İçerik ve
biçim olarak, bu şekildeki bir ateizm, hangi ölçüler içinde savunulmalı?
Bu konuyu tartışmak gerekli...
--------------
Şu noktayı açıklıkla vurgulamak gereklidir ki öncelikle içerik bakımından, biz R. Dawkins'in kaba, eski tür aydınlanmacı ateizm türüne karşı, bilimsel, tarih ve sosyal temellere sahip bir ateizmi tercih ediyoruz.
Buradaki konu, "Tanrı var-yok" tartışmasının çok ötesindedir.
"Yaratıcı bir tanrı"nın varlığı tezi elbette bilim dışıdır, gerçek değildir.
Bununla birlikte, on binlerce yıllık insan toplumu tarihi içinde, din ve yaratıcı inancının oluşması sürecini, sosyal ve iktisadi temellerinden kopuk bir şekilde ele alma yöntemi bilimsel değildir.
"Allah yok, din yalan" türü bir genelleme, insan toplumun gelişme sürecini anlamayan; konuyu "hurafe", "yalan-dolan", "cehalet" ile açıklayan ve bilimsel ateistlerin benimseyemeyeceği bir alana çekmektedir.
Yüz milyonlarca insanın inanç duyduğu sosyal bir kuruma karşı, 21. Yüzyılda artık, daha derinleştirilmiş bilimsel bir ateizm mücadele edebilir.
Yurt dışında Voltaire'ler, Dawkins'ler; Türkiye'de İlhan Arsel'ler, Turan Dursun'lar, "aydınlık", "karanlık", "cehalet", "tabu", "yalan" vb. türü kavramları milyonlarca kere tekrar ederek, bilimsel alanda din kurumunun neden ve hangi toplumsal ihtiyaçlara bir gereksinim olarak doğmuş olduğu sorusuna yanıt verememişlerdir.
Unutmayalım ki, Mezopotamya dinlerini ortaya çıkaran toplumlar, aynı zamanda tarihin en önemli kültürel birikimine sahip toplumlarıdır.
Mezopotamya kaynaklı dinlere karşı mücadele ettiğini düşünen ateistlerin;
-"Mezopotamya", "Sümer-Akkad", "Enlil, Ea, Enki, Ahura Mazda, Marduk" vb. gibi kavramları kullanmadan;
-Günümüzden yaklaşık 6000 yıl önceki dinsel ilahileri ve temellerini incelemeden;
- O toplumların evlilik ilişkilerini; miras sistemlerini; iktisadi üretim ve paylaşım tarzlarını; hayvan ve bitki tapınımının sebeplerini ... vb. ele almadan,
- Ve tüm bunların sonraki Musevilik, Hristiyanlık ve İslam'la kavramsal ve kurumsal paralellik ve devamlılık noktalarını ortaya koymadan... bir "din eleştirisi" yapmalarını doğru bulmuyoruz; ve bu metot ve konuları kullanmadan yapacakları "din eleştirisi"nin de bilimsel olamayacağını önceden biliyoruz.
Bu konuyu tartışmak gerekli...
--------------
Şu noktayı açıklıkla vurgulamak gereklidir ki öncelikle içerik bakımından, biz R. Dawkins'in kaba, eski tür aydınlanmacı ateizm türüne karşı, bilimsel, tarih ve sosyal temellere sahip bir ateizmi tercih ediyoruz.
Buradaki konu, "Tanrı var-yok" tartışmasının çok ötesindedir.
"Yaratıcı bir tanrı"nın varlığı tezi elbette bilim dışıdır, gerçek değildir.
Bununla birlikte, on binlerce yıllık insan toplumu tarihi içinde, din ve yaratıcı inancının oluşması sürecini, sosyal ve iktisadi temellerinden kopuk bir şekilde ele alma yöntemi bilimsel değildir.
"Allah yok, din yalan" türü bir genelleme, insan toplumun gelişme sürecini anlamayan; konuyu "hurafe", "yalan-dolan", "cehalet" ile açıklayan ve bilimsel ateistlerin benimseyemeyeceği bir alana çekmektedir.
Yüz milyonlarca insanın inanç duyduğu sosyal bir kuruma karşı, 21. Yüzyılda artık, daha derinleştirilmiş bilimsel bir ateizm mücadele edebilir.
Yurt dışında Voltaire'ler, Dawkins'ler; Türkiye'de İlhan Arsel'ler, Turan Dursun'lar, "aydınlık", "karanlık", "cehalet", "tabu", "yalan" vb. türü kavramları milyonlarca kere tekrar ederek, bilimsel alanda din kurumunun neden ve hangi toplumsal ihtiyaçlara bir gereksinim olarak doğmuş olduğu sorusuna yanıt verememişlerdir.
Unutmayalım ki, Mezopotamya dinlerini ortaya çıkaran toplumlar, aynı zamanda tarihin en önemli kültürel birikimine sahip toplumlarıdır.
Mezopotamya kaynaklı dinlere karşı mücadele ettiğini düşünen ateistlerin;
-"Mezopotamya", "Sümer-Akkad", "Enlil, Ea, Enki, Ahura Mazda, Marduk" vb. gibi kavramları kullanmadan;
-Günümüzden yaklaşık 6000 yıl önceki dinsel ilahileri ve temellerini incelemeden;
- O toplumların evlilik ilişkilerini; miras sistemlerini; iktisadi üretim ve paylaşım tarzlarını; hayvan ve bitki tapınımının sebeplerini ... vb. ele almadan,
- Ve tüm bunların sonraki Musevilik, Hristiyanlık ve İslam'la kavramsal ve kurumsal paralellik ve devamlılık noktalarını ortaya koymadan... bir "din eleştirisi" yapmalarını doğru bulmuyoruz; ve bu metot ve konuları kullanmadan yapacakları "din eleştirisi"nin de bilimsel olamayacağını önceden biliyoruz.
Ateistten,
Alevilere destek... Ama kesin "Ateist"...
Ateistin
Alevileri desteklemesi... artık hangi anlamda ise, o sayfada bile rahatsızlık
yaratmış...
Ateist
kamuoyunu, ateizmin bir dine karşı diğer dinleri olumlama olmadığına dikkat
etmeye; bütün dinlerin kökenlerini eski insan toplumunun yaşam örgütlenmesi
içinde aramaya çağırıyoruz.
Ateist sayfaların admin ve yöneticilerini de, insanlara hatalı mesajlar iletmekten
uzak durmaya, daha özenli olmaya davet ediyoruz.
Karikateist
sayfalarına konulmuş bu tarz bir fotoğraf ve yorumla 'ateizm' yapılabilir mi?
Elbette kendisine ateist diyenlerin ve yaptıklarının ateizm adına olduğunu düşünenlerin çabalarındaki iyi niyeti saptıyoruz. Fakat bu alanda iyi niyet yetmez;takınılan tavırların gerçekten ateizme hizmet edip etmediğini incelememiz gerekiyor.
Özellikle Turan Dursun'dan bu yana yoğunlaşan Türkiye'deki "din eleştirisi" tarzı, "İslam, namazı Sabiilerden çalmıştır; türbanı Yahudilerden çalmıştır; Kutsal anlatımları da Tevrat'dan, oradan buradan duyduklarından çalmıştır...vb." türü bir "ateizm"dir.
Fakat gerçekte "Dinsizliğin" bu savunma tarzına, ateizm demek, hele de bilimden yana ateizm oldukça zor.
Bu fotoğrafın altındaki yorumlardan birisinde:
"Aynen öyledir. Sadece örtünmek değil sünnet, kurban kesme ve birçok gelenek Yahudilerden alınmıştır..." diye ekleme yapan bir yaklaşım, eski tarz "İslam eleştirisi"nin çerçevesini de belirlemiş oluyor.
Halbuki, sünnet veya kurbanın, sadece Musevilere has bir gelenek olmadığını biliyoruz.
Bu yaklaşım tarzına göre, adeta İslam, "hırsızlık" yaptığı için eleştiriliyor.
Burada ciddi bir "milliyetçi" eğilim olduğu açık. Modern anayasayı Fransız, İsviçre yasalarından vb. birebir kopye edip alırken sorun olmuyor da, İslam, Mezopotamya'nın bilinen en eski dönemlerinden bu yana gelen bazı uygulamalara, veya ortak aktarımlara, üstelik haklı olarak ortak olunca, neden buna "hırsızlık", "çalıntı" diye karşı çıkılıyor?
Burada aynı zamanda, hem özel olarak Musevi düşmanlığı, hem de Museviliğin yüceltilmesi de bulunuyor.
Yukarıdaki fotoğrafta, nedense, erkek din adamlarının da, tıpkı kadınların "türban"ı gibi kapalı bir giysi içinde olduklarına bile bakılmamıştır!
Muhtemelen o fotoğrafı düzenleyen bile farkında değil ki, eski toplumda Türban, ihram, pelerin, sadece kadınlara has bir örtünme tarzı değildi; erkek ve kadınlara ait genel bir örtünme tarzı olarak, Mezopotamya toplumlarında "tek tanrı"cılığa geçiş aşamasında biçimlenmişti.
Bunun sebepleri, İslam'da giderek kadının cinselliğini gizleme olarak kavransa da, defalarca belirttiğimiz gibi, Kuran'da bile, kadının örtünmesi, onun "ziynetlerinin gizlenmesi"ne, ayaklarındaki halhalların çıngırağının sesinin duyulmasını engellemek vb. gibi gerekçelere bağlandığına göre, aslında başlangıçta, kadın üzerinde otomatik olarak bazı toplum birim erkeklerine cinsel ilişki hakkı doğuran bir yapıdan kurtarma edimi idi.
Ateist kamuoyunu, bu alanlarda daha duyarlı olmaya; ateizmin bir dine karşı diğer dinleri olumlama olmadığına dikkat etmeye; bütün dinlerin kökenlerini eski insan toplumunun yaşam örgütlenmesi içinde aramaya çağırıyoruz.
Ateist sayfaların admin ve yöneticilerini de, insanlara hatalı mesajlar iletmekten uzak durmaya, daha özenli olmaya davet ediyoruz.
http://toplumvetarih.blogcu.com/.../270196
Elbette kendisine ateist diyenlerin ve yaptıklarının ateizm adına olduğunu düşünenlerin çabalarındaki iyi niyeti saptıyoruz. Fakat bu alanda iyi niyet yetmez;takınılan tavırların gerçekten ateizme hizmet edip etmediğini incelememiz gerekiyor.
Özellikle Turan Dursun'dan bu yana yoğunlaşan Türkiye'deki "din eleştirisi" tarzı, "İslam, namazı Sabiilerden çalmıştır; türbanı Yahudilerden çalmıştır; Kutsal anlatımları da Tevrat'dan, oradan buradan duyduklarından çalmıştır...vb." türü bir "ateizm"dir.
Fakat gerçekte "Dinsizliğin" bu savunma tarzına, ateizm demek, hele de bilimden yana ateizm oldukça zor.
Bu fotoğrafın altındaki yorumlardan birisinde:
"Aynen öyledir. Sadece örtünmek değil sünnet, kurban kesme ve birçok gelenek Yahudilerden alınmıştır..." diye ekleme yapan bir yaklaşım, eski tarz "İslam eleştirisi"nin çerçevesini de belirlemiş oluyor.
Halbuki, sünnet veya kurbanın, sadece Musevilere has bir gelenek olmadığını biliyoruz.
Bu yaklaşım tarzına göre, adeta İslam, "hırsızlık" yaptığı için eleştiriliyor.
Burada ciddi bir "milliyetçi" eğilim olduğu açık. Modern anayasayı Fransız, İsviçre yasalarından vb. birebir kopye edip alırken sorun olmuyor da, İslam, Mezopotamya'nın bilinen en eski dönemlerinden bu yana gelen bazı uygulamalara, veya ortak aktarımlara, üstelik haklı olarak ortak olunca, neden buna "hırsızlık", "çalıntı" diye karşı çıkılıyor?
Burada aynı zamanda, hem özel olarak Musevi düşmanlığı, hem de Museviliğin yüceltilmesi de bulunuyor.
Yukarıdaki fotoğrafta, nedense, erkek din adamlarının da, tıpkı kadınların "türban"ı gibi kapalı bir giysi içinde olduklarına bile bakılmamıştır!
Muhtemelen o fotoğrafı düzenleyen bile farkında değil ki, eski toplumda Türban, ihram, pelerin, sadece kadınlara has bir örtünme tarzı değildi; erkek ve kadınlara ait genel bir örtünme tarzı olarak, Mezopotamya toplumlarında "tek tanrı"cılığa geçiş aşamasında biçimlenmişti.
Bunun sebepleri, İslam'da giderek kadının cinselliğini gizleme olarak kavransa da, defalarca belirttiğimiz gibi, Kuran'da bile, kadının örtünmesi, onun "ziynetlerinin gizlenmesi"ne, ayaklarındaki halhalların çıngırağının sesinin duyulmasını engellemek vb. gibi gerekçelere bağlandığına göre, aslında başlangıçta, kadın üzerinde otomatik olarak bazı toplum birim erkeklerine cinsel ilişki hakkı doğuran bir yapıdan kurtarma edimi idi.
Ateist kamuoyunu, bu alanlarda daha duyarlı olmaya; ateizmin bir dine karşı diğer dinleri olumlama olmadığına dikkat etmeye; bütün dinlerin kökenlerini eski insan toplumunun yaşam örgütlenmesi içinde aramaya çağırıyoruz.
Ateist sayfaların admin ve yöneticilerini de, insanlara hatalı mesajlar iletmekten uzak durmaya, daha özenli olmaya davet ediyoruz.
http://toplumvetarih.blogcu.com/.../270196
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder