7 Ağustos 2013 Çarşamba

Kadının Meme Sütü İle Dinlerin İlişkisi!

İslami Fetva:  İşyerindeki erkeği emziren kadınlar tacizden kurtulur!
 

İslam dünyasının en itibarlı eğitim kurumlarından Mısır’daki El-Ezher Üniversitesi’nin Hadis Bölümü Başkanı Prof. İzzet Atiya, “Kadınlar, aynı işyerindeki erkekleri emzirirse, akrabaya dönüşür, tacize uğramaktan kurtulur” fetvası verdi. Bu şaşırtıcı fetva, İslam dünyasında tartışma yarattı.

GELİŞMİŞ ya da gelişmemiş tüm ülkelerdeki iş ortamlarının ciddi sorunlarından biri olan kadına yönelik taciz konusuna Mısır’ın en prestijli üniversitelerinden El-Ezher Üniversitesi Hadis Bölüm Başkanı Prof. Dr. İzzet Atiya’dan gelen ve İslami kuralları alt üst eden fetva, tartışmalara neden oldu. Kadınlarla erkeklerin aynı ortamlarda çalışmasının yarattığı sorunları gidermek amacıyla kadınların erkekleri emzirmesi gerektiğini söyleyen Atiya, dini otoriteleri de kızdırdı.

Akraba olmaları için

Tüm dünyada İslami araştırmalarda referans olarak kullanılan El-Ezher Üniversitesi Profesörü Atiya önerisinde, “Eğer bir kadın bir erkeği emzirirse sembolik olarak akraba haline gelirler ve bu da kadınlara yönelik tacizin önüne geçilmesini sağlar” dedi. Tartışmalara yol açan bu öneri ile ilgili El-Ezher Üniversitesi Başkanlığı’ndan yapılan açıklamada ise, Prof. Dr. Atiya’nin fetvasının İslam’ı küçük düşürücü nitelikte olduğu kaydedilerek şöyle denildi: “İslam dinine göre, emzirmek doğum sonrası belli bir süreyi kapsar, sadece çocuğun annesi değil çocuğun bakıcısı için de bu kısa süre geçerlidir.”


 5 kez emzirmeli


  Ancak Hadis Bölümü Başkanı Dr. Atiya buna karşı çıkarak, şöyle konuştu: “Bu öğreti yetişkinler için de uygulanabilir. Eğer bir kadın iş arkadaşını en az 5 kez emzirirse aralarında artık ailevi bir bağ kurulmuş olur. Böylece de iş yerinde yalnız kalmalarında bir mahzur olmaz.”

İnsana uyumlu fetva


Prof. Dr. Atiya, Mısır’dan ve Arap dünyasından yönelen tepkilere karşılık iddiasının arkasında durarak, “Hz. Muhammed’in dönemine ait bililerin yanlış çevirisi nedeni ile bugün söylediğimin aksi düşünülüyor” dedi. Mısır Dini İlişkiler Bakanı Mamut Zaqzouq ise Dr. Atiya’ya bir sonraki fetvasında insan doğasına uyumlu fetvalar vermesi çağrısında bulundu.

Süt akrabalığı nedir


İSLAM dininde “süt hısımlığı” statüsü bulunuyor. Buna göre erkekler süt anneleri ve süt hemşireleri ile evlenemiyorlar. Sütün direk kadından emilmesi şart değil, bir şekilde bir erkek bir kadının sütünü içmiş ise o erkeğin sütünü içtiği kadınla evlenmesi yasaklanmış durumda. Kardeş olmasalar bile bebek iken aynı kişinin sütü ile beslenmiş çocuklar büyüdüklerinde evlenemiyorlar.

Emzirdiği erkeğin yanında başörtüsünü çıkarabilir


KADIN ile erkeğin bir arada kalabalık ortamlarda çalışmasının sorun yaratmadığını belirten El-Ezher Üniversitesi Hadis Bölüm Başkanı Prof. Dr. İzzet Atiya, şöyle devam etti: “Asıl sorun bir kadın ile bir erkeğin iş için de olsa işyerinde yalnız yapması gereken özel toplantılarda yaşanıyor. Emzirmek özel toplantılarda yaşanan sıkıntıları ortadan kaldırıyor. Ayrıca bir kadın emzirdiği bir kişinin önünde işyerinde başörtüsünü de çıkarabilir.”
 
 
                                            ***

 
"Süt kardeşi" ile evlenmek günah ve yasak!
Evlatlık ile evlenmek helal!


Bilimsel ateizm, bu yaklaşımın altrındaki eski toplumun kuraallarını anlamaaya ve açıklamaya çalışmak demektir!

Bu konuya sadece "saçmalık" demekle yetinmek, konuyu bilimsel olarak ortaaya koymaya yetmez...

**

 

**
 
 
Muhammed'i süt anasının kucağında gösteren desen...

 ***

Sümerlerde Süt Akrabalığı...

Eski toplumda süt analığı kurumu, sanılıp söylendiği gibi, "annesini kaybeden" veya "ana sütü az olan" çocukların durumuyla ilgili olarak ortaya çıkmış değildir. "Süt anne" , "süt nine", "süt kardeş" gibi akrabalık kavramları ve "haram-helal süt" yönleriyle İslam’da devam eden "süt akrabalığı" kurumunun yazılı kaynaklarını da Sümer ve Babil kayıtlarında buluyoruz.

Fakat, eski tarih kayıtlarını yeterince değerlendirmemiş Bay A. R. Balaman gibi uzmanlarımız, Avrupa sosyoloji çevrelerinde genellikle hâlâ kabul gören yanlışlara da dayanarak Süt Akrabalığı kurumunu "sanal", "düzmece" veya "şakacıktan kurumlar" kategorisinde tanıtma adetini sürdürmüşlerdir. (Balaman A. R, Evlilik, Akrabalık Türleri-1982- İzmir)

"Süt analığı" ve bundan doğan "süt kardeşliği", eski toplumda "sanal" veya "şakacıktan" bir akrabalık kurumu değildi. Süt akrabalığı oluşması halinde ilgili taraflara (sünnet kirveliği kurumunda da olduğu gibi) peşinen evlilik yasakları doğuyor olması, bu kurumun, eski toplumda, en az ‘kandaşlık kurumu’ kadar önemli olduğunu ve "süt akrabalığı" ilişkisini kullanan toplumların tarihinde "kandaş"lıkla aynı rolü oynamış olduğunu göstermektedir.

Süt akrabalığı, eski toplumda, doğuran gelin’e oğul’u emzirme yasağıyla birlikte, bu ilk oğulun baba toplum birimine geçişinin önündeki bir engeli kaldırmış olmalıdır. Halaların veya baba toplum birim tanrıçalarının kutsal "süt analığı" yoluyla ilk oğul, baba toplum biriminin parçası haline geldiği için, şimdiki "süt kardeşleriyle" evlilik (cinsel ilişki) yasağına tabi olur. Aralarında hiç bir "kan bağı" bulunmayan, yani "kandaş-karındaş" olmayan kız ile erkek çocuğun, emziren ortak bir ana aracılığıyla süt kardeşi olur olmaz evlilik yasağına tabi olmalarının anlamı buydu.

Sümer-Babil toplumunun bu "ilk oğul"u, eğer, onu "doğuran gelin" tarafından emzirilseydi, adaş dede-dayı toprağının aidi olarak kalmaya devam edecekti. Dolayısıyla da, baba toplum birimine ait kadınlar üzerindeki evlilik hakkını sürdürmüş olacaktı. Bu ise, artık baba toplum birimine ait sayılan bu oğul bakımından, yürürlükteki akrabalık sisteminin yıkımı demekti. Bu akrabalık sisteminde, damat ile gelinin ait olduğu toplum birimler, kendi kadınlarını, sadece karşı yanın erkeklerine vermekle yükümlüydüler. Eski toplum, Dumu-zi döneminde, en azından ilk oğul’un, baba toplum birimine ait sütle beslemesini sağlayan süt analığı kurumunu oluşturarak, oğul’un ana’lığına, süt veren kadını geçirmişti. Bulgu ve kalıntılar eski toplumun bu dönemdeki gelin’e, bu nedenlerle, doğurduğu çocuğu emzirmeyi yasaklamış ve ilk oğul’un anası saymaktan vazgeçmiş olduğuna işaret ediyor.

"Süt ana"lık kurumu, şimdi, "sanal", "düzmece" veya "şakacıktan" sanılan bütün akrabalık kavram ve kurumları gibi, tarihteki gerçek ilişkilerin artık genellikle işlevsiz kalan kalıntılarından başka bir şey değildir. Türklerde de olduğu gibi, sokakta gördüğü ve tanımadığı birisine "ana"lık, "bacı"lık, "dayı"lık, "baba"lık dağıtan Asya, Afrika ve Amerika’nın bütün "şakacı" toplulukları, bu tür sınıflayıcı kavramlarda, eski gerçek akrabalık düzeninin anısını yaşatırlar.

Süt akrabalığı kurumu eski toplum bakımından sonuçları ciddi yükümlülükler doğuran gerçek bir kurum olduğu için Hammurabi, özel bir hükümde şöyle yazdırmıştı:

§ 194 - Eğer bir adam, evladını süt anaya verir, o evlat süt ananın elinde ölürse ve süt ana, (ölen bebeğin) babasının ve anasının haberi olmadan ikinci bir çocuğu (emzirmek için) alırsa, bunu ispat ederlerse, (ölen bebeğin) babasının ve anasının haberi olmadan ikinci bir çocuğu bağrına bastığı (emzirdiği) için (süt ananın) memelerini keseceklerdir. (Hammurabi Yasası)

Bu hükümde tanımlanan suç, süt ananın, emzirdiği evladın ölmesine yol açması vb. değildir. Süt ananın memelerinin kesilmesine yol açacak şiddetteki suçu, ölen bebeğin ana ve babasının iznini almadan bir başka çocuğun da "süt anası" olmasıdır. Eski toplumda bu davranış ciddi bir suçtur; çünkü süt ana, ölen çocuğun ana, baba ve kardeşlerini, onların bilgi ve onayları olmadan, emzirdiği ikinci çocuk üzerinden başkalarıyla süt akrabası haline getirmekteydi. Bu ise her iki tarafın, nesiller boyu devam edecek bir evlilik yasağı kapsamı içine girmelerine yol açıyordu.

Süt analık kurumu, Mezopotamya veya Turuva’da, giderek köle kadın veya dadıların yükümlülüğüne doğru evrim göstermişse, bu, bütün kurumların tarihte bozulmaya uğramaları gerçeğinin yanı sıra, yeni bir evlilik yasağı sıkıntısının, en küçük ölçülere ancak bu köle kadınlar kanalıyla düşürülebileceği içindir de.

                                                             09.02.2004

                                                                                                    Safa Kaçmaz
                                

             
Muhammed'in süt anası Halime-i Sa’diye'nin mezarı, Muhammed'in doğuran anasının mezarından daha bakımlıdır!
 
 
**
 
 
Süleyman Ateş ve Süt Akrabalar Arası Evlilik Yasağı

Süleyman Ateş'ler İslam'ın "Süt Akrabalar Arası Evlilik Yasağı" Hakkındaki "Kural"larını Nasıl Savunuyorlar?

" Süt kardeşler evlenemez" miş !


Süleyman Ateş, bu günkü yazısında, diyanet kökenli ilahiyatçılarımızın “akıl ve mantık dini” olarak tanıtmaya özen gösterdikleri İslam dininin,

“Emenin emzirene nefsi haramdır,

emzirenin emene nesli haramdır”

biçiminde özetlediği bir "kural"ından bahsediyor. Bu “kural”, “teyze/dayı kızı” veya “emmi/hala kızı”yla evliliği hoşgören, yasaklamayan, uygulayan İslami dünyanın, “süt kardeş” olan kız ve erkek arasındaki evliliği (tıpkı kirve kızı/oğlu arasında olduğu gibi) yasaklayan tutumuyla ilgilidir.

[[ Bir okuru Süleyman Ateş’e soruyor :

SORU:

-Ağabeyim, bir kızla süt kardeş. Karşılıklı olarak birbirlerinin annelerini emmişler. Bir de bu kızın kız kardeşi var. Onları evlendirmeyi düşünüyorlar. Fakat aile büyükleri bu evliliğin olmayacağını söylüyor. Dinimizce bunun hükmü nedir? Ağabeyim, süt kardeşinin kardeşiyle evlenebilir mi? Benim evlenmemde bir sakınca var mı?

Süleyman Ateş’in bu okuruna CEVAP’ı da şöyle :

-Ağabeyiniz, sütünü emdiği kadının hiçbir çocuğuyla veya torunuyla evlenemez. O kadın ağabeyinizin süt annesi, çocukları da ağabeyinizin süt kardeşleri olur. Ağabeyinin, sütünü emdiği kadının herhangi bir kızıyla evlenmesi dinimizce haramdır.

Sen eğer o kızın annesinin sütünü veya onun kızı senin annenin sütünü emmemişse evlenebilirsin. Ama senin annenle o kızın annesinin karşılıklı olarak birbirlerinin çocuğunu emzirdiğini söylüyorsunuz. Bu durumda eğer evlenmek istediğin kız, senin annenin sütünü emmişse annenin çocuklarıyla evlenemez. Çünkü annen o kızın süt annesi durumundadır. Tabii çocukları da kızın süt kardeşleridir. Ancak kadının, senin annenden süt emmeyen kızı, şayet sen de o kızın annesinin sütünü emmemişsen o kızla evlenebilirsin. Kural şudur: “Emenin emzirene nefsi haramdır, emzirenin emene nesli haramdır.” ]]

"İslam bilgini" Süleyman Ateş'in "yabancı bir kadın"ın sütünü emdi diye o erkeğe, "süt kardeş" olan bir kızla evliliği ( ve tersi..) yasaklayan

İslam kuralını tanıtıp savunması işte böyle...

Sadece analarının (karşılıklı) sütünü emmişler diye, onların ve onların çocuklarının ve torunlarının aralarında nesiller boyu sürecek bir evlilik yasağı oluşmasının, günümüzün modern ölçüleri içinde, “akıl veya mantıkla” bir bağlantısı kurulabilir mi?

İslamın veya öteki tüm dinlerin bu tür kurallarındaki “akılsızlık” ve “mantıksız”lık sadece, insanbilim temelinde açığa çıkarılabilir ve “anlaşılabilir” bir halde açıklanabilir. İslam hakkında Süleyman Ateş gibi, işine geleni alıp, işine gelmeyeni “çağı geçmiş” diye niteleyerek değil…İşine gelen hadis’i kullanıp, işine gelmeyene “hurafe” diyen, güvenilmez bir metodolojiyi kullanarak değil!

Meydanı boş bulup kuru-sıkı atarak hiç değil!

“Reformist İslamcı” Süleyman Ateş’in, “süt kardeş ve süt akrabalar arası evlilik yasağı” konusunda “dinimizce kural”ları açıklayıp, ondan sonra tam orada durmasının, öteki evlilik kural veya uygulamalarından hiç bahsetmeden konuyu kapatmasının nedenleri var…

Çünkü, güya “akıl ve mantık dini İslam” tarafından, "süt akrabalar arası evlilik", neredeyse nesiller boyunca yasaklandığı halde, öte yandan aynı İslam dünyasında, amca , teyze , hala ve dayı çocukları arasındaki “yakın akraba evlilikleri”ne hoş görüyle bakılması, başka türlü nasıl gizlenebilir?

Süleyman Ateş’ler, “bilgi ve iman”ları yeterli ise, güya “akıl ve mantık dini” dedikleri İslam dininin, hiçbir biyolojik yakınlıkları bulunmayan “süt akrabalar” arasındaki evliliği yasaklayan İslam’ın

- “1 yaşında bir kız ile evliliği”,

- “9 yaşında kız ile zifafa girmeyi”

- “ 9-13 yaşında kızları dedesi kuşağında, 50 yaş gurubundaki bir erkek ile (Muhammed'de olduğu gibi..) evlendirmeyi”…. vb.

neden “yasaklamıyor” olduğunu da "mantık temelinde" kalarak açıklamaya çalışmalılar!

Bunu yapmaya kalkıştıkları anda, “İslam dini” hakkında ileri sürdükleri “akıl ve mantık dini” iddiasının nasıl bir ucube haline dönüştüğünü belki görebilirler.

Aslında, sadece İslam değil, hiçbir din, “akıl ve mantık” ölçülerine oturtularak ele alınamaz. Çünkü, bu alanlarda “namus” vb. kategorileriyle çok iç içe olan “akıl ve mantık” da, sosyolojik özelliklere bağlı olarak, göreceli bir yapı arz ederler. Günümüzün “akıl ve mantığı”nın ölçülerine bağlı kalarak, 1400 yıl önceki İslam; veya 3000 yıl önceki Musevilik veya ön Hıristiyanlık inançları, modern “akıl ve mantık” süzgecine tabi tutularak değerlendirilemezler! O takdirde elimizde kalan sadece bir avuçluk “akılsızlık ve mantıksızlık posası” kalacaktır.

Ve bu bakış açısıyla, “yaratılış” anlatımının ilk saniyesinden itibaren, Tanrı’nın neden “suları yaratmadığı”nı; daha “Gök”ü yaratmadan “ışığı” nasıl yarattığını; bütün bu “yaratış” serüveni için niye ile de “1 Haftalık” bir takvim değeri kullandığını; neden durmadan “su”lara; “Toprağa” vb. emir vererek, öteki varlıkları “su” veya “toprak”tan yaratmaya kalkıştığını vb. açıklayamayız...

Bu nedenle Süleyman Ateş’e de, tavsiyemiz, din bilimciliğini, İnsan bilim alanına taşımaya çalışmasıdır.

Çünkü ancak o zaman, sadece neneleri veya dedeleri birbirinin süt kardeşleri olan kadın ve erkeklerin torunları arasındaki bir evliliği bile yasaklayan İslam’ın bu tür “kural”larında, “akıl veya mantık” arama “akılsızlık ve mantıksızlığından” kurtulabilirler.

http://toplumvetarih.blogcu.com/suleyman-ates-ve-sut-akrabalar-arasi-evlilik-yasagi/5526107
 
 
                                                Kafkasya'da Sütanne ve Sütbaba-Atalık Kurumu
                       http://toplumvetarih.blogcu.com/suleyman-ates-ve-sut-akrabalar-arasi-evlilik-yasagi/5526107


 
Lugal-zagesi veya Lugal-Zaggisi (lugal-zag-ge4-si « Tapınağı Dolduran Kıral »)

Uruk'un 45 km. uzağındaki Umma yönetici iken,
son Sümer "kırallar kıralı" (İ.Ö 2359/2335 veya İÖ. 2295/2271 )

------------------

Eski yazıtlarda, Sümer kırallar kıralı, Lugal Zaggisi:

"Utu'nun ad verdiği,

Ninhursag'ın kutsal sütünü emmiş,

Uruk tanrıçası Ninabuhadu'nun ilk oğulu"

olarak tanıtılıyordu. Sümer ve Babil'in öteki kıral ve yöneticilerinde de karşılaştığımız bu tarz kalıpsal tanıtımda yer alan 'ad verilme', 'kutsal süt emme', 'ilk erkek evlat olma' vurguları, eski insanın toplumsal düzenlenişinde, erkek çocuğun hangi toplum birimine ait olacağı konusunda olağanüstü kilometre taşlarıdır. Daha o zamanlar çoktan kutsal hale gelmiş köklü bir üstünlük geleneğini dile getiren bu üç vurgu noktasına tarih ve toplum bilimcilerimiz, özel önem vermeliydiler.

Diyelim ki, “süt kardeşi” olan çocuklar ve “süt akrabalar” arasında evlilik yasağı bulunması, bu noktanın tarihte, taraflara evlilik yasağı getiren 'kandaşlık' ölçüsünde önemli olduğunu göstermeye yeter ve özünde 'kandaşlıkla' aynı ayraç parçasıdır: Doğuran kadın tarafından değil de, başkaları tarafından emzirilip büyütülen erkek çocuk, baba toplum biriminin 'kandaşı' kabul edilir; çocuk, doğal olarak, kendi toplum biriminin kadınları ile evlilik yasağına tabi olur.

http://toplumvetarih.blogcu.com/eski-toplumda-buyuk-kucuk-ogul-paylasimi/2731775
 
 
"Süt akrabalık", "süt analık", "süt bacılık"

Kuran-Nisâ 23
Analarınız, kızlarınız, kız kardeşleriniz, halalarınız, teyzeleriniz, kardeş kızları, kız kardeş kızları, sizi emziren analarınız, süt bacılarınız, eşlerinizin anaları, kendileriyle birleştiğ
iniz eşlerinizden olup evlerinizde bulunan üvey kızlarınız size haram kılındı. Eğer onlarla (nikahlanıp da) henüz birleşmemişseniz kızlarını almanızda size bir mahzur yoktur. Kendi sulbünüzden olan oğullarınızın eşleri ve iki kız kardeşi birden almak da size haram kılındı; ancak geçen geçmiştir. Allah çok bağışlayıcı ve esirgeyicidir.

----------------
Kuran-Bakara 233
Emzirmeyi tamamlatmak isteyen (baba) için, anneler çocuklarını iki tam yıl emzirirler. Onların örfe uygun olarak beslenmesi ve giyimi baba tarafına aittir. Bir insan ancak gücü yettiğinden sorumlu tutulur. Hiçbir anne, çocuğu sebebiyle, hiçbir baba da çocuğu yüzünden zarara uğratılmamalıdır. Onun benzeri (nafaka temini) varis üzerine de gerekir. Eğer ana ve baba birbiriyle görüşerek ve karşılıklı anlaşarak çocuğu memeden kesmek isterlerse, kendilerine günah yoktur. Çocuklarınızı (süt anne tutup) emzirtmek istediğiniz takdirde, süt anneye vermekte olduğunuzu iyilikle teslim etmeniz şartıyla, üzerinize günah yoktur. Allah'tan korkun. Bilin ki Allah, yapmakta olduklarınızı görür.

-----------
Kuran-Kasas 12
Biz daha önceden (annesine geri verilinceye kadar) onun süt analarını kabulüne (emmesine) müsaade etmedik. Bunun üzerine ablası: Size, onun bakımını namınıza üstlenecek, hem de ona iyi davranacak bir aile göstereyim mi? dedi.

                                                     

 

                                                                 
 "Süt annelik" ilanının da "din"le ilişkisi var...
İslami ülkelerde bu iş "süt akrabalığı" oluşuyor diye yasaklanır...

Nitekim bu yöndeki talepler, "kimlik bilgileri verilmesi lazım"lar vb. yoluyla hemen tepki ile karşılandı...

Dini inançlarında "süt akrabalığından doğan evlilik yasakları" vb. olmayanlar bakımından konu daha rahat.

Üstelik antik Grek kültüründe "doğuran annenin süt vermesini yasaklayarak, bir sütanne edinme uygulaması olduğu için, böyle bir ilan fazla garipsenmez...
 
***
 
 Fransa'da 'kiralık meme' tartışması...

Fransa'da 29 yaşındaki bir hemşire para karşılığında eşcinsel çiftlerin bebeklerini emzirebileceğini duyurdu.

Fransa ’da genç bir kadın, internet üzerinden yayınladığı bir reklamla ‘eşcinsel çiftlerin bebeklerin
i günlük 100 Euro ’ya emzireceğini’ açıklayınca hem basının gündemine oturdu hem de büyük bir tartışma başlattı. BBC ’nin haberine göre Fransa’da eşcinsel çiftlerin evlenmesine olanak sağlayan ve uzun süre tartışılan yasanın onaylanmasından kısa süre sonra, 29 yaşındaki hemşire, bebeklerin emzirilebilmesi için ‘memelerini kiralamaya karar verdiğini’ duyurdu.

‘Kiralık meme’ ilanı “Burada her şey kiralıktır” sloganıyla çalışan e-Loue.com adresindeki internet sitesinde yayınlandı. Site yöneticileri, her şeyin kiralık olduğunu söylese de, bu tür bir ilanla daha önce karşılaşmadıklarını belirtiyorlar. İlanda “Tamamen sağlıklı, genç bir anneyim. 29 yaşında eğitimli bir hemşireyim. Küçük bebeklerin emzirilebilmesi için memelerimi kiraya veriyorum” ifadeleri yer alıyor.

Genç kadın, ilanda ayrıca, bir bebeği günde 12 kez emzirebileceğini belirtiyor. İlanın başlığında basit şekilde ‘Kiralık meme - Emzirme - Boulogne’ sözleri yer alıyor. Boulogne Paris’in batısındaki bir banliyö. İlanın yayınlandığı e-Loue internet sitesinin yöneticisi yoğun eleştiri almış olsa da, çalışanlarının ilanı veren kadınla temasa geçtiğini, kimliğini doğruladıklarını ve önerilen hizmetin gerçek olduğundan hiçbir şüpheleri bulunmadığını belirtiyor. Önerilen hizmetin yasadışı olduğu iddialarını ise reddeden e-Loue, Fransa’da anne sütünün satışının yasadışı olduğunu ancak bu ilanı veren kişinin sütünü satmadığını ve bir ‘hizmet önerdiğini’ savunuyor.

Fransa’da eşcinsel çiftlerin evlenmesine ve evlat edinmesine olanak veren yasalar yürürlüğe girmiş olsa da, ‘taşıyıcı annelik’ ya da eşcinsel çiftler için çocuk doğurmak yasalara aykırı. İlanı veren kadın şu ana kadar 10 teklif aldığını söyledi. Bunların sadece yarısının ciddi teklifler olduğunu belirten genç kadın, “Diğerleri sapıklardı” dedi.

                                                               
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 


 


                                                   




                                                

 

 
 


                                                                  




                                         



                                     

 



                                                




                                          

 

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder