14 Temmuz 2013 Pazar

Ne Devlet Mermisi-Ne Din Havucu!

Taksim-Gezi Özgürlük Mücadelesine İslami Çengel!


2013 Haziran'ındaki Gezi Parkı'nın Özgürlük ruhu, 16 Şubat 1969'daki Taksim "Kanlı Pazar"ının İslami katillerinin devamına teslim edilemez!


Tüm dünyayı derinden etkileyen Taksim-Gezi Özgürlük hareketinin kazanımları, "Taksim´de iki farklı iftar!" tanıtımlarıyla, İslam'ın iki versiyonu arasında pay edilmeye çalışılmaktadır.

'Anti-kapitalist Müslümanlar', 'kapitalist müslümanlar'ın gerçek alternatifi değil, sadece teşhir olan hükümet kesiminin yedek oyuncuları olarak sahne almaktadırlar!

"Taksim´de iki farklı iftar!" adı altında, ateist olanlara bile "İftar Açtıran" bu oyuna dahil olmak, özgürlük güçleri bakımından son derece tehlikelidir.

Özgürleşme hareketinin özgünlüğü yok edilmeye çalışılmakta; şimdiki muhalefet İslam'ın özünde aynı olan iki versiyonu arasında pay edilmeye çalışılmaktadır.

Özgürlük direnişçileri, ister 'kapitalizm yanlısı', ister 'tacir yanlısı' olsun, İslam'ın tüm versiyonlarının, özü bakımından demokratik ve özgürlükçü olamayacağını bilmelidirler. 'Önce Allah, sonra Ekmek, sonra da Özgürlük' diyen bir 'antikapitalist islam', özü itibariyle kapitalizm karşıtı da olamaz. Sadece 'abdestli kapitalizme' karşı olabilir ki, zaten onlar, tüm bunları pankartlarıyla da ifade ediyorlar.


İslam'ın hiçbir versiyonu, demokratik ve özgürlükçü bir kimlikle bağdaşamaz...

İslami bir akım, eğer İslam'ın bir akımı olarak kalacak ise, onun Anayasası "Allah'ın Kitapları" dedikleri eski tarihsel metinler; dinsel kurallar, yani Şeriat yasaları olacaktır. Biraz modernize edilmiş olup olmamaları, konunun özünü kaybetmemize yol açmamalıdır.


Medya aracılığıyla, 'İki Farklı İftar' başlıklarıyla verilen etkinlikler, Taksim Gezi Direnişinin kazanımlarını İslam'la ele geçirme yeni operasyonundan başka bir şey değildir ve buna büyük ve bilinçli bir dirençle karşı konulmalıdır.

Çünkü İslam'ın versiyonları arasında yapılacak bir tercihin 'özgürlük alanı', "kırk katırla parçalanarak mı öldürülmek istersiniz yoksa, kırk satırla parçalanarak mı öldürülmek istersiniz?" biçimindeki "tercihler" arasındaki 'özgürlük'ten daha büyük değildir!





 
 
 



"İslam-Sosyalizm sentezi" çalışmaları, günümüz koşullarında, özünde özgür sosyalistleri İslam'a kazanma çalışmalarıdır.

Özgürlük hareketine karşı bu provokasyonun arkasında olanlar da dahil olmak üzere, herkes bilmelidir ki,

İslam'ın hiçbir versiyonu, demokratik ve özgürlükçü bir kimlikle bağdaşamaz...

İslami bir akım, eğer İslam'ın bir akımı olarak kalacak ise, onun Anayasası "Allah'ın Kitapları" dedikleri eski tarihsel metinler; dinsel kurallar, yani Şeriat yasaları olacaktır.

Biraz modernize edilmiş olup olmamaları, konunun özünü kaybetmemize yol açmamalıdır.




Özgürlük direnişçileri, ister 'kapitalizm yanlısı', ister 'tacir yanlısı' olsun, İslam'ın tüm versiyonlarının, özü bakımından demokratik ve özgürlükçü olamayacağını bilmelidirler.

'Önce Allah, sonra Ekmek, sonra da Özgürlük' diyen bir 'antikapitalist islam', özü itibariyle kapitalizm karşıtı da olamaz.

Sadece 'abdestli kapitalizme' karşı olabilir ki, zaten onlar, tüm bunları pankartlarıyla da ifade ediyorlar.

"Mükemmel bir din olan İslam"ın militanı olan bu İslamistin, Özgürlük yanlısı sol-demokratik kamuoyunu yeniden sünni islamın etkisi altına alma çabalarına aldananlar, bu oyuna ortak olanlar, büyük bir sorumluluk altındadırlar...

Biz, İslam'ın hiçbir
renginin, bir tercih konusu olarak ele alınamayacağını; İslam'ın özü bakımdan demokrasiyle uyumlu olamayacağını ;" Önce Allah" diyen bir zihniyetten sadece sahte bir demokrasi çıkabileceğini söylüyoruz.








2013 Haziran'ındaki Gezi Parkı'nın Özgürlük ruhu, 16 Şubat 1969'daki Taksim "Kanlı Pazar"ının İslami katillerinin devamına teslim edilemez!








Taksim-Gezi Özgürlük Mücadelesine İslami Çengel!

Tüm dünyayı derinden etkileyen Taksim-Gezi Özgürlük hareketinin kazanımları, "Taksim´de iki farklı iftar!" tanıtımıyla, İslamın iki versiyonu arasında pay edilmeye çalışılmaktadır.

"Anti-kapitalist Müslümanlar", "kapitalist müslümanlar"ın gerçek alternatifi değil, sadece teşhir olan hükümet kesiminin yedek oyuncuları olarak sahne almaktadırlar!



"Taksim´de iki farklı iftar!" tanıtımıyla, ateist olanlara bile "İftar Açtıran" bu oyun, özgürlük güçleri bakımından son derece tehlikelidir.

Özgürleşme hareketinin özgünlüğü yok edilmeye çalışılmakta; şimdiki muhalefet İslamın iki versiyonu arasında pay edilmeye çalışılmaktadır.

Özgürlük direnişçileri, ister kapitalizm yanlısı, ister tacir yanlısı olsun, İslam'ın hiçbir versiyonun, özünde demokratik ve özgürlükçü olamayacağını bilmelidirler.




İslam'ın hiçbir versiyonu, demokratik ve özgürlükçü bir kimlikle bağdaşamaz... "İki Farklı İftar" başlığıyla verilen, Taksim Gezi Direnişini İslam'la ele geçirme operasyonuna dirençle karşı konulmalıdır.

İslam'ın versiyonları arasında tercih, "kırk katır mı, kırk satır mı" tercihidir!





Kendisine ateist diyen, dinsiz diyen, alevi diyen insanların oruç tutmadıkları halde, sunni islami ritüele uygun olan bir iftara "bismillah" diye katılmalarını tamamen hatalı buluyoruz.

Bir kardeşleşme şenliği yapmak için, "İslam mükemmel dindir" diyen bir islamistin sünni ritüeline katılmak; onun inançsızlaşmaya başlayan insanları yeniden dindarlaştırmasına hizmet etmek gerekmez.

Bütün dünyada yemeli-içmeli şenlikler yapılmaktadır.

Bunlardan biri de Taksim'de olabilirdi...

Onun yerine İslamın çatısı altına girmekle, Taksim-Gezi direnişçileri büyük bir oyunun parçası haline gelmişlerdir.







"Mükemmel bir din olan İslam"ın savunucusu!


Eliaçık, " Maalesef mükemmel bir din olan İslam'ı 'tapınak dini' ve 'zengin eğlencesi' haline getirenler, öncelikle oruç, iftar ve sahur olmak üzere güzel dinimizin tüm özgün ritüellerini tahrif etmişlerdir. Artık Ramazan bir festival, iftarlar davet ve şatafat gösterisi, sahurlar ise anlamsız anlara dönüşmüştür" dedi.


Geziye Sünni İslami Manevi Çerçeve!

Gezi Direnişçilerinin Ruhani gayri resmi şeyhül islamı ...

İhsan Eliaçık, “ Gezi Parkı başta olmaz üzere Abbasağa, Yoğurtçu ve eğer mümkünse forumların düzenlendiği her parkta bunu yapmak istiyoruz” dedi.


Gezi Parkı direnişi sırasında parkta ‘Antikapitalist Müslümanlar’ın öncülüğünde Miraç Kandili programı da düzenlenmiş ve kandil simidi dağıtılmıştı.



Güya "Mükemmel Bir Din Olan İslam"ın Sıralamasına Bakarak Onun "Allah-Ekmek- Özgürlük" Algısının Ne Olduğunu Çıkarabiliriz...

"Anti-Kapitalist Müslümanlar" adıyla ortaya çıkan bu kesim, kendileri ve görüşleri ile demokrat-özgürlükçü kesimler arasında "islami misyonerler" olarak ciddi bir olumlu kanı yaratmışlardır.

Bu kanaatin kısa zaman içinde yıkılacağından eminiz.

Bir
dizi liboş düne kadar Tayyip'in demokratlığı, ileri demokrasiciliği üzerine bütün televizyon kanallarında ve medyada ballandıra ballandıra masallar anlatıyorlardı.

O "ileri demokrasi"nin neredeyse ilk "mağdur"ları bu liboş takımı oldu.

Biz de şimdiden "Allah-Ekmek- Özgürlük" diyen ve "teşhir olmuş islam"a karşı, "mükemmel bir din olan İslam" a prestij kazandırmaya çalışanların değirmenine su taşımamak gerektiğini açıklıyoruz.

Bir din olarak islam için "özgürlük", pankartta bir numara olan "Allah"ın çizdiği sınırlar ve emrettikleri doğrultusunda hareket etme zorunluluğundan başka bir şey değildir.

İslam'ın kadına yaklaşımı dışında bir "özgürlük" uygulaması yapabilirler mi? Kadının burka- peçe-türban altında yaşamasını mı engelleyebilirler? Ya da 9 yaşındaki kız çocuğunun babası, dedesi yaşındaki adamla evlenmesini mi engelleyebilirler?
Bu gibi örnekleri çoğaltabiliriz.

Özgürlük alanında olumlu olarak gerçekten birşey yapmak istediklerinde ise artık, genel çizgileri bakımından islamın dışına çıkmış olurlar ki o zaman da "mükemmel din islam"dan geriye boş bir laftan başka birşey kalmaz.

Bütün Ateistleri, Gezi direnişçilerini, özgürlük yanlılarını, bu noktalar üzerinde çok ciddi bir şekilde düşünmeye ve tartışmaya çağırıyoruz.





"Anti-kapitalist müslümanlar"ı savunan garip "ateizm"!

Kendilerini "Ateist" olarak niteleyen bazı kesimler, adeta "anti-kapitalist müslümanlar"ın birer kolu imiş gibi, sünni İslam'ın ilk iftarında "yeryüzü sofraları"nı "yere-göğe" sığdıramıyor!

İslamın bazı kesimlerinin açık propagandasını yapmayı, "ateizm" sanan bu kesimlerin hatalarını anlayacaklarını umalım...

Onlar bu tutumlarında ısrar ederlerse, "ateist" nitelemesine bile hak kazanamamış olduklarını bizzat kendileri ispat etmiş olacaklardır.






Açıklama:

"Türkiye Ateistler Birliği" adını kullananların
bizim sayfamızla uzaktan bile bir ilgileri bulunmadığını açıklıyoruz.

Bu sayfanın ve yönetici kesiminin "ateizm" adını kullanmaları, "halkın sofrası" vb. türdeki dinci propagandayla uyumlu değildir.

Bunların savunduğu "ateizm"in daha katetmesi gereken epey yolu var.




"Mükemmel bir din olan İslam" diyen İslami militan olan İhsan Eliaçık'ın temsil ettiği müslümanlık eylemini savunan bir " ateist Turan Dursun", herhalde tam bir trajedidir!

Ondan beklenen sünni islamın ilk iftarı olarak düzenlenen "yeryüzü sofrası"
nı propaganda etmek değil; tam tersine, demokrat, din karşıtı kitleyi, dinsel bir edimin parçası olmamaları konusunda uyarmaktır!

Böyle bir kavrayıştan oldukça uzak, bilim dışı bir ateizm, onları İslamın versiyonları arasında tercihe götürüyor!





Bu sansasyonel dinci militanların asıl görevleri, "sol" sosları katarak İslami zehiri demokratik - özgürlükçü kitleleri İslam'la zehirlemeye çalışmaktır!

Tayyiplerin teşhir olduğu anda, devreye "sol soslu dincilik zehirini" saçan görevliler giriyor...

Nereni sallasan bir camiiye, bir mescide dokunduğu bir şehirde, gelip Taksim'de "namaz eda ediyorlar"!

Bunların derdi "Allah' dua" etmekse, gidfp edecekleri onlarca Camii veya medreseleri var...

Ama, dertleri demokratik kitleyi din ile zehirlemek...

Gezi direnişçilerini elleri altına almak....

"Taksim'e Camii isteriz" taleplerine "işte ihtiyaç var" dedirtmek...





Taksim'de Toplu Cuma Naması!

İslamistlerin 90 yıllık rüyalarını yerinee getiriyorlar!

Şaşkın ateist,dinsiz,özgürlükçüler de 90 Yıllık Taksim'e Camii hayaline destek veriyorlar!




İslamcılar Duranadam'a gusül vaazı verdiler....

Bir grup müslüman genç Taksim'de eylem için duranlara gusül, taharet ve istibra konulu vaaz verdi.



İslam militanları Duranadam'a gusül vaazı vermeye kalkıştılar!

Direnişçiler İslamist Çabalara Her Yönden Karşı Çıkmalı!



RTE'nin insanları "Sünni İslamist" yapma çabaları gazla...toma'yla... copla.. şiddetle...

"Anti Kapitalist İslamist", "sosyalist islamist" geçinen takım da " "kale içinden"... saldırıyı sürdürüyor!

Direnişçilere "Cuma Namazı İçin İslami Bilgiler" zerketmeye kalkışıyor!





Gezi direnişçilerinin İslami Kandil'e ihtiyaçları yok!





Ateistlerin, dindışı olanlar...
Bizim, müslüman kandilini engelleme diye bir hedefimiz yok ama...

Kendi kendimize İslami kuralları ve imanı uygulamaya, uygulatmaya çalışmamız da, özetle, kocaman bir aptallıktır!

Bu ülkede İslam, onun da Sünnisi, zaten evlerde, mahallede, en tanrı tanımaz ateisti bile baskı altına alarak, zorla, kendini uygulatmaktadır...
Sizlerin özel zahmetine hiç ihtiyaç yok!

Türkiye'de dinsel sürecin asıl eksikliği, Taksim meydanına bir ateistin çıkıp "ben ateistim ve Allah'a inanmıyorum, siz de inanmayın" dama hak ve imkanının olup olmamasıdır!

Müslümanları koruyarak, onlara yaltaklanarak güya "ateistlik", "anarşist"lik yapmak kolay!

Zor olan, ateistlerin kendi kimliğine ve kişisel haklarına sahip çıkabilmektir.



"Taksim'e Camii" talebinin yol düzleyicileri!
Demokratik kitleyi dinle zehirleyenler!



Yüzde 99.9'u müslüman...
Nereni sallasan bir camiiye, bir mescide dokunduğu bir alanda...
"Sol görüşlü" olduğunu sanan kişiler, sanki büyük bir baskı ve korku altında yaşıyorlarmış sanısı ile, "Mükemmel bir din olan İslam"ın militanlarını koruyorlar!


Böyle "sol görüşlüler" olduktan sonra!

"Yüzde 99.9'u Müslüman olan Türkiye..." laflarıyla başlanılan...

4 Bakanlık bütçesine denk bir Sünni İslamist Diyaneti olan...


İslamizasyon sürecinin AKP ile tavan yaptığı bir ülkede...

Hayyam'dan bir dörtlük paylaştığı için, roman yazdıkları için, görüş ifade ettikleri veya ateist oldukları için, "dini duygulara hakaret"ten vb. Fazıl Say'ın, Nedim Gürsel'in, Muazzez İlmiye Çığı'ın... yargılandıkları, ceza aldıkları bir ülkede...

"Ben Ateistim ve Allah'ınıza, Tanrınıza inanmıyorum" diye yazmanın veya kamuya açık bir ortamda konuşmanın fiili ve hukuki linçle, ölüm tehlikesiyle mümkün olduğu bir ülkede...

Yüzlerce alevi vatandaşın yakarak, vurarak, vahşice sünni İslamistler tarafından katledildiği bir ülkede...

Adım başı bir Caminin bulunması yetmiyor gibi,"Taksim'e Camii'yi de yapacağız tabii, gidip de onlara mı soracağım..." diye böğüren birinin başta olduğu Türkiye'de...

"Sol görüşlüler" sanki, bu İslamist takımı büyük bir baskı ve korku altındalarmış da, onların haklarını-hukuklarını savunmak mutlaka zorunluymuş gibi "korumacılık" yapmaya kalkıyorlarsa, bunların tümüne biz, ne görüşlü olursa olsunlar, gizli İslamistler olarak bakarız.
Bunlar, Türkiye'nin şu anki asıl eksikliğini gizleyerek, "Kırk katırcı İslamistlere" karşı "Kırk satırcı İslamistler"in yanında yer alanlar olarak bakarız.












"Yüzde 99.9'ı müslüman" olduğu söylenen Türkiye'de "güya ateist" olanlar, tutmadıkları oruçlarını, "güya mükemmel bir din olan İslam"ın militanlarının" sofralarında "Bismillah" diyerek (ve sahtekarca) "açma"yı "özgürlükçülük" sanıyorlar!

Tunus'un laikleri ise, "Müslüman bir ülke"de Ramazan süresince kahvaltı yapıp kahve içmek istedikleri açık olan işyerlerini örgütlemeyi özgürlükçülük kabul ediyorlar...

Ramazan'da kullandıkları "‪#‎Fater‬" onların özgürlük anahtarı adeta...











Bir İslam Misyoneri mi?

- "Namaz İbadet Değildir" deyip Bir Bölüm Gezi Direnişçilerinin Koruyuculuğunda Taksim'de Namaz Kılıp Kıldırıyor!
- “İslam’da kandil yoktur” deyip Gezi Direniş alanındaki "Kandil İbadeti" için Direnişçi özgürlükçülere "Mükemmel din İslam"ı tebliğ ediyor...
- Sonra da Alevilerle "iftar sofrası"nda buluşuyor!

Bu şahıs bir İslam misyoneri değil ise, İslam misyoneri nasıl bir şeydir?



İhsan Eliaçık:

"NAMAZ İBADET DEĞİL RİTÜELDİR... SADAKA VERDİĞİNİZ ZAMAN İBADET YAPMIŞ SAYILIRSINIZ"

"Ben şöyle söylüyorum: "Bugün camilerde yapılan ibadet değildir." Kur'an'a göre Namaz ibadet değildir. Nüsuk'tur. Yani ritüeldir. Tekrarlanan bir hare
kettir. Müslümanların bunu yapması istenmiştir. Kitapta da emredilmiştir. Hac gibi, namaz gibi, abdest gibi, oruç gibi ritüeller, menasikler, nüsuklar, tekrar edilen hareketler vardır İslamda. Bunlara dinlerde ritüel denir. Ritüellerde sembolizm esastır. Buradan çıkan şeyler ibadettir. Yani camide ritüel icra edersiniz. Oradan bir ilham, bir ruh alırsınız. Gidersiniz hayatın içinde ibadet edersiniz.
Camide secde edersiniz, hayatınızda kimsenin önünde eğilmezseniz, ibadet etmiş olursunuz.

Hacda tavaf edersiniz, ihramlara bürünürsünüz, rütbelerinizi sökersiniz, eşitlik ritüelleri icra edersiniz. Memleketinize döndüğünüzde eşitlik davası güdersiniz, insanları eşitlik ilkelerine göre savunduğunuzda ibadet yapmış olursunuz. Komşunuza iyi davrandığınız, yoksulu doyurduğunuz zaman, küsleri barıştırdığınız zaman, herkese gülümsediğiniz zaman, sadaka verdiğiniz zaman ibadet yapmış sayılırsınız. İslam'da ibadet mabette yapılmaz, hayatın içinde faaliyet şeklinde icra edilir."





Solcular, Özgürlükçüler, Aleviler Meğer Ne Çok İslam Düşkünü İmişler...

Şu ana kadar,Türkiye'de, Ramazan iftarına yönelik bir saldırı, müdahele olmadı. Konu bu değil. Konu,dindar olmayan, ateist olan, özgürlükçü olan kitlelerin, İslami ritüellere kuyr
ukçuluk yapması. Gezi Özgürlükçüleri, eğer "bakın biz İslam kandilini kutluyoruz", "bakın biz İslam Cuma namazını kılıyoruz", "bakın biz islam ramazan iftarına katılıyoruz... " diye İslami eylemleri onaylıyor, bizzat örgütlüyor ise, burada çok ciddi sorunlar vardır.

İslami karşı propagandadan etkilenmek vardır...
Pragmatizm vardır...
Kuyrukçuluk vardır...
Kişilik reddiyesi vardır..

Ama asla sağlam bir özgürlükçü duruş yoktur.
İlkeli tavır yoktur.
Türkiye'de İslamizasyon sürecinin ulaştığı tehlikeli boyutun değerlendirmesine uygun bir tutumun zerresi yoktur.

"Yüzde 99.9'u müslüman olan" bir yerde, İslamcılarla "ortak kandil", "ortak iftar", "ortak namaz" düzenlemenin tek bir "özgürlükçü damla" ile ilişkisi kurulamaz.

Bu kocaman bir aldatma ve sahtekarlıktır.

"Yüzde 99.9'u müslüman olan" bir yerde özgürlükçülük, örneğin Ramazan'da "Ben oruç tutmuyorum, sahura kalkmıyorum ve gündelik yaşamımda 'oruçsuzmuş..." baskısı görmek istemiyorum" içeriğinde bir eylem yapmak ve bu eyleme "anti-kapitalist müslümanları" da davet etmekle olur.

Yoksa konu sadece "anti tayyip dinciliği" eksenine kayar ki, o da İslam için o kadar sorunlu değildir... Sonuçta İslam olsun da, çamurdan olsun!







"Bir Nurcu Sosyalist"in İslami İftiraları...

Bir açıklama:

Sırrı Süreyya Önder'in Saidi Nursi hakkında "Bugün çözüm için Bediüzzaman, bir aydın, bir öncü olarak kabul edilebilir. Çok geç değil." diye beyanat verdiği röportaj tarihi 07 Ağustos 2011'dir. Yani çok "geçmiş" değil... Aktüel...Bu tür
laflar da "iğne ucu"ndan daha büyük değer ifade ediyorlar...

Olaylara "Onu dışlama, bunu dışlama" diye bakılmamalı... Konu "kişilerin" dışlan-ma-ması değil; çizgilerin-yaklaşımın dışlan-ma-ması... Gezi direnişinde başlangıçta " küçücük bir alanda" olanlar, bir-kaç günde milyonlara ulaştılar...
Yeter ki, sözler, eylemler doğru temelde olsun...






Kendilerine Ateist Diyenleri, Dinsizleri, Gezi Özgürlükçülerini, ODATV'yi... "Toplumu Dindarlaştırma, Ateistleri İslam'a Kazanma Projesi"ne Alet Olmamaya Çağırıyoruz!



"Gerçek Dindarlara Cuma" Çağrısı!


"Tatlı Su Atayisleri" İçin Asayiş Berkemal....

Ama İslama açıkça karşı çıkmadığınız sürece...
Ama Taksim'de Namaza, Mevlüde, İftara katıldığınız sürece...


Peki, ya açıkca "Ben Ateistim,Tanrı veya Allah'a inanmıyorum; dinler bugünkü özelliğiyle yığınları aldatma, uyutma ve bölme aracıdır..." demeye başlanırsa...





Lütfen herkes, Taksim-Gezi'de Müslüman militanlarla birlikte İslami İftar açma sahnelerini bir daha düşünsün ve değerlendirilsin...

Bu ülkede, sadece oruç tutmadığı için öldürülen, ramazan'da sigara içtiği için saldırıya uğrayanların bulunduğunu unut
uyoruz.

Kalkıp, "Bizim ülkemizin ateisti bile İslamist militanlarla barış içinde iftar açıyorlar"ı sahneliyoruz.

Biz ateistler, "imanlı" diye,"inançlı" diye bir saldırıda mı bulunmuşuz; saldırı ile dinsel-imani nedenlerle öldürülen bir müminin ateist katili var mı?

Ama,sırf oruç tutmuyor diye linç edilen kadın ve erkek imansızlar,ateistler var.

Durum bu ise, bir Ramazan günü,Türkiye gibi yüzde 99.9'unun "elhamdüllah Müslüman" olduğunun söylendiği bir yerde, öncelikli demokratik görev, Atesitlerin, alevilerin, imansızların, sahur vakti lamba yakma gereksinimi duymalarını ( oruçluymuş gibi yapmak için) engellemeye çalışmak; mahallesinde, konu-komşu için sahte iftarlara zorlanmalarını önlemek; oruç vakti içinde, oruç tutmayanların yeme-içme özgürlüklerini garanti altına alıcı açıklamalarda bulunmak; kitleyi eğitmek ve yasal-fiili önlemler almaktır.












LİSEDE "SEN MİSİN ORUÇ YİYEN" DAYAĞI!..
Erzurum'da okul bahçesinde oruç yiyen lise öğrencisi, okuldaki üç öğrenci tarafından feci şekilde dövüldü.






ANKARA - Ankara Barosu avukatlarından Erdal Güzel, trafikte tartıştığı bir minibüs sürücüsünün "kendisine hakaret ederek saldırdığı" iddiasıyla suç duyurusunda bulundu.

Erdal Güzel, avukatı Asım Kılıç ile Ankara Cumhuriyet Başsavcılığına suç duyurusun
da bulunarak, Cumhuriyet Savcısı İlhan Ayaz’a ifade verdi. Güzel, ifadesinde, sabah saat 09.45 sıralarında, Sıhhiye’de otomobiliyle seyir halindeyken, bir minibüsün önünde aniden durduğunu, bunun üzerine "Ne yapıyorsun" anlamında el hareketi yaptığını kaydetti. Daha sonra yoluna devam ettiğini anlatan Güzel, kırmızı ışıkta durduğu sırada, "Otomobilinin kapısını açan minibüs sürücüsünün kendisine küfrederek, ’hem sigara içiyorsun, oruç tutmuyorsun hem de korna çalarak artistlik yapıyorsun’ diye saldırdığını" iddia etti.

Minibüs sürücüsünün elindeki bir aletle kendisini darp ettiğini, otomobilinden dışarı çıkarmaya çalıştığını öne süren Güzel, çevrede bulunanların kendisini kurtardığını söyledi.(aa)





Erzincan’da M.Sezer isimli kişi, yolda sigara içerken 15-20 kişilik bir grup tarafından durduruldu.Durdurulan vatandaşa niye oruç tutmuyorsun dayatmasını yapan grup ,daha sonra oruç tutmayan M. Sezer adlı kişiyi linç etti.

Polislerin Gözleri Önünde
Dövdüler!

Hacı Bektaş Veli Anadolu Kültür Vakfı yaptığı yazılı açıklama ile Erzincan’da sigara içen bir kişinin 15-20 kişi tarafından öldüresiye dövüldüğünü duyurdu.

Dün öğle saatlerinde Erzincan’ın kalabalık meydanlarından birinde sigara içen M. Sezer’in 15-20 kişilik bir grup tarafından ölesiye dövüldüğünü belirten vakıf, saldırının polis aracı önünde gerçekleşmesine rağmen polisi müdahale etmeyerek, saldırıya seyirci kaldığına dikkat çekti.

Hacı Bektaş Veli Anadolu Kültür Vakfı, “Ramazan bitmeden saldırılar bitmeyecek. Her Ramazan olduğu gibi bu Ramazan’da da yurdun dört bir yanından, her gün bir Alevi can’ımıza saldırı ve linç haberi alıyoruz. Yeter diyoruz! Ancak yetmiyor!” dedi.

Yapılan saldırıyı ve saldırıya sessiz kalanları kınayan ve “Ne bu toprakları terk edeceğiz, ne de asimile olacağız” diyen vakıf, yetkilileri, savcıları göreve çağırdı.









http://blog.milliyet.com.tr/savciya--oruc--dayagi---/Blog/?BlogNo=262614





Berlin Eyalet Meclisi milletvekili Özcan Mutlu, sosis sipariş ettiği büfede çalışan iki Türk’ün kendisine ‘Sen nasıl Müslümansın’ diyerek saldırdığını öne sürdü.

Büfe çalışanı Oğuzhan K., oruç nedeniyle dayak iddiasını yalanlayarak, “Asıl Özcan Mutlu
beni darp etti. Buna 2 müşteri şahit” dedi.

Almanya’nın başkenti Berlin’de Eyalet Meclisi üyesi Türk kökenli Yeşiller milletvekili Özcan Mutlu, bir büfede “oruç tutmadığı gerekçesiyle saldırıya uğradığını” öne sürdü. Alman basınında geniş yer bulan olay Berlin’in ünlü turistik caddelerinden Unter den Linden’de Türklere ait bir büfede meydana geldi.

‘Darp edildim’

İddiaya göre olay şöyle gelişti: Büfeye kızıyla giden Mutlu, Almanların domuz etinden yapılan ünlü sosis yemeği Currywurst’ten iki porsiyon sipariş etti. Ancak büfede çalışan iki satıcı Mutlu’ya “Ramazanda Currywurst yemeye utanmıyor musun” diyerek hakaret etmeye başladı. Tartışma büyüyünce satıcılar tezgahın arkasından çıkarak Mutlu’yu darp etti. Önümüzdeki ay yapılacak seçimlere hazırlanan Mutlu, “Türkçe bilen kızımın gözleri hayatımda hiç uğramadığım hakaretlere uğradım. Hakaretlerden dolayı şikayetçi oldum. Şimdi de darp edildiğim için şikayetçi olacağım” diye konuştu.

‘Oruç kavgası değil’

Berliner Zeitung gazetesine konuşan büfe çalışanı Oğuzhan K. ise olayı farklı bir şekilde anlattı. Oğuzhan, “Verdiği siparişleri pahalı bulup sinirlendi. Hakaret edip çevreyi rahatsız etmeye başladı. Bunun üzerine ben de karşılık verdim” dedi.

Vatan





36 yaşındaki Hüseyin Cebe öğretmen, Nisan 2007 yılında görev yaptığı Kocaeli’ deki Okulunda, ‘’meslektaşı’’ Necati Kumaş tarafından öğrencilerin gözü önünde kurşunlanarak öldürülmüştü.

Necati Kumaş’ın, Hüseyin Cebe öğretmen ile o yılın Ramazan ayında, oruç tutmadığı için tartıştığı ve bu olaydan sonra defalarca ölüm tehdidinde bulunduğu ortaya çıkmıştı. Necati kumaş dediğini yaptı. Hüseyin öğretmenin bedenine altı kurşun sapladı.





Oruç tutmayan gençlere dayak iddiası

Ümit TÜRK/İSTANBUL, (DHA)

KAĞITHANE'de üniversite öğrencisi 22 yaşındaki Güney Minik ile yeğeni 17 yaşındaki Coşkun Minik, iddiayla göre gittikleri bir internet kafede sigara içtikleri için çevredekiler tar
afından ramazan ayında sigara içerek saygısızlık ettikleri iddiasıyla dövülerek hastanelik edildi.

Zonguldak Karaelmas Üniversitesi'ne bağlı Bartın'daki Mobilya ve Dekorasyon Bölümü 1'inci sınıf öğrencisi Güney Minik ile aynı mahallede oturan yeğeni Coşkun Minik, bilgisayar oyunu oynamak için Yahya Kemal Mahallesi’ndeki internet kafeye gitti. Bir süre internette oyun oynayan dayı yeğen daha sonra dışarı çıktı.

Oruç tutmayan Coşkun Minik internet kafe önünde sigara içerek Güney Minik'le sohbet etmeye başladı. Minik’lerin iddiasına göre bu sırada yanlarına gelen 5- 6 kişi, ramazan ayında sigara içilmeyeceğini ve kendilerine saygısızlık ettiklerini söyleyerek Minik’lere çıkıştı. Ne olup bittiğini anlamadıklarını söyleyen Güney Minik, gruptakilerin tekme tokatlarla üzerlerine saldırdıklarını belirterek “Daha sonra kendimi kaybettim beni hastaneye götürmüşler'' dedi. Sağ gözüne aldığı darbealan Güney Minik, kaldırıldığı Şişli Etfal Eğitim ve Araştırma Hastanesi’ndeki tedavisinin ardından gözü sargılanarak evine gönderildi. Olayı duyar duymaz internet kafeye gittiğini söyleyen Güney Minik’in annesi Remziye Minik, “Biz Atatürk’ün çocuklarıyız. Burası İran değil ki oğluma böyle yapıyorlar. İsteyen oruç tutar isteyen tutmaz'' diye tepki gösterdi. Dayak yiyen gençlerin şikayeti üzerine harekete geçen polis saldırganların yakalanması için çalışma başlattı.





ALEVİYDİ…! ORUÇ TUTMADI …!ALNINDAN VURULARAK ÖLDÜRÜLDÜ …!!!
21 Ağustos 2010, 00:48

19 – 08 - 2010 | Hakkari'de askerlik yapan Ali Arslan alevi olduğu ve Ramazan orucu tutmadığı gerekçesiyle öldürüldüğü bildirildi. 20 yaşında olan Ali Arslan, acemi bi
rliğini yaptıktan sonra, usta birliğini yapmak icin Hakkari 'ye gitti. Ali Arslan alevi olduğu icin, sürekli diğer askerler tarafından hor görüldüğünü,rahatsız edildiğini, ailesiyle yapılan telefon görüşmelerinde ailesine sürekli bildirdi.

15.08.2010 tarihinde, kışlada Ramazan orucu tutmadığı gerekçesiyle,bir asker tarafından başından vurularak öldürülen Ali Arslan'ın cenazesi Erzincan'a bağlı Ulalar Palanga Köyüne getirildi.

Alınan bilgilere göre askeri komutanlarca, olayın çatışma esnasında gerçekleşmediği, bir asker tarafından bilerek öldürüldüğü gerekçesiyle,h aberin basına yayılması engellenmiş ve olayın sessizce örtbas edilmesi sağlanmıştı.

Ailesinin büyük ısrarına rağmen, Ali Arslan'ın yüzü ailesine gösterilmedi. Sadece ayaklarının annesi tarafından görülmesine izin verildikten sonra, Ali Arslan'ın cenazesi toprağa verildi.

30 yıldır kirli savaş konseptine ısrarla sarılan TC devleti için yok etmek bir devlet geleneği haline geldi. Muhalif kimlikleri susturma geleneği, en belirgin olarak gözaltında kaybetme politikasında açığa çıkmıştı. Mücadelelerle dolu uzun yıllar ve bedellerden sonra, devlet gözaltında kaybetme politikasında geri adım atmak zorunda kalmış vegözaltında kayıpların sayısı kısmi de olsa düşmüştü. Ancak yok etme politikaları çeşitli biçimlerde sürdü. Faili meçhul cinayetler durmadı.TSK içinde yaşanan şüpheli ölümler de faili meçhul cinayetlerin bir başka biçimi olarak sıkça yaşanıyor.








Türkiye Bilimsel Ateistler Birliği TBAB

https://www.facebook.com/media/set/?set=a.544084345626873.1073741838.244601975575113&type=3

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder