22 Temmuz 2013 Pazartesi

Türkiye'de İhtiyaç Dışı Yeni Camii Yapılmasını İstemiyoruz!

Ateist kamuoyunun Camii bolluğuna ve Camilerden her gün Ezan sesiyle gerçekleştirilen gürültü kirliliğine karşı tepkilerini ifade etmeleri gereklidir.

Hukuken de, yasal alanda ateist yurttaşlar olarak haklarımızın aranması gereklidir.

65 desibel üstü ses değerleri yasak ise, bu yasak her alana uygulanmalıdır.
Oysa, tüm Türkiye'de Ezan okuma sırasında her gün, her an suç işleniyor ve işlenmeye devam ediliyor.


 
Diyanet İşleri Başkanlığı 2012 yılı "Din İstatistikleri"ni açıkladı. Resmi verilere göre, 2011 yılında 82 bin 693 olan cami sayısı 1991 adet artarak 2012 yılında 8 bin 684'e ulaştı.

2002 yılında 75 bin 941 caminin bulunduğu Türkiye'de 10 yılda 8 bin 743 yeni cami daha ibadete açılmış oldu.

En çok caminin bulunduğu iler ise şöyle:

"İstanbul 3.190

Konya 3.087

Ankara 2.875

Samsun 2.639

Kastamonu2.577

Ordu 2.045

Antalya 2.130

Trabzon 1.952

Diyarbakır 1.945

İzmir 1.823

Şanlıurfa 1.755

Manisa 1.686

Bursa 1.660

Balıkesir 1.654

En az cami bulunan 3 il ise Tunceli (120), Yalova (155) ve Kilis (213) oldu.

PERSONEL SAYISI

Raporda Diyanet İşleri Başkanlığı bünyesindeki personel sayılarına ilişkin de bilgiler verildi.

Buna göre, 2002 yılında 74 bin 374 olan personel sayısı 2012 yılında 105 bin 472'ye ulaştı. 431 ilkokul mezunu bulunan kurumda 37 bin 218 personel ise Ön lisans (Dini öğrenim) mezunu.

En çok personel ise 6 bin 465 kişi ile İstanbul'da görev yapıyor.

KUR'AN KURSLARININ SAYILARI VE MÜLKİYET DURUMLARI

Ayrıca şu anda Türkiye genelinde toplam 10 bin 914 Kur'an Kursu bulunuyor. Kur'an kursları mülkiyet durumuna göre incelendiğinde ise, 2 bin 468'i dernekler, 1.938'i Türkiye Diyanet Vakfı, 1,828'i köy tüzel kişiliklerine ait. Türkiye genelinde 190 bin 727'si kadın, 14 bin 826'sı erkek olmak üzere toplam 205 bin 553 kişi ise Kur'an Kursu'na gidiyor.

779 KİŞİ MÜSLÜMAN OLDU

Diyanet İşleri Başkanlığı verilerine göre 236'sı erkek, 543'ü kadın olmak üzere toplam 779 kişi ise Müslüman oldu.

Müslüman olanların 616'ı hristiyan, 132'si diğer dinler, 21'i Ateist, 7'si Musevi, 3'ü de Hindu.

Müslümanlığı tercih sebeplerinin başında ise inceleme ve araştırma 203, evlenme 63, seyahat 1 ve 512 (Diğer) yer aldı.

BÜTÇE ARTTI

Öte yandan, 2011 yılında 3 milyar 178 milyon 992 bin 500 lira olan bütçe, 2012 yılında ise 4 milyar 269 milyon 559 bin 676 liraya yükseldi. - İstanbul

                                            

 Diyanet İşleri Başkanlığı istatistiklerine göre; Türkiye'de 82 bin 693 cami bulunduğu, en çok caminin 3 bin 113 ile İstanbul'da, en azının da 117 ile Tunceli'de olduğu belirlendi.

EN FAZLA CAMİNİN OLDUĞU İLLER

Diyanet İşleri Başkanlığı istatistikleri
bölge birimleri sınıflamasına göre cami sayısında; İstanbul'un ardından Konya 3046, Ankara 2 bin 817, Samsun 2 bin 621, Kastamonu 2 bin 547, Antalya 2 bin 097, Trabzon bin 917, İzmir bin 782, Diyarbakır bin 7661, Bursa bin 646, Şanlıurfa bin 614, Mersin bin 447, Giresun bin 425, Sivas bin 317, Van bin 294, Kayseri bin 217 ile ön sıralarda yer aldı.

CAMİ SAYISININ EN AZ OLDUĞU İLLER

Cami sayısının en az olduğu yerler ise; 117 ile Tunceli'yi, Kilis 214, Iğdır 221, Bayburt 241, Kırklareli 281, Kırıkkale 350, Niğde 402, Bilecik 410, Hakkari 430, Şırnak 473, Karaman 499, Gümüşhane 501, Osmaniye 531, Uşak 536, Siirt 582, Düzce 661, Amasya 671, Artvin 680, Çanakkale 799 olduğu görüldü.

Diyanet'in verilerine göre 10 yıllık süreçte, ülke genelinde 75 bin 369 olan cami sayısı, 82 bin 693'e ulaştı.

galeri.haberturk.com






 
Gazetenin kullandığı başlık, yapısını aktarıyor:
"Ezandan nasıl rahatsız olur, rahatsız olduk dersiniz?"

 
Bilimsel olarak 65 desibel ve üzeri sesin sağlık açısından tehlikeli olduğunu anlatan Prof. Dr. Nazan Aydın, "Bu durum bilimsel olarak ispat edilmiştir. Ancak bazı insanla, özellikle kendi düşüncelerine dini alet etmek isteyen insanlar ezan sesinin ne kadar yüksek olursa olsun insanları rahatsız etmeyeceğine, çünkü onun manevi bir ses olduğunu belirtiyorlar. Bu görüşe adli makamlardan bazı kişilerde katılıyor. Yüksek sesin sanayiden, işyerinden, gazinolardan, diskolardan, gelirse suç olduğunu ama ezan sesinin yüksek olması ve insanı rahatsız edici şekilde yayınlanmasının suç kapsamında olmadığını belirtiyorlar.

Hâlbuki beynimiz sesi, ses olarak algılıyor. ’Bu ezan sesidir ben rahatsız olmayayım. Bu disko sesidir rahatsız alayım’ gibi tercih yapmıyor. İnsan biyolojisi ses dalgalarını algılıyor ve o dalga ne kadar yüksek olursa vücuttaki tahribatı da o kadar fazla oluyor" diye konuştu.
 
                                                            

 

İman...İman... deyip gelsin kiralara yayılıyorlar...

 
"Kanser Merkezi" gibi kullanıyorlar...     
 


 
Bu ne ilkel bir aç gözlülülük! Borular, kablolar, baz istasyonları...
Bunlarda bir göz zevki, estetik olsa, biri karşı çıkmaz mı?
 

                                                                Ezan için suç duyurusu!

Prof. Dr. Nazan Aydın, 65 desibel yerine 104 desibele varan ezan sesinin ruh ve beden

 sağlığına zarar verdiğine dikkati çekerek, savcılığa suç duyurusunda bulundu.

***
 Atatürk Üniversitesi Tıp Fakültesi Yakutiye Araştırma Hastanesi Psikiyatri Anabilim Dalı Başkanı Atatürk Üniversitesi Prof. Dr. Nazan Aydın, 65 desibel yerine 104 desibele varan ezan sesinin ruh ve beden sağlığına zarar verdiğine dikkati çekerek, savcılığa suç duyurusunda bulundu. Cumhuriyet Savcılığı ise 'ezanın gürültü olarak nitelendirilmemesi gerektiğini' belirterek kovuşturmaya yer olmadığına karar verdi.

Aynı zamanda Türkiye Psikiyatri Derneği Erzurum Şube Başkanı olan Prof. Dr. Nazan Aydın, Erzurum'daki camilerin birçoğunda, hoparlör sistemi ile yapılan ezan yayınında, ses şiddetinin yasal ve tıbbi limitin üzerinde olduğunu savundu. Hacı Selim Efendi Camii'nde yapılan ölçümde 65 desibel olan yasal sınır yerine 104 desibele ulaşıldığına işaret eden Prof. Dr. Aydın, 13 Şubat 2012 günü Cumhuriyet savcılığına başvurdu. Prof. Dr. Aydın dilekçesinde, şunları dedi:

"Yaptığımız uyarı karşısında, Müslüman'ın ezandan rahatsız olmayacağını bildirerek evimizi değiştirmemizi öğütlediler. Uyarılara devam etmemiz halinde faili meçhul bir cinayete kurban gideceğimiz şeklinde tehditte bulundular. Bu yüzden eşimin can güvenliğinden endişe etmekteyim. Bireysel olarak yasal sınırın üzerinde bir ses düzeyine her gün beş kere maruz kalmanın rahatsızlığı yanında, bir hekim olarak toplumun ruh ve beden sağlığını da etkilediğini üzülerek görmekten duyduğum rahatsızlığı bildirmek istiyorum. Çevre Sağlığı ve Müftülük yetkililerinin gerekli düzenleme ve denetleme yapmadıkları, cami görevlilerinin keyfi davranmaları gerekçesiyle suç duyurusunda bulunuyorum."

SAVCILIKTAN RET

Çevre Kanunu'nun 182 ve 184'üncü maddeleri kapsamında bu ses düzeyinin 'zararlı', Dünya Sağlık Örgütü ile Avrupa Birliği değerlerine göre ise 'tehlikeli' olduğunu belirten Prof. Dr. Aydın'ın başvurusunu inceleyen Cumhuriyet savcılığı, İslam dininin önemli sembolu olan ezanın, gürültü olarak nitelendirilmemesi gerektiğini ifade ederek, şikayetle ilgili kovuşturmaya yer olmadığına karar verdi.

"EZANA DEĞİL, YÜKSES SESE KARŞIYIZ"

Kararı değerlendiren Prof. Dr. Nazan Aydın, "Ben bir sağlık çalışanıyım. Hem de ruh sağlığı ve hastalığı uzmanıyım. Bilimsel olarak, yüksek ses sağlığa özelliklede ruh sağlığına zararlıdır. Biz ezana karşı değiliz, rahatsız edici yüksek sese karşıyız. İnsanlar dini hassasiyetlerinden korkuyorlar. Kişiler stres kaynağı yüksek sese maruz kaldıklarında bir takım bedensel ve ruhsal rahatsızlıklarla karşılaşabiliyor. Yüksek tansiyon, şeker hastalığı, bir takım ruhsal bunalımlar sürekli strese maruz kalan kişilerde olur. Dini alet etmek isteyenler, ezan sesinin ne kadar yüksek olursa olsun insanları rahatsız etmeyeceğine, çünkü onun manevi bir ses olduğunu belirtiyor. Bu görüşe adli makamlardan bazı kişiler de katılıyor. Beynimiz, 'Bu ezan sesidir ben rahatsız olmayayım. Bu disko sesidir rahatsız olayım' gibi tercih yapmıyor" diye konuştu.
                                                                   

 
Üstelik Eski Rakamlara Göre!

Diyanet İşleri Başkanlığı’nın verilerine göre, İstanbul’da 3 bin 87 cami bulunmasına karşın Başbakan Recep Tayyip Erdoğan Çamlıca’da 15 bin metrekare üzerine dev bir cami daha yapılacağını ve caminin İstanbul’un her yerind
en görülebilecek şekilde dizayn edildiğini belirtti. Türkiye’de 81 bin 984 cami, 1220 hastane bulunuyor. 60 bin kişiye 1 hastane düşerken her 350 kişiye 1 cami düşüyor. Erdoğan, Üsküdar Belediyesi Kandilli Geleneksel El Sanatları Merkezi’nin açılışında gelecek döneme ilişkin projeleri anlatırken Ataşehir’de yapımı devam eden Mimar Sinan Camisi’nin bitmek üzere olduğunu anımsatarak “Bu alanda yine 4-5 cami daha yapılıyor. Bunlar da yakında bitecek, ama çok daha önemlisi bir de Çamlıca’da başlayacağız. Proje çalışmaları son safhalarına geldi. 2 ay sonra dozerler çalışmaya başlar” dedi.

Diyanet’in 2012 bütçesinden aldığı rakam, 4 bakanlığın toplamından fazla. Diyanet’in bütçesi 3 milyar 891 milyon. 2012 yılı bütçesinden aldığı pay yüzde 1.1. AB, Dışişleri, Enerji ve Tabii Kaynaklar ve Çevre ve Şehircilik Bakanlığı’nın bütçelerinin toplamı, Diyanet İşleri Başkanlığı’na ayrılan bütçe büyüklüğünün bir miktar üzerinde bulunuyor.

• Kaç cami var? 81 bin 984

• Kaç okul var? 67 bin

• Kaç hastane var? 1220.

• Kaç doktor var? 77 bin

• Kaç din görevlisi var? 90 bin

• 900 kişiye bir hekim, 780 kişiye bir din görevlisi düşüyor.

 ***
Türkiye Toplam Camii: 84.684

Yozgat 961
İstanbul 3.190
Zonguldak 1.464

Tekirdağ 495
Karabük 935
Edirne 392
Bartın 775
Kırklareli 288
Kastamonu 2.577
Balıkesir 1.654
Çankırı 716
Çanakkale 808
Sinop 1.083
İzmir 1.823
Samsun 2.639
Aydın 1.114
Tokat 1.151
Denizli 1.187
Çorum 1.306
Muğla 1.082
Amasya 682
Manisa 1.686
Trabzon 1.952
Afyonkarahisar 1.124
Ordu 2.045
Kütahya 1.190
Giresun 1.490
Uşak 544
Rize 1.050
Bursa 1.660
Artvin 681
Eskişehir 769
Gümüşhane 521
Bilecik 408
Erzurum 1.547
Kocaeli 1.142
Erzincan 565
Sakarya 1.278
Bayburt 244
Düzce 664
Ağrı 871
Bolu 1.232
Kars 503
Yalova 155
Iğdır 240
Ankara 2.875
Ardahan 273
Konya 3.087
Malatya 934
Karaman 497
Elazığ 965
Antalya 2.130
Bingöl 564
Isparta 711
Tunceli 120
Burdur 522
Van 1.350
Adana 1.362
Muş 602
Mersin 1.486
Bitlis 656
Hatay 982
Hakkari 498
Kahramanmaraş 1.301
Gaziantep 935
Osmaniye 551
Adıyaman 730
Kırıkkale 353
Kilis 213
Aksaray 581
Şanlıurfa 1.755
Niğde 411
Diyarbakır 1.945
Nevşehir 486
Mardin 1.079
Kırşehir 485
Batman 619
Kayseri 1.289
Şırnak 503
Sivas 1.327
Siirt 624


Elbette değil ama...
İnsanların buna karşı tepkilerini ifade etmeleri gereklidir ve bu tutum doğrudur da...


Hukuken de, yasal haklarımızın aranması gereklidir.

Çünkü, 65 desibel üstü yasak ise,bu yasak her alana uygulanmadığına göre, tüm Türkiye'de Ezan okumaları sırasında hergün, her an suç işleniyor ve işlenmeye devam ediliyor.



Üst sınır olan 65 Desibele göre ortalama ezan sesinin 100 desibel olduğunu düşünerek kıyaslamayı yapın...
Bunu günde 5 defa ile...
Yılda 365 gün ile çarpın...
 
              
**

Neredeyse Yasal Sınırın İki Katı...
Günde 5 Defa...
Toplu, akortsuz koro kirliliği...

Ezan Sesleri 104 desibele kadar ulaşıyor ama...

Çevre ve Şehircilik Bakanlığı, deniz araçlarının yarattığı gürültü kirliliği için desibel sınırlarını da belirledi.

Sabah 07.00 ile 19.00 arası 65 desibel,
19.00 ile 23.00 arası 60 desibel,
gece 23.00'ten sonraki denetimlerde ise sınır 55 desibel olarak belirlendi.


 
Hem de Bunları Kim Diyor?
 
Milli Görüş hareketinin öncü isimlerinden, Milli Gazete yazarı Mehmet Şevket Eygi “asabının bozulduğu” konuları kaleme aldı. Yazar Eygi’nin listesi oldukça kabarık: HES’lerden ekmek israfına, bazı İslamcılardan tesettürlü kadınlara kadar.

Mehmet Şevke
t Eygi ayrıca yüksek desibelle ezan okunmasını da protesto ettiğini yazdı. Eygi şöyle dedi: “Evime yakın büyük caminin altı minaresinde hoparlörlerin günde beş kez avaz avaz, bangır bangır, kulak zarlarını patlatırcasına, pencere camlarını zangırdatarak, 125 (belki daha yüksek) desibel şiddetinde ezan okumasını protesto ediyorum. Benim bu protestomu “Bu adam ezan düşmanı” şeklinde yorumlayan insafsızlara hakkımı helal etmiyorum.”

İşte Milli Gazete yazarı Eygi’nin “Asap Bozukluklarım” başlıklı o yazısı:

....

Evime yakın büyük caminin altı minaresinde hoparlörlerin günde beş kez avaz avaz, bangır bangır, kulak zarlarını patlatırcasına, pencere camlarını zangırdatarak, 125 (belki daha yüksek) desibel şiddetinde ezan okumasını protesto ediyorum. Benim bu protestomu “Bu adam ezan düşmanı” şeklinde yorumlayan insafsızlara hakkımı helal etmiyorum.
....

Sabah namazına bir camiye gidiyorum. Bendeniz ve yanımdakiler dahil on dört kişiyiz. İmam mihraba geçiyor, önünde sabit mikrofonlar var, onların yetişmiyormuş gibi yakasına kablolu bir seyyar mikrofon takıyor mandalla. İçimden gülüyorum ve öfkeleniyorum.”

Odatv.com
                                                                  

Allah Neden Şarkıyı Makamıyla Dinlemek İster!

"Günde 5 Kere Gürültü Sınırı Üstünde Yabancı 

Şarkı İstemiyoruz!"


 
  Ezan Bir Dini Şarkıdır VE Makamlar Üzerinden Okunur!

Türkiye’de ezanın Türkçe okutulmasının 81. yıldönümü ilginç bir tartışmaya sahne oldu.

Zaman yazarı Mustafa Armağan Diyanet İşleri Reisi imzasıyla Afyonkarahisar’a gönderilen uyarı belgesini yayım
ladı.

Twitter hesabından yayınladığı belgede "81 yıl önce bugün ezanın kendisini okumak yasaklanmış, minarelerde yabancı bir şarkı okunmaya başlanmıştı" ifadelerini kullanan Armağan'a itiraz ise eski Kültür Bakanı Ertuğrul Günay'dan geldi.

Konuyla ilgili Armağan ile Günay arasında yaşanan Twitter mesajlaşması şöyle:

Ertuğrul Günay: "Ezan, tekbir, salât'ın Arabca olması bütün Müslümanların anlaması için doğrudur; Türkçe anlama 'yabancı şarkı' denmesi doğru mu?"

Mustafa Armağan: "1) Şarkı diyen ben değilim, Said Nursi. 2) Minareden neyin okunacağı belliyken çarpıtılmış çeviriye ezan demek ezana hakaret."

Ertuğrul Günay: "Tamimin altında Diyanet Reisi merhum Rıfat Hocaefendi'nin imzası var. Zorlama bir Türkçe çeviri demek, daha saygılı olmaz mı?"

Mustafa Armağan: "Çeviri Aksekili tr da kıyasıya eleştirilir. Biz seslendirilişini tartışıyoruz. Said Nursi minareden okunan şeye şarkı demiştir."
 
toplumvetarih.blogcu.comEzan ve Kuran.. dini ilahi okumada Makam Farkının Nedenleri ?
 







Hiç yorum yok:

Yorum Gönder