21 Mart 2016 Pazartesi

Tapınak-Kilise-Cami Dönüşümleri...

Türkiye'de çok sayıda, adıyla sanıyla "Kilise Camii" bulunuyor.

Biz konuya sadece "Kiliseler neden Camii'ye dönüştürülüyor?" noktasından bakmıyoruz.

Sayısız Kilise de, aslında daha önceki tarihi dönemlerin Tapınak yıkıntıları üzerine kurulmuş ve-ya restorelerle dönüştürülmüş halleridir.

Dinler, insan toplumu tarihinde, toplum gibi yaşayan bir yapıya sahip olduklarını (toplumu çok gerilerden takip ediyor olsalar da) ortaya koyarlar.

Puta-Toteme taparlık, zamanla yerini, yeni dönemin daha toparlayıcı olan Hıristiyanlık kiliselerine bırakabilir, onlar da bir başka zaman diliminde "zafer kazanmış İslam"ın Camilerine dönüştürülülebilirler.

Modern dönemin insanı, dini inanışların tapınma alanlarının orjinal halleriyle kalmaları yönünde tavır takınmalıdırlar.

Böylece, belki şu "imanlı" milyarlarca insan, dedelerinin ve ninelerinin, dedelerinin dedelerinin ve ninelerinin ninelerinin "din"lerinin, hiç de şimdi kendilerinin "din"leri gibi olmamış olduklarını "belgesel olarak" da, saptayabilirler.

Onlar bunlardan bir sonuç çıkarabilirler mi?

Konunun o yönü, dinlerin toplumsal bir kurum olduğunu, zaman içinde evrilip dönüştüğünü ortaya koyan bilimsel bir açıklama yöntemiyle çalışanların çabalarına bağlı biraz da...


 
 














 
Kıbrıs-Lefkoşe:
Selimiye Camii, ya da önceki adıyla St. Sophia Katedrali, Lüzinyanlar adaya hakim olduktan sonra (1192), Lefkoşa'nın merkezinde bir Latin katedrali inşasına gerek duymaları sonucu, Paris'teki Notre Dame Katedrali'nin bir benzerini inşaa etme kararı almalarıyla kurulmuştur. Gotik mimari anlayışına uygun inşa edilen katedral, 1326 yılında ibadete açılmıştır. Lüzinyanların baş katedrali olduğu için Lüzinyan kralları Kıbrıs kralı tacını burada giyerlerdi. Osmanlı, adayı fethiyle birlikte (1571) yapıyı camiye çevirmiştir. 1954 yılında Padişah II. Selim'in adından dolayı Selimiye Camii adını almıştır
 

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder