25 Eylül 2013 Çarşamba

Namaz, Bir Mezopotamya Ritüelidir...

 Namaz sadece İslam Müslimlerine ait bir ritüel değildir.

Bu tür vakte bağlı ritüellerin, giderek sistematik biçim kazanma süreçlerinin incelenmesi ve kaynaklarının anlaşılması önem taşıyor.
***
Namaz ibadeti neden "vakt"e bağlıdır!

"Uçsuz bucaksız zamanların sahibi olduğu" düşünülen İslam Allah'ı, Hristiyan Rab'ı, Musevi Yehvah'ı neden "zaman"ı bu kadar önemserler?

"Zaman" konusu, "yemek zamanı" ile ilgili bir konu mudur?

İslami Abdest'te "kutsanan", vaftiz edilen organlar, eski dönemin "adak organları" mıdır?

"Isıtılmış su" neden İslami abdest için uygun bir su olarak sayılmaz?

"Isıtma", kazanlarda kurban kaynatma edimini mi çağrıştırır?

"Başın meshi", neden başın sadece belirli bir bölgesi ile sınırlıdır?

"Toprak"a değirilen alın yoluyla, eski toplumdaki "alın yazısı" yani "alın damgası"nın "Adem'in yaratıldığı toprak"la bir teması mı hedeflenmektedir?

Bu gibi sorular, "müminler" tarafından hiç sorulmaz ama ateistlerin de bu sorulara yanıt bulmak için yeterince çabaladıklarını söyleyemiyoruz.

Sadece İslam'a ait olmayan "namaz kılma" sembolik davranışlarının gerisinde, Mezopotamya toplumlarının binlerce yıllık bir tarihleri bulunmaktadır.

"Namaz ibadeti"nin içeriğini, işte bu toplumsal tarih içinden bulup çıkarmak, sadece bilimsel ateistlerin başarabileceği bir çalışmadır.




Kuran'da "beş vakit namaz" var mı?
 
İslamın Allah'ı Namaz Vakitleri Hakkında, Lafı Oldukça Geveliyor; "Beş vakit" Deyip Neden Kestirip Atmıyor?
 
Kuran:

"Gündüzün iki tarafında, gecenin gündüze yakın saatlerinde namaz kıl. Zira böyle güzel işler insandan uzak olmayan günahları silip giderir. Bu, düşünen ve ibret alanlara bir nasihattır." (Hud Suresi:114)
---
"Gündüzün güneş dönüp gecenin karanlığı bastırıncaya kadar belli vakitlerde namaz kıl ve özellikle sabah namazını! Zira sabah namazı meşhuddur." (İsra Suresi :78)
---
"O halde onların söylediklerine sabret. Güneşin doğmasından ve batmasından önce Rabbinin yüceliğini ilan et, O’na hamdet. Gecenin bazı vakitlerinde, gündüzün bazı taraflarında da O’na ibadet et ki Allah rızasına eresin." (Taha suresi : 130)


          
ARAŞTIRMACI YAZAR İSMAİL NACAR

"Namaz sabittir, 3 vakit olabilseydi Allah neden 5 vakit emretti?"
-----
İLAHİYATÇI PROF. DR. ABDÜLAZİZ BAYINDIR


"Birleştirme imkânsız, asla olamaz"
Namaz beş vakittir. Sabah ve yatsı namazının birleştirilmesi imkânsız, o asla olmaz. Bazı zorunlu hallerde, bazı ihtiyaç hallerinde öğle ile ikindi, akşam ile yatsı birleştirilebilir. O zaten özel anda yapılan cem denilen bir uygulamadır. Onun dışında birleştirme olmaz. Sabah namazı ile öğlen namazı, sabah namazı ile yatsı namazı ya da ikindi ile akşam namazı asla birleştirilemez.
-----


İLAHİYATÇI PROF. DR. BEYZA BİLGİN

 
"Namaz iki vakte bile indirilebilir, hiç kılmamaktan iyidir"
Ben İranlılar'ın uygulamasıyla cevaplıyorum çoğu zaman. Biliyorsunuz İranlılar bize göre farklı bir mezhepte ama Müslümanlar. Biz ehl-i sünnet olurken, onlar Şii mezhebinden oldular. Ve onlar namazlarını üç vakit kılıyorlar ve bu onlar için güzel bir şey. Müslüman olup da böyle bir şey yapmak mümkün. Peygamberimizin de bazı uygulamaları var; bu üç vakit olayını ya da namazı kaza yapıp bir sonraki namazla birleştirmeyi seferlerde uygulamış. Seferler dışında bu şekilde bir başka uygulaması yok.
---


İLAHİYATÇI YAZAR İHSAN ELİAÇIK


"Dinde reform değildir, Hz. Peygamber de 3 vakit kılıyordu"
Bunlar dinde reform yerine geçmez çünkü zaten dinin içerisinde gerekli kolaylıklar gösterilmiştir. Hz. Peygamber Mekke'de 12 gün boyunca sabah akşam olmak üzere iki vakit namaz kılmıştır. Medine'ye göçünce de zaman zaman, aşırı sıcak ya da aşırı yağış olmadığı halde namazını 3 vakte indirerek kılmıştır. O zaten bunları yapmışken biz de yararlanabiliriz.


 
Namaz'ın, zaman ölçüsüne bağlı bir ibadet olmasının nedenleri üzerine pek fazla düşünülmüş ve yazılmış değildir.

İslamcılar için, herşeyi "Allah bilir" ama, bilimsel ateistlerin bu konuları irdelemeleri gerekirdi.
------------------------------
Geleneksel sünnilerde namaz vakitleri:

Sabah Namazı : Bu namazın vakti sabaha karşı tan yerinin ağarmaya başlamasından, Güneş'in doğmasına kadar olan zamandır. 49.5° enleminin kuzeyinde bu ölçüt yılın altı ayında geçersizdir, buralarda altı ay boyunca gündoğumu olmaz.

Öğle Namazı: Fıkıhçılar süre için iki farklı görüş belirtirler; Güneş'in en tepede olduğu andan her şeyin gölgesinin bir veya iki misli oluncaya kadar devam eden zamandır.

İkindi Namazı: "ikindi" sözcüğü Türkçe'de "ikinci" sözcüğünün başka söylenişidir. Bu namaz adını öğlenin ikinci vakti sayılmasından kaynaklanır. Bazı fıkıhçılar, öğle ve ikindiyi birleştirerek öğle veya ikindi vaktinde tek namaz olarak kılınmasının dinen mümkün olduğunu söylerler. İkindi öğlenin bitiminden güneş batıncaya kadar olan zamandır.

Akşam Namazı: (Arapça: صلاة المغرب Salatü'l Mağrib): Fıkıhçılara göre, Güneş battıktan sonra başlayıp güneşin battığı yerde meydana gelen kızıllık kayboluncaya kadar olan zamandır.

Yatsı Namazı : Fıkıhçılara ve hadisçilere göre, Akşam namazının vakti çıktıktan sonra başlayıp sabah namazının vakti girinceye kadar devam eden zamandır. Akşam ve yatsıyı tek vakit olarak ifade eden eski fıkıh kitapları Salatü'l Işayı ikiye ayırırlardı, ilkine Işa-ı Evvel, Akşam namazı; ikincisine de Işa-ı Ahir, Yatsı namazı derlerdi.

Vitir Namazı: Vitir namazının vakti de yatsı namazının vaktidir. Ancak vitir namazı, yatsı kılındıktan sonra kılınır. Vitir namazı vaciptir.

Teheccüd Namazı: Gece kılınan nafile bir namazdır.

Cuma Namazı: Öğle vakti topluca 2 rekât olarak kılınır ve öğle namazının yerine geçer. Cuma Suresinde "Ey iman edenler! Cuma günü namaza çağrıldığınızda Allah'ın zikrine koşun." Denir. Yoruma göre; Cuma günü haftalık toplantı günüdür, cuma namazını mülki ya da siyasi otorite kıldırır, namazdan önce veya sonra konuşma yapar (Hutbe, hitabe).

Bu namaza öncesinde ve sonrasında standart öğle namazı eklenmiştir.

Teravih Namazı: Ramazan ayında yatsıdan sonra kılınabilen sünnet bir namazdır.

Bayram Namazı: Vakti bayram günleri sabahleyin güneşin doğuşundan yaklaşık 50 dakika sonra başlayıp güneşin tepe noktasına gelmesine kadar devam eden zamandır.

Evvabin Namazı: Akşam namazı ile yatsı namazı arasında nafile olarak kılınır.

Namaz Kılınması Sakıncalı Olan Vakitler Sünni fıkıhçılara göre Güneş'e tapanların ibadet vakitlerinde namaz kılmak mekruhtur. Bu vakitlere Kerahet vakti denir. Bu vakitler:

Güneş'in doğmasından itibaren 45 dakika

Güneş tam tepe noktasına geldiğinde.

Güneş batarken Akşam ezanı vaktine 45 dakika kaladır.

http://tr.wikipedia.org/wiki/Namaz




Ezan ve Kuran.. dini ilahi okumada Makam Farkının Nedenleri ?
 
Ezan, Kuran okumada olduğu kadar, Eski Ahit’in terennümlerinde de farklı makamlar kullanımı bulunmaktadır.
Okurlarımız, aynı Ezan’ın aynı günde birbirinden farklı 5 makamda okunmasının nedenlerini anlamaya çalıştığımızı fark etmiş olmalılar.
Aşağıda, değişik yerlerden derlenmiş yazılar var. Bunlar bir fikir vermekle birlikte, asıl soruyu yanıtlamaktan uzaktırlar.
Bir dizi temel konuyu olduğu gibi, bu noktada da Akado-Sammaru kaynaklarından öğrenmek zorundayız. Orada, her ayrı makam, savaş / barış, aşk-düşmanlık, dua, beddua vb. türlerine denk geldiği gibi, özellikle her tanrının üzerinde “oturduğu makamına” ayrı bir sesleniş tarzı vardı. Her topluluk, kendi tanrısını, kendine ait kavram ve tarz ile ‘yüceltir’di. Bunlara ‘övmek’, övgü’ haliyle rastlıyoruz. Onun dışında savaş çağrısı, zafer ilanı gibi tarzlar, belki birbirinden etkilenerek ortak yönlere kaymış olabilirdi ama topluluğun doğrudan kendi tanrısına sesleniş tarzı ayrı idi. Bu derin ayrım, zamanımıza kadar bir dizi şekillerde varlığını yansıtmıştır.
Dolayısıyla müziğin makamından bahsederken, söz konusu olan farklı “makamlar”ca, yani eski tanrıların egemenlik “kürsüsüne” göre şekillenmiş erken ilahi tarzlarından, bu anlamda yönetim makamlarından da bahsetmiş oluyoruz.
Bu alanda derinleştirilmiş bir çalışma, her toplulukta belirgin olarak öne çıkan makam’ın, eski dönemde onların tanrısına (makamına), o makamın özelliğine, savaşçı, barışçı, aşka düşkün, adalet veren, vb. olup olmadığına ilişkin de fikirler verebilir. Bugünkü ‘ulusal kültür’lerin bütün temel çekirdeklerini o topluluk ataları arasına eken, eski toplumun kendisidir.


***
HANGİ MAKAMDA OKUNUR?
Namaza davet niteliği taşıyan ezanın vaktine göre farklı makamları ve okunuş şekilleri vardır, bunun dışında herkes şerefeye çıkıp kafasına göre ezan okuduğunda ezana karşı en büyük günah işlenmektedir.
Osmanlı İmparatorluğu döneminde her makam, ayrı hastalığı tedavi etmekte kullanılmaktaydı. Namaza davet niteliği taşıyan ezanın da vaktine göre farklı makamları vardır. Günümüzde bu ayrıntıya maalesef dikkat edilmiyor.
http://www.hurriyet.com.tr/yazarlar/4898468.asp...

***
HANGİ MAKAMDA OKUNUR
Camilerde Arap özentisi arabesk usulü ezan okunuyor.
- Sabah ezanı: Saba makamı,
- Öğle ezanı: Rast makamı,
- İkindi ezanı: Hicaz makamı,
- Akşam ezanı: Eviç, Segâh makamı,
- Yatsı ezanı: Uşşak, Beyâti makamlarında okunmalıdır.
Eski Türk hekimlerinden Şuuri'nin 'Tadil-i Emzice' adlı eserinde müzikle tedavi hakkında geniş bilgi vardır. Şuuri, 'Tadil-i Emzice'de belirli makamların günün belirli zamanlarında etkili olduğunu belirtmektedir. Aynı şekilde, büyük İslam bilgin ve filozoflarından İbn-i Sina (980-1037), musikinin tıpta oynadığı rolü şöyle tanımlamaktadır:
"...Tedavinin en iyi yollarından, en etkililerinden biri, hastanın akli ve ruhi güçlerini artırmak, ona hastalıkla daha iyi mücadele için cesaret vermek, ona en iyi musikiyi dinletmek, onu sevdiği insanlarla bir araya getirmektir..."

MÜZİKLE TEDAVİ
Günümüzden 900 sene önce Selçuklu Sultanı Nureddin Zengi tarafından Şam'da yaptırılan Nureddin Hastanesi'nde musiki makamları tedavi amacıyla kullanılmıştır.
Viyana'da Meidling Rehabilitasyon Merkezi'nde komada bulunan hastalara Türk musikisi makamları dinletilerek terapi uygulamaları yapılmakta olup, beyinde alfa ve teta dalgalarının değiştiği tespit edilmiştir ve birçok hastanın müzik terapi seanslarıyla komadan çıktıkları gözlenmiştir.
Ancak bütün bunları tersinden ele aldığımızda yanlış ve rahatsızlık verecek düzeyde yüksek seste okunan ezanın da toplumsal olarak ruh sağlığımızı ciddi bir şekilde bozduğunu unutmayalım. En önemlisi de bunu söyleyen insanları 'dinsiz-imansız' kategorisine koyup, ezanın sesini kısmaya çalışıyorlar safsatasından lütfen kurtulalım.
Ezan okunduğunda korkuyla camları kapatan değil, tam tersine açan ve dört gözle namaz saatini bekleyen çocuklar ve nesiller yetiştirelim.
Gürkan ARSEN

EZAN : Namaz vakitlerin! bildirmek amacı ile günde beş defa belirli saatlerde minarelerden bir veya birkaç müezzin tarafından karşılıklı okunur. Usulü olmadığı için Durak şeklinde ve irticalîdir. Musikî bilgisi az olan müezzinlerin okuduğu ezanlar üstadların taklîdinden ibarettir. Ezan her makamdan okunabilirse de tesir bakımından daha çok dinî müsikîye uygun makamlardan okunması adettir.
 
KUR'ANI KERÎM : Güzel sesli ve musikî bilen aşina bir kişi tarafından her makamdan irticalen ve usulsüz olarak okunur. Tekkelerde, camilerde ve ibadet meclislerinde okunan Kur'anı Kerîm'in çeşitli okunuş şekilleri vardır. Daha çok üstadlar tarafından talebelerine meşk yoluyla öğretilen Kur'anı Kerîm okuma tavrı her hocanın musikî bilgisine göre değişir. Zamanımızda yüksek musikî bilgisi olan hafızlar azalmış olduğundan okunan Kur'anı Kerîm şekilleri eski üstadların taklîdinden ibarettir. En iyi Kur'anı Kerîm okuyanlar İstanbul'da yetişmiş olup en makbul okuma tarzı da İstanbul'daki ünlü hocalardan öğrenilmiştir. ibadet meclislerinde okunan bir sayfadan az Kur'anı Kerîme "Aşrı Şerîf" denir.

http://toplumvetarih.blogcu.com/.../1130509



 
Abdestlerin Kökeni                                                       
İslami abdest işlemi, eski toplumda adak organı olan veya "ceza" için kesilen, dudak-dil, burun, kulak, el-kol, ayak-bacak vb. gibi organların "arındırılması", "vaftiz" edilmesi geleneğinden devralınmış olmalıdır...

Başın belirlenmiş bir bölgesinin "mesh" işlemi ise, kölelik ve-ya aidiyet belgisinin bulunduğu bölgenin vaftizi anlamı taşımaktadır.

Bilindiği gibi, abdest sırasında başın tamamı değil, sadece "takke" ile gizlenen kısmın "mesh" edilmesi gerekir...


http://toplumvetarih.blogcu.com/abdestlerin-kokeni-1/3176523
                                                               ***
Abdestlerin Kökeni-1

“Boy ve namaz abdestleri” olarak "Gusül, Teyemmüm" gibi mutlaka "su" gerektirmeyen "arınma" ritüellerinin kökenlerini de açığa çıkarmak önem taşıyor. Bu noktalara ilişkin olarak “Arapları temizliğe yöneltmek” gibi eski argümanlar tamamen içi boş “akli gerekçe” çabaları olarak ortaya çıkmışlardır.

“Su ile arınma”, tıpkı “ateş” ile, “toprak” ile , “zeytin yağı” ile, “taş” ile arınma gibi, bütünüyle sembolik bir dini işlemdir. "Gelin ve Damat hamamları"nın da bu tür ritüel özelliğine, "İnanna"nın başlangıçtaki hali olan "Ninlil'in nehirde arınma" edimleriyle bağlarına daha önceki çalışmalarda dikkat çekmiştik. Günümüzde hala Anadolu’da, evlilik töreni öncesi uygulanan “gelin-damat hamamları”, gelin ve damadın fiziki temizliği ile ilgili şekillenmiş değildirler ve şimdi bile baştan sona dinsel bir ritüel, dinsel bir “arınma” olarak yaşanmaktadır. İlyada ve Odiseia’da da, dışardan gelen misafir için, misafirin , ev sahibi kadın veya erkek tarafından özel olarak yıkanılması biçimindeki kurum böyle bir eski “arınma” biçiminin devamı olarak bulunmaktaydı.

Eski toplumda "arınma" edimini "su" aracılığıyla değil, ateş, mermer, taş, zeytinyağı veya toprak ile gerçekleştiren (bu "madde"lerin tamamının tapınma araçları da olduğu hesaba katılmalıdır ; örneğin “taş” hala, Musevilik ile Alevi-Bektaşilik’te kutsal bir araç olmaya devam eder..) topluluklar da bulunmaktaydı.

Ateşe, toprağa, taşa, zeytinyağına tapan topluluklar da elbette fiziki temizlik için su kullanıyorlardı. Bu araçlarla arınma sadece dinsel edimler alanında kalıyordu. Fakat şimdiki İslam ve onun öncelleri, zamanla, dinsel arınma edimlerini “ateş”le gerçekleştiren inanç guruplarına karşı, onların “yıkanmadıkları” ve bu anlamda "pis" oldukları yönünde eleştiriler formüle etmeye başlamışlardı. Kendisi “toprakla teyemmüm”ü kullanan İslam’ın bu tür “arınma” edimlerinin derinlemesine ele alınması, konumuzun “fiziki temizlik”le ilgili olmadığını belirginleştirerek, bu eski “arınma” araçlarının erken biçim ve kökenlerinin de açığa çıkarılmasına yardımcı olacaktır.
http://toplumvetarih.blogcu.com/abdestlerin-kokeni-1/3176523
 

                                              Musevi Namazı
                                                                                    http://youtu.be/SymBU097pCY
 
                                                                                         prière juive originelle ?
                                          Musevilik ve Namaz
                                                            http://www.dailymotion.com/video/xgdd5u_musevi-namaz_news
                                                                                             Musevi Namaz



                               Bunlar Müslüman değil... Samaritenler...

 
 İsrail Samaritenlerinde namaz...


                                Samariten (Samiri)lerin yakarma biçimi...
 
                       Samaritans - Passover sacrifice on Mount Gerizim
Mount Gerizim (near Nablus). The Samaritan community. Passover sacrifice ceremony. Eldest community men in traditional dress during praying together with The high Priest Elazar Eitan Simanor










                                                                        http://www.youtube.com/watch?v=w0W30Ba4p-s
                                                                               class=img v:shapes="_x0000_i1025">
                                                             תפילת שבת שומרונית בקהילת השומרונים Samaritans Shabbath Pray













      
                                           


 


 





 







6 yorum:

  1. Müslümanlık sadece 1400 senedir değildir. İnsanlığın ilk atası Adem A.S 'dan beri Müslümanlık vardır

    Samiri yahudileri Musa A.S dönemine yaşıyordu. Samiri'yi büyüten Cebrail A.s dır Musa A.s büyüten firavundur.


    yani sonuç olarak :Musa A.s namaz kılıyor idi. samiri Yahudileride Musa A.s bu namaz hareketlerini gördüğü için Son gelen İslam dini ile benzerlik olması çok normaldir ve güzel bir kanıttır . Siz çok yanlış bakıyorsunuz. Alttaki makaleleri okuyunuz :)

    https://sorularlaislamiyet.com/peygamberimiz-disinda-diger-peygamberlerimizin-de-namaz-kildiklari-ifade-edilmektedir-diger-dinlerde
    https://sorularlaislamiyet.com/namazin-peygambelerden-bugune-gelisi-diger-peygamberler-ve-ummetleri-de-namaz-kilar-miydi

    YanıtlaSil
  2. NAMAZ NEDEN 5 VAKİT ?
    Sual: Namaz beş vakit değil mi? Niye üç veya altı vakit diyenler çıkıyor?
    CEVAP
    Peygamber efendimiz bize namazın beş vakit olduğunu bildirdi. Senelerce beş vakit kıldı. Artık başka delil aramak gerekmez. Kur’an-ı kerimde mealen buyuruluyor ki:
    (Namaz, müminlere belli vakitlerde farz kılındı.) [Nisa 103]

    Nisa suresinin 103. âyetinde, (Namaz, belli vakitlerde farz kılındı) buyurulup, ayrıca, beş vaktin hepsi de diğer âyetlerde bildirildiği halde, “Beş vakit namaz” ifadesinin geçmeyişi, kutuplarda ve buralara yakın yerlerde, beş vaktin tamamının teayyün etmemesindendir. (Nimet-i İslam)

    İsra suresinin, (Güneşin kayması anından, gecenin kararmasına kadar ve sabah vakti namaz kıl) mealindeki 78. âyet-i kerimenin aslında geçen, (Dülûk-üş şems) öğle ve ikindi, (Gasak-ıl leyl) akşam ve yatsı namazı, (Fecr) de sabah namazıdır. (Beydavi)

    Kaf suresinin, (Güneşin doğuşundan ve batışından önce ve gece Rabbini tesbih et) mealindeki 39. ve 40. âyet-i kerimesindeki, güneşin doğuşundan önceki sabah namazı, güneşin batışından önceki öğle ve ikindi namazı, geceki de akşam ve yatsı namazıdır. (Beydavi)

    İbni Abbas hazretleri, (Kur’an-ı kerimde beş vakit namazı bildiren âyet hangisi) diye sual edildiğinde, şu mealdeki âyet-i kerimeyi okudu:
    (Akşama girerken, sabaha ererken, gündüzün sonunda ve öğle vaktinde Allah’ı tenzih edin!) [Rum 17,18]

    (Akşama girerken)den maksat, akşam ve yatsı namazı, (sabaha ererken)deki sabah namazı, gündüzün sonundaki, ikindi namazı, öğledeki de, öğle namazıdır. (Celaleyn)

    Nur suresinin 58. âyet-i kerimesinde, (salât-ı fecr = sabah namazı) ve (salât-ı işâ = yatsı namazı) ifadesi açıkça geçmektedir.

    Peygamber efendimiz, Bekara suresindeki, (Namazları ve vusta namazını kılın) mealindeki 238. âyet-i kerimeyi açıklarken, (Vusta namazı ikindi namazıdır) buyurdu. (İ. Ahmed)

    Bu âyet-i kerimede, (Namazları ve orta namazı [ikindi namazını] kılın) buyuruluyor. Arabi gramere göre, namazlar [salevat] denince, ikiden fazla namaz anlaşılır. Çünkü iki namaz demek için, salevat [namazlar] değil, salâteyn [iki namaz] denilir. Vusta [orta] namaz ikindi namazı olduğuna göre, ikindi hariç, öteki namazların sayısı iki olamaz, ikiden fazla olması gerekir. Üç de olamaz; çünkü VUSTA NAMAZI hariç 4,6 gibi çift sayılı olmalı ki, orta namaz [ikindi namazı] tam ortada olabilsin. Yani ortadaki namaz ikindi olduğuna göre, ondan önce iki namaz, ondan sonra da iki namaz bulunduğu meydana çıkar. Diğer âyetlerdeki namaz vakitleri de dikkate alınınca, namaz vakitlerinin beş olduğunda hiç şüphe kalmaz.

    (Gündüzün iki tarafında, gecenin de yakın saatlerinde namaz kıl. Çünkü güzellikler kötülükleri [günahları] giderir. Bu, iyi düşünenlere bir öğüttür.) [Hud 114]

    Gündüzün iki tarafındaki namazlar sabah, öğle, ikindi; gecenin yakın saatlerindeki namazlar da akşam ve yatsı namazlarıdır. (Medârik)

    Burada Hasenat = Güzelliklerden murat beş vakit namazdır. (Medârik, Beydavi)

    Kitap ve Sünnet’ten sonraki delil İcma’dır. Peygamber efendimiz, Eshab-ı kiram ve onlardan sonra bugüne kadar gelen bütün âlimler, beş vakit namaz kılmış, bu hususta kesin bir icma hâsıl olmuştur.

    İslam âlimleri de, beş vakit namazın nasıl kılınacağını kitaplara yazmışlar, böylece Kıyas-ı fukaha ile de namazın beş vakit olduğu sabit olmuştur.

    YanıtlaSil
  3. Namazın beş vakit olduğuna dair hadis-i şeriflerden bazıları şöyledir:
    (İslam beş şey [temel] üzerine kuruldu:
    1- Allah’a ve Muhammed aleyhisselamın Onun resulü olduğuna inanmak,
    2- Her gün beş vakit namaz kılmak,
    3- Senede bir kere malının kırkta birini Müslüman olan fakirlere zekât vermek,
    4- Ramazan-ı şerif ayında her gün oruç tutmak,
    5- Mekke’ye giderek, ömründe bir kere hac etmek.) [Buhari, Müslim, Tirmizi, Nesai]

    (Beş vakit namaz kılanın hâli, evinin önünden akan suda beş defa yıkanan kimse gibidir. Nasıl böyle bir kimse kirden temizlenirse namaz kılan da küçük günahlardan öyle temizlenir.) [Buhari, Müslim, İ.Ahmed, Beyheki, Darimi, Taberani]

    (Hazret-i Cebrail inip, bana imamlık yaptı ve kendisi ile birlikte beş vakit namazı kıldım ve beş vakit namazla emrolundum.) [Buhari, Müslim, Ebu Davud, Nesai]

    (Farz olduğuna inanıp, rükû, sücud, abdest ve vakitlerine riayet ederek beş vakit farz namaza devam edene Cennet vacib, Cehennem haram olur.) [Taberani]

    (Beş vakit namazı, ilk tekbire yetişerek kırk gün cemaatle kılana Cennet vacibdir.) [Ebu Ya’la]

    (Allah’tan korkun, beş vakit namazı kılın, [Ramazan ayında] oruç tutun, mallarınızın zekâtını, isteyerek verin, âmirinize itaat edin, böylece Rabbinizin Cennetine girin.) [Tirmizi]

    (Allah için ibadetinizi ihlâslı yapın. Beş vakit namazı kılın, gönül hoşluğu ile malınızın zekâtını verin, Ramazan orucunu tutun, Hacca gidin, böylece Rabbinizin Cennetine girersiniz.) [Taberani]

    (Allahü teâlânın ilk farz kıldığı şey beş vakit namazdır. İlk ortadan kalkacak olan da yine beş vakit namazdır. İlk sorgu da beş vakit namazdan olacaktır.) [Hâkim]

    (Kıyamette herkes korku içinde iken korkmayan üç grup insandan biri, sırf Allah rızası için, her gün beş vakit namaza çağıran müezzindir.) [Taberani]

    (Allahü teâlâ beş vakit namazı emretti. Güzel abdest alıp, bunları vaktinde kılanı, rükû ve huşularını tamam yapanı affedeceğine söz verdi. Bunları yapmayan için söz vermedi. Onu dilerse affeder, dilerse azap eder.) [Ebu Davud, İbni Mace, Nesai, İ.Malik, İ.Ahmed]

    (Beş vakit namaz, güzelce kılan için kıyamette nur, delil ve kurtuluş olur.) [İbni Nasr]

    (Allahü teâlâ buyurdu ki: “Beş vakit namazı farz kıldım. Şartlarına uyarak, vaktinde kılanı Cennete koyacağıma söz verdim. Kılmayana verilmiş bir sözüm yoktur.”) [İbni Mace, Ebu Davud]

    (Beş vakit namaz ve Cuma namazı, gelecek Cumaya kadar ve Ramazan orucu, gelecek Ramazana kadar yapılan günahlara kefarettir. Büyük günah işlemekten sakınanların küçük günahlarının affına sebep olur.) [Müslim, İ.Ahmed]

    (Mirac gecesi, 50 vakit namaz farz oldu. Sonra beş vakte indirildi.) [Buhari, Müslim, İ.Ahmed]

    (Allahü teâlâ buyurdu ki: Bende söz ve hüküm asla değiştirilmez. Bu beş vakit namaz karşılığında elli vakit namaz sevabı vardır.) [Buhari, Müslim, Tirmizi, Nesai]

    (Bir kadın, beş vakit namazı kılar, orucunu tutar, kendini yabancılardan korur ve kocasına itaat ederse, Cennete istediği kapıdan girer.) [İbni Hibban]

    (Beş vakit namazı terk eden, Allahü teâlânın hıfz ve emanından mahrum olur.) [İbni Mace]

    (Herkes bozulunca, beş vakit namazı cemaatle kılana her gün yüz şehit sevabı yazılır.) [İ.Nasr]

    (Beş vakit namazı cemaatle kılan, Sırat köprüsünü şimşek gibi geçer.) [Taberani]

    (Beş vakit namazı kılan, Ramazan orucunu tutan, zekât veren ve büyük günahlardan sakınan herkese, kıyamette, Cennetin sekiz kapısı açılır. Dilediği kapıdan girer.) [Hâkim]

    (Beş vakit namaza devam edin, çünkü küçük günahlara kefaret olur.) [Taberani]

    (Kitab ehli olan bir kavme vazifeli olarak gittiğin zaman, önce, Allah’tan başka ilah olmadığına ve Muhammed’in Allah’ın Resulü olduğuna şehadet etmeye davet et. Bunu kabul ederlerse, Allah’ın günde beş vakit namazı farz kıldığını haber ver. Bunu da kabul ederlerse, Allah’ın kendilerine zenginlerinden alınıp fakirlerine verilen bir sadakayı [zekâtı] farz kıldığını söyle.) [Buhari, Müslim, Ebu Davud]

    (Beş vakit namazı kılan, Ramazan orucunu tutan, zekâtını veren ve yedi büyük günahtan kaçan kimseye, Cennetin bütün kapıları açılıp, “Selamet ve emniyet içinde gir” denilir.) [Nesai]


    YanıtlaSil
  4. Samaritenler...
    Samaritan,Samerim, Shomronim,Sāmeriyyūn)...
    Bu Yahudi kolun Sammara, Şummeru,Sümer ilişkisi fazla incelenip açıklığa kavuşturulmamıştır; dar kapalı bir alanda kalmışlardır.
    Bu izole yapıları, eski abdest, namaz, "cehennemde ateşle yakma" motifli kurban ibadetlerinin fazla bozulmadan kalmış olabileceğini gösteriyor.]

    https://www.youtube.com/watch?v=X1jzVOfb5eU

    YanıtlaSil
  5. "İslam, Namaz ve abdesti Yahudilerden öğrendi..."
    Peki Yahudiler "kim"den öğrendi?
    "Allah vahiyle yolladı..." ise, o kadar çok versiyonu var ki, en azından bunun "tek versiyon" olmadığı çok açık...

    Cübbeli, Namazın Yahudilerden alınma olduğu iddiasına veryansın ediyor. Öteki Müslimler ise kanıtla, Namaz'ın sadece Müslimlere ait olmadığını anlatmaya çalışıyor.
    20-30 yıl önce, Abdest ve Namaz'ı Müslümanların Sabiilerden vb. "alındığı-çalındığı" polemiği yapılırdı.Ama bu tür bir polemikte, "ilk hırsız"ı bulmak olanaksız olduğu için, bizi konunun özüne bir türlü taşıyamıyordu.

    Şimdi açık ve ıspatlanabilir olarak söylüyoruz ki, abdest-arınma ve namaz biçimli ibadetler Mezopotamya toplumlarının farklı parçalarının değişik biçimler kazanmış anonim ibadet üretimleridir.

    Bunların tam kaynaklarını, eski toplumun kurban ve-ya adak işlemlerini sembolik kılma; böylece insanları organlarını adama ve kurban edilmeden kurtarma çabaları içinde buluruz.

    YanıtlaSil
  6. Şu yazıya bakın: https://www.bilimveyaratilisagaci.com/2020/10/274-diger-dinlerde-secde-ve-kuranda-namazin-tarif-edilmemesi/

    YanıtlaSil