktır].”
“O, dindarca ve sofuca (duygularla) Ahura Mazda’nın ateşi’ne; kuru, suyu iyice çekilmiş, iyice incelenmiş odunlardan on bin bağ odunu, kefaret olarak getirecektir.”
3. “O, dindarca ve sofuca (duygularla) Ahura Mazda’nın Ateşi’ne, Urvâsna, Vohu-gaona, Vohu-kereti, Hadha-naêpata veya güzel kokan herhangi bir bitkiden (elde edilen) yumuşak on bin bağ odunu, (su köpeğinin) ruhunun kefareti olarak sunacaktır.”
4. “O, dindarca ve sofuca (duygularla) on bin baresma demetini sunacaktır, O, temiz bir şekilde hazırlanmış ve iyi preslenmiş, bir Sardar tarafından temiz bir şekilde hazırlanmış ve iyi preslenmiş Homa ve kutsanmış yiyecek içeren on bin Zaothra’yı sulara, (su köpeğinin) ruhunun kefareti olarak sunacaktır.”
5. ”O, karın üstü sürünerek giden onbin yılanı öldürecektir, o bir köpeğin şeklini andıran yılanlardan on bin tane öldürecektir, o onbin tane kaplumbağa öldürecektir, o on bin tane kara kurbağası öldürecektir, o on bin tane karınca öldürecektir, o şu yeri aşındıran ve çukurlar açan karıncalardan on bin tanesini öldürecektir.”
6. ”O onbin yer solucanını öldürecektir, o onbin tane korkunç sineği öldürecektir .”
”O, kirlenmişler için açılan onbin çukuru dolduracaktır.”
'O dindarca ve sofuca (duygularla), dindar birine çift kez yedili ateş takımını, (su köpeğinin) ruhunun kefareti olarak sunacaktır.”
7. ”Ateş (yakmak) için uygun iki kutu materyal; bir süpürge, bir çift maşa (1), dibe kadar uzatılmış (üstten biribirine yapışık) bir çift yuvarlak körük, keskin kenarlı ve bariz sert sapı bulunan bir keser, keskin dişli ve bariz sert bir sapı bulunan bir testere(den ibarettir), ki bunların yardımıyla Mazda Tapıcıları Ahura Mazda’nın ateşine odun sağlarlar.”
8. 'O, dindarca ve sofuca (duygularla) dindar adamlara, rahiplikte kullanılan bir takım alet verecektir, ki onları rahipler kullanır; (o bu takımı su köpeğinin) ruhunun kefareti olarak sunacaktır. Bunlar: Aspahe-astra, et (yiyecek) kabı, Paitidâna , Xrafstrağna , Sraoşa-karana, Myazda için kadeh , (meyve) suyu için kadehler , kurallara göre yapılmış havan, Homa için kadehler , baresma.”
9. ”O, dindarca ve sofuca (duygularla) dindar adamlara, savaş donanımından bir takım verecektir, ki onları savaşçılar kullanır; (o bunları su köpeğinin) ruhunun kefareti olarak sunacaktır. Birinci şey, bir mızraktır; ikinci şey, bir bıçaktır; üçüncü şey, bir sopadır (1); dördüncü şey, bir yaydır; beşinci şey, içinde otuz tane bronz başlıklı ok bulunan ve omuz kayışı ile birlikte (verilecek olan) bir okluktur; altıncı şey, otuz atımlık taşı ve kenar ipi ile birlikte (verilecek olan) bir sapandır; yedinci şey, bir zırhtır; sekizinci şey, bir boyun koruyucusudur (Pehl; garivpan); dokuzuncu şey, bir asker ceketidir (Pehl; pêtan); onuncu şey, bir miğferdir; onbirinci şey, bir kuşaktır (kamara); onikinci şey, bir çift kalça koruyucusudur.
10. 'O, dindarca ve sofuca (duygularla) dindar adamlara, bir çiftçinin kullanacağı ve tüm donanımı içeren bir (alet) takımı verecektir; o bunu (su köpeğinin) ruhunun kefareti olarak sunacaktır. (Bunlar) saban demiri ve boyunduruk ile birlikte bir saban; bir öküz kamçısı; taştan yapılmış bir havan; hububat öğütmek için bir el değirmeni,
11. ”Kazma ve sürme (işinde kullanılacak olan) bir bel; bir miktar gümüş; bir miktar altın.”
Ey Maddi Dünyanın Yaratıcısı, Sen, Kutsal Biri! Ne kadar gümüş?
Ahura Mazda (şöyle) cevapladı: ”Bir aygırı alacak kadar.”
Ey Maddi Dünyanın Yaratıcısı, Sen, Kutsal Biri! Ne kadar altın?
Ahura Mazda (şöyle) cevapladı: ”Bir deveyi alacak kadar.”
***
Kefaret olarak zorunlu işlemler arasında şunlar sıralanıyor:
-"sürünerek giden yılan"
-"bir köpeğin şeklini andıran yılan"
-" kaplumbağa"
-" kara kurbağası"
- "karınca
- "yer solucanı"
- "korkunç sinek"
------------------------------------------------
Bu kavramların "hayvan" olarak "yılan", "kaplumbağa", "kurbağa","karınca", "yer solucanı", "sinek".. vb. olup olmadığını açıklığa kavuşturmak gerekecek.
Yılan'ın, "köpek şeklini andıran yılan" olarak vurgusu, Yılan totem ile tanımlanan (Yunan dininde de yılan saçlı,yılan ile özdeş varlıklara rastlarız) (Yılan,Tıp ve Eczacılık simgesi) insan, insan görevli olarak şekilleniyor.
"Yer solucanı" motifi, Sümer-Akkad ilahilerinde de kullanılıyor ama, bunun insan ile daha ilgili olan biçimi sanki, "sülük", "kan emici sülük" olarak tanımlanması belki daha uygun olursa da "yer solucanı" ifadesi durumu değiştiriyor.
"Sinek"in sinek olarak ele alınmadığından daha çok emin gibiyiz. Hangi nedenle "kavramsal" veya "şekilsel" benzetme-paralellik kurulduğunu şu anda bilemeyiz.
Fakat daha önce ifade ettiğimiz gibi, "arı-sinek" kavramları arasında geçişme olmuş olabilir ("bal-kaymak kullanılıyor zaten; Şanlı Urfa -Harran evleri için "arı kovanı" anlamı verilen bir tanım var...) ..
Ayrıca "erkek sinek"in, "teşrifatçı", "bar-pavyon pezevengi", muhtemelen iğdiş bir tiplemesi de var. ("Karısını erkek sinekten" bile sakınma lafı, sakınılmayacak birini ifade eder gibi)
İskambil kartlarının "sinek" dizgesi ise, "yonca"cı, tarımcı toplulukların simgesi olarak "sinek" halini almış durumda...
Öyle ya da böyle, sinek'ten, "korkunç sinek"ten anlaşılması gereken hayvan sineğin değil, İslami yoruma göre, kutsal bir görevliyi, hem şifa, hem de bela dağıtıcısı olan bir "sinek"i anlamak gerekiyor.
-"sürünerek giden yılan"
-"bir köpeğin şeklini andıran yılan"
-" kaplumbağa"
-" kara kurbağası"
- "karınca
- "yer solucanı"
- "korkunç sinek"
------------------------------------------------
Bu kavramların "hayvan" olarak "yılan", "kaplumbağa", "kurbağa","karınca", "yer solucanı", "sinek".. vb. olup olmadığını açıklığa kavuşturmak gerekecek.
Yılan'ın, "köpek şeklini andıran yılan" olarak vurgusu, Yılan totem ile tanımlanan (Yunan dininde de yılan saçlı,yılan ile özdeş varlıklara rastlarız) (Yılan,Tıp ve Eczacılık simgesi) insan, insan görevli olarak şekilleniyor.
"Yer solucanı" motifi, Sümer-Akkad ilahilerinde de kullanılıyor ama, bunun insan ile daha ilgili olan biçimi sanki, "sülük", "kan emici sülük" olarak tanımlanması belki daha uygun olursa da "yer solucanı" ifadesi durumu değiştiriyor.
"Sinek"in sinek olarak ele alınmadığından daha çok emin gibiyiz. Hangi nedenle "kavramsal" veya "şekilsel" benzetme-paralellik kurulduğunu şu anda bilemeyiz.
Fakat daha önce ifade ettiğimiz gibi, "arı-sinek" kavramları arasında geçişme olmuş olabilir ("bal-kaymak kullanılıyor zaten; Şanlı Urfa -Harran evleri için "arı kovanı" anlamı verilen bir tanım var...) ..
Ayrıca "erkek sinek"in, "teşrifatçı", "bar-pavyon pezevengi", muhtemelen iğdiş bir tiplemesi de var. ("Karısını erkek sinekten" bile sakınma lafı, sakınılmayacak birini ifade eder gibi)
İskambil kartlarının "sinek" dizgesi ise, "yonca"cı, tarımcı toplulukların simgesi olarak "sinek" halini almış durumda...
Öyle ya da böyle, sinek'ten, "korkunç sinek"ten anlaşılması gereken hayvan sineğin değil, İslami yoruma göre, kutsal bir görevliyi, hem şifa, hem de bela dağıtıcısı olan bir "sinek"i anlamak gerekiyor.
***
12. ”O, dindarca ve sofuca (duygularla), dindar çiftçiler için bir akarsu arkı açacaktır; o bunu (su köpeğinin) ruhunun kefareti olarak sunacaktır.
Ey Maddi Dünyanın Yaratıcısı, Sen, Kutsal Biri! Ark ne kadar geniştikte (olacaktır)?
Ahura Mazda (şöyle) cevapladı: ”Bir köpeğin (boyu) derinliğinde, bir köpeğin (eni) genişliğinde.”
13. ”O, dindarca ve sofuca (duygularla), dindarların ekmesi için bir toprak parçası bağışlayacaktır; o bunu (su köpeğinin) ruhunun kefareti olarak sunacaktır.
Ey Maddi Dünyanın Yaratıcısı, Sen, Kutsal Biri! Toprak parçası ne kadar geniştikte (olacaktır)?
Ahura Mazda (şöyle) cevapladı: ”(Onun açtığı) arkın her tarafını sulayabileceği genişlikte.”
14. ”O, dindarca ve sofuca (duygularla), dindar adamlara dokuz hathra ve dokuz nemata (1) büyüklüğünde bir ev hazırlayacaktır; o bunu (su köpeğinin) ruhunun kefareti olarak sunacaktır.”
Ey Maddi Dünyanın Yaratıcısı, Sen, Kutsal Biri! Bu ev ne kadar geniştikte olacaktır?
Ahura Mazda (şöyle) cevapladı: ”En geniş kesimi; oniki vitâra, orta kesimi; dokuz vitâra, dar kesimi; altı vitâra (2) olacaktır.
”O, dindarca ve sofuca (duygularla), dindar adamlara yastıklarıyla beraber güzel yataklar verecektir; o bunu (su köpeğinin) ruhunun kefareti olarak sunacaktır.
15. ”O, dindarca ve sofuca (duygularla), dindar adamlara, hiç kimse tarafından bilinmeyen bir bakire kız verecektir; o bunu (su köpeğinin) ruhunun kefareti olarak sunacaktır.”
Ey Maddi Dünyanın Yaratıcısı, Sen, Kutsal Biri! Hangi bakire?
Ahura Mazda (şöyle) cevapladı: ”Erginlik çağında, onbeş yaşın üstündeki bir kızkardeşi ya da kızı.”
16. ”O, dindarca ve sofuca (duygularla), dindar adamlara, rahiplere yedi çift küçük baş hayvan verecektir; o bunu (su köpeğinin) ruhunun kefareti olarak sunacaktır.”
”O, yedi çift köpek yavrusu yetiştirecektir.”
”O, kanalların üstünde yedi çift köprü kuracaktır.”
17. ”O, onarılmamış dokuz çift ahırı onaracaktır.”
”O, dokuz çift köpeği, derilerindeki; kıl kirinden, pirelerden ve köpeklerin vücutlarının üstünde oluşan tüm diğer hastalıklardan (rahatsızlıklardan) temizleyecektir.”
”O, dokuz çift dindar adama; et, ekmek, kuvvetli içecek ve şaraptan (tıka basa) doyuracak (şekilde) ikramda bulunacaktır.”
18. 'Bunlar kefaretlerdir, bunlar onun yaptığı eyleme ceza olarak (biçilmiş ve) ödeyeceği kefaretlerdir.”
”Eğer o bunları yerine getirirse, kutsal kişilerin dünyasına dahil olacaktır. Eğer bunu yerine getirmezse, günahkarların dünyasına yuvarlanacaktır, şu karanlık dünyaya, karanlıktan mamul, Karanlık’ın dölü (olan dünyaya).”http://www.kurannesli.info/bilgibankasi/yazi.asp?id=904
Ey Maddi Dünyanın Yaratıcısı, Sen, Kutsal Biri! Ark ne kadar geniştikte (olacaktır)?
Ahura Mazda (şöyle) cevapladı: ”Bir köpeğin (boyu) derinliğinde, bir köpeğin (eni) genişliğinde.”
13. ”O, dindarca ve sofuca (duygularla), dindarların ekmesi için bir toprak parçası bağışlayacaktır; o bunu (su köpeğinin) ruhunun kefareti olarak sunacaktır.
Ey Maddi Dünyanın Yaratıcısı, Sen, Kutsal Biri! Toprak parçası ne kadar geniştikte (olacaktır)?
Ahura Mazda (şöyle) cevapladı: ”(Onun açtığı) arkın her tarafını sulayabileceği genişlikte.”
14. ”O, dindarca ve sofuca (duygularla), dindar adamlara dokuz hathra ve dokuz nemata (1) büyüklüğünde bir ev hazırlayacaktır; o bunu (su köpeğinin) ruhunun kefareti olarak sunacaktır.”
Ey Maddi Dünyanın Yaratıcısı, Sen, Kutsal Biri! Bu ev ne kadar geniştikte olacaktır?
Ahura Mazda (şöyle) cevapladı: ”En geniş kesimi; oniki vitâra, orta kesimi; dokuz vitâra, dar kesimi; altı vitâra (2) olacaktır.
”O, dindarca ve sofuca (duygularla), dindar adamlara yastıklarıyla beraber güzel yataklar verecektir; o bunu (su köpeğinin) ruhunun kefareti olarak sunacaktır.
15. ”O, dindarca ve sofuca (duygularla), dindar adamlara, hiç kimse tarafından bilinmeyen bir bakire kız verecektir; o bunu (su köpeğinin) ruhunun kefareti olarak sunacaktır.”
Ey Maddi Dünyanın Yaratıcısı, Sen, Kutsal Biri! Hangi bakire?
Ahura Mazda (şöyle) cevapladı: ”Erginlik çağında, onbeş yaşın üstündeki bir kızkardeşi ya da kızı.”
16. ”O, dindarca ve sofuca (duygularla), dindar adamlara, rahiplere yedi çift küçük baş hayvan verecektir; o bunu (su köpeğinin) ruhunun kefareti olarak sunacaktır.”
”O, yedi çift köpek yavrusu yetiştirecektir.”
”O, kanalların üstünde yedi çift köprü kuracaktır.”
17. ”O, onarılmamış dokuz çift ahırı onaracaktır.”
”O, dokuz çift köpeği, derilerindeki; kıl kirinden, pirelerden ve köpeklerin vücutlarının üstünde oluşan tüm diğer hastalıklardan (rahatsızlıklardan) temizleyecektir.”
”O, dokuz çift dindar adama; et, ekmek, kuvvetli içecek ve şaraptan (tıka basa) doyuracak (şekilde) ikramda bulunacaktır.”
18. 'Bunlar kefaretlerdir, bunlar onun yaptığı eyleme ceza olarak (biçilmiş ve) ödeyeceği kefaretlerdir.”
”Eğer o bunları yerine getirirse, kutsal kişilerin dünyasına dahil olacaktır. Eğer bunu yerine getirmezse, günahkarların dünyasına yuvarlanacaktır, şu karanlık dünyaya, karanlıktan mamul, Karanlık’ın dölü (olan dünyaya).”http://www.kurannesli.info/bilgibankasi/yazi.asp?id=904
***
Burada kefaret unsuru olarak "bakire" verecek olma, konuyu iyice "Bakire Meryem" cephesine taşıyacak gibi...Üstelik bu "bakire", ordan burdan satın alınmış bir bakire de değil. Ahura Mazda, bu bakireyi iyice tanımlıyor:
”Erginlik çağında, on beş yaşın üstündeki bir kız kardeşi ya da kızı.”
Öyle olunca, "su köpeği"nin, tanrı evinde "bin erkek köpek" ruhunun hamile bırakacağı bir bakirenin tanrısal evladı olma olasılığı yükseliyor.
”Erginlik çağında, on beş yaşın üstündeki bir kız kardeşi ya da kızı.”
Öyle olunca, "su köpeği"nin, tanrı evinde "bin erkek köpek" ruhunun hamile bırakacağı bir bakirenin tanrısal evladı olma olasılığı yükseliyor.
Bu bölümde iki önemli nokta öne çıkmaktadır:
1) Burada sözü edilen "dişi köpek"in, hayvan köpek olarak tanımlandığından yola çıkılmaktadır. Fakat, maddeler boyunca "dişi köpek-enik" sıralandıktan sonra, bölümün sonuna gelindiğinde birden bire, "dişi köpek= köpek kadın" ilişkisi kurulmaktadır:
”Eniklere altı ay, çocuklara yedi yıl yardım edilmelidir.”
1) Burada sözü edilen "dişi köpek"in, hayvan köpek olarak tanımlandığından yola çıkılmaktadır. Fakat, maddeler boyunca "dişi köpek-enik" sıralandıktan sonra, bölümün sonuna gelindiğinde birden bire, "dişi köpek= köpek kadın" ilişkisi kurulmaktadır:
”Eniklere altı ay, çocuklara yedi yıl yardım edilmelidir.”
”Ahura Mazda’nın Oğlu Athar; bir gebe kadına g...öz kulak olduğu gibi, (bir gebe dişi köpeğe) de (göz kulak olur).”
Eski Ahit'lerde "erkek köpek" ve "dişi köpek" tanımlarının, kutsal fahişe kadın ile homoseksüel ilişki kuran kutsal fahişe erkeğe verilen bir "tanımlama" kavramı olduğunu da bu arada anımsayalım.
Dolayısıyla bu maddeleri en azından yazıldığı sırada, hem kadını ve hem de hayvan olarak dişi köpeği tanımlar tarzda kullanılmış gibidir.
------------------
2) Bu bölümde çok net olarak "deve ahırı", "at ahırı", "öküz ahırı" , "koyun ağılı" kavramları kullanılmaktadır. Bunlar ilk bakışta "at ahırı" olarak, "deve ahırı" olarak vb. algılanabilir. Fakat, böylesine belirgin kılınmış ifadelerin bir gerekçesi olmalıydı; değilse bu bölüm, çok genel bir ifade ile, "nerede doğuruyorsa oradaki yardım edecektir.." lafıyla çözümlenebilirdi.
Daha önce de belirttiğimiz gibi Sumer-Akkad kayıtlarında bizlerin şimdi genel bir şekilde "tapınak" olarak algıldığımız "beyt", "ev"ler, aslında "öküz ahırı", "deve ahırı", "koyun ahırı", "balık evi" vb. türü, hayvana yönelik kullanım değerleriyle tanımlanmaktaydı.
Öreneğin İşin'deki "Köpek Tapınağı"
“é-u-gi7-ra” yazılımıyla okunuyordu ve bu kesin olarak “köpek tapınağı” idi.
Çok doğaldır ki, burası "Köpek evi","köpek ini", "köpek yuvası", "köpek hane" diye nitelendirilse de, zamanla tüm öteki benzerleri gibi "tapınak" genel tanımı altında bütünleşecekti.
Bu bakımlardan, "dişi köpeği", öncelikle, doğurma özelliği yok edilmemiş kutsal fahişe kadın anlamında ve "deve ahırı" vb. "ağılları" da farklı totemlere ait tapınak olarak ele almak doğru olacaktır.
Önceleri, "eşek" tanımıyla "insan"ı kasteden topluluklar, zamanla "eşekleri", "köpekleri" insanlaştırınca, insan olarak kabul etmeye başlayınca, giderek eski "eşek" vb. sözünü sadece hayvan eşeğe mal etmeye başlamış görünüyorlar.
Ahura Mazda Avesta'larındaki "eşek", "inek", "köpek" tanımları ile bazan bizzat o hayvanları ve fakat bazan da insanları kast ediyor olunmasının nedenleri bunlardır.
***
“DEVE AHIRI” “ÖKÜZ AHIRI” “KOYUN AĞILI” “AT AĞILI”
“DİŞİ KÖPEĞE” DOĞUMDA YARDIMLA YÜKÜMLÜDÜR
20. Ey Maddi Dünyanın Yaratıcısı; Sen, Kutsal Biri! Eğer onun (dişi köpeğin doğurma) vakti yaklaşmışsa ve genel yolun üstünde (doğum nöbetine yakalanmış bir vaziyette) yatıyorsa, Mazda Tapıcıları’ndan kim ona yardım edecektir?
“DİŞİ KÖPEĞE” DOĞUMDA YARDIMLA YÜKÜMLÜDÜR
20. Ey Maddi Dünyanın Yaratıcısı; Sen, Kutsal Biri! Eğer onun (dişi köpeğin doğurma) vakti yaklaşmışsa ve genel yolun üstünde (doğum nöbetine yakalanmış bir vaziyette) yatıyorsa, Mazda Tapıcıları’ndan kim ona yardım edecektir?
21. Ahura Mazda (şöyle) cevapladı: “Her kimin evi (olaya) daha yakındır, enikler doğuncaya kadar (dişi köpeğe) yardım etmek onun görevidir.”
22. “Eğer o, ona (köpeğe) yardım etmezse, böylece enikler gerekli yardımın yokluğundan (dolayı) zarar görürlerse (ölürlerse), adam; ’tasarlayarak adam öldürme’ cezasına çarptırılır.”
23. Ey Maddi Dünyanın Yaratıcısı; Sen, Kutsal Biri! Eğer onun (dişi köpeğin doğurma) vakti yaklaşmışsa ve deve-ahırı’nda (doğum nöbetine yakalanmış bir vaziyette) yatıyorsa, Mazda Tapıcıları’ndan kim ona yardım edecektir?
24. Ahura Mazda (şöyle) cevapladı: “Her kim ki (bu) deve-ahırı’nı inşa etmiştir veya elinde bulundurmaktadır, enikler doğuncaya kadar (dişi köpeğe) yardım etmek onun görevidir.”
25. “Eğer o, ona (köpeğe) yardım etmezse, böylece enikler gerekli yardımın yokluğundan (dolayı) zarar görürlerse (ölürlerse), adam; ’tasarlayarak adam öldürme’ cezasına çarptırılır.
”
26. Ey Maddi Dünyanın Yaratıcısı; Sen, Kutsal Biri! Eğer onun (dişi köpeğin doğurma) vakti yaklaşmışsa ve at-ahırı’nda (doğum nöbetine yakalanmış bir vaziyette) yatıyorsa, Mazda Tapıcıları’ndan kim ona yardım edecektir?
26. Ey Maddi Dünyanın Yaratıcısı; Sen, Kutsal Biri! Eğer onun (dişi köpeğin doğurma) vakti yaklaşmışsa ve at-ahırı’nda (doğum nöbetine yakalanmış bir vaziyette) yatıyorsa, Mazda Tapıcıları’ndan kim ona yardım edecektir?
27. Ahura Mazda (şöyle) cevapladı: ”Her kim ki (bu) at-ahırı’nı inşa etmiştir veya elinde bulundurmaktadır, enikler doğuncaya kadar (dişi köpeğe) yardım etmek onun görevidir.”
28. “Eğer o, ona (köpeğe) yardım etmezse, böylece enikler gerekli yardımın yokluğundan (dolayı) zarar görürlerse (ölürlerse), adam; ’tasarlayarak adam öldürme’ cezasına çarptırılır.”
29. Ey Maddi Dünyanın Yaratıcısı; Sen, Kutsal Biri! Eğer onun (dişi köpeğin doğurma) vakti yaklaşmışsa ve öküz-ahırı’nda (doğum nöbetine yakalanmış bir vaziyette) yatıyorsa, Mazda Tapıcıları’ndan kim ona yardım edecektir?
30. Ahura Mazda (şöyle) cevapladı: ”Her kim ki (bu) öküz-ahırı’nı inşa etmiştir veya elinde bulundurmaktadır, enikler doğuncaya kadar (dişi köpeğe) yardım etmek onun görevidir.”
31. ”Eğer o, ona (köpeğe) yardım etmezse, böylece enikler gerekli yardımın yokluğundan (dolayı) zarar görürlerse (ölürlerse), adam; ’tasarlayarak adam öldürme’ cezasına çarptırılır.”
32. Ey Maddi Dünyanın Yaratıcısı; Sen, Kutsal Biri! Eğer onun (dişi köpeğin doğurma) vakti yaklaşmışsa ve koyun-Ağılı’nda (doğum nöbetine yakalanmış bir vaziyette) yatıyorsa, Mazda Tapıcıları’ndan kim ona yardım edecektir?
33. Ahura Mazda (şöyle) cevapladı: ”Her kim ki (bu) koyun-ağılı’nı inşa etmiştir veya elinde bulundurmaktadır, enikler doğuncaya kadar (dişi köpeğe) yardım etmek onun görevidir.”
34. ”Eğer o, ona (köpeğe) yardım etmezse, böylece enikler gerekli yardımın yokluğundan (dolayı) zarar görürlerse (ölürlerse), adam; ’tasarlayarak adam öldürme’ cezasına çarptırılır.”
35. Ey Maddi Dünyanın Yaratıcısı; Sen, Kutsal Biri! Eğer onun (dişi köpeğin doğurma) vakti yaklaşmışsa ve yer duvarının üstünde (1) (doğum nöbetine yakalanmış bir vaziyette) yatıyorsa, Mazda Tapıcıları’ndan kim ona yardım edecektir?
36. Ahura Mazda (şöyle) cevapladı: ”Her kim ki (bu) duvarı dikmiştir (inşa etmiştir) veya elinde bulundurmaktadır, enikler doğuncaya kadar (dişi köpeğe) yardım etmek onun görevidir.”
37. ”Eğer o, ona (köpeğe) yardım etmezse, böylece enikler gerekli yardımın yokluğundan (dolayı) zarar görürlerse (ölürlerse), adam; ’tasarlayarak adam öldürme’ cezasına çarptırılır.”
38. Ey Maddi Dünyanın Yaratıcısı; Sen, Kutsal Biri! Eğer onun (dişi köpeğin doğurma) vakti yaklaşmışsa ve hisar hendeğinin içinde (doğum nöbetine yakalanmış bir vaziyette) yatıyorsa, Mazda Tapıcıları’ndan kim ona yardım edecektir?
39. Ahura Mazda (şöyle) cevapladı: ”Her kim ki (bu) hendeği kazmıştır veya elinde bulundurmaktadır, enikler doğuncaya kadar (dişi köpeğe) yardım etmek onun görevidir.”
40. ”Eğer o, ona (köpeğe) yardım etmezse, böylece enikler gerekli yardımın yokluğundan (dolayı) zarar görürlerse (ölürlerse), adam; ’tasarlayarak adam öldürme’ cezasına çarptırılır.”
41. Ey Maddi Dünyanın Yaratıcısı; Sen, Kutsal Biri! Eğer onun (dişi köpeğin doğurma) vakti yaklaşmışsa ve bir çayır tarlasının ortasında (doğum nöbetine yakalanmış bir vaziyette) yatıyorsa, Mazda Tapıcıları’ndan kim ona yardım edecektir?
42. Ahura Mazda (şöyle) cevapladı: ”Her kim ki (bu) çayır tarlasını ekmektedir veya elinde bulundurmaktadır, enikler doğuncaya kadar (dişi köpeğe) yardım etmek onun görevidir.”
43. ”O (çayır sahibi), onu (dişi köpeği) iyi kalpli bir sevecenlikle bir yatak için uygun ağaç yapraklarından oluşan bir hayvan yatağına yerleştirecek; (doğumdan sonra ise) o (adam), enikler kendi kendilerini savunabilecek ve geçimlerini sağlayabilecek yaşa erişinceye kadar ona (köpeğe) yardım edecektir.”
44. Ey Maddi Dünyanın Yaratıcısı; Sen, Kutsal Biri! Köpekler ne zaman kendi kendilerini savunabilecek ve geçimlerini sağlayabilecek duruma gelirler?
45. Ahura Mazda (şöyle) cevapladı: ”Onlar ’yedi çift ev’in (ondört evin) etrafında koşarak bir daire çizebilecek duruma gelince. Ondan sonra ister kış olsun, ister yaz, onlar (enikler) serbest bırakılmalıdır.
”Eniklere altı ay, çocuklara yedi yıl yardım edilmelidir.”
”Ahura Mazda’nın Oğlu Athar; bir gebe kadına göz kulak olduğu gibi, (bir gebe dişi köpeğe) de (göz kulak olur).”
Bu bölümde de iki noktayı öne çıkarmak istiyoruz:
Mesela "ateist" olarak İslam'ı eleştirdiğini düşünen Erdoğan Aydın,"İslam'ın esas...en bir devlet düzeni olduğu ve her dönem uygulanabilir bir devlet modeli önerdiği iddialarının büyük bir yanılgı olduğunu düşünüyorum"(Aydınlanma,S.
Bunların böyle ıkına sıkına söylenmesinin nedeni, "dinler yalan,dolan,hurafe toplamıdır..." türünden bir uydurma vecizeye bağlı olmaktır.
Avesta'da gördüğümüz üzere, "Allah", "tanrı" vb. üzerine doğru dürüst özel bölümler bile bulunuyor değilken, toplumun sorunları, kendi zamanları bakımından, ele alınıp kanunlar, kurallar oluşturmaktadır.
Dinsel anlatımların zamanla bozulup hurafeleşmeleri, onların toplumsal yönetici yanlarını görmeyi engellemez.
2) Dinlerin genelde "kadınlar"ı küçümsediğine dair "tabu düşünce"lerden birisi kadının ay halinin "kirlilik" vb. olarak nitelenmiş olması; "ay halinde" dokunma yasağı kapsamına sokuluyor olmasıdır.
Bu "tabu"nun da yıkılmasında fayda var.
Dinler kadının kanamalı halinden yola çıkarak "kirli" addediyor ise, bu aslında kadını aşağılama maksatlı değil, kadının canını koruma amaçlıdır.
"Kirlenmek", "Kirli olmak" dinler dilinde, sadece kadın bağıntısında kullanılmaz. Erkek de "kirlenir", "helal olmayan yiyecek" ,"kirli" sayılır vb.
"Kadının kanına girmenin" eski toplumda neden bir "kan davası" olarak ele alındığının düşünülmesi gereklidir.
Kanlı dönemler, kadının canını,etini,yenilme tehlikesini ortaya çıkardığı için, bütün eski dünya, "hastayı nasıl koruyor" ise, "ölüyü nasıl kirli diyerek koruyor ise", kadını da "kirli", diyerek dokunma yasağı kapsamına alır. Bunda asıl olan ne hijyen problemi olabilirdi ( bu çok komik...) ne de, bulaşıcı hastalık tehlikesi ... Bu kadının hayatını garanti altına alma davası idi.
***
Kadınların ay hali hakkında
1. Ey Maddi Dünyanın Yaratıcısı; Sen, Kutsal Biri! Eğer bir Mazda Tapıcısı’nın evinde bir kadının tabii olmayan bir peryotta veya tabii zamanında kanlı akıntısı varsa (ay hali görüyorsa), (o zaman) Mazda Tapıcıları ne yapacaklardır?
1. Ey Maddi Dünyanın Yaratıcısı; Sen, Kutsal Biri! Eğer bir Mazda Tapıcısı’nın evinde bir kadının tabii olmayan bir peryotta veya tabii zamanında kanlı akıntısı varsa (ay hali görüyorsa), (o zaman) Mazda Tapıcıları ne yapacaklardır?
2. Ahura Mazda (şöyle) cevapladı: ”Onlar (daştanistan’a=ayakyoluna) giden yolu, orada bulunan (ve ateş odunu şekline çevrilmiş olan) kütüklerden ve yaş ağaçlardan temizleyecekler; onlar yere kuru toz serpecekler; onlar oraya (hastanın bulunduğu yere), onun bakışları ateşle buluşmasın diye; evin yarısından, evin üçte birinden, evin dörtte birinden ya da beşte birinden daha yüksek olan bir yapı (çeper) dikecekler.”
3. Ey Maddi Dünyanın Yaratıcısı; Sen, Kutsal Biri! Ateşten ne kadar uzağa? Sudan ne kadar uzağa? Kutsanmış Baresma Demeti’nden ne kadar uzağa? İmanlılardan ne kadar uzağa?
4. Ahura Mazda (şöyle) cevapladı: Ateşten onbeş adım, sudan onbeş adım, Kutsanmış Baresma Demeti’nden onbeş adım, imanlılardan üç adım (uzağa).”
5. Ey Maddi Dünyanın Yaratıcısı; Sen, Kutsal Biri! Tabii olmayan bir peryotta veya tabii zamanında kanlı akıntısı olan bir kadına yiyecek verecek olan adam, kendisinden ne kadar uzakta durmalıdır?
6. Ahura Mazda (şöyle) cevapladı: ”Tabii olamayan bir peryotta veya tabii zamanında kanlı akıntısı olan bir kadına yiyecek verecek olan adam, kendisinden üç adım uzakta durmalıdır .”
O, (bu hasta kadına) ne tür bir kapta yiyecek sunacaktır? O, ne tür bir kapta ekmek sunacaktır?
”Bronz veya kurşun ya da herhangi bir genel madeni kapta .”
7. O, (bu hasta kadına) ne kadar yemek sunacaktır? Ne kadar ekmek sunacaktır?
'(Sadece) iki danarelik uzun ekmek ve bir danarelik sütlü sulu yemek (verilecektir) ki o yeteri kadar güç toplamasın .”
”Eğer bir çocuk ona hemen şimdi dokunmuşsa, onlar o (çocuğun) önce ellerini, sonra vücudunu yıkayacaklardır .”
8. ”Eğer, üç gün geçmesine rağmen hala kanamanın sürdüğünü görürse, o hastalık yerinde dördüncü gecenin geçmesini bekleyecektir.'
”Eğer, dört gün geçmesine rağmen hala kanamanın sürdüğünü görürse, o hastalık yerinde beşinci gecenin geçmesini bekleyecektir.”
9. ”Eğer, beş gün geçmesine rağmen hala kanamanın sürdüğünü görürse, o hastalık yerinde altıncı gecenin geçmesini bekleyecektir.”
”Eğer, altı gün geçmesine rağmen hala kanamanın sürdüğünü görürse, o hastalık yerinde yedinci gecenin geçmesini bekleyecektir.”
10. ”Eğer, yedi gün geçmesine rağmen hala kanamanın sürdüğünü görürse, o hastalık yerinde sekizinci gecenin geçmesini bekleyecektir.”
”Eğer, sekiz gün geçmesine rağmen hala kanamanın sürdüğünü görürse, o hastalık yerinde dokuzuncu gecenin geçmesini bekleyecektir.”
11. Eğer o, dokuz gün geçmesine rağmen hala kanamanın sürdüğünü görürse, Bu Daevalar’ın; Daevalar’a ibadet ve onları ululama için icra ettikleri bir işleridir.”
”Mazda Tapıcıları (baraşnûm-gah=temizlik töreni mevkiine) giden yolu, orada bulunan (ve ateş odunu şekline çevrilmiş olan) kütüklerden ve yaş ağaçlardan temizleyecekler;
12. ”Onlar yerde üç çukur açacaklar ve kadını iki çukurdaki gaomêz’le, üçüncü çukurdaki su ile yıkayacaklardır.
”Onlar xrafstrları öldürecekler, şöyle ki; eğer yaz (mevsiminde iseler) iki yüz tane hububat taşıyan karıncayı, eğer kış (mevsiminde iseler) Angra Mainyu tarafından yaratılan herhangi bir başka türlü xrafstralardan ikiyüz tane öldürecekler.”
13. ”Eğer bir Mazda tapıcısı, ister tabii olmayan bir peryotta ister tabii zamanında kanlı akıntısı (ay hali) olan bir kadının bu rahatsızlığını gizlerse, ona hangi ceza verilecektir?
Ahura Mazda (şöyle) cevapladı: ”O bir peşôtanudur; aspahe-astra’dan ikiyüz kırbaç, Sraoşa-karana’dan ikiyüz kırbaç (vurulacaktır).”
14. Ey Maddi Dünyanın Yaratıcısı; Sen, Kutsal Biri! Eğer bir adam, tabii olmayan bir peryotta veya tabii zamanında kanlı akıntısı olan bir kadının vücuduna defalarca kasten dokunursa (ilişkiye geçerse); öyle ki (bu yakınlıktan dolayı) sıra dışı akıntı(nın) rengi sıradan bir akıntının rengine, sıradan bir akıntının (rengi) sıra dışı olana dönüşürse, kendisine (bu ilişkiye girişen adama) ne ceza verilecektir?
15. Ahura Mazda (şöyle) cevapladı: ”İlk kez onunla (cinsel) ilişkiye başlaması halinde, ilk kez onunla (cinsel) ilişkiyi (fiilen) gerçekleştirmesi halinde; aspahe-astra ile otuz kırbaç, Sraoşa-karana ile otuz kırbaç (vurulacaktır); ”ikinci kez onunla (cinsel) ilişkiye başlaması halinde, ikinci kez onunla cinsel ilişkiyi (fiilen) gerçekleştirmesi halinde; aspahe-astra ile elli kırbaç, Sraoşa-karana ile elli kırbaç (vurulacaktır); ”üçüncü kez onunla (cinsel) ilişkiye başlaması halinde, üçüncü kez onunla cinsel ilişkiyi (fiilen) gerçekleştirmesi halinde; aspahe-astra ile yetmiş kırbaç, Sraoşa-karana ile yetmiş kırbaç (vurulacaktır).”
16. Dördüncü kez onunla (cinsel) ilişkiye başlaması halinde, dördüncü kez onunla cinsel ilişkiyi (fiilen) gerçekleştirmesi halinde; eğer bu ilişkide adam menisini içeri bırakmadan; ay hali kanı onun elbiselerine geçerse veya bu ilişkide kan onun kalçalarına (dahi) ulaşırsa, adama ne ceza verilecektir?
Ahura Mazda (şöyle) cevapladı: ”Aspahe-astra ile doksan kırbaç, Sraoşa-karana ile doksan kırbaç vurulacaktır.”
17. ”Kim ki tabii olmayan bir peryotta veya tabii zamanında kanlı akıntısı olan bir kadına menisini bırakırsa (1); Bu adam, kendi öz oğlunun cesedini yakmış olma eyleminden (günahından) daha iyisini yapmış sayılmaz, (o çocuk ki) kendisinin öz kanından doğmuştur ve naêza (hastalığından) dolayı (2) ölmüştür, (adam ayrıca) onun (oğlunun) yağını da ateşe damlatmış (kadar büyük bir suç işlemiştir).”
18. ”Tüm böylesi günahkarlar, cisimleşmiş (insan şekline bürünmüş) birer Drug’durlar, (bunlar) kanunu hor görücüdürler, kanunu hor görücülerin tümü Efendimiz’e karşı isyan halindedirler, Efendimiz’e karşı isyan halinde bulunan herkes dinsizdir ve dinsiz olanlar bunu hayatları ile ödeyeceklerdir.”
***
Eski Ahit, belli koşullarda sadece kadını değil, erkeği de "kirli" olarak niteler...
-----------------------------------------------------------
Levililer
Bedensel Akıntının Yol Açtığı Kirlilik
15RAB Musa'yla Harun'a şöyle dedi:
2 "İsrail halkına deyin ki, bir adamın erkeklik organında bir akıntı varsa, akıntı kirlidir.
3 Akıntı ister devam etsin, ister kesilsin adamı kirletir. Akıntının neden olduğu kirlilikler şunlardır:
4 Üzerinde yattığı her yatak ve oturduğu her şey kirli sayılacaktır.
5 Kim yatağına dokunursa, giysilerini yıkayacak, yıkanacak, akşama kadar kirli sayılacaktır.
6 Adamın üzerine oturduğu bir eşyaya oturan da giysilerini yıkayacak, yıkanacak, akşama kadar kirli sayılacaktır.
7 Kim akıntısı olan adamın bedenine dokunursa giysilerini yıkayacak, yıkanacak, akşama kadar kirli sayılacaktır.
8 Eğer akıntısı olan adam temiz bir adama tükürürse, o kişi giysilerini yıkayacak, yıkanacak, akşama kadar kirli sayılacaktır.
9 Akıntısı olan adamın bindiği her eyer kirli sayılacaktır.
10 Adamın üzerine oturduğu ya da yattığı herhangi bir eşyaya dokunan, akşama kadar kirli sayılacaktır. Bu eşyaları taşıyan herkes giysilerini yıkayacak, yıkanacak, akşama kadar kirli sayılacaktır.
11 Akıntısı olan adam ellerini yıkamadan kime dokunursa o kişi giysilerini yıkayacak, yıkanacak, akşama kadar kirli sayılacaktır.
12 Akıntısı olan adamın dokunduğu toprak kap parçalanacak, tahta kap ise suyla çalkalanacaktır.
13 "Eğer adamın akıntısı kesilirse, paklanmak için yedi gün bekleyecek. Sonra giysilerini yıkayacak, akarsuda yıkanacak ve temiz sayılacak.
14 Sekizinci gün iki kumru ya da iki güvercin alıp RAB'bin huzuruna, Buluşma Çadırı'nın giriş bölümüne gelecek ve bunları kâhine verecek.
15 Kâhin birini günah sunusu, ötekini yakmalık sunu olarak sunacak. Böylece akıntısı olan adamı RAB'bin huzurunda arıtacak.
16 "Eğer bir adamdan meni akarsa, bedeninin tümünü yıkayacak ve akşama kadar kirli sayılacaktır.
17 Üzerine meni bulaşan her giysi ya da deri eşya yıkanacak, akşama kadar kirli sayılacaktır.
18 Bir adam kadınla cinsel ilişkide bulunurken menisi akarsa, ikisi de yıkanacak ve akşama kadar kirli sayılacaklardır.
19 "Adet gördüğü için kan kaybeden kadın yedi gün kirli sayılacak. Ona dokunan da akşama kadar kirli sayılacak.
20 Adet gördüğü günlerde kadının üzerinde yattığı ya da oturduğu her şey kirli sayılacaktır.
21 Kim kadının yatağına dokunursa, giysilerini yıkayacak, yıkanacak, akşama kadar kirli sayılacaktır.
22 Kim kadının üzerine oturduğu herhangi bir şeye dokunursa, o da giysilerini yıkayacak, yıkanacak, akşama kadar kirli sayılacaktır.
23 Kadının yatağındaki veya oturduğu şeyin üzerindeki herhangi bir eşyaya dokunan herkes akşama kadar kirli sayılacaktır.
24 Adet gören kadının kirliliği onunla yatan adama da bulaşır. Adam yedi gün kirli kalır ve yattığı her yatak kirli sayılır.
25 "Eğer bir kadının âdet günleri dışında uzun süreli bir kanaması varsa, ya da kanaması âdet günlerinden sonra da devam ediyorsa, kanaması olduğu sürece âdet günlerinde olduğu gibi kirli sayılır.
26 Kanaması olduğu sürece, âdet günlerinde olduğu gibi, yattığı her yatak ve üzerine oturduğu her şey kirli sayılacaktır.
27 Kim bunlara dokunursa kirli sayılacak. Giysilerini yıkayacak, yıkanacak, akşama kadar kirli kalacaktır.
28 "Ama kanama durursa, kadın yedi gün bekleyecek, sonra temiz sayılacaktır.
29 Sekizinci gün iki kumru ya da iki güvercin alıp Buluşma Çadırı'nın giriş bölümüne getirecek ve bunları kâhine verecek.
30 Kâhin birini günah sunusu, ötekini yakmalık sunu olarak sunacak. Böylece kadını kanamasından doğan kirlilikten RAB'bin huzurunda arıtacak.
31 "İsrail halkını kirliliğinden arındıracaksın. Öyle ki, aralarında bulunan konutumu kirletip kirlilik içinde ölmesinler."
32-33 Akıntısı olan, boşalarak kirlenen adam, âdet gören kadın, akıntısı olan erkek ya da kadın ve kirli sayılan kadınla yatan erkekle ilgili yasa budur.
1) Saç-Tırnak: İslami imanda yer alan "Saç ve tırnağınızı toprağa gömün, büyücüler onlarla sihir yapmasın!" biçimindeki "iman kuralı", "gerekçeleri" ve "çözüm biçimi" Avesta ile aynıdır.
2)Çukur ve daire: Dünya'lar ve Yuvarlak, Top ve Homoseksüalite; "toprak" ve "tarım"...
3) Kutsal Ruh Dölü-Üstün Ruh Ürünü (Meyvesi): Bu kavramla İsa'cı Hristiyanlıkta "Kutsal Ruh Baba'nın oğulu" olarak rastlıyoruz.
4) "Dinden çıkan öldürülür" :
2)Çukur ve daire: Dünya'lar ve Yuvarlak, Top ve Homoseksüalite; "toprak" ve "tarım"...
3) Kutsal Ruh Dölü-Üstün Ruh Ürünü (Meyvesi): Bu kavramla İsa'cı Hristiyanlıkta "Kutsal Ruh Baba'nın oğulu" olarak rastlıyoruz.
4) "Dinden çıkan öldürülür" :
***
Saç, Tırnak, Çukur, Kutsal Ruh, Daire
1. Zarathuştra, Ahura Mazda’ya sordu: Ey Ahura Mazda, En Erdemli Güç, Maddi Dünyanın Yaratıcısı, Sen, Kutsal Biri! Bir adamın, onu gerçekleştirmekle sanki onlara bir kurban sunmuş gibi, Daevalar’ın zararlı güçlerini (o eylemi yapmakla) en fazla arttırdıkları öldürücü eylem hangisidir?
2. Ahura Mazda (şöyle) cevapladı: “O (eylem), bir adamın şu aşağıda (ölümlü dünyada); saçlarını tararken veya keserken veya tırnaklarını keserken (onlardan parçaları) bir çukura veya bir çatlağa bırakmalarıdır.”
3. “Riayet edilen böylesi meşru kuralların yokluğu sonucu, bu dünyada Daevalar yaratıldı, riayet edilen böylesi meşru kuralların yokluğu sonucu, bu dünyada insanların spis dedikleri xrafstralar yaratıldı, onlar ki hububatları hububat tarlalarında, elbiseleri sandıklarda (andar-vastragan’da) yerler.”
4. “Ey Zarathuştra! Bundan dolayı sen, bu dünyada saçlarını taradığın, traş olduğun veya tırnağını kestiğin zaman (o artıkları), imanlılardan on adım uzağa, ateşten yirmi adım uzağa, sudan otuz adım uzağa ve kutsanmış baresma demetinden elli adım uzağa götüreceksin.”
5. “(Orada) daha sonra; eğer toprak sertse, bir disti derinliğinde, eğer yumuşaksa bir vitasti derinliğinde bir çukur açacaksın. O artıkları oraya gömecek ve iblisi vuran şu sözleri yüksek sesle söyleyeceksin: ’…(Ve) Mazda, Onun için (sığır için) Gerçek vasıtasıyla bitkileri çoğaltacaktır, O (Ahura Mazda) ki hayatın ezeldeki doğuşundan beri Efendimiz’dir”
6. “Bundan sonra sen, çukurun etrafında metal bir bıçakla üç daire veya altı daire veya dokuz daire çizeceksin ve Ahuna-vairya’yı üç kez veya altı kez veya dokuz kez terennüm edeceksin.”
7. “Sen, tırnaklar için; evin dışında, küçük parmağın birinci eklemine (kadar olan kısmı) derinliğinde bir çukur açacaksın, tırnakları oraya gömecek ve iblisi vuran şu sözleri yüksek sesle söyleyeceksin: ’Gerçek ile uyum içindeki (o) rahip (Zarathuştra’nın kendisi) Üstün Ruh’un çocuğudur (dölüdür). Kendisinin rahip (olarak yüklendiği misyonu) kavratabildiğinden dolayı, O İyi Düşünce ile birleşmiştir (bir tek varlık haline gelmiştir)’.”
8. “Bundan sonra sen, çukurun etrafında metal bir bıçakla üç daire veya altı daire veya dokuz daire çizeceksin ve Ahuna-vairya’yı üç kez veya altı kez veya dokuz kez terennüm edeceksin.”
9. “…Ve daha sonra (şunları söyleyeceksin): ’Ey Aşô-zusta kuşu buraya bak! Senin için tırnaklar buradadır! Onlar, senin için Mâzainya Daevaları’na karşı kullanacağın birer mızrak, birer yay, şahin kanatlı birer ok, birer bıçak ve birer sapan taşı olsunlar (haline dönüşsünler)!’”
10. “Eğer bu tırnaklar (o kuşlara) adanmasaydı, onlar Mâzainya Daevaları için birer mızrak, birer yay, şahin kanatlı birer ok, birer bıçak ve birer sapan taşı olurlardı (haline dönüşürlerdi)!”
11. “Tüm böylesi günahkârlar, cisimleşmiş birer Drug’durlar (iblis), (bunlar) kanunu hor görücüdürler, kanunu hor görücülerin tümü Efendimiz’e karşı isyan halindedirler, Efendimiz’e karşı isyan halinde bulunan herkes dinsizdir ve dinsiz olanlar bunu hayatları ile ödeyeceklerdir.”
1) Ölümsüzler-ebedi bir hayat : Mezopotamya dinlerinin temelleri ortaya konulurken, o dönemin koşulları ve kavramları tanımlayıp algılama biçimleri mutlaka dikkate alınmalıdır; kavramın içeriği, değişim ve dönüşümüyle günümüze taşınmaya çalışılmalıdır.
2016 yılında, yazılarının, resimlerinin başlıklarına ".....X yoldaş ölümsüzdür", "Karanlığa karşı savaşan .... ölümsüzdür".... diye yazanların, ...5 bin yıl önce, Mezopotamya'daki insan ataları, " kurban edilenler sonsuz hayata uğurlandılar" anlamında bir cümle kurunca bunu alaya almaları tam bir "tragedia-komedia"dır.
Daha önce de ifade ettiğimiz gibi, eski Mezopotamya Tufanları, insan kurban edilen toplu anlaşma ritüelleriydi ve Sümer Tufanlarından birisi şöyle anlatılıyordu:
2016 yılında, yazılarının, resimlerinin başlıklarına ".....X yoldaş ölümsüzdür", "Karanlığa karşı savaşan .... ölümsüzdür".... diye yazanların, ...5 bin yıl önce, Mezopotamya'daki insan ataları, " kurban edilenler sonsuz hayata uğurlandılar" anlamında bir cümle kurunca bunu alaya almaları tam bir "tragedia-komedia"dır.
Daha önce de ifade ettiğimiz gibi, eski Mezopotamya Tufanları, insan kurban edilen toplu anlaşma ritüelleriydi ve Sümer Tufanlarından birisi şöyle anlatılıyordu:
"Kıral Ziusudra,
kapandı An ve Enlil'in önünde yerlere,
An ile Enlil bastılar bağırlarına
Ziusudra'yı.
An ile Enlil Tanrı yaşamı gibi bir yaşam verdiler ona.
An ile Enlil,tanrı yaşamı gibi sonsuz bir yaşam
bahşettiler ona.
Ziusudra,kıral, böylece
NIG-GIL-MA adını aldı,
Adı da oldu "bitkiler ve insanlığın tohumu".
Buradaki "sonsuz yaşam", "ebedi yaşam", "ölümsüzlük" ve "ölümsüzler ülkesi" gibi kavramlar, doğa üstü varlıkları anlatmak için değil, bir topluluk namına kendini kurban edenlerin unutulmaz olarak "ölümsüz" kılınmaları üzerineydi.
Akkad ritlerinde, "küçük tanrı"lardan birinin kurban edilerek büyük tanrı haline gelişi ve böylece anılarda yaşayarak ölümsüz kılınışı konusunu incelemiştik.
2) "Rahim dölü = Rahim Ürünü= rahim meyvesi"... biçimlerindeki tanımlamalar, Tevrat'taki "ağacın meyvesi"nin ille de bir ağaç meyvesi olmayabileceğini gösterir.
Zaten bu bölümün az ilerisinde, 'Ben dua ile; Ahura Mazda tarafından yaratılan yeryüzünü, Ahura Mazda tarafından yaratılan suları, kutsal ağaçları yardıma çağırıyorum.” denilerek de ağaç ile topluluklar arası bağlantı kurulmaktadır.
3) "Tanrı kelamı", "kutsal söz": İncillerde "Önce söz vardı" denilirken, "konuşmaya başlama" anlamındaki bir sözden değil, "Amen-Amin" kavramından, yani karşılıklı "söz verme" , "söz vererek ittifak kurma" eyleminden bahsedilmek istenir. Ve aslında giderek "tanrı"laşan bu kutsal eylemin kendisidir.
3) Kamara-Sadarah: S. Bilgin bunları kuşak ile kutsal gömlek; kısa kollu, muslinden yapılmış bir tür gömlek olarak tanımlıyor; 15 yaşından sonra aidiyet belirleyen bu giysiler Ahura Mazdacılığı tanımlayan belirti olarak ele alınıyor.
4) "Kuzey rüzgarı", "Güney Rüzgarı" Avesta'da da var. Bu yel-Rüzgar, "kutsal nefes", "üfürükçü" şahsiyetleri tanımlar.
5) Tanrıça Gula: "iki yanında köpekler olan, zarif (olan), istediğini yapabilen yüksek bir anlayışa sahip (olan) güzel yapılı, güçlü, uzun boylu bakire " tanımının "Köpekler tanrıçası" olduğunu ve bunun Avesta'da yer aldığını görüyoruz.
6) Ahura Mazda "her şeyin yaratıcısı" değil, "maddi dünya"nın düzenleyicisi olarak ele alınır.
"Ahura Mazda’nın yarattığı arazi, akarsu, hububat,ağaçlar..." sık sık yinelenir.
Burada ilginç olan " yuvarlak dünya" anlamlı ifadelerdir. S. Bilgin, bunun "dünya yuvarlaktır" anlamında denildiğini söyleyerek, iddialı, fakat temelsiz bir tez ileri sürüyor.
Ahura Mazda'cılıkta "daire","yuvarlak çizme" ve homoseksüellik anlamında "top-daire" olma, (Zoroastra = Sıfır/daire + Yıldız ?) hiç de yabana atılacak bir tez değildir.
Erken "Yaratılış anlatımlarında, "ilk yaratılan"lar arasında "kutsal fahişe erkek" de yaratılır. Enkidum (Enki'nin Oğlu, Toprağın Adamı olan Adem) Gılgamış ile homoseksüel ilişki kuran "kırın, yabanın adamı" olarak tanımlanır.
"Daire" çizimli desenlere, Göbeklitepe'den bu yana rastlıyoruz. Daire aynı zamanda idari bir kurumsal kavramın da adıdır.
7) Cinvat Köprüsü, İslami imanda "sırat köprüsü" halini alan bir kavram... İçeriğinde tam uyuşma olmasa da, kavramın Avesta'dan alınmış olduğu görülüyor.
***
“Ölümsüz”, Cinvat Köprüsü, Rahim Ürünü…
5. 'O ki bütün gece boyunca uyur; o ki ne Yasna icra eder, ne de ilahiler okur; o ki ne sözlerle ne de eylemsel olarak ibadet eder, (yani) ebedi bir hayat arzusu ile (ibadet etmez); o ’ben bir Âthravan’ım’ dediği zaman yalan söylüyor, ey Kutsal Zarathuştra,” dedi Ahura Mazda.
10. “…Ve kim ki bu adamı, hapiste bağlı iken özgürleştirmek için saldırır , onun derisini canlı canlı yüzer ve kafasını koparır, (o kimse) bundan daha iyi bir eylemde bulunamaz.”
50. ’O, bu eylemi ile, benim karnımdaki meyveyi (dölü), dört ayaklı bir kurdun, anasının karnının dışındaki çocuğu parçaladığı gibi tamamen paçalayabilir.’
51. “Ey Spenta Armaiti, bu adamı ben sana teslim ediyorum, Sen bu adamı bana tekrar; güçlü yeniden dirilme gününde geri ver; bana onu; Gathalar’ı bilen, Yasnalar’ı ve vahyedilmiş kuralları bilen, akıllı ve zeki, insan şeklindeki Tanrı Kelamı (Mâthra) olarak (geri ver).”
52. 'Daha sonra Sen (Spenta Armaiti) onu; (ister) ’Ateş’ten yaratılmış, (ister) Ateş’in tohumu, (ister) Ateş’in dölü, (ister) Ateş ülkesi’ diye adlandırırsın.”
54. Bunun üzerine hileci biri (olan) Drug (şöyle) cevap verdi: ’Ey Kutsal, Uzun-yapılı Sraoşa! Benim olan dördüncü erkek; erkek olsun kadın olsun, onbeş yaşını aşmış olduğu halde Kamara’sız ve Sadarah’sız gezenlerdir.’
“Yardıma çağır, Ey Zarathuştra, dua ile; Mazda tarafından yaratılan Güçlü Rüzgâr’ı (Vatu’yu) ve Ahura Mazda’nın güzel kızı Spenta [Armaiti’yi yardıma çağır]!
14. “Yardıma çağır, Ey Zarathuştra, dua ile Ben Ahura Mazda’nın; Ben ki en büyük, en iyi, tüm varlıkların en güzeli, en mükemmel, en akıllı, en iyi yapılı, kudsiyette en yüksek ve ruhu Kutsal Söz olan olanım, Benim Fravaşi’mi [yardıma çağır ]!
26. Zarathuştra Ahura Mazda’ya sordu: ”Ey Sen, Her şeyi Bilen Ahura Mazda! … (Bu suretle) onlar, Mazda’nın yarattığı araziyi, akarsu’yu, hububatı, ve onun (arazinin) diğer artıklarını arkalarında bıraktıklarını [bilsinler]”?
30. “Daha sonra; iki yanında köpekler olduğu halde; (iyiyi kötüden) ayırabilen, zarif (olan), istediğini yapabilen yüksek bir anlayışa sahip (olan) güzel yapılı, güçlü, uzun boylu bakire gelir.”
35. Zarathuştra şu sözleri Ahura Mazda’dan aldı: “Ben dua ile Ahura Mazda’nın yarattığı bu dünyayı yardıma çağırıyorum.”
'Ben dua ile; Ahura Mazda tarafından yaratılan yeryüzünü, Ahura Mazda tarafından yaratılan suları, kutsal ağaçları yardıma çağırıyorum.”
Avesta'dan Eski Ahit ve Kuran'a 'kör sinek' ,'arı', 'çekirge' kavramları....
-----------------------------------------
“Bunun üzerine tümüyle ölüm olan Angra Mainyu geldi ve büyücülük gücünü kullanarak sığırlara ölüm getiren Uçan Skaityalar’ı ("kûra-magalar=kör sinekler"i ) yarattı.
Ahura Mazda (şöyle) cevapladı:
”Ey Spitama Zarathuştra, ruh bedeni terk ettiği anda Drug Nasu direkt olarak kuzey bölgesinden, çok öfkeli bir sinek biçiminde, dizleri ve kuyruğunun şekli çıkıntılı, her tarafı kire bulanmış ve en kötü xrafstralara benzer bir şekilde gelir ve (ölünün,cesedin) üstüne çullanır.
O, şu günahkar biriler(inden)dir, şu Nasu’ya yönelenlerden, şu sivrisinekleri ve çekirgeleri en fazla arttıranlardan; O, şu günahkar biriler(inden)dir, şu Nasu’ya yönelenlerden, şu çayırları harap eden kuraklığı en fazla getirenlerden. ”
***
Eski Ahit
(Tanri) Musa`ya, “Elini Mısır`ın üzerine uzat” dedi, “Çekirge yağsın; ülkenin bütün bitkilerini, doludan kurtulan her şeyi yesinler.”
Evlerine, bütün görevlilerinin, bütün Mısırlılar`ın evlerine çekirge dolacak. Ne babaların, ne ataların ömürlerince böylesini görmediler.`” Sonra Musa dönüp firavunun yanından ayrıldı.
Halkımı salıvermeyi reddedersen, yarın ülkene çekirgeler göndereceğim.
RAB, Musa`nın isteğini yerine getirdi; firavunun, görevlilerinin, halkının üzerinden atsineklerini uzaklaştırdı. Tek sinek kalmadı. Mısır'dan Çıkış
Çekirgelerin kralı yoktur, Ama bölük bölük ilerlerler.S. Özdeyişleri
Zifiri karanlık bir gün olacak, Bulutlu, koyu karanlık bir gün. Dağların üzerine çöken karanlık gibi Kalabalık ve güçlü bir çekirge ordusu geliyor. Böylesi hiçbir zaman görülmedi, Kuşaklar boyu da görülmeyecek. geçiyor.Yoel
Kuzeyden gelen çekirge ordusunu sizden uzaklaştıracağım, Kurak ve ıssız bir ülkeye süreceğim. Önden gidenleri Lut Gölü`ne, Arkadan gelenleri Akdeniz`e süreceğim. Leşleri kokacak, Kokuları göklere yükselecek. Çünkü korkunç şeyler yaptılar.Yoel
http://toplumvetarih.blogcu.com/avesta-da-kor.../874658
”Bunu Sana soruyorum Efendim, bana gerçekten söyle:
Benim evimde, Senin Öğretin’e uygun bir şekilde yaşayan saf birilerini korumak için, kim Yalan’a sapmış olanın (koyduğu) engeli kıracaktır?
Bana vahiy yoluyla (bildir) ey Mazda, Dünya’yı rehabilite edecek olan bilirkişinin (yargıç) bu işi nasıl yapacağını göster ve bırak O (yani dünyayı iyileştirici kişi) İyi Düşünce ile birlikte gelen Sraoşa (yani; İtaat) Senin istediğin her bir insana (gelsin).”
21. ”Bizi nefretimizden alıkoy Ey Mazda ve Ey Armaiti Spenta !
Yok ol Ey Daeva (İblis) Drug!
Yok ol Ey Daevalar’ın (İblis’in) dölü!
Yok ol uzağa Ey Drug!
Uzağa kaç Ey Drug!
Yok ol uzağa Ey Drug!
Kuzey bölgelerine defol, (defol ki) bir daha Spenta Mainyu’nun yaşayan dünyasını ölüme maruz bırakmayasın!”
Benim evimde, Senin Öğretin’e uygun bir şekilde yaşayan saf birilerini korumak için, kim Yalan’a sapmış olanın (koyduğu) engeli kıracaktır?
Bana vahiy yoluyla (bildir) ey Mazda, Dünya’yı rehabilite edecek olan bilirkişinin (yargıç) bu işi nasıl yapacağını göster ve bırak O (yani dünyayı iyileştirici kişi) İyi Düşünce ile birlikte gelen Sraoşa (yani; İtaat) Senin istediğin her bir insana (gelsin).”
21. ”Bizi nefretimizden alıkoy Ey Mazda ve Ey Armaiti Spenta !
Yok ol Ey Daeva (İblis) Drug!
Yok ol Ey Daevalar’ın (İblis’in) dölü!
Yok ol uzağa Ey Drug!
Uzağa kaç Ey Drug!
Yok ol uzağa Ey Drug!
Kuzey bölgelerine defol, (defol ki) bir daha Spenta Mainyu’nun yaşayan dünyasını ölüme maruz bırakmayasın!”
***
“Sen, Kötü’yü vuran, çok sağlık verici olan şu sözleri söyleyeceksin:
“Yathâ ahû vairyô :
Efendi(miz)in arzusu, dindarlığın kuralıdır (kanunudur). Bu dünyada Mazda için çalışanlara ve Ahura’nın arzusuna uygun olarak ve onun (Ahura’nın) verdiği gücü fakirlerin sıkıntısını hafifletmek için kullananlara, Vohu Mano’nun zenginliği verilecektir.”
“Yathâ ahû vairyô :
Efendi(miz)in arzusu, dindarlığın kuralıdır (kanunudur). Bu dünyada Mazda için çalışanlara ve Ahura’nın arzusuna uygun olarak ve onun (Ahura’nın) verdiği gücü fakirlerin sıkıntısını hafifletmek için kullananlara, Vohu Mano’nun zenginliği verilecektir.”
***
Kem nâ Mazda:
“Eğer yalan’a sapmış biri bana fenalık yapmaya kalkışırsa,
Senin tayin ettiğin kim beni (ona karşı) koruyacak, Ey Mazda?
Senin Ateşin ve (İyi) Düşüncen, -ki bunların faaliyetleri sonucu biri (insanlar) Gerçek ile beslenir-, dışında kim olabilir (bu koruyucu) Efendim?
(İyi) fikirler hatırına (uğruna) açıkla bana bu harikulade gerçeği.
---------------------------
Ke verethrem gâ:
“Bunu Sana soruyorum Efendim, bana gerçekten söyle: Benim evimde, Senin Öğretin’e uygun bir şekilde yaşayan saf birilerini korumak için, kim Yalan’a sapmış olanın (koyduğu) engeli kıracaktır?
Bana vahiy yoluyla (bildir) ey Mazda, Dünya’yı rehabilite edecek olan bilirkişinin (yargıç) bu işi nasıl yapacağını göster ve bırak O (yani dünyayı iyileştirici kişi) İyi Düşünce ile birlikte gelen Sraoşa (yani; İtaat) Senin istediğin her bir insana (gelsin).
Bizi nefretimizden alıkoy Ey Mazda ve Ey Armaiti Spenta! Yok ol Ey Daeva (İblis) Drug! Yok ol Ey Daevalar’ın (İblis’in) dölü! Yok ol uzağa Ey Drug! Uzağa kaç Ey Drug! Yok ol uzağa Ey Drug! Kuzey bölgelerine defol, (defol ki) bir daha Spenta Mainyu’nun yaşayan dünyasını ölüme maruz bırakmayasın!”
“Eğer yalan’a sapmış biri bana fenalık yapmaya kalkışırsa,
Senin tayin ettiğin kim beni (ona karşı) koruyacak, Ey Mazda?
Senin Ateşin ve (İyi) Düşüncen, -ki bunların faaliyetleri sonucu biri (insanlar) Gerçek ile beslenir-, dışında kim olabilir (bu koruyucu) Efendim?
(İyi) fikirler hatırına (uğruna) açıkla bana bu harikulade gerçeği.
---------------------------
Ke verethrem gâ:
“Bunu Sana soruyorum Efendim, bana gerçekten söyle: Benim evimde, Senin Öğretin’e uygun bir şekilde yaşayan saf birilerini korumak için, kim Yalan’a sapmış olanın (koyduğu) engeli kıracaktır?
Bana vahiy yoluyla (bildir) ey Mazda, Dünya’yı rehabilite edecek olan bilirkişinin (yargıç) bu işi nasıl yapacağını göster ve bırak O (yani dünyayı iyileştirici kişi) İyi Düşünce ile birlikte gelen Sraoşa (yani; İtaat) Senin istediğin her bir insana (gelsin).
Bizi nefretimizden alıkoy Ey Mazda ve Ey Armaiti Spenta! Yok ol Ey Daeva (İblis) Drug! Yok ol Ey Daevalar’ın (İblis’in) dölü! Yok ol uzağa Ey Drug! Uzağa kaç Ey Drug! Yok ol uzağa Ey Drug! Kuzey bölgelerine defol, (defol ki) bir daha Spenta Mainyu’nun yaşayan dünyasını ölüme maruz bırakmayasın!”
https://www.youtube.com/watch?v=7mz1aanBjCE...
https://www.youtube.com/watch?v=j96vEKgprGE
YENGHE HATAM (Yasna 27.15)
Taparız bu erkeklere ve kadınlara,
Her ibadetleri
Aşa, yaşamın sonsuz yasası ile dolu olan;
Onlar Mazda Ahura'nın gözünde
En iyi ve en ölümlülerdir;
Bunlar en gerçek liderleridir insan oğlunun.
Taparız bu erkeklere ve kadınlara,
Her ibadetleri
Aşa, yaşamın sonsuz yasası ile dolu olan;
Onlar Mazda Ahura'nın gözünde
En iyi ve en ölümlülerdir;
Bunlar en gerçek liderleridir insan oğlunun.
***
Zerdüşt Dini ilahileri
AHUNA-VAIRYA (Yasna 27.13)
Ölümlü efendiler gerçekleştirirken iradelerini Dünya üzerinde,
Böyle onların Aşa Hocalarının bilgeliğiyle;
Vohu Menah'ın armağanları gelir ödül olarak
Yaşamın efendisi sevgiyle yapılmış eylemlere;
Tabii ki Ahura'nın Kşatriya'sı aşağıya gelir
Hizmet edenlere gayretle alçak gönüllü kardeşlerine.
AŞEM VOHU (Yasna 27.14)
İyi olanların en iyisidir doğruluk,
Işıltılı amacıdır Dünya üzerindeki yaşamın;
Bu Işık'a ulaşır biri doğrulukla yaşarken
Yalnızca en yüce doğruluk adına.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder